Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 11 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör !..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 02:25 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
es-Selamu aleyküm.. arkadaşlar şu mevzunun altına bir esma listesi rica edebilir miyim?.. molla said efendi'nin (rh.a) şu meşhur iddiasını (talihsiz beyanını) ortaya attığı devirde acaba (kendi zamanı ve zamanıyla hem-civarı olan) meşayıh-ı kiramdan ve tasavvuf ehli sûfi aşıklardan ve tarikatlı ulemadan ve muharrirlerden kimler vardı?.. bu liste o fitne-âver iddiaya (ma'zur hataya) en veciz ve hakikatlı cevabımız olsun İnşallahu Teala..

fakirin hatırına gelenler:

Ali Haydar ef.hz.(ks.)
Mahmud Ustaosmanoğlu ef.hz.(ks.)
Es'ad Erbili ef.hz.(ks.)
Sami Ramazanoğlu ef.hz.(ks.)
Zahid Kotku ef.hz.(ks.)
Süleyman ef.hz.(ks.)
Abdulhay ef.hz.(ks.)
Abdulhakim-i Arvasi ef.hz.(ks.)
Gönenli Mehmed efendi hz. (ks.)
Muhammed Efe ef.hz.(ks.)
Salih Bilgin ef.hz.(ks.)
Raşid Erol ef.hz.(ks.)
Nazım Kıbrısî ef.hz.(ks.)
Abdulhalim Çelebi ef.hz.(ks.)
Selanikli Es'ad dede ef.hz.(ks.)
İhsan Tamgüney ef.hz.(ks.)
Hacı Veyiszade ef.hz.(ks.)
Ahmet Remzi Dede ef.hz.(ks.)
.........
......
???


Muzaffer Özak ef.(hz.)
Ladikli Ahmed Ağa(ks.)
Yaman Dede ef.(rh.a)
Tahirul-Mevlevi ef.(rh.a)
Elmalılı Hamdi ef.(rh.a)
Ömer Ferid Kam bey(rh.a)
Mahir İz bey(rh.a)
İ.Fenni Ertuğrul bey(rh.a)
A.Avni Konuk ef.(rh.a)
Necip Fazıl bey (rh.a)
Şefik Can bey (rh.a)
Nureddin Topçu bey(rh.a)
.........
......
???


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 02:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 01.04.10, 00:05
Mesajlar: 220
*Abdülazîz Bekkîne (k.s)
*Hasîb Serezî (k.s)
*Es'ad Dede Efendi(k.s)

_________________
Ne Dervişlikte, ne Şeyhlikte, ne İmamlıkta iş yok... İş, Allah'ın rızasını kazanabilmekte!.. İş, Allah'ın rızasını kazanabilmekte!.. İş, Allah'a kul olabilmekte!..(MZK)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 03:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
şimdi mezkur iddiayı "zamanına" göre okumak lazımdır.. soru: acep şu garib beyan o zamanda yaşayan zatları (ve yollarını) nereye koyuyor?.. aşağı mı atıyor?.. yukarı mı çıkarıyor?.. el-cevab: cümlesi alaşağı ediliyor..(tabii ındi ve tahayyülen)..

şimdi yine sormak lazım: acaba biz mi iddia sahibi müsannifi (üstad'ı rh.a) "ötekileştiriyoruz" yoksa o mu kendi kendisini "ötekileştiriyor"..? acaba biz mi ona cebhe alıyor gibi görünüyoruz?.. yoksa o mu zamanında bize karşı cebhe alma vaziyetine girişmiş?.. sorular çoğaltılabilir...

biz aslında bu sorularla kendilerini ha babam de babam "öteki farklı ayrı üstün harikulade" kahramanlar olarak "göstertmeye" çalışanlara taş atıyor değiliz aksine bir Gül ve zeytin dalı uzatmaktayız.. el-İnsaf diyoruz Allah Aşkına !..

kendinize "ayrılmış özelleşmiş üstünler" bize de "özelleştirilmesi gerekenler" gözüyle bakmayın..

şunu iyi bilin ki:
"zaman" hiç bir zaman
risalelere hass "Yol" olmadı

dün TarikaT zamanıydı..
bugün yine TarikaT zamanıdır..
yarın da Allah'ın izniyle
(silsilenin baliğ olduğu asra hatta kıyamete kadar) TarikaT zamanı olacak..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 07:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
peki bu 32 mübarek adam, malum söze için ne demişler (halbuki o söz, tarikata değil, zamana söylenen bir söz iken), sizin gibi tüm risaleleri ve üstad'ın hal ve hareketlerini inkar ve red gitmişler mi??

fitneye devam ediyorsunuz!!


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 08:09 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 01.04.10, 00:05
Mesajlar: 220
Biz fitne çıkarmıyoruz kimin çıkardığı ve nelerle yaydığı belli olan bir fitneye karşı hakîkatı beyan ederek kendimizi savunuyoruz!
Hem mezkur yazıdaki 32 zât hayatta iken,bunu bile bile zaman tarikât zamanı değildir demek meczûbca bir ifade değildir de nedir?Meşâyıh-ı Kirâma irşâd vazifesi Rasûlullâh (s.a.v) tarafından onaylanarak verilir ve Efendiler Efendisi (s.a.v) Hz.lerinin varlığını meşrû görüp atamalarını kendisi yaptığı bir kurumu zamana uygun olmamakla ithâm etmek Rasûlullâh (s.a.v)'i yalanlamaktır!Eğer tarikât devri bitseydi o zikredilen zamandan bu zamana Şeyh atanmazdı!Bunu iyice aklınıza yerleştirin!

_________________
Ne Dervişlikte, ne Şeyhlikte, ne İmamlıkta iş yok... İş, Allah'ın rızasını kazanabilmekte!.. İş, Allah'ın rızasını kazanabilmekte!.. İş, Allah'a kul olabilmekte!..(MZK)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 08:22 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Kudsî yazdı:

fakirin hatırına gelenler:

Ali Haydar ef.hz.(ks.)
Mahmud Ustaosmanoğlu ef.hz.(ks.)
Es'ad Erbili ef.hz.(ks.)
Sami Ramazanoğlu ef.hz.(ks.)
Zahid Kotku ef.hz.(ks.)
Süleyman ef.hz.(ks.)
Abdulhay ef.hz.(ks.)
Abdulhakim-i Arvasi ef.hz.(ks.)
Gönenli Mehmed efendi hz. (ks.)
Muhammed -Alvarlı- Efe ef.hz.(ks.)
Salih Bilgin ef.hz.(ks.)
Raşid Erol ef.hz.(ks.)
Nazım Kıbrısî ef.hz.(ks.)
Abdulhalim Çelebi ef.hz.(ks.)
Selanikli Es'ad dede ef.hz.(ks.)
İhsan Tamgüney ef.hz.(ks.)
Hacı Veyiszade ef.hz.(ks.)
Ahmet Remzi Dede ef.hz.(ks.)
.........
......
???


Muzaffer Özak ef.(hz.)
Ladikli Ahmed Ağa(ks.)
Yaman Dede ef.(rh.a)
Tahirul-Mevlevi ef.(rh.a)
Elmalılı Hamdi ef.(rh.a)
Ömer Ferid Kam bey(rh.a)
Mahir İz bey(rh.a)
İ.Fenni Ertuğrul bey(rh.a)
A.Avni Konuk ef.(rh.a)
Necip Fazıl bey (rh.a)
Şefik Can bey (rh.a)
Nureddin Topçu bey(rh.a)
.........
......
???


Gümüşhanevî yazdı:
*Abdülazîz Bekkîne (k.s)
*Hasîb Serezî (k.s)
*Es'ad Dede Efendi(k.s)


Ebu Muhammed Medenî(k.s)
Şerafeddin Dağıstanî(k.s) (Bu "cazibedâr Nakşi mürşidi" ile aynı -Eskişehir- cezaevinde 4 ay yakın temasta bulundular.)
Abdullah Dağıstanî(k.s)
Mustafa İhsan Karadağ (k.s)

Mustafa Necati Simavî(k.s)
Hamdullah Efendi(k.s)
Hasan Burkay(k.s)

Abdulhakîm Huseyni -Erol- (k.s)
Abdulvahid Çelebi(k.s)
Veled Çelebi İzbudak(k.s)
Mithat Baharî Beytur(k.s)

Ahmed Amiş Ef.(k.s)
Fahreddin Erenden (k.s)
Safer Dal Ef. (k.s)

***

Bugün mevcut her silsilenin en az 2-3 mürşid-i kamili Said-i Nursi Hz. rh.a. aynı zaman dilimini yaşamışlardır. Bu sayılar 32 filan değil 333 'den de fazla olmalıdır.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 09:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
Gümüşhanevî yazdı:
Biz fitne çıkarmıyoruz kimin çıkardığı ve nelerle yaydığı belli olan bir fitneye karşı hakîkatı beyan ederek kendimizi savunuyoruz!
Hem mezkur yazıdaki 32 zât hayatta iken,bunu bile bile zaman tarikât zamanı değildir demek meczûbca bir ifade değildir de nedir?Meşâyıh-ı Kirâma irşâd vazifesi Rasûlullâh (s.a.v) tarafından onaylanarak verilir ve Efendiler Efendisi (s.a.v) Hz.lerinin varlığını meşrû görüp atamalarını kendisi yaptığı bir kurumu zamana uygun olmamakla ithâm etmek Rasûlullâh (s.a.v)'i yalanlamaktır!Eğer tarikât devri bitseydi o zikredilen zamandan bu zamana Şeyh atanmazdı!Bunu iyice aklınıza yerleştirin!



bu gereksiz cedelin ve kendinizi savunma! işinin özü nerde biliyor musunuz??

Efendimizin (sav) onayı elbette tarikat dairesindeki mübarek zatlara vardır, bu daire dışındaki diğer hakikate ulaşmış daireler içindeki mübarek zatlarda da Efendimizin (sav) onayı vardır, şahid oluyoruz.

sizin burdaki en temel hatanız şudur muhterem!

sanki hakikat mesleği, Allah'a ulaştıran yegane ve tek yol sizin tarikat dairenizmişçesine görmenizdir.
öyle davranıp, diğer yolları da bu paradigma doğrultusunda değerlendirmenizdir! yoksa başka bi hatanız yok


halbuki, tarikat mesleği de, iman'a ulaşmak için umum bir yol değil, yollardan en güzel olanlardan biridir.
ancak siz bunu umuma mal etmek ister öyle görmektesiniz, nerdeyse diyeceksiniz ki, Allah'a ulaşmak için yegane tek yol budur (!)(haşa)

adı üzerinde tarik, yol: elbette bu yola giren adamın bir rehbere (mürşidi kamile) ihtiyacı vardır. ancak bu yola (tarik) girenler için. yoksa başka bir dairenin içine girmişlere değil.

sizin hatanız,hakikat mesleği içinde yolunuzu özel değil de, genel ve umuma ait görmenizdir. başka değil.

vesselam..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 12:00 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
Allah resulu bana 3 kap ilim verildi buyurdular [1]..dikkat edin 4 kap değil..

fefhem cidden..

[1] biri peygamberlik ilmi ki kendisine has. ikincisi şeriat ilmi bunu herkese duyurdu.. 3.cüsü ise tarikat ilmi ki bunuda ehline verdi..

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 14:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
Erbainer hocamdan Allah cc. razı olsun ne listeler var daha bak.. bu yalnızca memleketimizde ki "nurul-Envar" tablosudur.. buna o vakit dünya üzerinde yayılmış olan diğer meşayıhı kiramı ve tarikat ehli ulemayı da katarsak sayıların (halifeler ve cemaatları ile beraber) nerelere baliğ olduğunu tahmin bile edemeyiz.. şimdi bakıyorsunuz o devirde bu kadar zatlar gelmiş; irşadları sohbetleri eserleri ve tesirleri ile gönülleri bir Güneş gibi tenvir etmişler.. üstad'da (rh.a) kalkıp demiş ki: "zaman TarikaT zamanı değil".. bu ne demek?.. "sevad-ı azam" hükmünde ki ehl-i Sünnet bir topluluğu ittifakı tevatürü "o hususda" redd u cerh etmektir.. yeryüzünde Allahu Teala'nın cari olan feyzini tecellisini görmezlikten gelmektir.. Gümüşhanevi azizin dediği gibi bu resmen "Resulullah fermanına (istihdamına) rağmen" aykırı bir da'vaya kıyam etmektir..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: zamana bak da TarikaT zamanı mı değil mi Gör!..
MesajGönderilme zamanı: 07.04.10, 15:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
bilgilerimizi tazelemekten zarar çıkmaz :

Alıntı:
TARİKAT
Yol, yollar.

Tasavvufta, Allah'a ulaşmak için tutulan yol. Bu yol boyunca yapılan yolculuk bir şeyhin öncülüğünde gerçekleşir. Her yolun, kurucusu, öncüsü tarafından belirlenen birtakım kuralları, töreleri vardır. Hicri 6. (M. 12) yüzyıldan başlayarak çok sayıda tarikat kurulmuş ve bunlar şubelere, kollara ayrılarak bütün İslam dünyasına yayılmış ve günümüze kadar gelmişlerdir.

Mutasavvıflara göre Allah'a ulaşan yollar sayısızdır. Herkesin vuslatı ayrı ayrı kural, yöntem ve yollarla gerçekleşebilir. Esas olan yönelmedir. Örneğin Kâbe'nin belirli bir yanında bulunmak değil, ona yönelmek önemlidir. Kâbe'ye ulaştıran bu yöneliştir. Bu nedenle mutasavvıflar, "Allah'a ulaşan yollar yaratıkların nefesleri sayısıncadır" (Necmeddin Kübra), "Allah'a ulaşan yollar yaratıkların sayısıncadır" (Ebu Bekir Talemsani) ve "Allah'a ulaşan yollar yıldızların sayısıncadır" (Ebu'l-Hasan Müzeyyin) derler. Bu düşüncelerini de "Bizim yolumuzda mücahede edenleri biz yollarımıza ulaştırırız" (Ankebut, 29/69) ayetine dayandırırlar.

İlk mutasavvıflar, düşünce ve tecrübelerini, çevrelerinde toplanan insanlara aktarmakla birlikte, bugünkü anlamda birer tarikat kurmamışlardı. Kendilerine şeyh, şeyh-i sohbet ve üstad; çevresine toplananlara da sahip deniliyordu. Bir tasavvuf okulu, tasavvuf hareketi sayılabilecek bu kümelenmeler, daha sonraları tarikat olarak adlandırıldı. Tasavvuf tarihine ilişkin kaynaklar bu anlamdaki ilk tarikatlar olarak Muhasibiye (Haris Muhasibî, ö. 243/857), Kassariye (Hamdun Kassar, ö. 271/884), Tayfuriye (Bayezid-i Bistam, ö. 234/848), Cüneydiye (Cüneyd-i Bağdadî, ö. 297/909), Nuriye (Ebu Hüseyin Nuri, ö. 295/907), Sehliye (Sehl bin Abdullah Tustarî, ö. 283/896), Hakimiye (Hakim Tirmizî, ö. 285/898), Harraziye; (Ebu Said Harraz, ö. 277/890), Hafifıye (Ebu Abdullah bin Hafif, ö. 372/982), Seyyariye (Ebu Abbas Seyyarî, ö. 982) anarlar.

Kurumlaşmamakla birlikte düşünceleriyle daha sonra gelişen tasavvuf hayatı ve kurulan tarikatları önemli ölçüde etkileyen bu oluşumlardan sonra H. 6 (M. 12) yüzyıldan başlayarak gerçek tarikatlar doğdular. Bu tarikatlarla kurucuları da şöyle sıralanabilir: Yeseviye (Ahmed Yesevî, ö. 562/1166), Kadiriye (Abdülkadir-i Geylanî, ö. 562/1166), Rifaiye (Ahmed Rifaî, ö. 578/1182), Medyeniye (Ebu Medyen Şuayb bin Hüseyin, ö. 590/1193), Kübreviye (Necmeddin Kübra, ö. 618/1221), Sühreverdiye (Ebu Hafs Ömer Suhreverdî, ö. 632/1234), Çeştiye (Muinuddin Hasan Çestî, ö. 633/1235), Şazeliye (Ebu'lHasan Şazelî, ö. 656/1258), Bektaşiye (Hacı Bektaş Veli, ö. 669/1270), Bedeviye (Ahmed bin Ali Bedev, ö. 675/1276), Desukiye (İbrahim Desukî, ö. 693/1293), Mevleviye (Mevlana Celaleddin Rumî, ö. 672/1273), Sadiye (Saduddin bin Musa Cebbavî, ö. 700/1300) Nakşibendiye (Bahauddin Nakşibendî, ö. 791/1388), Halvetiye (Ömer bin Ekmeluddin Lahicî, ö. 800/1397) ve Bayramiye'dir (Hacı Bayram Veli, ö. 833/1429).

Kuralları, yöntemleri farklı olsa da bütün tarikatlarda ortak olan öğeler vardır. Zikir (Allah'ın isimlerinin anılması), çile ve seyr-u süluk (mutasavvıfın Allah'a doğru yaptığı manevi yolculuk) bunların başında gelir. Pir, pir-i sani, şeyh, halife, derviş, mürid, inabe (tövbe ederek Allah'a yönelme), biat (şeyhe bağlanma), silsile, rabıta, kollara, şubelere ayrılma, istigase (şeyhten yardım isteme), tevessül (şeyhi aracı kılma) gibi insanî; şiilik etkisi, işrakilik, batınilik, hurufilik, ricalu'l-gayb (evreni yöneten veliler) inancı, çeşitli adab ve erkân, melamet gibi fikrî-manevî; vakıf, tekke, dergah, özel giysiler, tarikat ve tarikatlara özgü kimi eşya ve ortak dil gibi maddi öğeler de tüm tarikatlarda gözlenen ortak özelliklerdir.

Her tarikatta kurucu şeyh pir olarak anılır. Eğer tarikatın adab ve erkânı sonraki şeyhlerden birisi tarafından belirlenmişse, bu kişiye pir-i sani (ikina pir) denir. Tarikat örgütlenmesinin merkezinde şeyh bulunur. Bu şeyh tarikatın kurucusu değilse, onun ya da onu izleyen şeyhlerin halifesidir. Her şeyhin Hz. Muhammed'e uzanan bir silsilesi vardır. Her silsile, geriye dogru, birbirinden icazet alan kişiler halinde ehl-i beyt imamlarına, onlardan genellikle Hz. Ali'ye, bazan da Hz. Ebu Bekir'e ulaşır ve böylece Hz. Peygamber'e bağlanır. Silsilesinde Hz. Peygamber'den sonra Hz. Ali'nin yer aldığı tarikatlara Alevî; Hz. Ebu Bekir'in yer aldığı tarikatlara da Bekrî tarikat denir. Kimi zaman silsilede birbirini hiç görmeyen, aralarında zaman farkı bulunan kişiler peş peşe gelir. Bu durumda, önceki kişinin sonrakini ruhaniyetiyle eğittiği kabul edilir. Bu durum üveysilik olarak tanımlanır.

Tarikat etkinlikleri tekke, zaviye, dergâh, hankah, asitane gibi adlarla anılan yerlerde yürütülür. Her tarikatın asitane adıyla anılan merkez tekkesi, tarikat pirinin bulunduğu ya da gömülü olduğu tekkedir. Tarikata girmek isteyen talibler biat ve inabe adı verilen bir törenle şeyh tarafından tarikata kabul edilir. Talib, bu kabulden sonra mürid olarak tarikatın kural ve yöntemlerine göre eğitilerek manevi yolculuğunu (seyr-u süluk) tamamlar. Tarikatın bu kural ve yöntemlerine adab ve erkân denir. Tarikat eğitimini tamamlayan mürid, şeyhin halifesi olma ve onun adına tarikat etkinliğini sürdürme hakkı kazanır. Tarikatlarda eğitimin başlıca yöntemi zikir ve çiledir. Her tarikatın tac, hırka, kemer ve benzeri giysileri de diğerlerinden ayrıdır.

Tarikatlar düşünce sistemleri, zikir biçimleri ve yöntemlerine göre çeşitli sınıflara ayrılırlar. Düşünce sistemleri bakımından tarikatlar ba-şer' ve bîşer' olarak ikiye ayrılırlar. Ba-şer' (makbul, hak, ortodoks) tarikatlar denildiğinde Kadiriye, Nakşibendiye, Mevleviye gibi sünnî tarikatlar akla gelir. Hurufiye, Kalenderiye, Haydariye ve sonraki Bektaşilik gibi kimi tarikatlar da bî-şer' (merdud, batıl, heterodoks) tarikatları oluşturur.

Zikir biçimleri açısından tarikatlar dörde ayrılırlar: Kıyamî tarikatlar (turuk-ı kıyamiye), kuudî tarikatlar (turuk-ı kuudiye), hafî tarikatlar (turuk-ı hafiye) ve cehrî tarikatlar (turuk-ı cehriye). Kadirler, Mevlevîler, Halvetler gibi zikirlerini daha çok ayakta yapan tarikatlara kıyami tarikatlar; Nakşibendîler ve Melamler gibi oturarak yapanlara da kuudî tarikatlar denir. Nakşibendîler gibi zikirlerini ses çıkarmadan, gizlice yapan tarikatlar haf tarikatlar; Kadirler gibi sesli olarak, açıktan yapanlar da cehri tarikatlar adını alır. Ama bu ayrım çok kesin değildir. Çünkü zaman zaman aynı tarikatın hem oturarak, hem ayakta (Halvetlik gibi), hem gizli, hem de açık zikir yaptığı (Bayramlîlik gibi) görülebilmektedir.

Tarikatlar yöntemleri bakımından da farklı sınıflamalara tabi tutulur. Bunlardan en yaygın olan sınıflamaya göre tarikatlar yöntemleri bakımından tarik-i ahyar, tarik-i ebrar ve tarik-i şuttar denilen üç sınıfa ayrılır. Tarik-i ahyar (hayırlıların yolu), Allah'a ibadet ve takva ile ulaşmak isteyenlerin yoludur. Bu yolu tutanlar oruç, namaz, hac ve Kur'an okuma gibi ibadetleri çok yaparlar. Bu yol Allah'a ulaşmak için çok uzun bir süre çalışmayı gerektirir. Bu nedenle, bu yolla Allah'a ulaşanların sayısı çok azdır. Tarik-i ebrar (iyilerin yolu), Allah'a mücahede ve riyazetle ulaşmak isteyenlerin yoludur. Bu yola girenler, iyi huylar edinmeye, gönlünü arındırmaya, kalbini temizlemeye, iç dünyalarını imar etmeye önem verirler. Bu yolla Allah'a ulaşanların sayısı önceki yola göre daha fazladır. Tarik-i şuttar (coşkuluların yolu), Allah'a aşk, cezbe ve muhabbetle ulaşmak isteyenlerin yoludur. Tarik-i sairin de denilen bu yol, iradeye bağlı bir ölüm üzerine kurulmuştur. Başlıca ilkeleri tövbe, zühd, tevekkül, kanaat, uzlet, sürekli zikir, Allah'a teveccüh, sabır, murakebe ve rızadır.

Tarikatlar, kuruluşlarından itibaren yalnız dinî, tasavvufi bir örgütlenme halinde kalmayarak sosyal, siyasal, kültürel, sanatsal ve askeri birer kurum olarak önemli görevler yaptılar. Ancak 20. yüzyıla doğru eski saflıklarını kaybettiler. Bu nedenle, son dönemlerde şiddetli eleştirilere hedef oldular.

Ahmet ÖZALP


muhterem dervişler, elbette insan bu dünyayı kendi bilgi ve beceri ve tecrübeleri ile görür, ancak unutmamak gerek ki, insanın bilgi ve tecrübelerinde mutlak değildir, bu insanın iç ve dış dünyasını daha iyi anlaması için gittiği bir yoldur (tarik).

ancak bu yol ile insan sadece kendini tanımlayabilir, sizler ise tüm diğer yolları tanımlama gafletinde bulunuyorsunuz ki, işte tefrid noktanız da burası olmuş, ben kesin kanaat ettim.

bundan fazla söylecek sözüm yoktur, meydan sizin, buyrunuz...

vesselam..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 11 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye