Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Türk Maneviyatının Kalbi: Buhara
MesajGönderilme zamanı: 12.11.10, 05:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 15.09.10, 09:02
Mesajlar: 78
BUHÂRÂ

Buhara, Orta Asya’daki Mâveraünnehir denilen bölgenin ortasında yer alır. Bugün Özbekistan ülkesinin güney-batısındaki bir vilayetin ve bu vilayet merkezinin adıdır. Özbekistan’ın başkenti Taşkent’ten 616 km. uzaklıkta olan Buhara, batı tarafta Harezm vilayeti ve Karakalpak Özerk Cumhuriyeti, Kuzeyde Nevai, güneyde Kaşkaderya vilayetleri ve Türkmenistan ile sınır komşudur. 39.4 bin km2 yüzölçümüyle, 1.5 milyon nüfusa sahiptir. Buhara sınırları içerisinde, Vabkent, Candar, Kagan, Alat, Peşku, Ramitan, Şafırkan, Karavulbazar, Karaköl, Gicduvan gibi ilçeler bulunmaktadır. İklimi karasal olup, yazın sıcak ve kurudur. Kızılkum çölünde bulunan Buhara’da, Zerefşan adlı bir vadi ve nehir mevcuttur.

Kökeni çok eskilere dayanan Buhara, arkeolojik bilgilere göre milattan önce ilk bin yılda kurulmuştur. Çin kaynaklarında adı, “Buha, Buhaer, Buhuaer” olarak yer alırken, Arap kaynaklarında, “Bumiçkat”, “el-Medinetü’s-Sufriyye”, “Medinetü’t-Tüccar”, “Fâhire” (Onurlu Şehir) olarak dile getirilmektedir. Yine Buhara, Soğd dilinde “Tanrı Cemâli” demektir. Gerçekten de Buhara, Nerşahî’nin “Buhara Tarihi” isimli eserinde yer aldığı üzere çok manzaralı ve havası güzel, çeşitli hayvanlar ve bitkilere, göl ve akarsulara sahiplik yapan bir mekândır.

M.S. 709 senesinde Arap halifeliği tarafından fethedilen Buhara, 9-10 y.y.larda Sâmânîlerin başkentiydi. 999 yılında Karahanlılar, 1220 yılında Moğollar tarafından ele geçirildi. 1370 yılında Emir Timur ve Timurlular devleti, 16 y.y. başında Şibanlılar, (1533 yılında bu devletin başkenti Semerkant’tan Buhara’ya taşındığından dolayı Buhara Hanlığı denile geldi) ve 1533’den 1920’ye kadar Buhara Hanlığı’nın merkezi olmuştur. 1920-1925 yılları arasında Buhara Halk Sovyet Cumhuriyeti’nin başkenti, 1925’den sonra Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti’nin, 1991 yılından itibaren de bağımsız Özbekistan Cumhuriyeti’nin bir vilayetidir.

Ahalisi, Özbek, Tacik, Kazak, Tatar, Yahudi, Rus ve Karakalpak gibi milletlerden müteşekkildir. Buhara halkı Müslüman, itikat olarak Ehli Sünnet ve’l-Cemaat, amelde de Hanefî mezhebine mensuptur. Halkın çoğunluğu, tarihte Nakşibendiyye Tarikatı’na bağlı idi.

Buhara, eskiden beri ilim, kültür ve medeniyet merkezlerinden biridir. Buhara’da birçok meşhur bilge ve âlim yetişmiştir. Ebû Hafs Kebîr Buhari (767-832), İmam el-Buhari (10 y.y.), İbn Sina (10 y.y.), Melikü’l-Kelâm Ebû Abdullah Rudeki (10 y.y.), Nerşahi, Dakiki, Bel’âmi, Hoca Abdulhalik Gicduvani (12 y.y.), Baba Semmasi (13 y.y.), Hoca Bahaeddin Nakşibend (14 y.y.), Alaeddin Attar (14-15 y.y.), Seyfeddin Baharzi (13 y.y.), Nasır Buhari, İsmet Buhari (1365-1426), Hayali Buhari, Seyfi Buhari (15 y.y.), Muhammed Salih (15 y.y.), Hasan Hoca Nisari (16 y.y.), Fazlullah Ruzbihan İsfehani (16 y.y.), Müşfiki, Meclisi, Mevlana Nahli (1549-1636), Hafız Tanış Buhari, Afzali, Mevlana Fani, Husami (1442-1505), Hace, Turdi Feragi, Şevket Buhari (17 y.y.), İmla Buhari, Seyda Nesefi (17 y.y.), Muhammed Şerif Buhari (17 y.y.), Munşi, Nişati, Mucrim Abid, Vazih, Temkin (1851-1915), Sehba, Ahmed Danış, Sadr Ziya (1867-1932), Şemseddin Buhari, Burunduk Tahiri, Tahir Buhari, Ubeydullah Buhari, Fıtrat, Sadreddin Ayni, Feyzullah Hocayev, İbrahim Muminov, Celal İkram bunlardan bazılarıdır.

Buhara, aynı zamanda edebiyatın geliştiği bir şehir olarak da tarih boyu dikkatleri üzerine çekmiştir. Çünkü Buhara’da, “Tezkiretü’ş-Şuara” (Mutribi), “Şiban-i Name” (Muhammed Salih), “Zübdetü’l-Esrâr” (Abdullah b. Muhammed), “Abdullah-name” (Hafız Tanış Buhari), “Badayiu’l-Vakayâ” (Zeyneddin Vasifi), “Heft iklim” (Emin-i Ahmed Razi), “Camiu’t-Tevarih” (Reşidüddin Fazlullah), “Zafer-name” (Şerefüddin Ali Yezdi) gibi birçok eserler yazılmış ve Özbekçeye çevrilmiştir. “Hayvan-name” (Seyda Nesefi), “Bahru’l-Esrâr” (Mahmud b. Veli), “Ubeydullah-name” (Muhammed Emin Buhari), “Ebu’l-Feyz Han Tarihi” (Abdurrahman Tali), “Muhitu’t-Tevârîh” (Muhammed-zaman Buhari), “Tuhfe-i Hani” (Muhammed Vefa Kerminegi), “Tacü’t- Tevârîh” (Muhammed Şerif), “Fethname-i Sultani” (Muhammed Mirâlim Buhari), “Mangıt Hanları Tarihi” (Mirza Abdulazim Sami), “Nevadiru’l-Vakayi”, “Terceme-i Ahval-i Emiran-ı Buhara” (Ahmed Danış), “Tuti-name”, “Çehar Derviş”, “Yusuf ve Züleyha”, “Tahir ve Zehra”, “Boz Oğlan”, “Yusuf ve Ahmed”, “Köroğlu” gibi eserler, destanlar halk arasında çokça okunurdu. Dakiki, meşhur Firdevsi’nin hocası olup, “Şah-name”yi ilk o yazmaya başlamıştır. Ebu Mansur Sealibi, “Yetimetü’d-dehr” adlı eserinde 10 y.y.da Buhara’da yaşayıp, Arapça yazan 25 şair hakkında bilgiler vermektedir. Ona göre Buhara, Sâmânîler döneminde, mevki mekânı, saltanat kâbesi ve çağın ileri gelenlerinin cem olduğu, yer yüzü ediplerinin yıldızlarının parladığı ve faziletli insanların toplandığı yer idi. Edebiyattaki tezkire türünün kurucusu Avfi, Buharalı idi. Meşhur “Çehar Kitap”ın yazarı Şerafeddin Buhari (13-14 y.y) de Buharalı bir mutasavvıftı. İsmet Buhari, Özbekçe, Farsça, Arapça şiir yazma geleneğini Buhara’da başlatmıştır.

Bu mübarek topraklarda yetişen Hoca Abdulhalik Gicduvani, Hoca Arif Rivgeri, Baba Semmâsi, Emir Külal, Hoca Bahaeddin Nakşibend, Alâeddin Attar gibi birçok din ve tasavvuf büyükleri, Buhara tarihinde çok önemli yere sahiptirler. Bu zatların temsil ettiği Hâcegan, Nakşibendiyye gibi Ehl-i Sünnet’e uygun tarikatlar da bu mübarek zeminde faaliyete başlamışlardır. Aynı zamanda bu şehirde Hoca Yusuf Hemedâni (h.440-535/h.1048-1141) rehberliğinde ileride Hoca Ahmed Yesevi tarafından kurulacak olan Yesevilik tarikatının alt yapısı oluşturulmuştur. Dolayısıyla Buhara’nın manevi ve ilmi gelişiminde mezkûr zatların hizmetleri çok büyük olmuştur.

Eskiden şair ve ulemanın toplandığı merkezlerden biri olduğu için şehre “Kubbetü’l-İslâm”, “Buhara-i Şerif” gibi ünvanlar verilmişti. Bunda, mahalli hükümdarların da payı vardır. Çünkü 12. yy’da Buhara’yı yöneten Sadrlar (Karahanlılara tabi sülale), ilim ve kültürü desteklemiş, çevrelerine ilim ehlini toplamışlardır. Neticede Buhara’da birçok bilim, sanat ve kültür adamları yetişmiştir. Mirza Uluğbey tarafından yaptırılan Çarşı Meydanı’ndaki medrese kapısında, “İlim almak her bir mümin ve mümine için farzdır”, hadisi şerifinin yazıldığı, Orta Çağda Timurluların bilime gösterdiği önemin delilidir. Buhara, tarihte İslamiyetin merkeziydi. Hanların saraylarında kütüphaneler vardı. Bazı hanlar burada, yazma eserleri istinsah ettirip süslemişlerdir. Tıp, musiki, hattatlık, mimarlık, minyatür sanatları, kütüphanecilik gelişmişti. Medreselerde dini ilimlerle beraber fen ve sanat da öğretilirdi. Buhara’da hicivcilik, darbazlık, musiki, resimcilik gibi halk sanatının çeşitli türleri gelişmişti.

Orta asırda, Mekke, Medine, Kudüs, Buhara, Bağdad, Dımaşk ve Mezar-ı Şerif’e şehirlere dini ve kültürel merkez olduklarından dolayı 13 yy’da “şerif” ünvanı verilmişti. Nerşahi’nin kaydettiğine göre, İslamiyet’in istikrarı canlarını veren şehitlerin şerefine Buhara’ya, “Fâhire” (Onurlu Şehir) denilmiştir. Maverâünnehir’den Anadolu’ya gelip yerleşen Yesevi dervişi Hâzînî (16 yy.) de eserlerinde Buhara’yı zikrederken, “Fâhire” sıfatını çok kullanır. Zira Buhara, tarihte İslam’ı yaymak ve yerleştirmek yolunda önemli rol oynamıştır. Dünyada en çok hadis nakleden muhaddis İmam Buhari şerefine, hem de İslam fıkhı, ahlakı ve kültürünün Doğudaki merkezi olduğundan, Buhara’ya, 9 yy’ın başından itibaren “Kubbetü’l-İslam” ünvanı verilmişti. Nerşahi’nin yazdığına göre, fakih İmam Ebu Hafs-ı Kebir’den dolayı Buhara’ya “Kubbetü’l-İslam” denilmiştir. Buhara'da birkaç sene halka Yesevilik ve Nakşibendilik yolu üzere eğitim veren, hem Yesevi, hem de Nakşi şeyhi olan Hazînî’nin rivayet ettiğine göre, Buhara-i Şerif, Ahmed Yesevi ve Abdulhalik Gicduvani’nin manevi hizmetleri sayesinde, “Kubbetü’l-İslam” olarak dünyada şöhret bulmuştur. Onların bereketiyle Buhara ve Yesi, “dünyanın gözü” ve “irfan denizi” olmuştur. Orta çağlarda Buhara, ilim ve kültür bakımından çok gelişmiş, 200 civarındaki medresede binlerce talebe eğitim alarak, tüm dünyaya ilmin nurunu saçmışlardır. Hatta, Buhara yöneticileri tarafından, “Darb-ı Buhara-i Şerif” adıyla damga, altın, gümüş paralar, bakır kuruşlar basılmıştır.

Kaynaklarda Buhara ile ilgili birçok menkıbe de mevcuttur. Rivayet edildiğine göre, Hoca Ahmed Yesevi, müridleriyle hac seferine çıkmış ve yolda Buhara’nın Gicduvan kentine uğramışlar. Onları yol meşakkatinden kurtarmak niyetiyle Abdulhalik Gicduvani, keramet göstererek, Kâbetullah’ı Gicduvan’a getirmiştir. Mirac gecesinde Peygamber Efendimiz, yeryüzünden gökyüzüne iki nur çıktığını, bunlardan birinin Buhara-i Şerif’ten yükseldiğini görmüştür. Bu iki rivayette de Buhara’nın manevi özelliğine vurgu yapılmaktadır.

Meşhur Özbek mutasavvıfı ve sufi şairi Baba Rahîm Meşreb, Bahaeddin Nakşibend Hazretleriyle Buhara arasındaki bağı şöyle kurmuştur:

Buhârâ în Buhârâ mî tavân-bûd
Bahâr eş ez zimistân mî tavân-bûd.
Bahâüddîn nabâşed der Buhârâ,
Farang-u kâfiristan mî tavân-bûd.

Yani, eğer Bahaeddin Nakşibend olmasaydı Buhara Buhara olmazdı, onun baharı kış olurdu, inkarcılar ülkesi olurdu.

Buhara tarihi hakkında, Nerşahi’nin Buhara Tarihi (Taşkent 1966), Taberi Tarihi (Taşkent 1987), Hafız Tanış Buhari’nın Abdulla-name’si (Taşkent 1999-2000), Hasan Hoca Nisari’nın Müzekkir-i Ahbab’ı (Taşkent 1993), Mir Muhammed Emin Buhari’nin Ubeydullah-name’si (Taşkent 1957, Abdurrahman Tâli’nin Ebul Feyz Han Tarihi (Taşkent, 1959), Fazlullah b. Ruzbihan’ın Mihman-name-i Buhara’sı (Moskova 1976), Ahmed Danış’ın Mangıt sülalesinin tarihi (Duşanbe 1967), Mirza Abdulaziz Sami’nin Târîh-i Selâtîn-i Mangıtıyya (Moskova 1962) gibi kaynaklarda geniş bilgiler bulunmaktadır.

Buhara, dünya kültüründe tarihi abidelerinin çokluğuyla tanınan bölgedir. Bugün Buhara hududunda eski ve orta çağlarda yapılan 997 adet tarihi bina mevcuttur.

Turan’daki en eski tarihi binalardan Buhara Arkı (M.Ö. 1 y.y.) bugüne dek korunmuştur. Seyfeddin Baharzi türbesi (13 y.y.), Beyan Kulıhan türbesi (14 y.y.), Çâr Bekir külliyesi (16 y.y.), Vabkent minaresi (12 y.y.), Çeşme-i Eyyüp haziresi (1208), Hoca Mahmud İncir Fağnevi türbesi (13 y.y.), Abdurrahman Veli türbesi (14 y.y.), Vabkent hamamı (16-17 y.y.), Taş Mescid (16-17 y.y.), Sufi Dihkan hankâhı (17-18 y.y.), Varahşa harabeleri (7 y.y.), Mahmud Tarabi türbesi (13 y.y.), Kız Bibi mecmuası (15 y.y.), Hoca Bahaeddin Nakşibend türbesi, Abdülaziz hankâhı ve Dahme-i Şâhân (14-16 y.y.), Hazreti Mîr Külâl türbesi (14 y.y.), Hoca Ali Ramiteni, Hoca Muhammed Baba-i Semmasi türbeleri (14 y.y.), Vardanze yadigarlığı (6-7 y.y.), Hazar Nur mezarlığı (8 y.y.), Hoca Arif Rivgeri Mâhitaban türbesi (13 y.y.), Paykent harabeleri (8 y.y.), Hoca Abdulhalik Gicduvani Hace-i Cihan (12 y.y.) mescidi ve türbesi, Uluğbey medresesi (15 y.y.), Ribat-ı Melik kervansarayı (11 y.y.), Mîr Said Bahram türbesi (10-11 y.y.), Kâsım Şeyh (16 y.y.), Şirdar, Tille Kârî, Abdulaziz Han, Nadir Divanbegi medreseleri, Şeyh Celal kapısı ve hankâhı (18 y.y.), Halife Hudaydad külliyesi (1777-1855), Çâr Minar (1807), Sitare-i Mah-ı Hassa (19 y.y.). gibi tarihi imaretler hala korunmaktadır.

Günümüzde Buhara’da, 3 üniversite faaliyet göstermektedir. Ayrıca, Mîr Arab medresesinde de eğitim ve öğretim devam etmektedir. Bugün Buhara’da, çeşitli sanatkarlık, ticaret, turizm, kozacılık, sebzecilik, bağcılık, tarım, ziraat, fırıncılık, gıda, konfeksiyon, halıcılık, dokumacılık, pamukculuk sanayileri, el işleri, kuyumculuk gelişmiştir. Yağ, et ve sütcülük, paketleme, petrol rafinerisi, pamuk, tuğla, çimento, inşaat fabrikaları çalışmaktadır. Bugün Buhara, ülkenin gelişmiş bir bölgesi durumundadır.

Dr. Nadirhan Hasan-ÖZBEKİSTAN

http://www.sefkatdergisi.com/sayi-1/59-buhvrv.html


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye