* Doç. Dr., Cumhuriyet Üniv. İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı 1 Dosay Kenjetay, “Hoca Ahmet Yesevi: Yaşadığı Devir, Şahsiyeti, Tarikatı ve Tesiri”, Tasavvufİlmi ve Akademik Araştırmalar Dergisi, Aralık 1999, yıl: 1, sayı: 2, ss. 110, 128. 2 Türklerin İslam’ı kabulleri ile beraber Orta Asya’da başlayan erken sûfîlik geleneğini temsil ettiği için “Pîr-i Türkistân” unvanıyla anılmıştır. Bk. Feridüdin Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, Erkam Yay., İstanbul 1404/1984, s. 227; A.Yaşar Ocak, “Anadolu Türk Sûfîliğinde Ahmed-i Yesevî Geleneğinin Teşekkülü”, Milletlerarası Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1992, s. 75. 3 Sayram’da İmam Muhammed b. Ali neslinden gelenlere “Hâce”, bu silsileye bağlı olanlara da “Hâcegân” denilmekteydi. Ahmed Yesevî de bu silsileye bağlı olduğu için “Hâce Ahmed, Hâce Ahmed Yesevî, Kul Hâce Ahmed” şeklinde anılmaktadır. (Kemal Eraslan, “Giriş”, Divân- ı Hikmet Seçmeler, Kültür Bakanlığı Yay., 2.bs., Ankara 1991, s. 10.) Ayrıca XV. yüzyılın sonlarına doğru Yesevîlikle aşağı yukarı aynı mıntıkada teşekkül eden Nakşbendîlik geleneğinin de doğuşuna etkisi olan Hâcegân silsilesinden sayılması nedeniyle Ahmed Yesevî “Hâce-i Türkistan” unvanıyla anılmıştır. (A.Yaşar Ocak, “Ahmed-i Yesevî Geleneğinin Teşekkülü”, Milletlerarası Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri, s. 75.) 4 Sayram kasabası, Aksu sancağına bağlı ve Aksu’nun 176 km. kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Sayram, Tarım ırmağına bağlı Şâhyâr nehrine dökülen Karasu’nun üzerinde küçük bir kasabadır. İstîcâb ve Akşehir adıyla da anılmaktadır. Halkını Türkler ve Acemler oluşturmaktadır. (Eraslan, “Giriş”, Divân-ı Hikmet, 6.) “Neler gelse, görmek gerek o Hüda’dan; Yusuf’unu ayırdılar o Ken’an’dan, doğduğum yer o mübarek Türkistan’dan, bağırıma taşlar vurup geldim işte.” tarzında devam eden hikmette ise doğum yerinin Türkistan olduğu belirtilmektedir. Ahmed-i Yesevî, Divân-ı Hikmet Seçmeler, haz. Kemal Eraslan, Kültür Bakanlığı yay., 2.bs, Ankara 1991, s. 94. 5 İlgili dörtlük şöyledir: “Arzuluyum akrabalık vilayete, büyük babam ravzaları Ak Türbet’e, babamın ruhu saldı beni bu gurbete, bilmem ki ben nasıl taksir kıldım işte”. Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 96. 6 Yesi, bugünkü adıyla Türkistan şehri Oğuz Han’ın hükümet merkezi olması dolayısıyla, Türk menkıbelerine karışmış meşhur bir yerdir. Bilhassa Hoca Ahmed’in bu şehre izafetle Yesevî lakabını alması, Türk âlemindeki tarihî ehemmiyetini bir kat daha artırmıştır. 7 Kasım Kufralı, Nakşbendiliğin Kuruluş ve Yayılışı, basılmamış doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul 1949, s. 30. 8 Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara 1993, ss. 63-64. 9 Yiti yaşta Arslan Bab’ğa birdim selam Hak Mustafa emanetin kılıng in’âm Uşol vaktda ming bir zikrin kıldım tamam Nefsim ölüp lâ-mekanğa aştım muna (Yedi yaşta Arslan Bab’a selam verdim; “Hak Mustafa emanetini lutfedin!” dedim; hem o vakit bin bir zikrini tamam ettim; nefsim ölüp lâ-mekâna yükseldim işte.) Bk. Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 54. 10 Tasavvuf, sembolik dile önem veren bir düşünce sistemidir. Buradaki hurma ifadesini de remzî olarak ele almamız gerekir. Dolayısıyla ‘Hurma’ kavramı ile kastedilen hurmanın maddesi değil, Arslan Baba vasıtasıyla Hz. Peygamber’den doğrudan doğruya “emânet” olarak getirilip Ahmed Yesevî’ye verilen “mânevî bir olgudur.” Kendisine takdim edilen bu “hurma” onu “iki âlemden geçirip mest kılmıştır.” Bursevî örneğinde görüleceği üzere mutasavvıflar, Nahl suresinin on birinci âyetinde geçen “hurma” kelimesine “işârî” (sembolik) bir anlam yükleyerek, bunu “ilâhî mârifet ve hakîkatler, mevhibeler, mânevî hâller, ilâhî sıfatların tecellîleri”, “ahlâk-ı hamîde ve meyveleri olan müşâhede, mükâşefe ve mânevî hâller” olarak açıklamışlardır. (İsmail Hakkı Bursevi, Tefsiru Rûhu’l-Beyân, Eser Yayınevi, İstanbul 1389, c. V, ss. 15-16.) Kısaca, Hz. Peygamber’den Ahmet Yesevî’ye Arslan Baba vâsıtasıyla ulaştırılan “hurma” remzi ile ifâde edilen bu mânevî değerlerin Muhammedî ahlâk, Muhammedî irfan, ilâhî aşk ve mârifet olduğu Hikmetlerinde işlediği mevzûlardan da anlaşılmaktadır. Bk. Mustafa Tahralı, “Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’inde Dinî-Tasavvufî Unsurlar”, Yesevîlik Bilgisi, Ahmet Yesevî Vakfı yay., Ankara 1998, s. 168. 11 Kufralı, Nakşbendiliğin Kuruluş ve Yayılışı, s. 31. 12 Göğe uçması, Arş ve Kürsî pâyesini elde etmesi, ruhlardan hisse alması, peygamberlerin gelip kendisini görmeleri, kırklarla buluşması, Hz. Peygamber (s.)’den hurma alması, sapmış kişilere doğru yolu göstermesi, Hızır ile arkadaşlık yapması, taate yönelmesi, oruca devam etmesi, gece-gündüz Allah’ı zikretmesi, insanlardan kaçması, göğe çıkıp meleklerden ders alması, alâkalardan ve dünya ehlinden uzaklaşması, şeyhi Arslan Baba ile buluşması, maneviyattan sekiz yol açılması, Pîr-i Mügân (Hz.Muhammed veya Şeyh’den) maneviyat şarabı içmesi, oğul olması, hâceliğe (ilim adamı olmaya) yönelmesi, kulaklarına zikret nidasının gelmesi, şeytanın kendisinden kaçması, sen-ben fikri ve geçici heveslerin kaybolması. Bk. Yesevî, Divân-ı Hikmet, ss. 59-65. 13 Ethem Cebecioğlu, “Hoca Ahmed Yesevî”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 1993, c. XXXIV, ss. 99-100. 14 Cebecioğlu, “Hoca Ahmed Yesevî”, AÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. XXXIV, s. 100. 15 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 63-64; Kufralı, Nakşbendiliğin Kuruluş ve Yayılışı, s. 31. 16 İlgili dörtlük şöyledir: Min yigirme yitti yaşda pîmi taptım Her sır kördüm perde birlen büküp yaptım Âstânesin yastanıban izin öptim Ol sebebdin Hahh’a sığınıp kildim mene. “Yirmi yedi yaşta pîri buldum, gördüğüm her sırrı perde ile sarıp örttüm. Dergâhıbna sığınarak izini öptüm. O sebepten Hakk’a sığınıp geldim işte”. Bk. Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 72. 17 Kemal Eraslan, “Ahmed-i Yesevî”, Yesevîlik Bilgisi, Ahmet Yesevî Vakfı yay., Ankara 1998, s. 82. 18 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 72. 19 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 74-75. 20 Yaptırdığı çilehanesinde, vaktini zikirle geçiren Ahmed Yesevî zikrettikçe göğsü dizlerine sürtüne sütüne zedelenir. Bu yüzden kendisine “Ser Halka-i Sînerîşân” denir. Bk. Cebecioğlu, “Hoca Ahmed Yesevî”, AÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. XXXIV, s. 89. 21 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 75. 22 Aynı yer. 23 Aynı eser, s. 76. 24 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 76-77; “Ahmed Yesevî”, İslâm Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1993, c. I, s. 211; Hayati Bice, “Hoca Ahmed Yesevî ve Dîvân-ı Hikmet Üzerine”, Dîvân-ı Hikmet, TDV Yay., Ankara 1993, s. xv. 25 Nihad Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1997, c. I, s. 278. 26 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 79-83. 27 Köprülü, “Ahmed Yesevî”, İslâm Ansiklopedisi, I/211; Kemal Eraslan, “Ahmed-i Yesevî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1989, c. II, s. 160. 28 Bice, “Hoca Ahmed Yesevî ve Dîvân-ı Hikmet Üzerine”, Dîvân-ı Hikmet, s. xıv. 29 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 74; Nesimi Yazıcı, “Hoca Ahmed Yesevî Döneminde Türk-İslâm Kültürünün Oluşum Ve Gelişimi Üzerine Bazı Düşünceler”, Yesevîlik Bilgisi, Ahmet Yesevî Vakfı yay., Ankara 1998, s. 74. 30 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 87-97. 31 Şeyh Safiyüddin Mevlana Ali b. Hüseyin, Reşahat Can Damlaları, nşr. Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Yay., 2.bs., İstanbul 1995, s. 13. 32 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 172-174. 33 Kufralı, Nakşbendiliğin Kuruluş ve Yayılışı, s. 33. 34 Kufralı, Nakşbendiliğin Kuruluş ve Yayılışı, s. 33. 35 Köprülü, “Ahmed Yesevî”, İslâm Ansiklopedisi, c. I, s. 212. 36 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 34. 37 Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri & Deyimleri Sözlüğü, Anka Yay., İstanbul 2004, s. 276. 38 Ebu’l-Alâ el-Afifî, Fusûsu’l-Hikem Okumaları İçin Anahtar et-Ta’likât alâ Fusûsi’l-Hikem, çev.: Ekrem Demirli, İz Yayıncılık, İstanbul 2000, ss. 69-71. 39 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 119. 40 Yazıcı, “Türk-İslâm Kültürünün Oluşum Ve Gelişimi Üzerine Bazı Düşünceler”, Yesevîlik Bilgisi, s. 74. 41 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 150. 42 İrfan Gündüz, “Ahmed Yesevî’nin Tarikat ve İrşad Anlayışı”, Yesevîlik Bilgisi, Ahmet Yesevî Vakfı yay., Ankara 1998, s. 189. 43 Nihad Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1997, c. I, s. 277; Gündüz, “Ahmed Yesevî’nin Tarikat ve İrşad Anlayışı”, Yesevîlik Bilgisi, ss. 189-190. 44 “Ne ticaret ne de alış-veriş Allah’ı anlamaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı erkekler...” mealindeki Âyet-i kerime için bk. en-Nur, 24/37. 45 Yesevi, Dîvân-ı Hikmet’ten Seçmeler, s. 187. 46 Eraslan, “Giriş”, Divân-ı Hikmet Seçmeler, s. 35. 47 Eraslan, “Giriş”, Divân-ı Hikmet Seçmeler, s. 36. 48 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 122. 49 Kemal Eraslan, “Yesevî’nin Fakrnâmesi”, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. XXII, İstanbul 1977, ss. 45-120. 50 Eraslan, “Ahmed-i Yesevî”, Yesevîlik Bilgisi, 92; Develi, Ahmed Yesevî, ss. 31-32. 51 Bice, “Hoca Ahmed Yesevî ve Dîvân-ı Hikmet Üzerine”, Dîvân-ı Hikmet, s. XVII. 52 Eraslan, “Ahmed-i Yesevî”, Yesevîlik Bilgisi, s. 92. 53 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 120. 54 Develi, Ahmed Yesevî, s. 32. 55 Eraslan, “Giriş”, Divân-ı Hikmet Seçmeler, ss. 38-39. 56 Develi, Ahmed Yesevî, s. 31. 57 Eraslan, “Giriş”, Divân-ı Hikmet Seçmeler, s. 39. 58 İbrahim Şener-Alim Yıldız, Türk-İslâm Edebiyatı, Rağbet Yay., İstanbul 2003, s. 82. 59 Eraslan, “Giriş”, Divân-ı Hikmet Seçmeler, s. 39. 60 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 145-148; Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, c. I, s. 280. 61 Şener, Türk-İslâm Edebiyatı, s. 82. 62 Köprülü, “Ahmed Yesevî”, İslâm Ansiklopedisi, I/214; Yazıcı, “Türk-İslâm Kültürünün Oluşum Ve Gelişimi Üzerine Bazı Düşünceler”, Yesevîlik Bilgisi, s. 74. 63 Yazıcı, “Türk-İslâm Kültürünün Oluşum Ve Gelişimi Üzerine Bazı Düşünceler”, Yesevîlik Bilgisi, ss. 74-75. 64 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 154. 65 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 156. 66 Nihad Sâmi Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1997, c. I, s. 280. 67 Örneğin; Vahdet humı açıldı meyhânege kirsem men / Bir câm içip şol meydin mest ü hayrân bolsam men (52. Hikmet); Gevvâs bahrıga kirdim vücûd şehrini kezdim / Dürni sadefte kördüm gevhemi kân içinde (62. Hikmet) 68 Develi, Ahmed Yesevî, s. 31. 69 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 119. 70 Yazıcı, “Türk-İslâm Kültürünün Oluşum Ve Gelişimi Üzerine Bazı Düşünceler”, Yesevîlik Bilgisi, s. 75. 71 Tahralı, “Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’inde Dinî-Tasavvufî Unsurlar”, Yesevîlik Bilgisi, s. 169. 72 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 164. 73 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 165-166. 74 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, ss. 169-170. 75 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 171.
_________________ "Bismillah dep beyan eyley hikmet aytıp Taliblerge dürr ü gevher saçdım mena..."
Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî [ Qaddesallahu Teala Sırrahul-Azîz ]
|