Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Prof.Dr. A. Güzel: Yesevî'nin Fakr-Namesi ile Makalât
MesajGönderilme zamanı: 13.10.10, 13:00 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 21.12.08, 12:25
Mesajlar: 641
AHMET YESEVÎNİN FAKR-NAMESİ İLE HACI BEKTAŞ VELİ'NİN MAKALATI ARASINDAKİ BENZERLİKLER

Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL


Tasavvufi düşüncenin esasını ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler teşkil eder. Ayet-i kerimeler Kuran-ı Kerîm'le sabit olduğu için üzerinde herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir. Ancak hadis-i şerifler sonradan toplandıkları için Hz. Peygamber'e ait sözlerin bir kısmı sahih kaynaklar olarak bilinen hadis kitaplarında yoktur.

Meselâ Sûfîlerin sahih hadis olarak naklettikleri "Ben gizli hazine idim bilinmekliğimi istedim ve kâinatı yarattım" mealindeki hadis, belli başlı hadis kitaplarında bulunmamaktadır. Sûfîler böyle durumlarda mânâ aleminde Hz. Peygamber ile görüşüp, hadisi bizzat öğrenmek ve hadisin sıhhatini bizzat ona tasdik ettirmek yoluna gitmişler (1) diğerleriyle birlikte bu hadisleri de düşüncelerine temel olarak kabul etmişlerdir.
Sûfîlerin zikir ve fikirlerinin esasını bu ayetler ve ayetlere mutabık hadisler teşkil eder.
Bilhassa üzerinde yaşadıkları âleme karşı aldıkları tavırlarda, dünyayı bir laşe kadar değersiz görmelerine aşağıda mealen zikredeceğimiz hadislerin tesiri olmuştur:
1."Allah indinde dünyanın sinek kanadı kadar değeri olsaydı, hiçbir kâfire bir içimlik su vermezdi." (Tirmizi, Zühd, 13.)
2."Ahirete nazaran dünyanın değeri, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer, parmağı ile denizden aldığı suyu göz önüne getirsin" (Müslim, Cennet, 55).
3.Her ümmet için bir fitne sebebi vardır, ümmetimin fitnesi de maldır" (Tirmizi, Zühd, 26)
4."Dirheme kul olanın burnu yere sürünsün, dirheme köle olan kahrolsun, kesesine esir olan hor ve hakir olsun" (Buharî, Rikak, 10; İbn Mace. Zühd. 58) 2
5."Dünya bir İaşedir, onu isteyen köpektir" (Acluni, I, 499)
6."Fakirlerle birlikte oturup kalkmak tavazudandır, ve üstün bir cihettir" (Aclûnî, I, 329) 3
7."Allahım beni fakir olarak yaşat, fakir olarak öldür" (el-Leâli. 11,325)
8."Dünyada ya bir garib veya bir yolcu gibi ol kendini kabirlerde olanlardan say" (Buharî, Rikak, 3.) 4

Bu zikredilen hadislere ifadesini bulan dünya görüşünü bizzat Hz. Muhammed'in hayatında da görmekteyiz. İslâm’ı tebliğ yıllarında kendisine davasından vazgeçmesi karşılığı O'nu Mekke'nin en zengini yapacaklardı, kendilerine emir seçeceklerdi, Mekke'nin en güzel kızlarını nikâhlayacaklardı. O, İslâm'a karşılık teklif edilen bu servet, şöhret ve şehveti reddetmiştir. Bununla birlikte O, bunca varlığa rağmen fakirliğini seçmiş ve "el-fakru fahri" (fakr benim fahrimdir) 5 demiş, fakirliğiyle övünmüştür.
"Levlâke levlâk lema halaktü'l-eflâk" (6) hitabına mazhar olan ve kendisinden "Habibim" diye bahsedilen, buna rağmen fakirliğiyle övünen Hz. Muhammedi diğer peygamberlerden üstün kılan işte bu mümeyyiz vasfıdır.
Bu sebepledir ki O'nun yolunda olan sûfîler fakirliği seçmiş ve Dînî-Tasavvufî Türk Edebiyatı'nda da Fakr-nâmeler doğmuştur. Genelde fenâfillah'a ulaşmak için geçilecek makamları anlatan Fark-nâmelerdeki fakr kelimesinin lügat manalarının şu şekilde olduğunu görmekteyiz:
Kamus Tercümesi'nde: el-fakr: yoksulluk manâsındadır, gına mukabilidir. Fakr mastar-ı metruk olup isim olarak müstameldir. Sofiyye ıstılahında fakr, mevhum olan varlıktan kurtulmak, fenâfillah'a mazhar olmak yerinde kullanılan bir tabirdir (7).
Gölpınarlı ise; Tasavvufta fakr, bildiğimiz yoksulluk değildir, manevi yokluktur. Mevhum ve nazari olan varlığını terkeden ef’al, sıfat ve zâtını Hak'ta fani kılan kimse hakiki fakra erişmiş ve “Fakr tamamlanınca Allah kalır” mealindeki hadis mucibinde fahr edilecek fakra erişmiş olur. Böyle olan adamın isterse sayısız malı, mülkü olsun hiçbirine gönül bağlamayacağı ve tasavvufî tabiriyle malına kul olmayıp, malı kendisine kul edeceği için hiçbir zararı yoktur (8) demektedir.

Fakr kelimesinin müştaklarından olan fakîr kelimesi ise Kamus Tercümesi'nde şu şekilde ifade edilmektedir: El-fakîr: fakr-u fakke sahibi kişiye denir. Cem'i fukara gelir, müennesi fakire ve cem'i fekâ'ir'dir. Malum ola ki fakrın mikdar-ı derecesi hemen ıyâline idare edecek kadar nesnesi olmaktan ibarettir. Bazı nüshada ıyâlini idare edecek nesneye iktidarı olmamak demek olur. Zahiren bu müreccahtır. Ehl-i arabiyye fakîr ile miskin beyinlerini fark ederler ki fakir şol kimsedir ki sedd-i ramak edecek kût ve gıda bulur ola ve miskin asla bir nesnesi olmaya. Ve indel-ba'z fakîr muhtaç ve gedâ ve miskin ve zelîl ve hakîre denir. Zillet ve hakareti gerek fakr u fakke sebebiyle ve gerek ahval-i saire sebebiyle olsun.

İslâm Ansiklopedisinde ise fakîr hakkında şunlar yazılmıştır: Maddî ve manevî bakımdan sıkıntı içinde olan, mukabili ganî. Fakîr sonraları bilhassa Allah'a muhtaç olan ve her ne suretle olsa tevekkül eden manâsına gelmeğe başlamıştır. Bu telakkinin şevki ile Arapça konuşulan memleketlerde "dilenci, derviş" manasında kullanılmıştır.

Agâh Sırrı Levent, fakr kelimesinin tasavvufî manâsına dikkat çekerek şu şekilde tavsif etmektedir: Fakr, tasavvufta tarikate yeni giren salikten istenen, dünya nimetlerini hiçe sayarak azla yetinmek, alçak gönüllü olmak, nefse düşkünlük göstermemek, dünya ile ilgiyi kesmek (alâyık kaydından çözülmek), Tanrı'dan gayriyi düşünmemek (mâsivadan geçmek) ve kendini Tanrı'ya vermektir. Sâlik tarikatteki dereceleri birer birer geçerek seyr-i sülûkı tamamlarken bu vasıfları da kazanmış olur. Nihayet son bir mertebe kalır ki o da fenâfi'llâh mertebesidir. Bu kendi varlığını Tanrı'nın varlığında yok etmektir (9).

Görüldüğü gibi fakrlık zahiri olarak yoksul bir hayat sürmek olduğu kadar, kişinin fenâfi'llaha ulaşmak için yapacağı bir takım mücahadeleri ve geçeceği makamları ifade eden tasavvufî bir ıstılahtır. Bu makamları anlatan eserler ise Fakr-nâme adını alır.

Dini-Tasavvufî Türk Edebiyatı'nda fakr'ı ve makamlarını anlatan Âşık Paşa'nın Fakr-nâme adlı mesnevisinde olduğu gibi müstakil eserler olmakla birlikte, çeşitli tasavvuf ve tabakât kitaplarında da muhtelif bölümler halinde fakr-nâmeler ele alınmıştır.

Nitekim Ahmet Yesevî'nin Divân-ı Hikmet'inin Kazan ve Taşkent baskılarının mukaddimesinde böyle bir Fakr-nâme mevcuttur.

Biz bu tebliğimizde Ahmet Yesevî'nin bu Fakr-nâmesi ile Hacı Bektaş Velî'nin Malakât'ındaki dört kapı-kırk makam arasındaki benzerliklere işaret edeceğiz. Bu şekilde Velayetnâme ile bizzat, veya Şeyh Lokman-ı Perende vasıtasıyla birbirine bağlanan (10) bu iki Türk mutasavvıfının fikrî müştereklerine dikkat çekmek istiyoruz.

Çalışmamızda kolaylık sağlanması açısından Yesevî'nin Fakr-nâme'sini "Y" harfi ile, Hacı Bektaş'ın Malakât'ını ise "M" harfi ile gösterdik.

Yesevî'de dört kapı kırk makam şu şekildedir.
a) Şeriattaki on makam:
1. Hak Ta'âlânmg birliklge, barhgıga sıfatıga ve zatıga imân kel-türmek (Hak Ta'âlâ'nm birliğine, varlığına, sıfatlarına ve zâtına imân getirmek).
2. Namaz okumak (namaz kılmak)
3. Rûze tutmak (oruç tutmak)
4. Zekât bermek (zekât vermek)
5. Hac kılmak (Hac farizasını yerine getirmek)
6. Mülayim sözlemek (yumuşak konuşmak)
7. İlm örgenmek (ilim öğrenmek)
8. Hazret-i Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemning sünnetlerini becây keltürmek (Hazret-i Resul'ün sünnetlerini yerine getirmek)
9. Emr-i ma'rufnı becây keltürmek (Şeriat bakımından yapılması gerekli şeyleri yerine getirmek)
10. Nehy-i münker kılmak (Şeriatın yasakladığı şeylerden kaçınmak)

b) Tarikatteki on makam:
1. Tevbe kılmak (tevbe etmek)
2. Pîrge kol bermak (pire el uzatmak)
3. Havf (korku)
4. Recâ (Tanrı'nın rahmetinden ümitli olmak)
5. Vird-i evkâtını becây kültürmek (Belirli vakitlerde Kur'ân'dan sûreler veya dualar okuyarak yapılan ibadeti yerine getirmek)
6. Pirni hizmetide bolmak (Pirin hizmetinde olmak)
7. Pirning icazeti birle sözlemek (Pirin izni ile konuşmak)
8. Nasihat eşitmek (nasihat dinlemek)
9. Tecrid bolmak (Tecrit olmak)
10. Tefrid bolmak (Tefrit olmak)

c) Marifetteki on makam:
1. Fenâ bolmak (Fena olmak)
2. Dervişlikni kabul kılmak (Dervişliği kabul etmek)
3. Her işke tahammül kılmak (Her işe tahammül etmek)
4. Helal tayyib taleb kılmak (Helâl ve güzel istekte bulunmak)
5. Ma'rifet kılmak
6. Şeriat ve tarikatını ber-pây tutmak (Şeriat ve tarikatı ayakta tutmak).
7. Dünyanı terk kılmak (Dünyayı terk etmek)
8. Ahiretni ihtiyar kılmak (Ahireti seçmek)
9. Vücud makamını bilmek (Varlık makamını bilmek)
10. Hakikat esrarını bilmek (Hakikat sırlarını bilmek)

d) Hakikatteki on makam:
1. Hâk-rah bolmak (Herkesin yolunun toprağı olmak, alçak gönüllülük)
2. Yahşi yamanı tanımak (iyiyi kötüyü tanımak)
3. Yurun lokmage kol salmaslık (Bir parça lokmaya el uzatmamak)
4. Özini lokmasını sebil-rah kılmak (Kendisini lokmasını Hak yoluna sebil etmek)
5. Kişini azar bermemek (Kimseyi incitmemek)
6. Fakirlikga münkir bolmamak (Fakirliği inkar etmemek)
7. Seyr-i sülük kılmak
8. Her kimdin sırrın saklamak (Herkesten sırrını saklamak)
9. Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat makamını bilmek ve amel kılmak.
10. ? (Hazret-i Rabbı'l-İzzeti bulmak) (11)

Hacı Bektaş Velî'nin Makalât'ında Dört kapı. kırk makam ise şu şekildedir:
a) Şeriatte on makam:
1. İman getirmek: Çalap Tanrıya inanmak, buyruğun tutmak imandandır. Feriştelerine inanmak, Tanrı'nın Kur'ân'ına inanmak ve kitaplarına inanmak, dostlarına inanmak, kıyamete inanmaktır (12).
2. İlim öğrenmek,
3. Namaz kılmak, zekat vermek, oruç tutmak, gücü yetene hacca gitmek, seferberlik olunca kaçmayıp düşmana karşı gelmek ve cenabetten temizlenmek.
4. Helâl kazanmak, faizi haram bilmektir.
5. Nikâh kıymaktır.
6. Hayz ve lohusalıkta cinsi münasebeti haram bilmektir.
7. Sünnet ve cemaat (ehl-i sünnet ve'1-cemaat) ehlinden olmak.
8. Şefkat
9. Temiz yemek ve temiz giyinmektir.
10. Emr-i bil-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker yani iyiliği emredip
yaramaz işlerden sakındırmaktır (13).

b) Tarikatte on makam:
1. Pirden el alıp tövbe etmek,
2. Mürid olmak.
3. Saç kesmek,
4. Nefs savaşında (mücadehe etmek) olgunlaşmaktır, pişmektir.
5. Hizmet etmektir.
6. Havf yani korkudur.
7. Ümid etmektir.
8. Hırka, zenbil, makas, seccade, subha (yüz taneli teşbih), ibrat (iğne), ve asadır.
9. Sâhib-makam (makam sahibi), sâhib-cemiyet (cemaat sahibi) sâhib-nasihat (nasihat sahibi) ve sâhib-mahabbet (muhabbet sahibi) olmaktır.
10. Aşk, şevk, sefa ve fakirliktir14.

c) Marifette on makam:
1. Edeb.
2. Korku.
3. Perhizkârhk,
4. Sabır ve kanaat.
5. Utanmak.
6. Cömertlik.
7. İlim,
8. Miskinlik,
9. Marifet.
10. Kendini bilmek (15).

d) Hakikatte on makam:
1. Toprak olmak,
2. Yetmiş iki milleti ayıplamamak
3. Elinden geleni esirgememek.
4. Dünyaya yaradılmış bütün nesnelerin kendisinden emin olmasıdır.
5. Mülk sahibine yüzünü sürüp yüz suyunu (yaratılış sebebi olan Muhammed nurunu) bulmak,
6. Sohbette hakikat sırlarını söylemek,
7. Seyr-i sülük,
8. Sır,
9. Münacat,
10. Çalap Tanrı'ya ulaşmaktır. Kavuşma bundadır (16).

Mukayese:
Her iki eserin ortak ve farklı makamları şu şekildedir. Madde sonlarındaki harf esere, rakam ise makam sıra numarasına işaret etmektedir.

A) Ortak Makamlar:

a) Şeriatte:
1. İman: Y/l-M/1
2. Namaz: Y/2-M/3
3. Oruç: Y/3-M/3
4. Zekat: Y/4-M/3
5. Hac: Y/5-M/3
6. ilim: Y/7-M/2
7. Sünnete riayet: Y/8-M/7
8. Emr-i ma'rufa riayet: Y/9-M/10
9. Nehy-i münker'e riayet: Y/10-M/10

b) Tarikatte:
l. Tevbe: Y/l-M/1
2. El almak: Y/2-M/1
3. Havf: Y/3-M/6
4. Recâ: Y/4-M/7
5. Pire hizmet: Y/6-M/5
6. Nasihat dinlemek: Y/8-M/9
7. Tecrid: Y/9-M/4
8. Tefrid: Y/10-M/4

c) Marifette:
1. Fena: Y/l-M/8
2. Tahammül: Y/3-M/4
3. Helâl ve güzeli isteme: Y/4-M/4
4. Marifet kılmak: Y/5-M/9
5. Dünyayı terk: Y/7-M/8
6. Vacud makamını bilmek: Y/9-M/10
7. Hakikat esrarını bilmek: Y/10-M/9

d) Hakikatte:
1. Alçak gönülllük: Y/1 -M/1
2. Kendini ve malım Hak yoluna sebil etme: Y/4-M/3
3. Kimseyi incitmemek: Y/5-M/4
4. Seyr-i sülük kılmak: Y/7-M/7
5. Sır saklamak: Y/8-M/8
6. Şeriat, tarikat, marifet hakikat makamım bilmek ve mak: Y/9-M/7
7. Hazret-i Rabbı'l-lzzet'e ulaşmak: Y/lO-M/10.

B) Farklı Makamlar:

a) Şeriatte
1. Yumuşak konuşmak: Y/6
2. Helal kazanmak ve faizi haram bilmek: M/4
3. Nikâh kıymak: M/5
4. Hayz ve lohusalıkta cinsi münasebeti haram bilmek: M/6
5. Şefkat: M/8
6. Temiz yemek ve temiz giyinmek: M/9

b) Tarikatte:
1. Vird-i evkâtını yerine getirmek: Y/5
2. Pirin icazeti ile konuşmak: Y/6
3. Mürid olmak: M/2
4. Saç kesmek: M/3
5. Havf: M/6
6. Hırka, zenbil. makas, seccade, subha. iğne. asa: M/8
7. Aşk, şevk. sefa ve fakirlik: M/10

c) Marifette:
1. Dervişliği kabul kılmak: Y/2
2. Şeriat ve tarikatı ayakta tutmak: Y/6
3. Âhireti ihtiyar kılmak: Y/8
4. Sabır ve kanaat: M/4
5. Miskinlik: M/8
6. Marifet: M/9
7. Kendini bilmek: M/10

d) Hakikatte:
1. İyiyi kötüyü bilmek: Y/2
2. Bir parça lokmaya el uzatmamak: Y/3
3. Fakirliği inkâr etmemek: Y/6
4. Yetmiş iki milleti ayıplamamak: M/2
5. Mülk sahibine yüz sürmek. Muhammed nurunu bulmak: M/5
6. Sohbette hakikat sırlarını söylemek: M/6
7. Münacat: M/9

Netice:

Maddeler halinde gösterdiğimiz müşterekler ve farklar tetkik edildiğinde görülecektir ki Şeriat kapısında Ahmet Yesevî'nin zikrettiği on makamdan dokuzu Hacı Bektaş'ta da aynıyla görülmektedir. Yalnız Hacı Bektaş'ta namaz, oruç, hac, zekât makamları tek maddede toplanmış buna ilâve olarak helâl kazanç, nikâh, haram, şefkat ve temizlik maddeleri zikredilmiştir. Farklı olarak görülen bu ifadeler Ahmet Yesevî'nin Emr-i ma'ruf, Nehy-i münker makamlarından başkası değildir.

Tarikat kapısında Yesevî ile Hacı Bektaş'ın yedi makamı müşterektir. Yesevî'de bulunmayan saç kesmek ile hırka, zenbil ve asa gibi maddî unsurların sonradan ilavesi kuvvetle muhtemeldir.
Marifet ve hakikat kapısında da yedişer makamın müşterek olduğunu görmekteyiz. Diğer üçü özde aynı fakat ifadesi farklı makamlardan ibarettir.

Dört kapıda zikredilen kırk makamdan otuzu birbiriyle ayniyet derecesinde benzerlik arzetmektedir. Diğer on tanesi birbirini nakzedecek derecede farklı olmayıp, sadece ifade farkından ibarettir.

Haddizatında bu kadar küçük farklılık bir eserin iki nüshasında bile görüleceğinden bunları fark olarak bile telakki etmemek gerekir.

Hâl böyle olunca bu küçük mukayese bize gerek Yesevî'nin ve gerekse Hacı Bektaş'ın aynı geleneğin Türkistan'da başlayan tasavvuf geleneğinin temsilcileri olduklarını; her ikisinin de maddeten olmasa bile manen mürşid-mürid münasebetinde olduklarını gösterir.

1. İsmail Hakkı Bursevî, Kenz-i Mahfî, Misvak Neşriyat, İstanbul, 1980, s. 10-11.
2. Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar, Dergah Yayınları, İstanbul, 1985, s. 71-72.
3. a.g.e., s. 86-87.
4. a.g.e., s. 71.
5. El-Aclunî. Keşfü'1-Hafâ. II. 87.
6. "Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım" Acluni. II. 104.
7. M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, İstanbul, 1946, s. 585’ten Kemal Eraslan.
Yesevînin Fakr-nâmesi" İ. Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi. XXII. İstanbul 1977. s. 46.
8. A. Gölpınarlı. Kaygusuz-Vizeli Alaaddin, İstanbul, 1932, s. 132’den Kemal Eraslan. a.g.m., s. 46.
9. K. Eraslan, a.g.m., s. 48.
10. Fuat Köprülü. Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar. Ankara 1981. s. 48-54.
11. K. Eraslan. a.g.m., s. 49-50.
12. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Vakfı, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Ankara, 1988, s. 54-56
13. Esat Coşan-Hüseyin Özbay, Makalât, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1990., s. 13-14.
14. a.g.e.. s. 15-18.
15. a.g.e.. s. 19.
16. a.g.e, s. 20.

(Abdurrahman Güzel; “Ahmet Yesevî'nin Fakr-Namesi İle Hacı Bektaş Veli'nin Makalâtı Arasındaki Benzerlikler” , Milletlerarası Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1992, s.33-43)

.

_________________
"Bismillah dep beyan eyley hikmet aytıp
Taliblerge dürr ü gevher saçdım mena..."


Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî [ Qaddesallahu Teala Sırrahul-Azîz ]


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye