Sufiforum.com

Cemaat aynı fikirde, aynı görüşte olacak. Bir mürşidi kamile bağlı tarikat ihvanı gibi, nurcular gibi, İhvanı Müslimin gibi.

Adem Babamıza inanlar ancak akraba sayılabilirler. Bir cemaat değildirler.

Burada konuşulan, bazılarının tarikatleri, bir mürşide bağlı kalıp evde oturanların oluşturduğu kurumlar olarak zannetmesidir. Cevaplar da buna göredir.

Nurculardan farkı, başlarında bir mürşidi kamil bulunmasıdır. Yoksa ne hizmette geridirler ne de şahsi kemalatları kazanmada.

Hatta denilebilir ki ilk iş şahsen kemalat kazanma yolunda gayret sarfetmektir. Bugün de en tesirli vaiz, sağlam bir müslümanın halidir.

Sen kendi kusurlarında önünde dağ gibi dururken iman hizmeti edeceğim de. E Allah demez mi, sen niye önce bana kul olmadın, kendi istidat ve kabiliyetlerini inkişaf ettirmedin de başkaları için çalıştığını zannettin?

hakikaten öyle: "insanı güldürürken düşündürüyor.."

size muhterem dedik, mübarek dedik,

densizlik yapmayın!!

topic'in konusu nedir, sizin cümleleriniz nedir??

madem aklen çürütemezsiniz, alaya almayın!!

ben budistin buda'sını dahi alaya almazken.... siz neleri alaya alıyorsunuz, sanki başka dinin başka mezhebi...

sizin zihniyetiniz budur işte!!

bir de size şak şak tutan diğer insan var.. sözüm ona da.

vesselam..

Bize galiba şakşakçı diyor.

Teşekkür ederim.tarikatı müdaafa edenlere şakşak tutmak bile büyük hizmet.Ayaklarını yalasam azdır.

Aklen çürütememeye gelince...biz elhamdülillâh tarikât hakkında bu kokmuş hezeyanları çürütüyoruz da siz anlamıyorsunuz!Hani tabi değil de aynı fikirdesiniz ya ondandır belki de...

bir budistin budasına bile laf atmazkenmiş...iyi de budistler risaleler yazıp tarikata mı saldırıyorlar?Onlar kafirdir deyip geçiyoruz.Ama siz özellikle ne zaman kendinizi övseniz ardından tarikatı küçümsediğinizden-mirasına konmak için babasını ölü gösteren evlad gibi-size muhtelif şiidetlerde cevap vermek bize düşer.İnsan mağaraya ne şiidetle bağırırsa o şiddette sesini geri duyar.


o getirdiğin ayet-i kerime tıpatıp size uyuyor.Bizim yolumuza üstazlarımıza ilk taşı siz attınız atmaya da devam ediyorsunuz sonra da size o taşlar geri dönünce çok masummuş gibi mazlum rolüne bürünüyorsunuz.

Risalesistler net aleminde her tarafı ele geçirmişken şurada kendi aramızda reddiyye yapmamızı bile çekemiyorlar.

24.mes'ele: “...Risaletü'n-Nur ise, Kur'ân'ın bir mânevî mucizesi olarak imanın esasatını kurtarıyor ve mevcut imandan istifade cihetine değil, belki çok deliller ve parlak burhanlarla imanın ispatına ve tahkikine ve muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden, herkese bu zamanda ekmek gibi, ilâç gibi lüzumu var olduğunu dikkatle bakanlar hükmediyorlar.. O divanlar derler ki: "Velî ol, gör; makamata çık, bak, nurları, feyizleri al." Risaletü'n-Nur ise der: "Her kim olursan ol; bak, gör. Yalnız gözünü aç, hakikati müşahede et, saadet-i ebediyenin anahtarı olan imanını kurtar.." sözünün meali (asıl maksadı) hakkındadır..

öncelikle şu iz'an ve insaftan yoksun haltnamelerle (karıştırmalarla/fasid kıyaslamalarla) milleti Tarikat-ı aliyyeden soğutan (men eden) zata "Âhh" ediyorum !.. eğer "bedii efendi" merhum bunları Tarikat-ı aliyyeye tefaddul (üstünlük) da'va ederek: (sırf) "kıyas ve nisbet" olsun diye dile getirmiş olmasa idi (yemin ediyorum) biz bugün şu itirâzata kıyam etmeyecektik..

imanın suretini kurtaran ma'na; imanın hakikatine erdiren şandan nasıl üstün olabilir?.. hz.İmam-ı Rabbani efendimizin (ks.) tahkiki vech ile: tarikat-ı aliyye istidlal ve burhan ile bilinenleri keşfî ve zarurî (unutulmaz) hale getirir.. mücmel (sathî ve eksik) olan bilgileri de mufassala (ilim+ilham=şelaleye) dönüştürür..

molla said efendi (rh.a) tavzif edilmediği işe hâkim ve muvazzaf bulunduğunu hayal eder.. hali yüzünden haddini aştığından bile haberi yoktur ama bir sultan edası ile cümle alemi kendi muhayyel sarayına ictimaya (toplanmaya) celb eder.. 'nefsül-emr'den cahil ve cemâd (donuk) durumda olan "cemaat" da hazretin yoluna en büyük hakikat deyu seğirtiverirler..

şu efsanevi mürşidin (risalelerin) imanı isbat tahkik ve muhafazaya kudret ve sultası yoktur diyorum size.. imanı "isbat ve tahkik" ancak mürşid-i kamilin hükümranlığı ile "gerçek" olur diyorum..

sizin terâcim-i ahval (istidad karakter mizac) tablonuz var ya ilm-i Nahiv'e vakıfım diye böbürlenen adamın haline benzer.. hani şu denizin üstünde fırtınaya yakalanıp dalgalar şiddetle kayığa vurmaya başladığı zaman "eyvah eyvah şimdi ben ne edecem; bana asıl ilm-i Mahiv lazım mış!.." diyen "kahraman"(!) var ya işte o mağrur kahramanın bi eşi de sizsiniz..

(risalecilere söylüyorum).. biz sizin ekmeğinize ilacınıza kalmadık ağalar; risale-i nur'da tarikat-ı aliyye'yi "tesbih ve evrad" çeker gibi tahfif ve tezyif yoluyla adeta taş yağmuruna tuttuğunuz o meş'um kelimeleri oturun da kendiniz tıkının: bakalım ahirette o gıdadan (itikaddan) neyi gaseyan edersiniz görülür.. o ma'kus ibaratla milleti yegane "Nur Yolu"ndan men edersiniz yazıklar olsun size: katiut'tarik (eşkıya) mısınız yoksa siz!..

bediüzzaman üstad (rh.a) der ki "ben vasf u tarif eylerim..gel şunu oku..anlamadınsa dön dön bi daha oku.." demez ki vasf u tarifden berî olanı ben nice anlatayım?..ya sen nice anlarsın!.. hakiki Evliyaullah (ks.hum) der ki: " Nice ta'rif edeyim vasfını: Gel gir Gönüle.. ki olur Seyr-i Bedîdâr Gönülden Gönüle..."

şak şak şak !...

ne güzel cevab vermişsiniz ağabey...

sizi alkışlıyorum bütün gücümle!

siz gibi samimi muhafızlar olsun da kendim onların şakşakçısı olayım makam olarak yeter.

ve Şeyh mahmud el şabbat (k.s) hz.lerinin bir dizesini biraz değiştirerek ekleyeyim:

...ve Tarikatın münkirlerine deki: gidin kininizle!
mahza rehberlerimizdir meşâyıh ve kafidir bizlere...

sizi ve tüm insanları cehennemden kurtaracak olan, ne mürşididir, ne şeyhidir, ne üstadır; sadece ve sadece ihlas ile yapılmış ve yaşanmış amelidir.

senin amelin, tüm bunları sana yardımcı da yapabilir, düşman da...

hz. peygamber efendimiz (sav), çok sevdiği kızına ne der : "Ey Fatıma! Amelinle kendini ateşten kurtar. Yoksa ben de seni kurtaramam!"

Efendimiz böyle söylerken kendi kızına, siz hangi B planından bahsedersiniz.

hz. peygamber (sav) yine der ki : "nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz, öyle haşr olursunuz"

demek ki, kimsenin elinde sihirli değnek yok! herkesin sihirli değneği kendi amelinden başkası değildir.

madem vakıf değilsiniz Risalelere, böyle konuşup da bari nifak tohumları ekmeseniz...

gayet eminim ki, sizin burdaki yazılarınızı ve şak şaklarınızı muhterem mürşidi kamiliniz görse tasvip etmez!

sevgili gumul'un kelamı gumul gumul ediyor maşallah barekallah..

Başka bir forumda risalesitler tarikatlara hakaret ettikleri zaman oradaki sözde tarikatçılır dillerini yutup konuşmuyorlardı...Ama Elhamdülillâh bu forumda cevab vermekten çekinmiyorlar zaten o yüzden üye oldum.
Risâle-i Nûrların tarikât/irfân karşısında taşıdığı gizli tehlikeyi anlayıp anlatmazsak mes'ûl oluruz.

"Mirasına konmak için babasını ölü göstermek isteyen hayırsız evlat" tabiri çok hoşumuza gitti. Bunu kullanabiliriz her yerde, dikkkat!