Sufiforum.com

1- ünlenmek yünlenmeye münafidir..
2- gece gündüz iyilik biriktiriniz..

şerh: (1) sufilere sufi denilmesi ilbas ettikleri sof/yün hırkadan ileri gelir ki bu aynı zamanda sünen-i Resul'dendir (sav.) yün giymekle gönül sof olmaz.. sofiyyet nişansızlıktır binaenaleyh ehl-i soff olana ün ve şan belasından hazer etmek vacibtir..

şerh: (2) tab-ı insanda biriktirme istifleme toplama saklama stoklama dürtüsü vardır.. doğuştan var olan bu dürtüyü ulviyyatın tahsiline tahsis etmek namus-i ekber'i bile imrendirir.. onu süfliyyatın cem'ine tahsis etmek ise sürtükçe bir namussuzluk olup ennetice iblisi dahi kaçırır..

3- din adamı tabiri -fizemanina- ucuz ve adi bir etiket haline getirildi..

şerh: (3) hakikatte din adamı meşale gibidir: kendi yanan ve aydınlanan gayrıları da yakan ve aydınlatan adamdır o.. şekil -A- (bknz. Nefehatül-Üns zat indeksi..) şimdi ne oldu din adamı..? kendi donmuş ve kararmış gayrılarıda donduran ve karartan adam.. şekil-A- (bknz. modernistler mübtediler müteşeyyıhlar vs..)

4- ibadetten özge medar-ı kemalet ve kapu yoktur..

şerh: (4) derviş adem ibadetten mesaisi kadar ezel finansöründen takva kredisi (duyusu) çeker.. talib kişi eğer -ibadete- devam ederse behemahal o krediler de (takva duyguları da) mümted olur.. kişi bazı olur ki ibadetinde kabza uğrar.. o vakit kendine şöyle demelidir: " Rabbimin ihsanı (ve ilhamı) olmasa -şu an- ibadet edemezdim: madem ki -şu an- abidim, demek ki Rabbim beni atmamış.."

5- Hakk birdir amma birden bire belirmez: Hakk 'sabırlık' ister ha bire ha bire görünmez..

şerh: (5) talib-i Hakk olanın derdi bire inmedikçe bir olan Hakk birliğini ('ıyan üzre) belirtmez: zira Hakk'ın birlik noktası (ve o noktanın şerhi) alemde en tatlı şey olup tadına varılabilmesi -ancak- acılar ve şiddetler üzerine terettüb eder... o sebeble 'sabr ile koruk: olur helva' demişler...

6- Hakk ehlinin yanındadır..

şerh: (6) Hakk'ın feyzi rahmeti ve berekatı sevgili kullarının başı üzerine yağıyor da yağıyor.. o halde 'bana niye yağmaz..?' diyen kuru kişi Mevla'nın kendisi içün yağdırdığı duru kulunun yanına varsın..! varlığını yağma eden kula yağmur yağıyor güller açılıyor.. varlığından kıl ödün vermeyen 'ağanın' gönlünde bir yeşil ot bile bitmiyor..(bahil didar görür değil..) binaenaleyh 'varlığım da varlığım' diyen ağa kişi kemliğinden geçemiyor ve kemliğinden geçemediği için de gerçek kimliğini bulamıyor.. halbuki: "men arefe nefsehü fekad arefe rabbehu"

7- pir-i fenailerin dergah ve kabirlerinde ruhaniyet var dediler..

şerh: (7) fenai kişiler aradan gayb olunca baki koku (eser ve manzar) yaradan Baki'dir.. o fenai dede ister toprağın tahtında olsun isterse fevkında.. Hira mağarasında bugün bir koku vardır o kokunun şerhi kıyamete kadar gider de gider... Resulullah aşıklarından osman nureddin Şems hazretlerinin (ks.) kabrini ziyaret eden bir zat şöyle diyor: " öyle ruhaniyetli ve cennet-asa bir merkad ki içine girip yatasım geldi...!" ya- Huuu...!

"ed-Dîn" ne ; "adam" kim ?

"Dînin adamı" nedir ?

"Adamın dini" nedir ?

Muamma ender muamma...

aziz sufi efendi, 'Din Adamı' deyince fakirin gönlüne AŞK ve KEMAL geliyor.. zaten aşk adamı ile din adamı ma'nen müteradiftir.. mesela Mevlana Sami Efendi hz. (ks.) edebinden ta defn olunacağı kabre kadar harf-i vav vaziyetinde (iki büklüm) gidecek kadar ciddi bir din adamıdır.. halbuki hazret irtihal etmiş... daha bu ne edebidir ya hazret-i SAMİ..?

hakiki Din ricali cenab-ı Allah'ın kadrolu ve sigortalı (bergüzid) kullarıdır.. bu zatlar alemler içinde istısfa (seçilme süzülme) olunmuş ve din-i mübin-i İSLAM davasına kurban olunmuş aşıklardır...

aşk nerde aşk..? aziz Bayram Hocam (rh.a) -aşk gitti gönül gitti: din bitti- boşuna mı diyor..? işte Fedai ve Fenai Bayram Ali Öztürk Hocamız... işte bu zat aşk ile hocalığı mezcetmiş fena ender fena bir DİN ADAMI idi..... ben bu zatın -kıymetini ve kaybının ne manaya geldiğini- şu andan itibaren anlatmaya başlasam ömrümün kalanı onu bitirmeye yetmez... fefhem cidden va'mel kat'an...