Sufiforum.com

Efendi Hz.nin şaştığı şeye bakar mısınız..?!

http://www.cubbeliahmethoca.tv/mi171_Ef ... oca_1.html

bu videoada Hz.Şeyh-i Kebir efendimiz (ks.) " o gemi ne acaib gemi öyle ya..! nasıl oluyor (ya da duruyor) öyle..!" buyurmakta.. bu görüntüleri defalarca seyrettim ve iyice dinledim.. yanlış anladığımı zannetmiyorum; Efendi Hz. (ks.) cidden bir gemiye hayret ediyor.. kaç gündür şu ifadeleri (atılan zarfı) düşünmekteyim..

ve gayr-i ihtiyari gülüyorum; ama hayret içinde..

evet, anlaşıldığı kadarıyla Efendi Hz. (ks.) bir gemi o kadar ağırlık ve yük ile suyun üstünde nasıl durabiliyor..? ve insanlar onun içinde nasıl oturup rahat edebiliyorlar..? diye şaşırmakta...

ki Efendi Hz. (ks.) bunu Bandırma (merkad-i şrf.) ziyareti esnasında da dile getirmiş.. yani yolda söylüyor.. (Arifan dergisinin hatırat yazısında da okumuştum..) yanlış anlamadı isem bu görüntü o ziyaretin akabinde çekilmiş...

ey aziz! gel imdi şu hayrete bak ta hayret eyle..!

ne var bunda şaşılacak..? diyenler çıkabilir.. (yani) Efendi Hz. hayatında ilk defa mı denizi gemiyi görüyor..? anlayamadık: burada şaşılan şey nedir..? diye sorsalar normaldir..

e öyle ya.. biz fen ve fizik kanunlarına göre sebebi dayanağı ve izahı olan şeylere şaşırmayız da fennin ve fiziğin izah edemediği şeylere şaşar kalırız.. ez-cümle: bir velinin su üstünde yürümesi.. ateşin tene tesir etmemesi.. aynı anda farklı yerlerde bulunma.. ve az bir zaman dilimi içinde mesafeleri kat' etme gibi şeyler alem halkının hayran hayran anlata geldiği şeylerdir..

bakın! Efendi Hz. (ks.) bunlara şaşırmıyor.. (bilakis) doğal ve tabii denilen şeylere dikkat atfediyor..! fefhem cidden..! Efendi Hz. (ks.) insanlara: " heyy..! bakın hele şu alem baştan başa hayret verici harikulade hadisat ile doludur.." demek istiyor: " siz kapıldınız bir keramat ve havarık fikrine o kafayla gidiyorsunuz..uyanın..! " demek istiyor...

kurban olayım sana ben ya Mevlana..!

biz bu vesile ile bir hususa işaret edelim..

(feth-i ekber, makam-ı irşad ve aleme avdet olan) seyr-i fi'l-eşya'yı şöyle anlıyorum: bu seyrde (nihayetin nihayetinde..) arif kişi 'vahdette kesret' müşahedesi içinde bulunur.. yani Allah ile beraber Allah'ın kulları arasına ve eşyanın ulumu içine avdet eden zat Hakk'ın gözü (olmak) merkezi ile halkı/eşyayı seyreyler..

ve bu arada (daha evvel unutulmuş olan) eşyaya aid ulum ve hassiyet kişiye avdet eder.. bu sefer o zat eşyayı ve eşyanın hususiyetlerini dide-i Hakk ile temaşa eyler.. işte ilk kez görüyormuş gibi hayret hali bundan kaynaklanıyor.. bu zevki-idraki dördüncü sefer (seyr ile) doğmayanlar (ki bu nihai anadan; rahm-i hakikat'ten olan doğumdur..) anlayamaz..

Allahu A'lem..
ves'Selam..

gel imdi guş-i can ile işit/anla :
Hz. Niyazi (ks.) den okuyayım size..

Zahida suret gözetme içeru gel cana bak..
Vechi gör ne yazmış defter-i Rahman'a bak..

Mushaf-ı hüsnünde yazmış "Kul Hüvelallah" ayeti..
Gel inanmazsan geru var mekteb-i irfana bak..

Çeşmini gösterdiğince aşıkın canın alur..
Leblerin açtıkça can nefh eyleyen canana bak..

Zülfünün her bir telinde bağlı bin mecnunu gör..
Hattının ilinde ki yüzbin mah-ı tabana bak..

Ateş-i ruhsar ile yanmış kararmış çehresi..
Harf libasından soyunan nokta-i uryana bak..

Hep mülazim kulluğunda bu cihanın şahları..
Kapusunda padişahlar kul olan sultana bak..

Alem anın hüsnünün şerhinde olmuş bir kitab..
Metnin istersen Niyazi suret-i İnsan'a bak..

efendi hazretlerinin nice sohbetlerinde bu tür ifadeler var..sohbetler kitabında irşadu'l müridinde hatme-i hace sohbetlerinde .. ....fakir anlıyor ki bazen işde bizim seviyemize göre hitab ediyorlar anlayabilelim diye...

basit kolay normal sıradan bir şey yok...

asara baka baka yüce Müessir hazretini unuttuk biz..
kanunlara baka baka yüce Kanun Koyucu hazreti unuttuk biz..

Cenab-ı Kadir-i Mutlak asarına bakup hayret ve haşyet duymak içün insana çeşm-i yakin ve ma'rifet-i tamm lazım gelir.. "..Ben bir kulumu sevdiğim zaman... o kulumun gören gözü olurum... ve (artık) benimle görür..." ilaahir.. kudsi hadisi (buhari) çok şeyler anlatıyor.. (hadis-i kudsi'de Ben ile maksud Zattır..)

Cenab-ı Allah vücuduyla var değil yüce Subhan Zatıyla vardır..
Cenab-ı Allah hayatıyla hayy değil yüce Subhan Zatıyla hayydır..
Cenab-ı Allah ilmiyle bilir değil yüce Subhan Zatıyla bilir..
Cenab-ı Allah basarıyla görür değil yüce Subhan Zatıyla görür..
Cenab-ı Allah sem'iyle işitir değil yüce Subhan Zatıyla işitir..
Cenab-ı Allah kudretiyle kadir değil yüce Subhan Zatıyla kadirdir..
..............................
.............
...
.

EVET, zerreden kürreye kadar her şey ve o şeylere tealluk eden her şan ve şe'n yüce Subhan Zat iledir.. amma ve lakin o yüce Subhan Zat her şeyden nihayetsiz derecede gani ve berii ve münezzehdir.. gel de çık işin içinden..!

hatta Hz.İmam-ı Rabbani Efendimizin tahkiki vech ile yüce Subhan Zat ile bu alem arasında hiç bir alaka yoktur.. eğer zerre kadar alakası olsa o nurun satvet ve şa'şaası yüzünden alemin helakı ve mahvi lazım gelir.. gel de çık işin içinden..!

ve bir mektub-i şerif'de şöyle gelir; " İnsan (ve eşya) Subhan Hakk değildir/olamaz.. ama Subhan Hakk'dan ayrı da değildir/olamaz.." gel de çık işin içinden..!

Alan bir kıldan alur..! dediler.. o kıl..? yani: NOKTA. Hüve: Huuu..!

o HUU ile arada nurdan ve zulmetten yetmişbin hicab vardır.. imdi, Hakk'ı vücudi olarak seyr mümtenidir ama şuhudi merkezde seyr vardır; hem de HİCABSIZ... işte Mevlana-Efendi Hz.nin hayreti budur...

Allahu A'lem..
ves'Selam..