Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Yesevî Dervişi Hazînî ve Menbau'l-Ebhâr Fi Riyâzi'l-Ebrâr
MesajGönderilme zamanı: 08.10.10, 16:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 21.12.08, 12:25
Mesajlar: 641
Hazînî

Menbau'l-Ebhâr Fi Riyâzi'l-Ebrâr


Hazırlayan: Mehmet Mahûr Tulum

GİRİŞ
s.11-13

A. Hazînî

Hazînî, ilk defa II. Selim'in saltanat döneminde (1566-1574), şeyhi Seyyid Mansur'dan almış olduğu icazetle bir Yesevî tekkesi kurmak ve Yeseviyye tarikatinin âdâb ve erkânını Anadolu coğrafyasında yaymak amacıyla İstanbul'a gelmiş son Yesevî şeyhi ve geride bırak¬tığı eserleriyle Yesevî çalışmalarının biricik menbaıdır.
Eserlerinde birçok kez Hisâr-ı Şâdmânlı olduğunu söyler. Bugüne kadar yapılan yayımlardaki (bunlar için bkz., Cihan Okuyucu, "Hazînî ve Yeni Bulunan Eserleri") Journal of Turkish Studies, Vol. 28/1, Harvard, 2004, s. 205-223) Hazînî'nin doğum yeri ve hayatıyla ilgili verilen bilgilerde, 'Hisar vadisi' coğrafya adlandırmasından hareket edilerek onun Tacikistan sınırları içinde bulunan 'Hisar' bölgesinde dünyaya geldiği kabul edilmektedir. Halbuki Kaptân-ı Derya Seydi Ali Reis'in (1498-1562) Mir'âtü'l-Memâlik 'inde verdiği bilgiler bu kabulün yeniden gözden geçirilmesini icap ettirir:
Vilâyet-i Tûrân-zemînde Ya'ni Mâverâü'n-nehr'de Vâkî Olan Ahvâli Beyân İder
Şol gün ki köpriden cubür olunup Tûrân-zemîne yacnî Mâverâü'n-nehr'e dâhil olduk, ol gün anda ârâm idüp irtesi revâne olup Bâzâr-ı Nev'e andın kasaba-i Çehârsenbih'e varılup Hâce Ya'kûb-ı Çerhî ziyaret olunup andın Çeğâniyân'a ya’nî Hisâr-ı Şâdmân’a varıldı. (Torino Nüsha¬sı, 50b: 8-13).
Buna göre, tarihen bugünkü Özbekistan'ın Surhanderya vilâyetinin Şorçi, Denav, Seriasiya ve kısmen Cerkorgan yerleşim merkezlerinin kapladığı coğrafyada Karatag ırmağı boylarına kurulmuş Çeğâniyân şehrinin diğer bir adı da Hisâr-ı Şâdmân'dır ve Hazînî'nin asıl yurdu da burasıdır.
Hazînî, Cevâhirü'l-Ebrâr min E'mvâci'l-Bihâr adlı eserinde kendisi¬ni “Sultân Ahmed Mevlânâ Mahmûd bin Sultân Hacı Şâhü'l-Kureşî, şümme'l- İskenderiyyü'l-Hisâriyyi'l-Mâverâ'ü-nehrî, eş-şehîr bi-Hazînî" olarak tanıtır. Eserlerinde kendisiyle ilgili verdiği bilgilere daya¬narak 1533-1534'te Hisâr-ı Şâdmân/Çegâniyân'da dünyaya geldiğini söyleyebilsek de, ölüm tarihi ve yeri hakkında yeterli bilgiye sahip deği¬liz; ancak Menbau'l-Ebhâr fî Rivâzi'l-Ebrâr isimli eserinde, O'nun çocukluk yıllarından itibaren geçirdiği hayata ve II. Selim zamanında İstanbul'a gelişinden sonraki çile dolu yıllarına dair pek çok bilgi var¬dır. (‘Metnin Yapısı ve Yorumlu Geniş Özeti’ bölümünde ayrıntılı ola¬rak ele alındığından bunları burada tekrarlamak gereksizdir.) Ancak O'nu en çarpıcı yönleriyle tanıtmak istersek şunları söylememiz gere¬kir:
1. O Seyyid Mansûr'un son halifesi ve bilindiği kadarıyla son Yesevî şeyhidir.
2. Hazînî, Ali Şîr Nevâî'nin ölümünden (1501) yaklaşık otuz yıl sonra doğmuştur. Nevâî'nin, eserlerinde Ahmed-i Yesevî'ye ve Yesevîlik'e hiç denecek kadar yer vermesi dikkate alındığında, kendisi ve yazıp bıraktıkları, Yesevî ve Yesevîliğe dair en eski ve birinci dereceden kaynaklar sayılır.
3. Doğu ve Batı olmak üzere iki edebî Türk lehçesi yanında şiir yaza¬bilecek kadar mükemmel derecede Arapça ve özellikle de Farsça'ya hâkimdir.
4. Tefsir ve hadis başta olmak üzere İslâmî ilimlerin her dalında derin bilgi sahibidir.
5. Edebiyat, siyasi tarih ve tasavvuf tarihi konularında geniş bilgi sa¬hibidir.
6. Büyük bir âlim ve mutasavvıf oluşu yanında kalemini nesir ve na¬zım türünde aynı güçle oynatabilen usta bir edebiyatçı, her türlü edebi sanatı kullanmakta son derecede yetkin divan sahibi bir şair¬dir.

B. Menba'u'l-Ebhâr
Tasavvufî eserleri yanında bir de Farsça divanı bulunan Hazînî'yi Türk ilim çevrelerine tanıtan kişi merhum Fuad Köprülü olmuştur. İlk kez 1919 yılında yayımladığı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar ad¬lı kapsamlı eserinde Hazînî'nin 1593'te kaleme aldığı Türkçe Cevâhirü'l-Ebrâr min Emvâci'l-Bihâr'ından had safhada istifade etmiş, fakat ne yazık ki bundan yedi yıl önce, 1586'da yine Türkçe yazmış olduğu, özellikle Yesevîlik ve tarikatlar tarihi bakımından son derece önemli iki kitaptan diğeri olan Menba‘u'l-Ebhâr fî Riyâzi'l-Ebrâr'ı görememiştir. Hazînî'nin, Köprülü'nün vefatından sonra ortaya çıkan ve konuyla ilgili bilim çevrelerinin kısa tanıtma yazılarıyla varlıklarından ve kısaca muhtevalarından haberdar edildiği diğer eserleri Farsça'dır.
Elinizdeki kitap Hazînî'nin, III. Murad'a sunulmak üzere 1586 yı¬lında İstanbul'da, esasen, özellikle Yesevîlik ve her birinin birer menba olarak kabul edildiği dört halifeden çıkıp yayılan ana tarikat kollarının konu edildiği ve Türkçe telif ettiği iki eserden ilki olan Menba‘u'l-Ebhâr fî Riyâzi'l-Ebrâr'ın (= İyilerin Bahçelerindeki Sula¬rın Kaynağı) filolojik bir neşridir. İlim muhitine ilk defa Necdet Tosun'un İLAM Araştırma Dergisi'nin 1997/2. sayısının 41-85. sayfaları arasında yayımladığı "Yesevîliğin İlk Dönemine Ait Bir Risale: Mir'ârü'1-kulûb 'başlıklı makalenin içinde tanıtılan eserin bilinen tek yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa kolleksiyonu no. 1425'te kayıtlıdır.
Yazma 81 yaprak olup, ortası ebru, çeharkûşe meşin kaplı bir cilt içinde bulunmaktadır. la ve 81b'de Şehid Ali Paşa'nın vakıf mührü vardır. Nüsha 81b'nin son satırları olan
Temmet hâzihi'r-risâletü 'ş-şerîfetü ve’l-makâletü’l-latîfetü fi hicreti'n-nebeviyyeti'1-Mustafeviyyeti hams ve tisine ve tis‘i-mietin fî beledi'l- Kostantiniyyeti - Ahresehu'llâhü Tacâlâ ’ani'l-beliyyeti vel-mazarrati ilâ yevmi'l-kıyâmeti. Âmîn bi¬hürmet'i Seyyidi'l-mürselîn.
şeklindeki tetimme kaydına göre, Hicrî 995 senesinde İstanbul'da is¬tinsah edilmiştir. Kâtip veya müstensih adı geçmediği için metni biz¬zat Hazînî'nin yazmış olabileceği ihtimali akla gelse de, metnin ihtiva etliği yanlışlar göz önünde bulundurulduğunda bunu doğru saymak mümkün değildir. Sadece 18a:3'teki okunamaz hâldeki harf yığını bi¬çiminde yazılmış secencel kelimesi bile eseri Hazînî'nin temize ge¬çirmiş olamayacağının açık delilidir. 1b'nin başında, ortasında iki satır hâlinde istif edilmiş Kitâb-ı Menba’ul-Ebhâr fî Riyâzi'l-Ebrâr yazan dikdörtgen şeklinde müzehheb bir serlevha bulunur. Ib'den sonraki sayfaların tümüne 11 satır yerleştirilmiştir. Yazı alanlarının etrafı zercedvel ile çerçevelenmiş; kitabın sayfalarına, süsleme amacıyla vakfe gülleri serpiştirilmiştir. Fasıl veya konu başlıklarının, âyetler, hadisler, kimi Arapça özlü sözler ve söz öbeklerinin yazımında şiirli (= kırmızı mürekkep) kullanılmıştır.

_________________
"Bismillah dep beyan eyley hikmet aytıp
Taliblerge dürr ü gevher saçdım mena..."


Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî [ Qaddesallahu Teala Sırrahul-Azîz ]


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye