Garip olan rûh, mekânsızlık âleminin özlemini çeker.
•Her an gökyüzünden gönüllere gizli olarak şöyle vahiyler gelmede: "Ne zamana kadar, tortu gibi yeryüzünde çöküp kalacaksınız? Göğe yükselin, göğe yükselin!" • Ancak tembel olanlar, ağır canlılar şarap tortusu gibi dibe çökerler. Tortudan kendini kurtaran, arınan, temizlenen ise küpün üstüne çıkar. • Hemen balçığı, çamuru karıştırma! Suyunu bulandırma da arınsın. Tortun aydınlansın ve derdine derman bulunsun. •İnsanda şu'le gibi bir can var. Fakat onun dumanı, nurundan daha fazla. Duman haddini aşınca, fazla olunca, gönül evinde bulunan Hakk ışığını göstermez olur. • Eser, gönül evindeki dumanı azaltırsan yani günah kirlerinden arınırsan, senin nûrun ile her iki dünya da, bu dünya da, öteki dünya da aydınlanır. • Bulanık bir suya bakarsan, orada ne ay görebilirsin, ne de gök! Hava kararınca güneş de gizlenir, ay da! • Güney rüzgârı esince, havayı tertemiz eder. Bu yüzdendir ki, sabahın erken saatlerinde seher yeli eser. Âdeta dünyayı cilâlar, parlatır. • Alıp verdiğimiz nefes de gönüldeki sıkıntıyı, derdi temizler, arıtır, âdeta insanın içini cilâlar. İnsan bir an bile nefes alıp veremezse, varlığına yokluk gelir çatar. •Bu dünyada garip olan rûh, mekânsızlık âleminin özlemini çeker. Hayvan nefis ise bilmem ki, ne diye şu dünya otlağında otlar durur? Geldiği yeri unutur da dünya nimetleri için çırpınır durur. • Ey mayası hoş, aslı temiz arı can, nice bir sefer edip duracak, gezip dolaşacaksın? Sen Padişah'ın doğanısın, Padişah'ın ıslığı nereden geliyorsa uç oraya.
----------------------
Şefik CAN çevirisi esas alınmıştır; son beyit (449.) A. Gölpınarlı çevirisidir.
KAYNAK: 1. Divan-ı Kebir'den Seçmeler, Çev. Şefik CAN, ÖTÜKEN Yay. 82. Gazel.(c. I, 26) 2. Dîvân-ı Kebîr (Tam Metin); Çev. Abdulbaki GÖLPINARLI, T. İş Bankası Yay., Cild: 1 s.58. 440-449. beyitler (XXXIV)
|