Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 10 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hayrettin Karaman'dan ‘seçim fetvaları’
MesajGönderilme zamanı: 22.06.11, 08:35 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 20.01.09, 10:20
Mesajlar: 239
HİÇ HAYRET ETMEDİM

Mesut DOĞAN
mdogan@habername.com

22 Haziran 2011

İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman, seçim bittikten sonra, ‘seçim fetvaları’nı yazmış. Bir dahaki seçimlerde dikkate alınsın, diye.

Keşke bu fetvalarını, seçimlerden önce yazsaydı. O zaman bazıları için muğlak olan fotoğraf daha net görülebilirdi.

17 Haziran tarihli yazının başlığı: ‘Şeyhlerin Siyasi Emirleri’
(http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=278 ... tinKaraman)

Sorular sorulmuş Hayrettin Hoca’ya ‘Tarikat Şeyhleri’ hakkında:

-Şeyhlerin isimlerini kullanarak şayia çıkaran edepsiz ve hırslı "sözde müritler" olabilir mi?

-Şeyhler yanılabilir mi? Yanılabilirlerse onlara itaat etmemek caiz olur mu?

Lakin, cevaplar bu soruların karşılığı değil.

Asıl Soru Şu: Bir tarikat şeyhi, siyasi emir verebilir mi, falanca partiye oy kullanın, diyebilir mi?

Hayrettin Hoca’nın cevapları ise, herkesin faizli işlerle ilgili esnek fetvalarıyla bildiği, tanıdığı Hayrettin Hoca’dan beklenmeyecek kadar kesin, kati ve tekfir edici…

Anlaşılan o ki Hayrettin Hoca, bir Tarikat Şeyhinin –ki yazısı boyunca herhangi bir aşiret reisinden bahseder gibi ‘şeyhler, şeyhler, şeyhler’ ibaresini kullanıyor- 12 Haziran’daki siyasi tercihinden ciddi derecede rahatsız olmuş.

Ne var ki bunu seçimlerden önce dile getirememiş, seçim bittikten beş gün sonra, ‘bundan sonraki seçimlerde lazım olur’ diye yazmış.

Hayrettin Hoca’nın öyle bir genelleme cümlesi var ki, kim olursa olsun, hiçbir Tasavvuf Önderi 'bağlayıcı siyasi emir veremez.' diyor ve ispata mecbur bir iddia ortaya atıyor:

“Bugün mensuplarına bağlayıcı siyasi emirler veren şeyhler, yazının başında açıkladığım irşada ehil olmayan, bu sebeple asıl vazifeyi bırakıp dünyalık peşinde koşan, maddi olanı manevi olana tercih eden şahıslardır.”

Hatta, 'Şeyhi bir yana bırakalım' 'Peygamberimizin de bağlayıcı siyasi emirlerine bazen uyulur, bazen uyulmaz ifadesi yer alıyor.

***

Hayrettin Karaman Hoca’yı bilen, tanıyan, güncel meseleler karşısındaki esnek fetvalarına göre amel eden dindar çevrelerin, Hayrettin Karaman’ın bu yazısını hayretle karşıladıklarını biliyorum.

Hayrettin Hoca’nın cemaziyelevvelini bilen birtakım eski dostları da bu yazıyı, memnuniyetle karşılamış olabilirler. Bunca zamandır bizi yalnız bırakmıştı Hayrettin Hoca, Ankara İlahiyat’taki radikal günlerine dönüyor mu, diye düşünmüş olabilirler.

Merak etmeyin, Hayrettin Hoca, bizim şu an bildiğimiz Hayrettin Hoca!.. Şu an olması gereken noktada… Şimdi yazacaklarım her iki tarafın da hayretini ve şaşkınlığını üzerinden atacaktır, umarım.

Hayrettin Karaman, Türkiye’nin yetiştirdiği ender fıkıh alimlerinden, kendisine ve ilmine saygımız sonsuz…bu bir.

Hayrettin Karaman, 80’li yıllardaki radikal söyleminden çıkıp, modernizm karşısında çaresiz kalan Müslüman halkın güncel meselelerine getirdiği çözümlerle, geniş halk kitlelerinin saygısını ve beğenisini kazandı…bu da iki.

Hayrettin Karaman, yıllar yılı, faizsiz finans kuruluşlarına, bugünkü adıyla katılım bankalarını fıkıh danışmanlığı yaptı, halen de yapıyor ve bu kuruluşların, özellikle T.C. Bankalar Kanununu ve muameleleriyle ilgili tıkandıkları noktalarda verdiği ‘hassas fetvalar’la kasalarına milyon dolarların girmesine vesile oluyor..ee bu da üç.

Hayrettin Karaman, herhangi bir cemaate yakın durmasa da, piyasada geçer akçe olan büyük bir cemaatin yakın iltifatına mazhar oluyor, -bu cemaatle bazı konularda ilkesel ayrılıklar yaşasa da- kurumsal ve kitlesel iltifatın dışında yer almak istemiyor. Bu dört.

Hayrettin Karaman, mevcut iktidarı ve bu iktidarın İmam-Hatip Lisesi mezunu liderini sonuna kadar destekliyor ve bu iktidarın varlığından duyduğu memnuniyeti dost meclislerinde dile getiriyor… Bu da beş.



***

Seçimlerden beş gün sonra, ne demiş Hayrettin Hoca, ‘Tarikat Şeyhi siyasi emir veremez, verse bile bu emirde büyük ölçüde yanılmıştır ve bu emri yerine getirmemek, cemaat mensuplarının mevcut manevi durumlarına helal getirmez.’

Bu bağlamda bizim de Müslüman Türk Evladı olarak merakımızı cezbeden birkaç sorumuz olacak Hayrettin Hoca’ya. Bakalım kendisinden ne cevaplar alacağız:

1. Kendisi için bir sakıncası yoksa, bundan sonraki seçimlere ışık tutsun diye, 12 Haziran Genel Seçimlerindeki siyasi tercihiniz ne oldu? Öğrenebilir miyiz?

2. Bahsi geçen yazıda, diğer cemaatlerin siyasi kanaatleri ve tercihleriyle ilgili bir bilgiye rastlayamadık. Tarikatlar dışında kalan Cumhuriyet Dönemi Dini Cemaatlerin siyasi tercih, emir ve telkinleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

3. Yazınızda ima ettiğiniz ‘Tarikat Şeyhi’ her genel seçim döneminde, ‘siyasi emirlerini’ kamuoyuyla paylaşıyor. Bugüne kadar ‘Tarikat Şeyhlerinin Siyasi Emirleri’ni irdeleyen bir yazı yazdınız mı? Yazdı ise ne zaman yazdı, yazmadı ise neden yazmadı? Neden bu seçimlerden sonra yazma ihtiyacı duydu?

4. Herkes siyasi görüşünü ve tercihini rahatlıkla ilan ettiği demokratik-laik bir ülkede, ‘din önderleri’nin siyasi tercihlerini ilan etmesi, başka ‘din adamları’nı niçin rahatsız eder? Bu durum laikliğe mi aykırıdır, yoksa dine mi aykırıdır?

Hasılı Hayrettin Hoca’yı biraz yakından tanımasak, ya ‘Tarikat Şeyhliğinde heves etti.’ (çünkü, şeyhinin tavsiyesine uymayan seküler müritlerin ruhunu okşayan bir yazı kaleme almış) diyeceğiz ya da Ankara İlahiyat’taki eski dostlarının ‘Hayrettin sen neden burada değilsin?’ çağrısına kulak verdi, diye düşüneceğiz. Üçüncü bir ihtimal var ki onu hiç söylemek istemiyorum: Türkiye'de en üst düzeyde görülen din alimlerinin bile zihinlerinde, din işleri ile devlet işleri birbirinden ayrılmış.

http://www.habername.com/yazi-mesut-dog ... m-7073.htm


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hayrettin Karaman'dan ‘seçim fetvaları’
MesajGönderilme zamanı: 23.06.11, 11:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 253
Müslümanlar, siyaset ve Hocaefendi

Abdurrahman Dilipak


Yeni Akit

2011-06-23

Kadim dostum Hüsnü Aktaş aradı geçen gün. Hem de tam umreye hazırlanırken. Epey zaman oldu görüşememiştik.. Dualaştık. Bana şu “Tarikat ve siyaset” başlıklı yazımla ilgili olarak bazı hatırlatmalarda bulundu ve bu arada Esat Coşan hocaefendinin bir makalesini gönderdi. “İşte ölçü bu” diyeceğimiz bir makale. Bu arada dostlar, bu konularda kardeşleri kırmadan ve ümmet içinde tefrika ve gereksiz tartışmalara sebeb olmadan gavli leyin ile bazı hatırlatmalarda bulunmanın gerekliği konusunda hatırlatmalarda bulunuyorlar. Hepsine teşekkür ederim..

Esat Coşan hocaefendinin (bizim dostluk ve muhabbetimiz, onun doktora talebesi yıllarına kadar gider) “Mahalli seçim ve Müslümanlar” başlıklı Mart 1989’da İslam dergisinde yayınlanan BAŞMAKALELER-1 (2. Baskı-İstanbul 2007) isimli kitabın 180-182. sayfalarında yer alan makalesini, talebeleri için ve okurlarım için köşeme almayı bir görev biliyorum:

Alıntı:
Önümüzdeki günlerin en önemli sosyal olayı mahalli seçimlerdir. Toplumla ilgili görevleri, dilekleri, idealleri olan hiçbir kimse bu kadar önemli bir olaya lakayt kalamaz ve kalmamalıdır.
Müslüman siyasetle, politikayla ilgilenir mi? Elbette ve muhakkak ve mecburen ve mutlaka ilgilenmelidir.

Çünkü İslâm, toplum dinidir, fertlerin ve onların teşkil ettiği toplumun düzenine, mutluluğuna, korunmasına, faydasına, gelişmesine, ilerlemesine, kurtuluşuna adamıştır kendisini... Nereden çıkmıştır, “siyasetle ilgilenmemek” saçmalığı? Bu zihniyet, görevden kaçmaktır ve işin en ilgi çekici tarafı, kişiyi Allah (celle celâlüh) indinde vebalden, sorgudan, sorumluluktan da kurtarmaz üstelik! Hele kötüler seçilir, başa geçerse, o zaman onlar çok büyük vicdan azabı çekeceklerdir herhalde.

İşin doğrusuna bakılırsa, aslında halkımızın büyük bir kısmı siyasetle bir hayli derinden meşguldür, heyecanlı ve hızlıdır. Ama gerçekleri tam göremiyor; yanlış bir fikre takılıyor veya ters bir muhakeme yolu tutturmuş gidiyor. Bir kısmı da bu kadar önemli ve ciddi bir konuda işi, futbol takımı tutar gibi bir tesadüfi seçmeye veya inada bağlamış, alışkanlığını, taassubunu yenememekte... Ne kadar yazık!

Seçimin mahallî olması, seçmenin seçeceği adayları yakından tanıması bakımından çok faydalıdır. Herkes bu adayları bir bir incelemeli, evsafını, ahlâkını, ilmini, irfanını, liyakatini göz önünde tutarak tercihte bulunmalıdır. “Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım, şunun ve bunun tarafından bana empoze edilen yöne oylarımı atarım” tekerlemesi ile robot gibi seçim yapılmaz.

Mutlaka namuslu, dürüst, işe ehil, idealist, adaletli, becerikli, halka hizmet aşkına, Hakk’a kulluk şuuruna bağlı kişileri seçmelisiniz. Rüşvetçi, menfaatçi, eyyamcı, akşamcı, mafyacı, örgütçü, zalim, cahil ve gafilleri seçerseniz onların hâkim oldukları devre boyunca yaptıkları bütün haksız ve veballi işlerin suç ortağı olmuş sayılırsınız; altından kalkamayacağınız tonlarca günah yükü yüklenirsiniz; dünyanız da âhiretiniz de mahvolur; memlekete de yazık edersiniz. Niçin başkalarının vizr ü vebalini boş yere yükleneceksiniz? Aksine iyi ve hayırlı kimseleri seçerseniz, onların kazandığı bütün sevaplar size de gelir; çünkü Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ed-Dallü ‘alâ’l-hayri ke-fâ’ilihî = Hayra delâlet eden, iyi bir işin yapılmasına sebep ve vesile olan da o iyiliği yapmış gibi sevap kazanır”( Enes b. Mâlik’ten nakledilen hadis için bk. Tirmizî, İlim”, 14, hadis no: 2670; Ebû Ya’lâ, el-Mûsned, VII, 275, hadis no: 4296.) buyurmuştur. Bu derece külliyetli bir sevap hiç kaçırılır mı?

O halde bu seçime önem verin, eğer isabetli karar veremiyorsanız oyunuzu kullanmadan önce gerçek alimler ve ariflerle meşverette bulunun. Aman istişare yapacağınız kişiyi de iyi seçin; çünkü: “îzâ kâ-ne’l-ğurûbu delile kavmin le-ye’tîhim ilâ’l-ardi’l-ciyâfi = Bir topluluğun kılavuzu karga olursa onları mutlaka leşlerin bulundukları yere götürür” ( Bk. İsmail Hakkı Burusevî, Tekir (54/Kehf, 82. âyetin tefsirinde) demişlerdir.

Bir derviş, bağlı olduğu zât yanılır ve yanlış bir hedef gösterirse ne yapacak? Vicdanının sesine uyacak; aklının, meşveretinin gereğini yapacak; yapmazsa ferdî sorumluluktan kurtulamaz. Bu gibi haller için Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “İstefü kalbeke ve in ef-tâkel-meftûn = Fetvacılar sana fetva verseler bile sen yine de kalbine sor, danış” (Ebû Sa’lebe el-Huşenî’den nakledilen hadis için bk. Ahmed b. Hanbel, IV, 194, hadis no: 17777; Ebû Nu’aym, Hilyetul-evliyâ, II, 30.) buyurmuştur.

Din ve dünya işlerini bilmeyen, ülkenin gerçeklerini görmeyen o kişiler de bari lütfen sorsunlar, müntesiplerini din namına şaşırtıp yanıltmasınlar. Dine, imana, İslâm’a taban tabana zıt insanları seçtirmesinler.

“İzâ vüsside’l-emrü ilâ gayri ehlihî fe’ntezıri’s-sâ’ate = İş, nâ-ehline verildiği zaman bekle kıyameti!”( Ebû Hüreyre’den nakledilen hadis için bk. Buhâri, “ilim”, 2; İbn Hibbân, 1, 307, hadis no: 104; Ahmed b. Hanbel, II, 361, hadis no: 8714.)


Hocaefendi için Allah’tan rahmet diliyorum..

Selam ve dua ile.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hayrettin Karaman'dan ‘seçim fetvaları’
MesajGönderilme zamanı: 23.06.11, 11:08 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 253
Müritlerin öfkesi

Hayrettin Karaman

Yeni Şafak

2011-06-23

"Belli bir partiye oy verme ile ilgili emir şeyhin reyine, şahsi meyil, menfaat ve kanaatine dayanabilir ve isabetli de hatalı da olabilir. Bu konuda ona itaat edilmediğinde müridin başına kötü bir hal gelmez, manevi eğitimi de bundan zarar görmez. Bugün mensuplarına bağlayıcı siyasi emirler veren şeyhler, yazının başında açıkladığım irşada ehil olmayan, bu sebeple asıl vazifeyi bırakıp dünyalık peşinde koşan, maddi olanı manevi olana tercih eden şahıslardır."

Yukarıdaki satırları yazmıştım, Türkiye'de birçok tarikat var, ama özellikle bunlardan biri sözü üzerine almış, kendilerinin kast edildiğini sanmış, oldukça sert ve üstten bir perde ile bana verip veriştiriyorlar. Mektupların bini bir paraya. Beni defterden sildiklerini yazanlar yanında daha edepli olanlar, üzüldüklerini beyan edenler var.

Benim yazımın belli bir bölümünü değil de bütününü göz önünde tutarak değerlendirme yapılırsa bir ifade hariç yazıya katılmamak mümkün değildir; çünkü yazdıklarım Sünni Müslümanlığın tartışılmaz kurallarıdır.

Katılmamak, tartışmak, reddetmek, farklı düşünmek ancak şu düşüncemle ilgili olabilir: "Parti tutmak ve laik bir ülkede mensuplarına, belli bir partiye oy vermeleri için emir çıkarmak tarikatların işi değildir, işini bilen ve yapan bir mürşid bunu yapmaz".

Bu benim düşüncem, başkaları farklı düşünebilirler. Ben düşüncemi söylüyorum ve tavsiyede bulunuyorum, ama onlar öfkeleniyorlar, hakaret ediyorlar, buğzediyorlar. İşte problem de budur. Tarikat particiliğe soyununca hem mensupları arasında hem de onlarla diğerleri arasında soğukluk, ihtilaf, tartışma, ayrılma... baş gösteriyor. Birçok mensup bana şunu soruyor: "Bu emir bağlayıcı mıdır, uygulamazsam başıma kötü bir şey gelebilir mi...?"

Bir tarikat şeyhi parti tercihi yaptığında ve bu tercihi mensuplarına emrettiğinde "Allah'tan emir alıp bunu tebliğ etmiyor", reyini, kanaatini söylüyor ve bu rey de doğru veya yanlış olma ihtimaline açıktır. Ben de bunun uygun olmadığını söylüyorum.

"Efendim filan büyüğümüz de bunu yaptı" demek, temel hükmü değiştirmez; kim yaparsa yapsın bu bir reydir, ictihaddır, doğru da yanlış da olabilir. Benim de buna "uygun değil" deme hakkım vardır. Bir şeyhin siyasi ictihadını ve davranışını uygun bulmadığım için beni defterden silenlere bir diyeceğim olmaz, defterlerine de meraklı değilim.

"Kâmil mürşidler bunu yapmaz..." mealindeki ifademde –bugün kaydını koymuş olsam da– genelleme yapmış olmam hatalıdır, bunu geri alıyorum.

"Cemaatler ve özellikle bunlardan biri için neden aynı tenkidi yapmadın?" sorusu/itirazı yerindedir.

Cevabım ise şudur:

1. Tarikat ile cemaat aynı şey değildir.

2. Aslında dine davet cemaatleri de bunu yapmamalıdırlar. Ancak bir cemaate sivil ve askeri bürokrasi, yargı, bir kısım medya... tarafından âdeta savaş ilan edilirse, yok edilmek üzere planlar yapılırsa onlar için meşru savunma hakkı doğar.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 10 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye