Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Azad Bek Kerimi'nin Şehadet Yıldönümü (27 Mayıs 1997)
MesajGönderilme zamanı: 26.05.11, 13:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.03.09, 17:58
Mesajlar: 123
Resim
AZAD BEG KERİMÎ (Rh.A.)

Alıntı:
27 Mayıs 1997’de şüpheli bir helikopter kazasında şehit düştü. AZAD BEG KERİMÎ hakkında fikir sahibi olmak isteyen dostlar için 1988’de ANKARA TÜRK OCAĞInda yaptığı konuşma…

AFGANİSTAN KUZEY VİLAYETLERİ İSLAM BİRLİĞİ BAŞBUĞU AZAD BEG KERİMİ’NİN (1957-27 MAYIS 1997) ANKARA TÜRK OCAKLARINDA YAPTIĞI KONUŞMA…

“(Hamdele ve Salveleden sonra)
Bismillahirrahmanirrahim”

Ben Azad Beg; Afganistan’ın kuzey bölgelerinde yani Güney Türkistan’da yaşayan 5,5 milyon Türklerin temsilcisi olarak Türkiye’ye geldim. Bizim bölgelerimiz olan Kuzey Afganistan Türkistan bölgesinde Türk soylu 150.000 mücahidimiz var. Bu 150.000 Türk mücahidimiz bizim teşkilatımız dışındaki 3 ayrı hizbe dağılmış durumdadır, 4 hizib olan benim komutamdaki bölükte ise 41.600-41.700 Türk mücahidi vardır. Diğer 3 hiziblerde olduğunu bildirdiğim Türk kardeşlerimiz silah yardımı, diğer yardımlar ve silah almak maksadıyla bizden ayrılmışlardır. ( Aramızda herhangi siyasi ayrılık sözkonusu değildir. )

Geçtiğimiz ay Cenevre’de Pakistan ve Afganistan’ın kukla Öküzün Necibi (Necib-i Gav) yönetimi arasında imzalanan protokol uygulansa bile cihadımız bitmeyecektir. Niçin bitmeyeceğini sizlere anlatmak istiyorum: Mücadelemizi niçin sürdüreceğimizi anlatmam için şu meseleyi iyi anlamanız lazımdır: İşgale kadar Afganistan’da her türlü yetki ve hak Peştunlar’da toplanmıştı.

İslam’da, İslam hukukunda , şeriatta şu hiçbir zaman söz konusu değildir ki her türlü yetki ve hak sadece bir kavimde toplansın, diğer kavimler kul-köle olsun; bu diğer kavimler o tek kavme tabi olsun, böyle bir adaletsizlik İslam’da yoktur. Hz.Peygamber (S.A.V.) Arab idi ve İslamiyet ilkin Arabların arasında yayıldı. Ancak tarihde İslam için çarpışan, vuruşan ve Allah yolunda büyük mücadeleler veren kavim Türklerdir. Yine tarihe bakarsak çeşitli İslam topluluklarının, müslüman kavimlerin İslam’a şöyle-böyle hiyanet ettiğini görürüz, ancak Türklerdir ki İslam’a hiçbir şekilde ihanet etmemişlerdir.

Şu da bir tarihi gerçektir ki bizler Türkistan’da esir olduk. Ruslar, Çinliler, Peştunların elinde esir kaldık. Tarihimiz, Türkistan tarihi 200 yıldan beri kararmıştır ve biz Türkistanlılar çok kötü devirleri de yaşadık. Halen devam etmekte olan cihadımız Türkler için, Türk milleti için, Afganistan’daki, Sovyetler Birliği’ndeki, Çin’deki Türkler için Allah Teala’nın lütfettiği bir nimettir, kutlu vakittir.

Allah bize bu kutlu vakti verdiğinden beri, yani 9 yıldır biz silahlarımızı elimize aldık ve bu sayededir ki biz bu 9 yıl içinde istiklali tanıdık, hürriyeti gördük. Cenevre Protokolü’nden sonra Afganistan’da yeni bir yönetim (koalisyon veya mücahid hiziplerin kuracağı bir hükümet) Afganistan’ın kuzeyinde mevcut olan 5,5 milyon Güney Türkistan’lıya ne gibi haklar verecektir? Bu sorunun mutlaka cevabı verilmelidir.

Ancak gerek komünistler yer alsın veya gerekse komünistler dışarda kalsın kurulacak koalisyon hükümetlerinin bizim Türklerimiz’e hiçbir hak verme niyetinde olmadığı anlaşılmaktadır.

Benim komutamdaki Türkistanlı mücahidler şu soruyu ısrarla sormaktadırlar “Azad Beg 9 yıldan beri biz istiklali gördük, Ruslarla kafirlerle vuruştuk, şimdi biz ne yapalım, nasıl davranalım; bu pazarlıkları yapanlar bizim haklarımızı verecekler mi, vermeyecekler mi?”

Bunu, bu önemli suali anlayabilmeniz için şunu bilmeniz lazım ki, Afganistan’da bize yıllarca öğrenim, öğretim hakkı vermediler, Resmi dil ise Peştun diliydi. Türklerimiz Peştun dilini bilmediğinden resmi görevler de verilmemiştir. İşte bu yüzden benim mücahid kardeşlerim bu soruyu bana haklı olarak sormaktadırlar. Yani bir başka deyişle, “Biz kul olarak mı kalacağız, yoksa batur bir millet olarak mı haysiyetimizle yaşayacağız?” sorusunu sormaktayız.

Şimdi bunları size niye anlatıyorum? Ben ve diğer Türkistanlı kardeşlerimiz niçin Türkiye’ye geldik, niye Arabistan’a Frengistan’a gitmedikte buraya geldik? Şunun için geldik: Bugün dünyadaki Türklerin müstakil bir tek devleri vardır ki o da işte bu Türkiye’dir, onun için buraya geldik. Bu sebeple Türkiye’den çok büyük ümitlerimiz vardır.

Bir başka deyimle bu ümidimiz sebebiyle Türkiye’ye geldik. Elhamdülillah Türkiye’de önemli temaslarda bulunduk, ümitlerimiz daha da fazlalaştı. Bu temaslarımız bizde şu duyguyu da uyandırdı ki, cihadımız netice verecektir.

İnşaallah siz biliyorsunuz ki Kuzey Afganistan’da Türkler var, sınır komşumuz Rustur, Türklerin eski düşmanı Rus ve Türklüğün yeni düşmanı Rus! Rus ve başka düşmanlarımızın Türk Milletini katliama uğratacağından endişeliyiz.

Bu cihadımızdan sonra, Cenevre Protokolundan sonra 1-2 yıl içinde Kuzey Afganistan’daki Türklerin Ruslar ve işbirlikçileri tarafından topyekün katledilmesinden endişe duymaktayız. İnşaallah ve Allah Teala yardım ederse, ve arkamızda Türkiye olursa, Türkiye’deki Türkler yardım elini uzatsalar biz güzel, yahşi neticeler alacağız; yahşi, güzel günler göreceğiz.

İnşaallah başka esir Türk’lerde istiklale kavuşacaklardır. Başka ülkelerdeki Bulgarya’daki, Doğu Türkistan’daki, Batı Türkistan’daki, İran’daki esir Türkler de hürriyetlerine kavuşurlar.

Bizim bu diğer esir kardeşlerimizden farkımız bizim elimizde silah oluşudur. Onların kolunda silah yok, bizim kolumuzda silahımız var ve istiklal davamız hallolmadan silahlarımızı yer üstüne bırakmayacağız, koldan düşürmeyeceğiz İnşaallah.

Sizlere daha fazlasını söylemeği lüzumsuz görüyorum. Bizlere gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum. İnşaallah tarih, özellikle İslam tarihi bizlerden razı olur.

Yaşasın İSLAM!

Yaşasın İSLAM’ın ordusu T Ü R K L E R !…”


http://guneyturkistan.wordpress.com/200 ... eler-acar/


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kandahar Dağlarında Lâleler Açar
MesajGönderilme zamanı: 26.05.11, 13:50 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.03.09, 17:58
Mesajlar: 123
Azad Beg’in Ölümünde İran Parmağı

İran'ın örttüğü sır aydınlandı

Emin Pazarcı


İran’ın örttüğü sır aydınlandı

Belki, Türkiye’de fazla tanınmıyor, ama Azad Beg önemli bir şahsiyetti. Afganistan Türkleri için bir efsaneydi.

Türk birliğini savundu.

Bu fikrin gerçekleştirilmesi için önemli adımlar attı.

Tam 240 yıldır ezilen Özbekler ve Türkmenleri biraraya getirdi. Özbek-Türkmen Partisi’ni kurdu.

Rusya’yı sıkıntıya soktu.

İran’ın düşmanlığını kazandı.

Pakistan’ı rahatsız etti.

Çünkü, yüzü Türkiye’ye dönüktü!

Bundan üç yıl önce şüpheli bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. Ölümünün üzerindeki sır perdesi bir türlü aydınlanamadı.

Tam üç yıldır araştırıyorum…

Sonunda aradığım adresi buldum. Eldeki ipuçlarını birleştirdim. Molla’ya ulaştım.

Azad Beg’i de Uğur Mumcu gibi, İran’ın katlettirdiği ortaya çıktı.

Azad Beg’in peşinde iki istihbarat örgütü vardı:
Biri, Rusya’nın denetimindeki Özbek ajanlar. Diğeri, İran’lı casuslar.

Rusya başarılı olamadı. Ama, İran şartların da yardımıyla sonuç aldı. Azad Beg’i ortadan kaldırmayı başardı.

. . .

Azad Beg, Taliban’ın Mezar-ı Şerif’i işgalinin ardından, Bamyan’a geçmişti. Bamyan ise, Hazaraların kontrolundaydı.

İran istihbaratı, Hazaraları taşeron olarak kullandı. Bamyan’daki İran Konsolosluğu’nu devreye soktu. Hazara Lider Kerim Halili’ye görev verdi: "Azad Beg’i öldürün."

Halili, önce korktu:"Ben bunu tek başıma yapamam" dedi.

İran’ın yardımıyla bir plan hazırlandı. Konu, Hazaraların ‘Merkezi Şura’sına götürüldü. Halili, ‘İran Planı’nı devreye soktu. Şura’yı yanılttı:

- Azad Beg, Taliban’la uzlaşmayı savunuyor.
Bu iddianın gerçekle hiç bir ilişkisi yoktu. Ama, konu çok hassastı ve Şura’dan beklenen karar çıktı: Azad Beg öldürülmeli.

Bu karar, yıllar sonra Merkezi Şura Azası Sait Nemetullah Meşhab tarafından da doğrulandı.

O sırada Özbek General Dostum, Afganistan’dan kaçmıştı. Ankara’daki Stat Otel’de kalıyordu.
Mezar-ı Şerif ise, babası Özbek olan Abdülmelik’in kontrolundaydı.

Halili, önce Dostum’u telefonla aradı. Azad Beg’in öldürülmesi için izin istedi. Azad Beg’i kendisine rakip gören Dostum, izni hemen verdi: "Öldürün!"

Yine İran devreye girdi. Abdülmelik’e yardım vaat edildi. O da Azad Beg’i görüşmeye davet etti: "Taliban’la mücadele için yardımına ihtiyacım var."

Azad Beg, hemen hazırlandı. Amacı, Bamyan’dan karayolu ile ayrılmaktı. Ama, Halili ‘olmaz’ dedi. Azad Beg’e helikopterini verdi.

Helikopter, 15 kişiyle havalandı.

Operasyon, havada başladı.

Azad Beg, koruması Zeyniddin ve danışmanı Halidi ile birlikte havada katledildi. Helikoptere de Mezar-ı Şerif’in Şölger Köyü yakınlarında düştü süsü verildi ve yakıldı.

İlginçtir, helikopterdeki diğer 12 kişi kurtuldu!

***

Bölgenin Hazara Komutanı Mehmet Emin Beylerbeyi, kazayı şüpheli buldu. Pilotu yakalayıp, konuşturdu. Pilot, ‘Benim suçum yok’ dedi: "Bana bu görevi Şura verdi."

Beylerbeyi, yıllarca bu sırrı sakladı.

Sonunda açıkladı: "Olay kaza değildi."

Bugün Afganistan’ın Ankara Büyükelçisi Murat Argun.

Argun, aynı zamanda Azad Beg’in yakın dostuydu.

Argun’a sordum: "Azad Beg cinayetinde adres İran’ı gösteriyor…"

‘Doğrudur’ dedi:
- Ben de şüpheleniyordum. Cinayetin ardından Mezar-ı Şerif’deki İran Konsolosu Ebulfezl Zahravan’la görüştüm. Yoklamak için Azad Beg’in ‘öldürülmesinin çok iyi olduğunu’ söyledim. Bunun üzerine açıldı. ‘Evet iyi oldu, çünkü bölgede Türk devleti kurmak istiyordu’ cevabını verdi.

Her şey apaçık ortada…

Molla, sadece Türkiye içinde operasyonlara girmedi.

Bize ve bizden yana olanlara Türkiye dışında da savaş açtı. Bunun bir örneği de Azad Beg’in katli.

Olayın asıl üzücü tarafına gelince…
Tarafımızdan para yardımı yapılan ve desteklenen general Dostum ve Abdülmelik’in de bu cinayete aracı olmaları.


İlginçtir…

Hem Dostum, hem de Abdülmelik bugün İran’da yaşıyorlar. İran Devleti tarafından besleniyorlar.

Belli ki, geçmişte de İran’la ilişkileri vardı.

İran, Afganistan’da hiç bir kazanım elde edemedi. Bölge, bugün Taliban’ın elinde. İran’ın tek kazanımı, bölgedeki Türk unsurların önünü kesmek oldu.

İşte Molla’nın gerçek yüzü!

http://arsiv.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2 ... lar12.html
(Akşam - 30/05/2000)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kandahar Dağlarında Lâleler Açar
MesajGönderilme zamanı: 26.05.11, 15:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.03.09, 17:58
Mesajlar: 123
Azad Beg Kerimi ve Afganistan

Türkocağı’ndan bir heyet Afganlı’ya soruyorlar. “Nerelisin?” “Samangân” vilayetinden olduğunu söylüyor. Yani Aybek’li. Kutbeddin Aybek adına kurulan kent’in adını yönetim değiştiriyor. Türkçe’yi siliyor. Oysa Afganistan’da Türk nüfus % 70 oranında. Türk mücahitlerin bölgede et yüzü görmeden ayda bir defa pilavla, gerideki günlerde ekmek-çorba ile nefislerini köreltmeleri yaşamak için.

Ankara’daki Azad Beg Kerimi’nin şehadetinin 3. yıldönümündeki toplantıda anlattı bunları Prof. Orhan Kavuncu. Hatta Mücahitler, Orhan Bey’in Azad Beg ile kamplarını ziyaretleri dolayısıyla şereflerine pişirilen pilavı yemişler böylece.

Başbakanlığın bir zamanlar en aktif bürokratlarından Kamil Yüceoral da bölgeyi bilen biri. Afganistan’a Özbekistan’dan karayolu ile girerken çay üzerindeki demirköprüyü geride bıraktıklarında kendilerini “Mehmetçik” gibi Türk mücahitler karşılamış. “Tüfek omza, selam dur” komutu vermişler. Duygulanmış. “Azad Beg’in ordusu işte böyleydi” diyor. Ve ekliyor Yüceoral:
-Azad Beg şehit olduğunda henüz evlenmişti. çocuğunu da göremedi. Helikopterdeki darp sırasında bile hiç silah taşımadı. Tam bir devlet adamıydı. Strateji adamıydı.

Uyuşturucunun kontrolü

Afganistan yeniden okunmalı. Ülke Taliban vahşeti içinde işgal altında olsa da yeniden okunmalı. Allah uzun ömür versin Abdürreşit Dostum komutasındaki Türkler bir ucu PKK terör örgütüne kadar dayanan uyuşturucu kaçakçılığı için mücadele verdiler, veriyorlar. Kamil Yüceoral’a göre 1921’de Moskova’da imzalanan anlaşmaya göre Türkiye ve Afganistan askeri saha dâhil istendiğinde yardım edecekler. Çünkü anlaşma halen yürürlükte. Türkiye’nin Özbekistan ile arasının açılması da Afganistan’da bir Türk Ordusu’nun kurulmasından kaynaklanmakta. 120 bin kişi. Bu da normal. Çünkü bölgedeki nüfus öyle gerektiriyor.

Eski Bakanlar’dan Halil Şıvgın da bölgeyle yakından ilgili ve bu amaçlı bir de vakfı var. Ahad Andican ile birlikte Anavatan iktidarı zamanında bölgedeki Türk liderleri Ankara’da yetkililerle görüştürmüş defalarca. Abdülkerim Mahdum ve Azad Beg Kerimi başta. Fakat bugün Ankara Afganistan’a Atatürk’ün dönemi kadar bile bakamıyor, ilgilenmiyor. Nüfus da, (kadınlar sayılırsa) bölgenin beşte dördü Türk. Doğu Türkistan’da da resmi Türk nüfusu 7 milyon. Ancak kadınlar sayılınca bu rakam 50 milyonu aşıyor. Demek bölge ile ilgilenmek için sebep çok.

Güçlerin kavşağı

Toplantıya MHP Muğla Milletvekili Metin Ergun gelmedi. Keşke teşrif etseydi. Sahasına giriyordu. Allahtan bilgi aktarımı hızlıydı uzmanlarca. Ay sonunda Almanya’da yaşamaya başlayacak olan Prof. Orhan Kavuncu, İran ve Rusya’nın Afganistan’da emelleri olduğunu söylüyor. Uyuşturucu ticareti yapanların da öyle. Afganistan’ın kendi kaynakları da düşünülünce Hint Okyanusu’na inmek için Afganistan lâzım. Güçlerin kavşağı gibi bir yer Afganistan. Azad Beg bunların farkındaydı. 250 bin Afganlı göçmen Türkiye’ye geldiğinde sadece 7’sinin lise mezunu olması da o’nu derinden yaralamış ve eğitimlerini tamamlamalarını istemişti. Eğitimsizlik temel sorun bölgede.

Azad Beg Kerimi için üniversiteler neden bir doktora veya master çalıştırması yaptırmaz ki? Doğrusu merak ediyorum bu konuda yani Türk Cumhuriyetleri’yle ilgili acaba kaç bilimsel araştırma gerçekleşti? Sadece mesafeli duran Dışişlerimiz değil, ilim merkezlerimiz de sorumluluklarının farkında değil. Minel garaib?

Atatürk 1920’li yıllarda ve sonrasında özellikle SSCB içindeki Türk Cumhuriyetleri’ne ve topluluklarına ilişkin tespitleri açıklamaları ve Afganistan ve bölge için yaklaşımları bugün bile gerekli olan taptaze görüşler. Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin önümüzdeki günlerde bölgeye yapacağı beş günlük gezi eğer ertelenmezse belki de bir fırsattır iyi, barışçı ve çağdaş ilişkiler için. Neden olmasın?...

http://blog.kadinlaricin.net/afganistan ... istan.html


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Azad Bek Kerimi'nin Şehadet Yıldönümü (27 Mayıs 1997)
MesajGönderilme zamanı: 30.05.11, 13:45 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
Alıntı:
Kandahar Dağlarında Lâleler Açar

İnsanca çırpınışlar alınmadı kaale,
Düş kınından sıyrıldı, döndük gerçek melâle…

Güzelliğin ölümle kaynaştığı noktada,
Kıvılcım arka çıktı çarmıhtaki hilâle…

Devâsa engelleri aşarak nice yiğit,
Menzili cem ettiler şuurdan bir kemâle…

Vahiyden algılamak ancak nebilere has,
İdrak nasıl erişsin, ilhamdaki Cemal’e ?..!

Aslında her vasfıyla kollar bizi Yaradan,
Hakikati boğdurtmaz bin bir başlı hâyâle…

Batışın hududu var, dibe vuran yükselir,
Ancak önlem de gerek mükerrer bir zevâle…

Kandahar Dağları’nda başlar yeni bir doğuş,
Azad Beg’ler düşse de düşmez bayraktan hâle…

Uzunca bekleyişler, artsa da kördöğüşler,
Kargaşadan âhenge çavgunur bir şelâle…

Zulûmden kurtuluşa diyet can vergisidir,
Batur-alp sinelerde volkana döner lâle…

Yusuf Bilge


Rahmetullahi aleyh...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye