Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 99 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 10  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık mektup..
MesajGönderilme zamanı: 25.02.10, 12:08 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 19.09.09, 21:50
Mesajlar: 105
Meselenin özünü münazara ediyorsunuz...

lakin işin "usta" ları sustuğu sürece bir arpa boyu yol alınamayacaktır...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık mektup..
MesajGönderilme zamanı: 26.02.10, 10:58 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
tanhu yazdı:
Muhteremler,
En güzelini yapıyorsunuz, fikirleri mihenge vuruyorsunuz.

Amma şu varki, her meseleyi kendi kriterleri içinde mihenge vurmak lazım gelir, ör: hepsi fizik olmasına rağmen, kuantum fiziğini, klasik newton fiziği ile mihenge vuramazsınız, vursanız da zaten sonuç çıkmaz, tıkanırsınız. aynen öyle de,

sizin fikir yürüttüğünüz kriterler, zahirden hakikate geçmek için iki suretten 1. surettir.

Risaleler ise bu iki suretten 2. surette yoluna devam eder.

alıntı aşağıdır.

kaynak : http://www.erisale.com/#risaleContentId_1710064662 (bu 29.mektubun 4 noktası sizin burda konuştuğunuz konuyu ihtiva etmektedir, cevabı da aslında bu 4 noktanın 4'ünün içindedir.)

Sahabelerden ve Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiînden en yüksek mertebeli velâyet-i kübrâ sahibi olan zâtlar, nefs-i Kur’ân’dan bütün letâiflerinin hisselerini aldıklarından ve Kur’ân onlar için hakikî ve kâfi bir mürşid olduğundan gösteriyor ki, her vakit Kur’ân-ı Hakîm, hakikatleri ifade ettiği gibi, velâyet-i kübrâ feyizlerini dahi ehil olanlara ifâza eder.

Evet, zâhirden hakikate geçmek iki suretledir:

Biri: Tarîkat berzahına girip, seyr ü sülûk ile kat-ı merâtip ederek hakikate geçmektir.

İkinci suret: Doğrudan doğruya, tarîkat berzahına uğramadan, lûtf-u İlâhî ile hakikate geçmektir ki, Sahabeye ve Tâbiîne has ve yüksek ve kısa tarik şudur. Demek, hakaik-i Kur’âniyeden tereşşuh eden nurlar ve o nurlara tercümanlık eden Sözler, o hassaya mâlik olabilirler ve mâliktirler. (Said Nursi- Mektubat - 28. Mektup, 3. Mesele, 4.Nokta)


sizler şimdi değil 2 sayfa, 2000 sayfa da yazsanız bu tartışma devam edecektir. nihayetinde aynı hakikate giden 2 yoldan birini, diğer birine vurdurmak kasdıyla tartmak istersiniz.amma bu metod yanlıştır.

size kolay gelsin diyorum,

vesselam....


Mübarek denileni anlamamışız gibi aynı şeyi nakledip duruyorsun. Sahabeler feyzi bizzat kaynağından alıyordu. Efendimiz kalbimde ne varsa, Ebubekir'e akıttım buyurmuşlar. Sen şimdi bizzat kaynaktan ne alabileceğini zannediyorsun? Bu feyiz ve bereketler mürşidi kamillerde kalpten kalbe akarak bugüne kadar gelmiştir. Şimdi usul, esas bir mürşidi kamilin gönlünden o feyiz ve bereketleri almaktır. Bugüne kadar tüm İslam büyükleri bu esas ile hareket etmişlerdir. Kimse kitap okuyun kafi dememiş. Mevlana Halidi Bağdadi hz.leri risalelerde yazanlardan çok daha fazlasına sahipti ama o mürşidi kamil aradı, buldu.

****

"Sahabelerden ve Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiînden en yüksek mertebeli velâyet-i kübrâ sahibi olan zâtlar, nefs-i Kur’ân’dan bütün letâiflerinin hisselerini aldıklarından ve Kur’ân onlar için hakikî ve kâfi bir mürşid olduğundan gösteriyor ki, her vakit Kur’ân-ı Hakîm, hakikatleri ifade ettiği gibi, velâyet-i kübrâ feyizlerini dahi ehil olanlara ifâza eder."


Bir soru:

Sahabeler neden meşhur evliyalardan, müctehidlerden daha üstündür?

Feyzi bizzat hz. Peygamber'in kalbinden aldıklarından mı yoksa yukarıdaki nakil gibi Kur'an'dan tüm hisselerini aldıklarından mı?

Bu soru meseleyi halledecektir bize göre.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık mektup..
MesajGönderilme zamanı: 26.02.10, 11:22 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Tasavvufun özünü teşkîl eden bu salâhiyet ve iktidârın, Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’ın hayatında, böyle kalbden kalbe, ferdden ferde intikâl keyfiyetini anlayabilmek için, O mübârek varlığın hayat ve faâliyetlerinin umûmuna toptan bir bakış atfetmek lâzımdır.

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hayatın her sahasında üsve-i hasene olduğu gibi, insanları terbiye ve tezkiye etme konusunda da en güzel bir örnektir. O’nun, peygamber olarak pek çok vazîfe ve salâhiyeti bulunmaktadır. Ancak bunlar içerisinde Cenâb-ı Hakk’ın, O’na verdiği şu dört vazife temâyüz etmekte ve daha da ehemmiyet kazanmaktadır:

1. İlâhî vahyi almak. Rasûl-i Ekrem Efendimiz, Allâh Teâlâ’nın, ekseriyetle Cebrâil -aleyhisselâm- vâsıtasıyla gönderdiği ilâhî kelâmına mazhar olmuştur. Cenâb-ı Hakk’ın dileyip lutfetmesiyle vâkî olan bu vahye muhâtab olma keyfiyeti, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in dâr-ı bekâya irtihâliyle nihâyete ermiştir.

2. Kur’ân-ı Kerîm’le nâzil olan ahkâm ve hakîkatleri, hadis-i şerîflerde ve Siyer-i Nebî’de vârid olduğu üzere şerh ve îzah etmek. Rasûlullâh’ın bu ilmî salâhiyeti (otoritesi) müctehidler tarafından devâm ettirilmiştir.

İlâhî ahkâmın şerh ve îzâhı, beşerî hayâtın yeni îcâp ve ihtiyaçları karşısında “ictihad” adı altında devâm edip gitmektedir. Ehli bulunmadığı durumlarda bu keyfiyet, bâzan rafa kalkmış gibi görünse de, ona âit lüzûm ve zarûret hep bâkî kalmıştır. Bu vazîfe, ictihad makâmına erişen âlimlere âittir.

3. Dînin emir ve nehiylerini müessese ve nizâm hâlinde tatbîk eden ve canlı tutan idârî otoriteye sâhip olmak. Bu da halîfeler (ulü’l-emr) tarafından devralınıp devâm ettirilmiştir.

4. Ruhlarda tasarruf etmek sûretiyle insanların iç âlemini tezkiye edip düzeltmek. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e âit olan vahyi nakletme dışındaki bütün vazifelerin O’nu tâkip edenler tarafından bir şekilde devam ettirilmesi nasıl matlûb ve mecbûrî ise, O’nun, insanların iç âlemini tezkiye edip düzeltme vazifesinin de nihâyete ermemesi ve bunun meşâyıh tarafından kıyâmete kadar devam ettirilmesi aynı şekilde matlûb ve mecburîdir. Çünkü müminlerin sâdece zâhirinin değil, bâtınının da temizlenmesi, ancak ve ancak bu sûretle mümkün olabilmektedir. İşte tasavvufî usûl ve esasların ana menşei, rûhu Kur’ân ve hadislerde mevcûd olan bu nebevî faâliyetin her zaman ve mekânda temâdîsinden ibârettir. Meşâyıh zümresi ve onların kesintisiz devâm etme gerçeğinin kaynağı, bu îcâb ve ihtiyaçtır.

Osman Nuri Topbaş Efendi


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık mektup..
MesajGönderilme zamanı: 09.03.10, 09:51 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Ebu Hanif yazdı:
Meselenin özünü münazara ediyorsunuz...

lakin işin "usta" ları sustuğu sürece bir arpa boyu yol alınamayacaktır...


Konuş bre "usta" !...

***

Azîz kardaş ;

Bu konuda gelen vâridatınızı Allah rızası için paylaşmağa devam edin...

Rabbim tesirini halkeyler inşaaallah...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık mektup..
MesajGönderilme zamanı: 10.03.10, 03:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
hocam -estağfirullah- varidata ne hacet ki,
malumun îlamı için buyrunuz:

13- mes'ele: arz ile arş (ve Kabe ile cami) arasında ne kadar fark varsa yol tıfılları ile hakiki hâdîler ve hüdâiler arasında o kadar fark vardır..

çağımızda matbuat iyice gelişti.. teknolojik imkanlar.. reklam araçları.. propaganda yolları.. git gide çoğaldı.. ve artık risaleler herkese bir tık ya da alo kadar yakın.. bu fakir der ki: eğer said efendinin (rh.a) tarikat ve mürşid hakkında serd ettiği görüşler kendi zamanında şayi' olsa idi muasırı (o devirde) olan ulular (ks.hum) ayağa kalkar onu mutlaka sığaya çekerlerdi ve da'va ettiği şeyden de kendisini men ederlerdi.. said efendi (rh.a) iman ve islam esaslarını asrın ukalasına (akıllılarına) tafsilatıyla talim ve tarif eylemiş ve bu hususta sayısız misaller meseller ve temsiller ortaya koymuştur.. makaleleri edebidir hikemidir irfan duygularıyla yazılmıştır amma velakin ilmî derinliği yoktur.. zahirin teşhirinden öteye gitmez.. hayretli ve hakikatli değildir.. tavr-ı aklın verasına kademi yoktur -yani kısacası- sözün bittiği yer hakkında (ne rivayet ne dirayet) hiç bir şey ortaya koyamaz.. risale-i nur'un dâisi olduğu yol "sûreta kesrette vahdeti" göstermektedir.. ama bu yol (fiilen) asırlar sürer.. (ve zaten) ilmel-yakin bile îras edemez zira canlı rehber değildir (tasnifattır..) bırakın teharri ve tetebbuatla kat etmeyi; o yol -mahza- ibadet zühd ve perhizle bile aşılamaz -zira- insan ömrünün kifayet edemeyeceği kadar uzun ve meşakkatlidir.. "said efendiye (rh.a) ömür kifayet etmiş ya bize de yeter!..(bizde o yolla yetişiriz)" derseniz cevap şudur: süluksuz cezbe ve hesapsız ilham insan ömrüne zamm olursa köydeki annanemin bile kendi çapında "bediüzzaman" olması makul hale gelebilir.. (ve hem bakalım: said efendi (rh.a) yolun ne kadarına 'yetmiş ya da kalmış' onu ahirette hep beraber göreceğiz.. derim..) bir yerde ilmel-yakin bile mücerred zühd u perhiz ve kütüb ve tasnifatla hasıl olamadıktan sonra aynel-yakin ilmi nasıl ve nereden hasıl olacak?.. heeerr ikisi de mürşid-i kamilin teveccüh ve irşadına vabestedir.. tamam mı !.. risaleler şöyle dursun; said efendinin (rh.a) kendisi bile o hususta insanlara bir şey veremezdir zira irşad yetkisi ve teveccüh sultası yoktur.. said efendi (rh.a) bugün yaşasa idi fethullah gülen hocaefendi gibi bir kürsi adamı (gözü yaşlı gönül ehli bir hatib/vaiz olurdu..) ötesi yok o kadar !.. bunların ikisi de o devrin meşayıhı (ks.hum) yanında birer (abi kardeş) tıfıldır.. bugün mevlana Mahmud efendi hz.nin (ks.) yanında da (te'dib ve tezkire muhtaç) tıfıldır bu zatlar.. sözümün ne ma'naya dair olduğunu merak edenler açıp Mektûbat-ı Rabbani okusun.. başka bir şey demiyorum..

***

not: benim mütedâvel bir titrim yoktur..
binaenaleyh sözümden titreyecek (tınlayacak) olanlar;
ancak 'lerzendegân' olanlardır..(bâb-ı Mürşid'de titreyenler)..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık ihtar !..
MesajGönderilme zamanı: 10.03.10, 23:07 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
Sevgili muhterem hocam Kudsî efendi,

demişsiniz ya Üstad için, bugün yaşasaydı kürsü adamından öte olmazdı,
50 yılda bu kadar ne değişti?? tüm medreselerin kapıları; ilmen, fikren ardına kadar açıldı da, taa Mevlana hazretlerinin zamanına mı ulaştık, benim haberim yok!

demişsiniz ya ilmi derinliği yok,
efendi, herkes o nurların ilmine vakıf olacak diye bir kaide yok!!
ilim sahibi için, anlayanı için vardır, gayrısı için boş bir lakırdıdır...!

Kur'an-ı Azimüşşan'ı bu kadar güzel tefsir etmiş bu kitaplar ile tekrar hayat bulmuş bu fakir, elbette sizin bu laflarınızı da sinesine çeker.

müsadenizle ben yine Üstad'ın bundan 60-70 yıl önceki bir sözünü nakledeyim buraya, hep böyle bir yazı okudukça aklıma hep bu sözleri gelir.

"Çünkü bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti miktarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmeyip bozmuyor, kendini mazur biliyor; ondan nizâ çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder; ehl-i dalâlet istifade ediyor.

İstanbul’da malûm itiraz hâdisesi ima ediyor ki, ileride, meşrebini çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm bazı sofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u cah vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etbâlarının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler; belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hadiselerin vukuunda, bizlere, itidâl-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarını çürütmemek gerektir. Said Nursi. (Kastamonu Lahikası)

vesselam...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık ihtar !..
MesajGönderilme zamanı: 11.03.10, 04:09 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
"..İstanbul’da malûm itiraz hâdisesi ima ediyor ki, ileride, meşrebini çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm bazı sofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u cah vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etbâlarının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler; belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hadiselerin vukuunda, bizlere, itidâl-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarını çürütmemek gerektir. Said Nursi. (Kastamonu Lahikası).."


şu paragrafda sufiyyun ve ehl-i irşad ve ehl-i hak için sıralanan sıfatlara bakınız:

1- meşrebini/kendini çok beğenen: kibirli..
2- hodgam: bencil..kendi keyfine düşkün..
3- nefs-i emmaresini öldürememiş: an-asl gavur tıynette..
4- hubbu cah vartasında: makam ve şöhret ve rütbe düşkünlüğü uçurumunda..


said efendiye (rh.a) birisi çıkıp şunu diyemedi mi acaba: " ey mübarek zat-ı şerif!.. insan hem ehl-i irşad ve ehl-i hak olacak hemi de şu dört sıfatla ittisaf edecek; bu ne yaman/sakat çelişkidir?.. böyle mütenakız şey olur mu!.. efendim, kelamınızda galat vaki' olmuş tashih eyleyiniz lutfen: Allah'ın rızası ve Hakk'ın hakkı içün..."


güzel kardeşim, biz risale-i nur ile hidayete eren, manasıyla hayat bulan ve kendisini o yolda mutlu hisseden müslümanlara bir şey demiyoruz.. (hidayette ve hizmette olan herkese es-SELAM olsun..) biz, risalelerde var olan mugalatalara (bir takım yanıltıcı ve haksız beyanatlara..) ve bunları mesnedsiz (körü körüne) müdafaa eden ve müdafaa edeyim derken de üstad'ı (rh.a) bütün gavsların imamların müceddid ve kutubların üzerine tafdil eden ve risaleleri de mutlak mürşid ve tarikat yerine 'kaim' sayan akılsız fanatiklere itiraz ediyoruz.. ve itiraz ederken de 'kelamı' akl-ı meaş ve nefsa (enaniyete) bina etmiyoruz; akl-ı küll ve nefsi'l-emre (işin aslına esasına..) dayandırıyoruz..

bizler râviyiz tûtîyiz âletizdir; elhamdülillah..
Azizlerimizin (ks.hum) dediğini deriz; şahiddir Allah..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık ihtar !..
MesajGönderilme zamanı: 11.03.10, 10:23 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Tarikat münkirliği ve Mehdi propagadandası gibi hâdiseler gösteriyor ki, ileride, meşrebini çok beğenen ya da kendine pay çıkarmayak isteyen bazı zâtlar ve hodgâm bazı nurcu ağebeyler... diye bir başlangıç olsa idi bizce sözler bir kıymet kazanırdı. Yoksa bize göre bir anlam ifade etmiyor ve hakikat olarak da görmüyoruz.

Saidi Nursi hz.leri velilerdendir, yedilerden hatta vefatına yakın üçlerden olduğunu duymuş idim. Ama ne zamanının kutbudur ne de yeganesidir. O zamanın sorularına cevaplar vermiş, gençlerin imanına hizmet etmiştir.

Seyrü süluk öncesi döneminde bir meczupluk olabilir. O zamanlar kendini Mehdi zannediyor da olabilir, fakat sonradan bundan vazgeçmiş olduğunu düşünüyorum. Malum ondan sonraki işler çoğu abilerin hatıralarına dayanır.

Bir abi bana Mehdi olduğunu ima etti derken, diğer bir abi, bana Mehdi'yi sen göreceksin dediğini söyler. Hatıralardan kendine uygun geleni seç dur!..

Mehdi gelmedikçe, Saidi Nursi hz.lerinin onun öncüsü olma durumu geçerliliğini yitireceği için, nurcular onu Mehdi bilmek isteyeceklerdir.

Mehdi değildir, onun öncüsü olma durumu ortadan kalkmış olsa da biz yine hazreti seveceğiz. İfrat edenler durumlarına uygun kendilerine bir yol haritası arayacağa benzer.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık ihtar !..
MesajGönderilme zamanı: 11.03.10, 11:22 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
Mübarekler,

Talip hocam der: Said Nursi velilerdendir, hatta üçlerdendir diye işittim,

Kudsî hocam der: merhumun yazdıkları zahirendir, ötesi yok, bu zamanda yaşasaydı bir kürsü adamı bir gönül eri olurdu ötesi yok.


Siz bikere Üstad'ı hangi kefeye koyarsanız koyun, Üstad kendini, Risale-i Nur'ların aciz bir talebesi yerine koyar.

bir zaman, yine Üstad hapishaneymiş, yanındaki mahkumlardan biri onun düşünceli halini görünce demiş ki "hocam üzülmeyin, hz. mehdi gelecek hepimizi kurtaracak" Üstad da demiş ki o mahpus arkadaşına :" hz. mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun"

bunlar söylenecek belki en son sözler, kimsenin makamı; kimsenin elinde de değil, dilinde de değil, buraya yazdığı yazılarda da değil. Allah bilir...

Bu fakiri ilgilendiren Risalei Nurlar ve şahsı manevisidir.

vesselam...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mürşid'in ve Tarikatin lüzumu beyanında açık ihtar !..
MesajGönderilme zamanı: 11.03.10, 11:52 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Sizi bilmem ama ağbeylerinizi neyin ilgilendirdiği herkesin malumu. Gören gözler görüyorlar..

Hazretin durumu alakalı olarak, Eski Said ve Yeni Said dönemi arasında hal olarak da bir fark olduğunu söyledik.

Biz kendi kafamızdan bir şeyler de yazmış değiliz.

Herkes birilerini dinliyor. Elhamdülillah biz maneviyat ehline kulak vermişiz. Siz ise birilerinin risale yorumlarından memnun olabilirsiniz.

Makamı biz biçmedik. Makam ehli zatların görüştükleri bir meclis vardır. Abiler belki buralardan uzaktır, zanlarıyla konuşmaktadırlar ama o meclise devam edenler halen vardırlar. O yüzden kim kimdir bilinmektedir bazılarınca.

Abiler, risaleciler hizmet ediyorlar, muhterem, mübarek insanlar, buna sözümüz yok. Fakat iş zahirde kaldı mı, hükümlari zahir ulema gibi olacaktır.

Saidi Nursi hz.leri belki İsevi ve Hz. Ali meşrep olmasından kaderi onlar gibi olmuştur. Taraftarlarınca ifrat bir sevgi ve yüceltme görmüştür.

Yine bir abiden hatıra naklettiniz. Abilere iş kalsa!..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 99 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6 ... 10  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 8 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye