sufiforum.com
http://sufiforum.com/

Yesevilik Kültürü ve “İlmî Ateizm”
http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=158&t=147495
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  arz [ 08.12.14, 16:51 ]
Mesaj Başlığı:  Yesevilik Kültürü ve “İlmî Ateizm”

Yesevilik Kültürü ve “İlmî Ateizm”

Dosay KENJETAY
Arş. Gör., Ahmet Yesevî Ü.
Giriş

Türkler arasında İslâm’ın yayılmasında en önemli unsurlardan birinin de tarikatlar olduğunda şüphe yoktur. İşte, ilk Türk tarikatının temelini atan Ahmet Yesevî, kurduğu Yesevîlik ile Türk milletinin manevî hayatında derin izler bırakan, dikkate değer bir şahsiyettir. Yesevîlik kültürünü, yani, Türk sûfî geleneğini oluşturma bakımından da Ahmet Yesevî’nin manevî faaliyeti ilk örnektir, önemi büyüktür. Bu yüzden, Fuat Köprülü onu ilk mutasavvıf olarak nitelendirmiştir.

Burada “Yesevîlik Kültürü” kavramının muhtevasından, “Türk Sûfîliği” “Türkistan Sûfî Tarikatları”, “Türk Halk Müslümanlığı” veya genel olarak “Türk Müslümanlığı” anlaşılmalıdır. Böyle bir kanaate, Çarlık Rusya Türkologları ve Oryantalistleri’nin yaptığı çalışmalarında rastlamaktayız.

Türk kültürü, folklorü, inancı, dili, edebiyatı, mitolojisi, gelenek ve görenekleri üzerinde Çarlık Rusyası tarafından yoğun çalışmaların yapıldığı, bugün herkesin malûmudur. Sovyet iktidarı veya komünist rejim tarafından, bize karşı asimilasyon, dinsizleştirme ve tüm kültürel değerlerimizden uzaklaştırma politikasında bu “birikmiş malzemelerin” çok büyük payı olmuştur.

İşte, yazımızda, bu “birikmiş malzemeler” içerisindeki Yesevîlik kültürünün komünist rejimi tarafından nasıl kullanıldığını anlatacağız.

Türkistan’daki sûfî gelenek, “tarikatlar, tasavvufî düşüncenin olgunlaşmasından sonra ortaya çıkmıştır “ diyenlerin yanı sıra, “İslâmiyet, tarihte ilk defa XII. asırda istilâcı gayr-i müslimler (Doğu’da Karahıtaylar, Batı’da Haçlılar) tarafından tehdit edildiği zaman, tasavvuf, imanın müdafii rolünü üstlenmiş ve halka ait bir kitle hareketi pozisyonuna bürünmüştür. İmana saldırının ( fiziki veya manevî ) başladığı, dış ve iç düşmanların ( imana karşı ) çoğaldığı sırada, bir şeyh etrafında toplanan, hayatlarının her ânını tanzim eden, mecburî kurallara bağlı ilk tarikatlar işte, bu çağda ortaya çıkmışlardır” diyenler de mevcuttur.

Gazzali’nin tasavvufun imanı savunma, koruma bakımından Batınîlik, kelâm ve felsefe metodlarından üstün olduğu kanaatini, taşıdığı herkesin malûmudur.

Bu iki husus, komünist rejim ideologlarının gözünden kaçmamıştır. Tasavvufî düşünceyi, onun dayandığı ilke ve yöntemleri, kendi yararları açısından kullanmada, tarihî “Diyalektik Maddeciliğin Marksist Yorumunu” benimsemişlerdir. “Hiçbir şey yoktan var olmaz...Dolayısıyla, biz elde var olan malzemelerden yeni sosyalizm sistemini kuracağız” şeklinde, Lenin’in meşhur bir sözü vardı. İşte, komünist rejimde Ateizm, Marksist ve Leninist dünya görüşünün ayrılmaz bir parçası olarak görülmüş ve “ilmî ateizm” adıyla takdim edilmiştir. “İlmi ateizm, kendini, teorik ve pratik açılardan ateizmi yaymanın yöntemi, yani, bir anlamda onun eğitim sistemi olarak görmüştür.”

Komünist rejim, ateist eğitim sistemini icad etmede, teorik ve pratik açıdan Yesevîlik kültürü “malzemelerinden” istifade etmiştir. Komünist rejim ateist Sovyet doktrinlerini yaymada kültürel değerlerimizi yani, Yesevîlik kültürünü kullanırken, bunu kendilerine teorik ve pratik olarak nasıl zemin uydurabilmişlerdir? Nasıl bir metod kullanmışlardır? Çalışmamız, bu sorular çerçevesinde teşekkül edecektir.

http://www.tasavvufdergisi.8k.com/

***

Yesevilik Kültürü ve “İlmî Ateizm”

Dosay KENJETAY
Arş. Gör., Ahmet Yesevî Ü.
Giriş

Türkler arasında İslâm’ın yayılmasında en önemli unsurlardan birinin de tarikatlar olduğunda şüphe yoktur. İşte, ilk Türk tarikatının temelini atan Ahmet Yesevî, kurduğu Yesevîlik ile Türk milletinin manevî hayatında derin izler bırakan, dikkate değer bir şahsiyettir. Yesevîlik kültürünü, yani, Türk sûfî geleneğini oluşturma bakımından da Ahmet Yesevî’nin manevî faaliyeti ilk örnektir, önemi büyüktür. Bu yüzden, Fuat Köprülü onu ilk mutasavvıf olarak nitelendirmiştir.

Burada “Yesevîlik Kültürü” kavramının muhtevasından, “Türk Sûfîliği” “Türkistan Sûfî Tarikatları”, “Türk Halk Müslümanlığı” veya genel olarak “Türk Müslümanlığı” anlaşılmalıdır. Böyle bir kanaate, Çarlık Rusya Türkologları ve Oryantalistleri’nin yaptığı çalışmalarında rastlamaktayız.

Türk kültürü, folklorü, inancı, dili, edebiyatı, mitolojisi, gelenek ve görenekleri üzerinde Çarlık Rusyası tarafından yoğun çalışmaların yapıldığı, bugün herkesin malûmudur. Sovyet iktidarı veya komünist rejim tarafından, bize karşı asimilasyon, dinsizleştirme ve tüm kültürel değerlerimizden uzaklaştırma politikasında bu “birikmiş malzemelerin” çok büyük payı olmuştur.

İşte, yazımızda, bu “birikmiş malzemeler” içerisindeki Yesevîlik kültürünün komünist rejimi tarafından nasıl kullanıldığını anlatacağız.

Türkistan’daki sûfî gelenek, “tarikatlar, tasavvufî düşüncenin olgunlaşmasından sonra ortaya çıkmıştır “ diyenlerin yanı sıra, “İslâmiyet, tarihte ilk defa XII. asırda istilâcı gayr-i müslimler (Doğu’da Karahıtaylar, Batı’da Haçlılar) tarafından tehdit edildiği zaman, tasavvuf, imanın müdafii rolünü üstlenmiş ve halka ait bir kitle hareketi pozisyonuna bürünmüştür. İmana saldırının ( fiziki veya manevî ) başladığı, dış ve iç düşmanların ( imana karşı ) çoğaldığı sırada, bir şeyh etrafında toplanan, hayatlarının her ânını tanzim eden, mecburî kurallara bağlı ilk tarikatlar işte, bu çağda ortaya çıkmışlardır” diyenler de mevcuttur.

Gazzali’nin tasavvufun imanı savunma, koruma bakımından Batınîlik, kelâm ve felsefe metodlarından üstün olduğu kanaatini, taşıdığı herkesin malûmudur.

Bu iki husus, komünist rejim ideologlarının gözünden kaçmamıştır. Tasavvufî düşünceyi, onun dayandığı ilke ve yöntemleri, kendi yararları açısından kullanmada, tarihî “Diyalektik Maddeciliğin Marksist Yorumunu” benimsemişlerdir. “Hiçbir şey yoktan var olmaz...Dolayısıyla, biz elde var olan malzemelerden yeni sosyalizm sistemini kuracağız” şeklinde, Lenin’in meşhur bir sözü vardı. İşte, komünist rejimde Ateizm, Marksist ve Leninist dünya görüşünün ayrılmaz bir parçası olarak görülmüş ve “ilmî ateizm” adıyla takdim edilmiştir. “İlmi ateizm, kendini, teorik ve pratik açılardan ateizmi yaymanın yöntemi, yani, bir anlamda onun eğitim sistemi olarak görmüştür.”

Komünist rejim, ateist eğitim sistemini icad etmede, teorik ve pratik açıdan Yesevîlik kültürü “malzemelerinden” istifade etmiştir. Komünist rejim ateist Sovyet doktrinlerini yaymada kültürel değerlerimizi yani, Yesevîlik kültürünü kullanırken, bunu kendilerine teorik ve pratik olarak nasıl zemin uydurabilmişlerdir? Nasıl bir metod kullanmışlardır? Çalışmamız, bu sorular çerçevesinde teşekkül edecektir.

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/