Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 27 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 16.12.09, 04:21 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Nursi merhumun yakın talebelerinden ve Nurcuların ağabeyi Tahiri Mutlu, Hafız-ı Kur'an olmak isteyen torununa böyle telkin edermiş...

İşte Nurettin Huyut'un Tahiri Mutlu'nun torunuyla mülakatı:


* Öncelikle kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Isparta Atabey'de doğdum, daha bir yaşındayken babamın işi nedeniyle Burdur'a gelmişiz o nedenle ilkokulu Burdur'da okudum. O günkü şartlarda ancak ilkokulu okuyabilmiştim. Ev kızı olarak her çocuk gibi evleninceye kadar hayatım evde ve aile içinde geçti. Sabahattin Boyacı ile evlendik ve dört çocuğumuz oldu.

Ben, Tahiri Mutlu’yu çocukluk yıllarımda gördüm. Evde ağabeylerimle beraber kaldığımızda dedem ayrı bir evde kalırdı, yani biz babaannemle beraber kalırdık; o ise Atabey de ayrı bir evde kalırdı. Biz ağabeylerimle onu ziyarete giderdik, birlikte namaz kılardık, arkasında cemaatle kılardık, namaz sonrası bize bisküviler verirdi, bizimle ilgilenirdi ve biz eve gelirdik. Bazen sabah namazında seccadesini alır bize yani babaannemin evine gelirdi. Orada bizi kaldırır hep beraber namaz kılardık, bize namaz kıldırırdı. Sabah namazında her zaman Yasin süresini okurdu. Namazdan sonra bize ders yapardı.

Bilhassa İstanbul’a gittikten sonra her gelişinde bizden sık sık Risale-i Nurları okumamızı isterdi. Anneme “Komşularınızı toplayın iki üç kişi de olsanız mutlaka ders yapın” derdi. Sürekli tavsiyelerde bulunurdu.

* Sizlere nasıl davranırdı?

Bizlere, hatta herkese şefkatli davranırdı, o celalli görüntüsünün altında çok yumuşak bir davranış şekli vardı. Nasihat ederken, “Risale-i Nurları okuyun” derken hep yumuşak davranırdı, şefkatle muamele ederdi. Adeta yalvararak, “ne olur?” der gibi bir yaklaşımla söylerdi.

Mesela ben kendisine bir defasında “Hafız olmayı çok istiyorum” demiştim, bana yumuşak bir ifade ile “sen” dedi “Risale-i Nurun hafızı ol”, o derecede de Risale-i Nura bağlı ve onun öğrenilmesini yayılmasını isteyen bir şahsiyetti. Hâşâ! Kur’ana nazire olsun diye değil, bu eserler Kur’anın hakiki tefsiri oldukları için, Kur’an’ı ezberlemekten çok manasını öğrenmenin daha önemli olduğuna inanırdı ve bize de öyle telkin ederdi.

Yoksa Kur’an’ı Kerime'de çok önem verir okurdu. Hatta 71'de Burdur depreminde Burdur’da bizim yanımızdaydı, ben Kur’an’ı biliyordum ama bazı eksiklerim vardı, bana okutup yeniden öğretmişti. En az Risale-i Nur kadar Kur’anın okunmasına da önem verirdi, sadece “ezberlemek istiyorum” deyince benim göstereceğim o gayreti manasını öğrenmek için göstermemi istemişti.

Bunun üzerine benden 20. Mektubu ezberlememi istedi o zaman ben 13-14 yaşlarındaydım.

* Ezberlediniz mi?

Evet ezberledim. Kendisi İstanbul’daydı her mektubunda bana hatırlatırdı, “geldiğimde dinleyeceğim” diye yazardı, yani rica ederdi, emreder gibi söylemezdi, sonra geldiğinde okumuştum, çok sevinmişti, etkilendiğini söylemişti.

http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=55738


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 16.12.09, 04:36 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Tahiri Mutlu'yu rahmetle anıyoruz

3 Nisan 1977’de vefat eden Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Tahiri Mutlu’yu Muhsin Demirel’le konuştuk 03/04/2009 - 09:14

Muhsin Demirel: Üstad Tahiri abi için “Tahiri Risale-i Nurun anahtarıdır” demiştir

Tahiri Mutlu abiyi nasıl tanırsınız? Onun hakkında bildiklerinizi anlatır mısınız?

Üstadın hizmetinde bulunan ağabeylerin her birinin farklı bir vasfı vardır. Üstad hazretlerinde tecelli eden külli manadaki esmanın, hususi kısımlarına üstadın hizmetinde bulunan abiler mazhar olmuşlardır.

Mesela Bayram abi ferağat ve fedakarlığını, Sungur abi tefekkür cihetini, Ceylan abi zekavet ve fetanetini, Tahiri abi de takva ve ubudiyetini tevarüs etmiş bir zattır. Zübeyir abide bu hususiyetlerin hepsi vardı. O hususiyetler, Zübeyir abide külli manada tezahür etmişti.

İşte, Üstad Hazretlerinin mazhar olduğu takva ve ubudiyetle ilgili tatbikatını biz Tahiri abide gördük. Tahiri abinin en önemli birinci vasfı buydu.

İkinci vasfı: Hizmetle ilgli bir iş olduğu zaman -şahsi olsun ailevi olsun- diğer işlerini kesinlikle bir kenara bırakırdı, hizmetle meşgul olurdu.

Biz Tahiri abi ile tevafuklu Kur’anın yazılmasında ve basılması zamanında uzun süre beraber olduk. Yani, dört beş yıl onunla birlikte hizmet ettik. Hemen hemen her gün olmasa da haftada üç beş gün görüşüyor beraber oluyorduk. Ben o dönemde hizmetin şoförlüğünü yapıyordum. O nedenle arabada gidiş gelişlerimizde özel sohbetlerimiz ve konuşmalarımız oldu. O zamanlar gençtik, küçüktük, Tahiri abinin bugünkü anlamda, yüceliğini manevi büyüklüğünü, manasını anlamamakla birlikte büyük bir hürmet ve muhabbet içerisinde muhatap oluyorduk.

Bugün olsaydı herhalde dizinin dibinden ayrılmayan insanlar olurduk. Yani Tahiri abinin o manadaki keyfiyetini kıymetini uzun zaman aradan geçtikten sonra bile yeteri kadar bilebildiğimizi sanmıyorum.

O kadarını bilmek de büyük bir şans sanırım…

Evet, haklısın bu gün kardeşlerimize anlatacak kadar bazı hatıralarımız, bazı bilgilerimiz, gözlemlerimiz, müşahadelerimiz oldu. İşte bu müşahadelerimize dayanarak diyebilirim ki, Tahiri abi çok mühimdir. Mesela, Üstad Hazretleri zaman zaman Sungur abilere, Bayram abilere kızıyor darılıyor, ama Tahiri abiye karşı böyle bir tavrı yok. O bir şekilde geldiği zaman onun adına diğerlerini de affediyor.

Bu hadise bir çok defa tekrar etmiş bir hadisedir. Babam Ali Demirel de bu muameleye şahit olmuştur. Hatta Üstad Tahiri abi için şunu söylemiş, “Tahiri Risale-i Nurun anahtarıdır.”

Tahiri abi velayet-i kamilesi çok yüksek bir zattı. Fakat kendisi bundan habersiz idi. Yine Üstad hazretlerinin ifadesiyle, “Tahiri dolu bir testidir o daha su almaz fakat biz onun perdesini açmadık” diyor.

Üstad Hazretlerinin Isparta’daki ev sahibesi Fitnat Hanım Üstad’ın Tahiri abi için, “Tahiri kırk evliya kuvvetindedir” dediğini aktarır. Yine bir defasında “yirmi evliya kuvvetindedir” dediği rivayet edilmektedir. Ben bu ifadeleri başka kişilerden de duymuştum. “Tahiri 20 evliya kuvvetindedir”, “Tahiri kutuptur” diye ama bu ifadeleri Üstad bu sözleri gıyabında söylemiş, onun dışındaki kimselere söylemiş, kendisine söylememiş kendisi bu sözlerden habersizdi.

Bu ifadeler çok derin manalar ihtiva eder ama bu kısa röportaj çerçevesinde bunların manalarını anlatmamız mümkün değil. Ayrıca bu hakikatleri yeterince anlayıp anlatmamız da mümkün değil. Ama şu kadarını söyleyebilirim. Risale-i Nur hizmetinde önemli bir rükündür, bir direktir, bir sütundur. Bu kadarını bilmemiş kâfidir sanırım.

Bugün Risale-i Nur alem-i İslam çapında, alem-i insaniyet çapında inkişaf etmişse Tahir abi gibi bu büyük insanların, büyük fedakarlığı, büyük feragati, büyük hizmeti, büyük takvası, büyük ubudiyeti büyük şuuru, yüksek imanları nedeniyle etmiştir.

Tahiri abinin Risale-i Nurların ilk defa Osmanlıca basılmasında da büyük emeğinin olduğunu biliyoruz, bu konuda neler söylersiniz?

Tahir abinin birçok hizmetleri var bunlardan biri de 1935’lerden itibaren Risale-i Nurları el yazısı ile çoğaltmasıdır. O konuda çok başarılıdır. Yazdığı risalelerin haddi hesabı yoktur. Çok sayıda Külliyat yazmıştır.

Bununla birlikte 40’lı yıllarda teksir makinesi ile ilk defa Risale-i Nurların basılması hadisesi var. O gün iki yerde teksir edilmekte idi. Biri, Nazif Çelebi oğlu Selahattin Çelebi ile İstanbul’dan bir teksir makinesi bulmuş getirmişler onlar İnebolu’da baskı işlerini yürütürken. Tahiri abi de bir teksir makinesi almış getirmiş o da Sav köyünde çoğaltma işlerini yürütmüş.

O günkü imkânlarla böyle bir aleti almak çok büyük fedakârlık ve çok büyük sermaye gerektirmekteydi. Bugün basit gibi görünüyor. Bir çocuk gidip 2000 dolar verip bir dizüstü alabiliyor. Ama o günün şartlarında bir vilayetin bütün parasını toplasan bir teksir makinesi alacak miktar çıkmıyor. Fedakârlığın derecesini anlamak için o günün şartlarını bilmek ve o şartlarda değerlendirmek lazım.

İşte baba oğul buldukları teksir makinesi ile İnebolu’da Risale-i Nurları çoğaltırken, Tahiri abi de bir teksir makinesi bularak Sav köyünde çoğaltma işlerini yürütüyor. Mustafa Gül abinin bir akrabası İbrahim Gül abinin evinde, Sav köyünün kenar evlerinden birinde gerçekleştiriliyor.

Teksir makinesinin nasıl çalıştırılacağını, nasıl kullanılacağını o öğretiyor. O yüzden de orada uzun zaman kalıyor ve teksir makinesi ile hizmet ediyor. Üstad, “beşyüz kalemli bir nurcu” diyor o teksir makinesine. Malum teksir makinesinde bir mumlu kağıttan ancak beş yüz adet basılabiliyor. Sayfa sayfa basıldıktan sonra o sayfalar birleştirilip kitap haline getiriliyor. İşte o zaman Tahiri abi o hizmetinde başında bulunmuş bir zattır.

Yine, Üstadın derlediği Hizbülmuazzamayı ilk defa baskıya hazırlayıp, bastırıp dağıtan bir zattır. O nedenle Risale-i Nur hizmetlerinin başladığı dönemden son dönemlere kadar, bütün tevazuluğuna ve mahviyetkarlığına rağmen, hiçbir şekilde önde görünmemesine rağmen Risale-i Nurun neşir hizmetlerinin orta direği idi. Bu benim görüşüm. Gerek Tevafuklu Kur’anın basılması, gerekse Risale-i Nurların teksir ile çoğaltılması zamanında Hüsrev abi ile Tahiri abinin mumlu kağıda yazdıkları ile mümkün olabilmiştir. Onun da sayısı pek çoktur. Yüzlercedir, binlercedir. Onun bu alandaki hizmetleri fevkalade ehemmiyetlidir.

Özetle onun hizmetleri saymakla bitmez bu defalık bu kadarla iktifa edelim. İnşaallah başka bir zaman daha geniş bir şekilde onu anlatma imkanımız olur.

http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=56596


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 16.12.09, 04:51 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Bu da damadıyla yapılan mülakat:

Tahiri Ağabey’in tasarrufunu, vefatından sonra bile hissettim ÖZEL 14 Şubat 2009 09:30

Sabahattin Boyacı, Bediüzzaman'ın talebelerinden Tahiri Mutlu Ağabey ile ilgili anılarını anlattı... Nurettin Huyut'un röportajı...

http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=55718

Oradan ifadeler:

* İnşallah!.. Siz Tahir Mutlu ağabeyin kızının damadısınız, o nedenle o mübarek zatı yakından tanıyan bir insansınız, biraz bize ondan bahseder misiniz?

Vefatından önce, Tahiri Ağabey’i son ziyaretim

Ben askerliğimi İstanbul Tuzla’da yaptım. Yedek subay olarak yaptım, o nedenle zaman zaman uğruyorduk. Tahiri Abiyi, Abdullah Abiyi ziyaret ediyorduk, derslerini dinliyorduk. Acemilik dönemimde Pendik’te hafta içi kışlada, hafta sonları dershanedeydik. Dört ay sürekli görüşme fırsatımız oldu. Kura çektiğimizde bana Hakkari çıkmıştı, İl Jandarma Komutanlığına. Bilal isminde bir arkadaş vardı ona da Samsun çıkmıştı. Gitmeden önce en son bir ziyaret edelim dedik.

Abdullah Yeğin Abiyi önce ziyaret ettik daha sonra Tahiri Abinin yanına gittik ama bu defa geç kalmıştık. İkindi namazını kılmış odasına çekilmişti. Biz orada kalanlara geliş nedenimizi söyledik ama oradaki kalanlar “kabul etmez” dediler, o zaman “rahatsız etmeyelim selam söylersiniz” dedik, çıkmaya davrandık, üzerimizde de askeri elbise vardı, tam ayakkabılarımızı giyip çıkıyorduk ki, biri koşarak geldi ve “Tahiri Abi sizi çağırıyor” dedi.
Bizi odasına aldı kendisi aşağıya inmemişti. Bizim geldiğimizi kendisi bir şekilde öğrenmişti.

* Oradakiler mi haber vermişti?

Yok haber vermemişlerdi ama nasıl haberi olduysa bizi çağırmıştı. Biz kerametine verdik, bu bir keramet idi.

* Tahiri abi ile ilgili unutamadığınız herhangi bir hatıranız var mı?

Aradan iki yıl geçmişti yani, 1979 yılıydı, evlenmeye karar vermiştik birkaç aday vardı birine karar verecektik, ama beni ikna edemiyorlardı. Babam bir gün bana “biz seni ikna edemeyeceğiz, git kim seni bu hale getirmişse ona söyle o evlendirsin, senin o kadar çok şartın var ki, bu şartları taşıyan birini nasıl bulacağız” hakikaten bir türlü olmuyordu. Birçok denememiz sonuçsuz kaldı. Sonra, babamın sözünü dinledim ve Bayram Abiye gittim.

Bayram Abi de sağ olsun bir yerine birkaç aday gösterdi, bana git bunlara bak, biriyle anlaş dedi. Adaylardan biri de Tahiri Abinin torunuydu, verilen adrese gittim gördüm geldim “tamam abi” dedim iki gün sonra da istedik, her kız evi gibi bizden 15 gün süre istediler. Bizi tanımıyorlardı, haliyle tanımak istiyorlardı. “Olur” dedik, o günlerde ben Yozgat Ortaokulunda öğretmenlik yapıyordum. Ama yıl sonu okul kapanacak ve ben öğrencilerimle yaptığım bir program var onun için Antalya’ya gideceğim. Toroslarda yaz tatilinden yararlanmak istiyoruz. Yani, iki üç gün içinde bu işi yapmıştık biz gittik ama aklımız burada kaldı, ne oldu ne olacak diye.

Daha ilk gün ben öğrencilerle ortak programdan sonra biraz gaylüle yapmak istedim. Uyur uyumaz Tahiri Abi karşımda ve bana “ben verdim” dedi. Rüyamda bana verdiğini söylemişti. Hakikaten aynen rüyadaki gibi kolay oldu ve verdiler.

Tahiri Abi ile ilgili böyle bir hatıram var. Yani, Tahiri Abi ahirette de olsa tasarrufu var diye düşünüyorum.

Dershane için toplanan para 60 bin TL idi, oysa alınacak gayr-i menkulün fiyatı ise 65 bin TL. Bir türlü 5 bin TL bulunamıyordu. Arkadaşlar dert yanıyor, kıvranıyor, beş bin TL’nin bulunamayışı kahrediyor. O günlerde Tahiri Abi Ankara’ya geliyor. O’na bu durumu anlatıyorlar, 5 bin TL eksik kaldığı için dershaneyi alamadıklarını söylüyorlar.

Tahiri Abi de “Hele şu parayı bana verin bakayım bir de ben sayayım” diyor. Alıp sayıyor, 60 TL olarak aldığı parayı saydıktan sonra 65 TL olarak geri veriyor. Ve onlara “Siz bu parayı yanlış saymışsınız bu para tamdır” diyor ve geri veriyor. Onlarda alıp tekrar sayıyorlar bakıyorlar hakikaten para tam. Bir şey diyemiyorlar tabii. Gidip dershaneyi alıyorlar.

Tahiri Abinin böyle bir kerametini orada duymuştum. Onunla ilgili benim bildiklerim bunlardan ibaret ama istersen hanıma da soralım, yani torununa o da bir şeyler biliyordur.

***

Rahmetli Bayram Abiden bir hatıra:

1981 yılında beraber İslam köy’e Hafız Ali Abi’nin yeğenini ziyarete giderken arabadakilere (Mehmet Dilek, ben, Bayram Abi ve bir kişi daha) “Tahir Abi Üstadın iltifatına en çok mazhar olan abimizdi.”

Üstat onun için '70 evliya kuvvetindedir kendisini bilmesin diye dua ediyorum' demişti. Tahir Abi ye ise bu sorulduğunda 'Hatırlamıyorum efendim, bilmiyorum efendim' deyip geçiştirirdi.” Dediğini hatırlıyorum.


YARIN: Sabahattin Boyacı'nın eşi, Tahiri Mutlu Ağabey'in torunu Emine Boyacı ile yaptığımız röportaj...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 16.12.09, 04:53 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
"Hafız-ı Kur'an olmayı çok isteyen" torununa "Sen Risale-i Nur Hafızı ol" diyen; rüyalarla alem-i dünyada tasarruflarını sürdüren Tahiri abinin Evliyalık kemalatıyla ilgili 3 farklı rivayet var:

* Nursi merhum, Tahiri 20 Evliya kuvvetindedir demişti.

* Nursi merhum, Tahiri 40 Evliya kuvvetindedir demişti.

* Nursi merhum, Tahiri 70 Evliya kuvvetindedir demişti.


Arada bir de kendilerinin "Kutup" olduklarına dair bir rivayet daha var ki neyin ya da kimlerin kutbu olduğu sorusunun cevabı rivayet metninden anlaşılamıyor.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 16.12.09, 09:20 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
Ruhan yazdı:
"Hafız-ı Kur'an olmayı çok isteyen" torununa "Sen Risale-i Nur Hafızı ol" diyen;


risale-i nur hafızı olmak kuran-ı kerimin hafızı olmaktan daha mı mühimdir.? bu sözün zahiri küfür.. lakin şerh gerek..

ne imiş şerh-i?

Alıntı:
Hâşâ! Kur’ana nazire olsun diye değil, bu eserler Kur’anın hakiki tefsiri oldukları için, Kur’an’ı ezberlemekten çok manasını öğrenmenin daha önemli olduğuna inanırdı ve bize de öyle telkin ederdi.


tefsir şartları nelerdir.? hakiki manada kuran tefsiri olabilmesi için bütün kuran ayetlerinin yer alması gerekir.bu tefsirde ya rivayet ya da dirayet yada ikisini birden kapsar..yanına olursa şeriatın zahiri inkar edilmeden işari tefsirde olabilir.. misal bugun hala daha yazılmaya devam eden ruhul furkan tefsiri gibi

yine bu forumda atasoy müftüoğlu ile yapılan ropartaj eklenmiş.

ne diyor muhterem orda.

Alıntı:
Ben, Risale-i Nurları okuyup bitirdikten sonra yeni bir sürece geçileceğini düşünüyordum. Derslerini takip ettiğimiz ağabeyler, hiç bir zaman yeni bir süreç olmayacağını, bu kitaplardan başka kitaplar olmayacağını, Said Nursi’den başka okunmaya değer bir üstad bulunmadığını kesin bir dille anlatınca cemaatten ayrıldım


burda sanırım bu işlere biraz vakit ayıranlar değişik forumlarda ve yahutda risale sitelerinde bu manada kullanıcılardan bu manada sözler okumuştur..

hatda ve hatda eski kitapların risale yanında hiçbir kıymeti olmadığını söyleyecek kadar kelamda ileri gidenlerde olmuş idi.

bunun adını koymak lazım : taassub

taassub getirdiği sıkıntılar - ayrışmalar malumdur...

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 21.01.10, 15:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
Ebu Hamza yazdı:
Ruhan yazdı:
"Hafız-ı Kur'an olmayı çok isteyen" torununa "Sen Risale-i Nur Hafızı ol" diyen;


risale-i nur hafızı olmak kuran-ı kerimin hafızı olmaktan daha mı mühimdir.? bu sözün zahiri küfür.. lakin şerh gerek..

ne imiş şerh-i?

Alıntı:
Hâşâ! Kur’ana nazire olsun diye değil, bu eserler Kur’anın hakiki tefsiri oldukları için, Kur’an’ı ezberlemekten çok manasını öğrenmenin daha önemli olduğuna inanırdı ve bize de öyle telkin ederdi.


tefsir şartları nelerdir.? hakiki manada kuran tefsiri olabilmesi için bütün kuran ayetlerinin yer alması gerekir.bu tefsirde ya rivayet ya da dirayet yada ikisini birden kapsar..yanına olursa şeriatın zahiri inkar edilmeden işari tefsirde olabilir.. misal bugun hala daha yazılmaya devam eden ruhul furkan tefsiri gibi

yine bu forumda atasoy müftüoğlu ile yapılan ropartaj eklenmiş.

ne diyor muhterem orda.

Alıntı:
Ben, Risale-i Nurları okuyup bitirdikten sonra yeni bir sürece geçileceğini düşünüyordum. Derslerini takip ettiğimiz ağabeyler, hiç bir zaman yeni bir süreç olmayacağını, bu kitaplardan başka kitaplar olmayacağını, Said Nursi’den başka okunmaya değer bir üstad bulunmadığını kesin bir dille anlatınca cemaatten ayrıldım


burda sanırım bu işlere biraz vakit ayıranlar değişik forumlarda ve yahutda risale sitelerinde bu manada kullanıcılardan bu manada sözler okumuştur..

hatda ve hatda eski kitapların risale yanında hiçbir kıymeti olmadığını söyleyecek kadar kelamda ileri gidenlerde olmuş idi.

bunun adını koymak lazım : taassub

taassub getirdiği sıkıntılar - ayrışmalar malumdur...


mühterem,
bu doğru sözlerde de yanlışlıklar bulmuşsunuz ya.. ne diyeyim....küfr kefesine kadar oturmuşsunuz... ne diyeyim artık...

şimdi biz El-Fatih'ayı ezberledik, namazda okuruz. bunun türkçesini (mealini) bilen adamla, bilmeyen adam hiç aynı olur mu, olmaz elbette.

peki, Kur'an Hafızı oldun ama içinde pek az bir ayetin anlamını bilirsin. ama diğer taraftan, sen sadece Bakara'yı anlamı ile bilirsin. başka da ayet hafızanda yoktur. şimdi bu durumda hangisi, o hafız adama, amel derecesinde faydalıdır.

yada,
sen şimdi kur'an'nın tüm mealini bilirsin ama diğer taraftan biri tüm meali hafızasında bilmemekle birlikle, sadece Bakara'nın tefsirini en güzel şekilde bilir ve yaşar, hangisi en güzeldir.

madem kıyas ise amacınız, kıyas budur. yoksa kıyas, 2 ayrı şeyi aynı kefede tartmak değildir muhterem.

saygılar...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 22.01.10, 00:57 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Kur'an hafızı olmak, anlamını bilmeye mani değildir. O türlü sözlere gerek yoktur. Bir şeyi büyütmek, yüceltmek adına kalbe ve kulağa hoş gelmeyen sözleri bırakalım. Hafız olan manasını da daha rahat ve kolay anlayacaktır.

Sami Efendi hz.leri hafızları baş köşeye oturturdu.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 22.01.10, 01:47 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Muhterem tanhu kardeşimiz, foruma ilk geldiği zamanlar, "Tarikat muhabbetim var, girmek istiyorum, aranıyorum" yollu sözler ediyordu.

Forum macerasından (Ve özellikle Mektubat-ı Rabbani okumalarından) sonra hızlı bir "nurcu" kesildi. :lol:

Öyle ki hızını alamadı, "Kur'an'ın DEĞİL, Risale'nin hafızı" ol sözünün anlamını dahi fark edemiyor.

O toruncağız, Kur'an Hafızlığını bitirse, peşinden yine risale ezberlese no'lur? "Sahabe Mesleğinden" (!) mi düşer? Hakikate giden "kestirme yolu" mu kaybeder? İmanının HAKİKATLERİNE zarar mı gelir?

Sizinki de kuru kuru laf. ;)

tanhu yazdı:
"Kur'an'ın DEĞİL, Risale'nin hafızı" ol: mühterem, bu doğru sözlerde de yanlışlıklar bulmuşsunuz ya.. ne diyeyim....


Bir şey demeseniz daha hayırlı olurdu.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 22.01.10, 11:26 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Konya'dan bir hocaefendi Muhterem Üstaz Mahmud Sami Ramazanoğlu hz.lerini ziyaret için Erenköy'e gelmişler.

O kardeşimizin de kulağı ağır duyuyormuş.

Muhterem Üstaz edeben bağırmaz, yüksek sesle de konuşmazlardı.

Bu hocaefendi son zamanlarda manevi derslerini ihmal edip zayıflatmışi kitap mütalasına daha çok vakit ayırıp önem verir olmuş.

Muhterem Üstaz kardeşimizin bu haline vakıf oluyorlar.

Hocaefendinin kulağı duymadığı için sözlü yerine yazılı olarak onu intibaha getirecek şu tebliğde bulunuyorlar.

Bir kağıda şunları yazarak önüne koyuveriyorlar.

"Zikir de ehem (en mühim) ve akdemdir (en önceliklidir), keza dua da.

Çünkü zikirde kalb, sadır ve cesed tathiri (temizlemesi) ve tasfiyesi (arındırması) ve ahlak tezkiyesi vardır.

Halık'ın nazarı kalbedir.

Kalb uyanıklığı hayatta ve mematta, haşirde ve neşirde daimidir.

Fakat lisanın okuması ne kadar olsa da muvakkattır.

Arada fark azimdir (büyüktür).

Takdimü'l-ehem alel-mühim (Daha mühim olan mühim olana tercih edilir) kaidesine tevfikan (uyarak) hayatı ma'neviyye bulmağa biiznillahi teala çalışmak, müteferrik mütalaat ve malumattan ehem, akdem ve ercahtır.
"


Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi'den Hatıralar


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Tahiri Mutlu: "Kur'an'ın değil, Risale'nin hafızı ol"
MesajGönderilme zamanı: 22.01.10, 11:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Fakirin anladığı, Üstaz hz.leri "lisanın okuması ne kadar olsa da muvakkattır" buyurarak kitap mütalası ile kalp uyanıklığının ele geçmeyeceğini bildirmiş oldular. Bundan çok daha hatta en mühim ve öncelikli olarak zikri nazara sunmaktadırlar. Kalp uyanıklığını, temizliğini buna bağlamışlar. Zikrin ise ancak bir mürşidi kamilden alınabileceği gerçeği hemen herkesin malumu olsa gerek.

"..hayatı ma'neviyye bulmağa biiznillahi teala çalışmak, müteferrik mütalaat ve malumattan ehem, akdem ve ercahtır."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 27 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye