Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 36 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Tarik-i NURSİ
MesajGönderilme zamanı: 01.01.10, 09:18 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
sufi7007 yazdı:
Alıntı:
Birinci Hatveye: فَلاَ تُزَكّوُا اَنْفُسَكُمْ âyeti işaret ediyor. 53. NECM: 32. Ayette...
32. Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.

İkinci Hatveye: وَلاَ تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللّهَ فَاََنْسَيهُمْ اَنْفُسَهُمْ âyeti işaret ediyor. 59. HAŞR 19. Ayette...
19. Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.

Üçüncü Hatveye: مَا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَ âyeti işaret ediyor. 4. NİSA 79. Ayette...
79. Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.

Dördüncü Hatveye: كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ âyeti işaret ediyor. 28. KASAS 88.Ayette...
88. Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.

Birinci Hatve (adım; basamak; aşama) : "Acz" denmiş idi.
İkinci Hatve(adım; basamak; aşama): "Fakr" denmiş idi.
Üçüncü Hatve(adım; basamak; aşama): "Şefkat" denmiş idi.
Dördüncü Hatve(adım; basamak; aşama): "Tefekkür" denmiş idi.

Şimdi güya "eşi görülmedik tarikatın temel taşları" olan şu terimler ile alaka kurulmaya çalışılan ayet bölümlerinin ne alakası var ? Nasıl bir yapı ki bu gelmiş-geçmiş hafi tarik (Nakşbendiyye) ve cehri tariklerden ( Kadiriyye; Rifaiyye; Halvetiyye; Çiştiyye; Mevleviyye...) "daha eslam-daha kısa ve daha geniş bir yapı teşkil edecekmiş.

Ülkemizin İslami fikir ortalaması -kültür manasına- hakkında acı bir örnek...



said nursi hz. tarikat kurmuşmudur bilemem.bunları belki bir tarikat kurmak adına değil,kendi ulaştığı hakikatler olarak dile getirmiştir.Yukardaki ayetler ile onların işaret ettiği,kişide uyandırdığı duygular alakasız değildir kanımca.

birinci adımdaki;"kendinizi tebrie etmeyin" ile" acz" elbette alakalıdır.çünkü kul hata işler.kendisini hatadan beri görmek,aczle bağdaşmaz."insan nefsini müstağni görünce muhakkak azar."der kuranı kerim.bir aciz olduğunu,hatadan beri olanın yalnızca Allah olduğu şuurunun kalpte uyanması, küçümsenecek bir idrak değildir.

2. adımdaki,Allahı unutan,Allahında onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın ayetinin tefekkürü,kişide fakr duygusunu ortaya çıkarıyor olabilir.Şöyleki;Allahı daim hatırda tutan,kendi fakirliğini idrak eder elbette.yalnızca Allaha muhtac olduğunu bilir.

3.adımdaki;sana gelen iyilik Allahtandır ayetinin murakabesi ile;Allahın şefkatinin enginliğini idrak,

4. adımdaki,onun zatından başka herşey helak olucudur ayetinin murakabesi neticeside tefekkür meyvesini veriyor olabilir.

nitekim nakşi tarikı murakabelerindeki ayeti kerimelerin tefekkürü ile de ancak nakşi nisbeti denilen yoldan kalbe gelen bilgilerle zahiren alakasız gibi görünen ayetler ve haller arasında öyle alakalar keşfedilir ki daha önce alakası olduğu farkedilemez.

bununla birlikte,said nursinin keşfettiği bu yolun müntesiplerince uygulanabilirliği ne derecedir bilemem.bu ayetleri murakabe edebilmek için öncesinde nasıl bir batın tasfiye ve tezkiyesi uygularlar bilemem.Aksi halde söylenenler havada kalır efendim.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 12.01.10, 10:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Alıntı:
Altınoluk: Bu tartışmanın içinde çok söylenen; "zaman tarikat zamanı değil zaman imanı kurtarma zamanıdır" şeklinde bir söz var siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu sözü?

Prof. Dr. Mustafa Kara: O söz 1925'ten sonra söylendiği için o günün şartlarında doğru bir sözdür. O günlerde yani 1925-30'lu yıllarda zamanımız tarikat zamanı demek mümkün değildi. Ama daha sonraki yıllarda şartlar değişmiştir. O kadar değişmiştir ki 1925'te tekke ve zaviyeleri kapatan CHP'nin 1970'li yıllarda Genel Başkanı olan Bülent Ecevit "tarikatlar serbest olmalıdır" demiştir. Efendim bu söz takiyye midir, politik bir demeç
midir, iki yüzlülük müdür, samimiyetten uzak mıdır? Tartışılır.
Önemli olan bu sözü söylemiş olması, şartların ne denli değiştiğini gösteriyor. Dolayısıyla bu sözü söyleyen Said-i Nursi bir derviştir. Onun yazdığı eserlere baktığınız zaman fevkalade güzel tasavvuf kültürü vardır. O anlamda bir derviştir. Benim kanaatim şudur; eğer tekkeler yasaklanmasaydı, Said-i Nursi'nin ekolü bir tarikata dönüşürdü. Şu anda Nurculuk bir tarikat değildir. Ama rahat bir zeminde bulunsaydık o Risaleyi Nur Külliyatı'ndaki o tasavvufi muhteva bir tarikata dönüşecekti ve belki biz Saidiyye, Nursiyye tarikatı ile tanışacaktık.

* Prof. Dr. Mustafa KARA Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Kürsüsü öğretim üyesidir.


Çok önemli bir değerlendirme ; çok önemli bir ağızdan...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 29.01.10, 17:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Cübbeli Ahmed Hoca'nın röportajına gelen tepkiler ve yapılan yorumlardan sonra Risaleciler arasında tasavvufa yönelik ilginin arttığını anlaması ile bir çıkış yolu aradığı gözlemleniyor. Bunun ilk işareti MoralFM'in mülakat daveti olarak kabul edilebilir.

Cübbeli Ahmed Hoca'nın röportajı ile başlayan süreç bakalım nereye gidecek?


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 30.01.10, 04:37 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
mustafa kara hoca ne demek istemiş anlamadım tarikat sonradan teessüs etmez ki mütevassıl silsile lazımdır ona..

şimdi molla said efendiyi ve kitabı risale-i nur'u nereye koyacağız, yere mi sığdıralım göğe mi kaldıralım bilemiyorum..

fakat bana sorarsanız 'bediüzzaman' ifadesi bile ona haksızlık ve şanında büyük bir abartıdır.. yani, parantezi içinde: müceddid müctehid allame-i cihan eşsiz deha kıyassız âdem vs. gibi 'ıtlak üzere' aklına geleni koy, ver gazı öyle bir tabir..

biz diyoruz ki: hazret ibadet ve keramet sahibi bir velidir ve belki -özel sıfatı- meczub (cezbesi galip) bir alimdir, kalem ve kelam erbabı olduğu için de akranı (meczûbin) içinde elbette mümtaz bir yeri vardır olabilir..

said-i nursi hz. -meşreben- melami neşesinde güzel bir aşıktır iyi bir derviştir ama yolu tarikat-ı aliyye değil dimdirek cezbedir öyle olunca da 'mazur galat'tan hâlî değildir: maalesef kardeşlerimiz bu noktayı anlayamadılar..

[insanın başında anlayıp anlatanı olmazsa bu da normaldir tabii..]


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 30.01.10, 19:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
TûTî yazdı:
mustafa kara hoca ne demek istemiş anlamadım tarikat sonradan teessüs etmez ki mütevassıl silsile lazımdır ona..


Sizin için tabii ki sislsilesiz bir tarikin garabetini anlamak çok kolay.

Ancak zamanın bir tanesi diye reklam edilen bir müslüman alimi dini konulara azıcık meraklı bir genç irisinin önüner koymak üzere (sizin kadar tasavvufu bilen birisi öne atılıp da) Mevlâna Halid Bağdadi'den uveysilik ile hoplatarak bir silsile uyduruverseydi... anlatamazdık hiç kimseye...

İki rüya ve bir cübbe ile olurdu sana taş gibi bir tarik-i nursiyye... (Zaten malum ki cübbe de hazır)
:D


Allah koruyor...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 31.01.10, 00:33 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
TûTî yazdı:
mustafa kara hoca ne demek istemiş anlamadım tarikat sonradan teessüs etmez ki mütevassıl silsile lazımdır ona..

şimdi molla said efendiyi ve kitabı risale-i nur'u nereye koyacağız, yere mi sığdıralım göğe mi kaldıralım bilemiyorum..

fakat bana sorarsanız 'bediüzzaman' ifadesi bile ona haksızlık ve şanında büyük bir abartıdır.. yani, parantezi içinde: müceddid müctehid allame-i cihan eşsiz deha kıyassız âdem vs. gibi 'ıtlak üzere' aklına geleni koy, ver gazı öyle bir tabir..

biz diyoruz ki: hazret ibadet ve keramet sahibi bir velidir ve belki -özel sıfatı- meczub (cezbesi galip) bir alimdir, kalem ve kelam erbabı olduğu için de akranı (meczûbin) içinde elbette mümtaz bir yeri vardır olabilir..

said-i nursi hz. -meşreben- melami neşesinde güzel bir aşıktır iyi bir derviştir ama yolu tarikat-ı aliyye değil dimdirek cezbedir öyle olunca da 'mazur galat'tan hâlî değildir: maalesef kardeşlerimiz bu noktayı anlayamadılar..

[insanın başında anlayıp anlatanı olmazsa bu da normaldir tabii..]


muhterem hocam,

risale-i nur'ları ne yere koymak, ne de göğe sığdırmak doğru olmaz!
olsa olsa akla sığdırmak gerek, zaten akla giren sonra kalbe yolunu bulur inşallah.

hem zâtınıza sorsak "bediüzzaman" haksızlık ve abartı ama şu milyon kadar gence ve ihtiyara sorsak, tam yerinde ve tam anlamında..!
kaldı üstad bu mahlayı kendi koymamış, onu sevdiklerinden ve kendilerinden üstün tuttuklarından koymuşlar.

kaldı ki sizler demez misiniz, şeyh'in hatası, muridinin sevabından iyidir.

yine kaldı ki, tarikat tarikat der bunu basa basa söylersiniz şu zamanda,
bundan gitsek 2-3-5 yüzyıl öncesine, bugünün ehl-i tarik gençleri acaba geçebilirler miydi
o zamanların dergah-ı tarikat-ı aliyye'lerinin kapılarının eşiklerinden...?

o zaman bırakın her derviş gibi herdem kendi nefsine baksın, kendi nefsini yersin, kendi nefsine sövsün.

Allah yolunuza nur yağdırsın....vesselam.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 31.01.10, 05:51 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
1- sahih mürşid ve essah tarikat kişinin 'kendinden menkul' rüyası veya ibaresi ile sabit olmaz; cenab-ı Allah ibadına akıl vermiş nizam vermiş ne içün? alemde vaziyeti sıhhati teharri ederken isabet semtine irgörsün deyu.. şimdi, müddei ile muhakkik beynini tefrik u teşhis edemeyen âdem esasen âdem değil hayvanat makulesidir.. ki o hususda 'samimi teşne' bir mü'minin firaseti dahi tarife hacet bırakmaz.. mesela, bir insan kıpkızıl kafir olsa ama alemde hak dini ciddiyet ve samimiyetle teharri eylese cenab-ı Hakk ol kulunu behemahal İslam'a îsal eyler: (misali çoktur) samimiyet ve ciddiyet bir kafire bu denli faide sağlıyorsa samimi ve ciddi bir mü'minin (isterse en cahil avamı olsun) sahih mürşid ve essah tariki bulması bi-tarikılevladır..

2- tarikat-i aliyyeye intisab keyfiyeti ile kişi evvel-emir (herşeyden önce) sahih nisbet ve salim biat vecibesini ihraz eyler ve kişi "..kûnû meas'Sadıkîn.. / Sadıklarla beraber olun..",, "..vebteğû ileyhil vesîlete.. / O'na ulaşmak içün kendinize vesile arayın.." vefkınca (İlahi emirlerin gereği üzre) vacib olan vesile'yi (kılavuzu) iltizam edip maiyyetini belirler.. ve kişi, ancak bu suretle 'dalaletten sakındırıcı ve fırka-i nâciyeden olmayı' salık verici kamu nassların emirlerine imtisal manasına duhul eder.. siz şimdi ne anlıyorsunuz " madem Ricalullah kâmetinde mücahedeye takat yetiremiyeceksiniz ve hem o kübera saflarında da yeriniz olmayacak öyle ise sizin bu nisbet ve aidiyet ısrarınız gereksiz ve anlamsız bir iştir (!).."haşa sümme haşa!..

3- said-i nursi hz. ilm-i kelam'da müceddid ise (misal) 'Vücud' bahsine cedîden veya tahkikan ne ma'na getirdiğini gösterin de bir bakalım inşallah.. evet, o lakaba ben de kendime göre bir ma'na yükleyerek soruyorum: bediüzzaman hz. (zamanın o güzel meczubu) şu fevkal-muhaddid / arşın ötesi hakkında acaba neler söylüyor?.. hz.İmam-ı Rabbani (ks.aziz) arşın verasını (daha mürşidi berhayat iken) tafsilatı ile dermiyan ediyor, urucu esnasında müşahede eylediği ve makamlarını zikrettiği o zatlara bakıyorsunuz cümlesi yûce tarikat ricali; uluların gittiği yol berzah (boru) değil bârigah-ı Zat-ı Kibriya'dır efendi!..

4- imdi, aksal-gaye (ve onun gereği) ulularla maiyyettir.. muallakta (kendi başına) kütüb ve resail okumak ise gayeden yana bir şey hasıl etmezdir.. misal, bir âdem beher ay risale-i nur'u hatm eylese (yahut dinlese) o hatim ve mütalaa bir pir-i muğân'ın (şeyh-i kebir: Mevlana Mahmud efendi hz.nin) ruha saldığı yarım nazar kadar olmaya.. said-i nursi hz. bir mütefekkir ve nasihatgû'dur ama irşad tasarrufu, yetiştirme yetkisi yoktur.. risale-i nur dahi (isterse ilham mahsulü olsun) mürşid mahallinde değildir.. zira: kitab-ı sâmittir, hz.Mürşid ise kitab-ı natıktır o Huu deyu adamın yüzüne bir hohlasa ona Leyla (hakiki sevgili) yolunda Mecnuniyet (kendinden geçme) gelir.. (ki bu daha ilk adımdır..) risale-i nur'da bu nazarı kimya var mıdır a güzel TanHuu?..

5- "neğamat-ı ümm (annenin nameleri) ile ninniden sabiye hoşhal gelir" dediler aynı surette kitab-ı natık olan Mürşid'in elhan (sesleri) ve manzarı (siması) ile etfal-i tarik'in (tarikat veledlerinin) sinelerine nay gibi revzenler ve delikler açılır Cafer-i Sadık efendimiz buyurur ki: "ol revzenlere (derun-i kalbe) iyi bak Allahu Teala derûndan müşahede olunur.." işte hz.Mürşid'in işi budur: ameliyat ve hafriyat ve hark ve iltiyam... risale-i nur'da (kitab-ı samit ve camidde) bu neşter ve operasyon mevcud mudur a güzel TanHuu!..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 31.01.10, 10:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
TûTî yazdı:
1- sahih mürşid ve essah tarikat kişinin 'kendinden menkul' rüyası veya ibaresi ile sabit olmaz; cenab-ı Allah ibadına akıl vermiş nizam vermiş ne içün? alemde vaziyeti sıhhati teharri ederken isabet semtine irgörsün deyu.. şimdi, müddei ile muhakkik beynini tefrik u teşhis edemeyen âdem esasen âdem değil hayvanat makulesidir.. ki o hususda 'samimi teşne' bir mü'minin firaseti dahi tarife hacet bırakmaz.. mesela, bir insan kıpkızıl kafir olsa ama alemde hak dini ciddiyet ve samimiyetle teharri eylese cenab-ı Hakk ol kulunu behemahal İslam'a îsal eyler: (misali çoktur) samimiyet ve ciddiyet bir kafire bu denli faide sağlıyorsa samimi ve ciddi bir mü'minin (isterse en cahil avamı olsun) sahih mürşid ve essah tariki bulması bi-tarikılevladır..

2- tarikat-i aliyyeye intisab keyfiyeti ile kişi evvel-emir (herşeyden önce) sahih nisbet ve salim biat vecibesini ihraz eyler ve kişi "..kûnû meas'Sadıkîn.. / Sadıklarla beraber olun..",, "..vebteğû ileyhil vesîlete.. / O'na ulaşmak içün kendinize vesile arayın.." vefkınca (İlahi emirlerin gereği üzre) vacib olan vesile'yi (kılavuzu) iltizam edip maiyyetini belirler.. ve kişi, ancak bu suretle 'dalaletten sakındırıcı ve fırka-i nâciyeden olmayı' salık verici kamu nassların emirlerine imtisal manasına duhul eder.. siz şimdi ne anlıyorsunuz " madem Ricalullah kâmetinde mücahedeye takat yetiremiyeceksiniz ve hem o kübera saflarında da yeriniz olmayacak öyle ise sizin bu nisbet ve aidiyet ısrarınız gereksiz ve anlamsız bir iştir (!).."haşa sümme haşa!..

3- said-i nursi hz. ilm-i kelam'da müceddid ise (misal) 'Vücud' bahsine cedîden veya tahkikan ne ma'na getirdiğini gösterin de bir bakalım inşallah.. evet, o lakaba ben de kendime göre bir ma'na yükleyerek soruyorum: bediüzzaman hz. (zamanın o güzel meczubu) şu fevkal-muhaddid / arşın ötesi hakkında acaba neler söylüyor?.. hz.İmam-ı Rabbani (ks.aziz) arşın verasını (daha mürşidi berhayat iken) tafsilatı ile dermiyan ediyor, urucu esnasında müşahede eylediği ve makamlarını zikrettiği o zatlara bakıyorsunuz cümlesi yûce tarikat ricali; uluların gittiği yol berzah (boru) değil bârigah-ı Zat-ı Kibriya'dır efendi!..

4- imdi, aksal-gaye (ve onun gereği) ulularla maiyyettir.. muallakta (kendi başına) kütüb ve resail okumak ise gayeden yana bir şey hasıl etmezdir.. misal, bir âdem beher ay risale-i nur'u hatm eylese (yahut dinlese) o hatim ve mütalaa bir pir-i muğân'ın (şeyh-i kebir: Mevlana Mahmud efendi hz.nin) ruha saldığı yarım nazar kadar olmaya.. said-i nursi hz. bir mütefekkir ve nasihatgû'dur ama irşad tasarrufu, yetiştirme yetkisi yoktur.. risale-i nur dahi (isterse ilham mahsulü olsun) mürşid mahallinde değildir.. zira: kitab-ı sâmittir, hz.Mürşid ise kitab-ı natıktır o Huu deyu adamın yüzüne bir hohlasa ona Leyla (hakiki sevgili) yolunda Mecnuniyet (kendinden geçme) gelir.. (ki bu daha ilk adımdır..) risale-i nur'da bu nazarı kimya var mıdır a güzel TanHuu?..

5- "neğamat-ı ümm (annenin nameleri) ile ninniden sabiye hoşhal gelir" dediler aynı surette kitab-ı natık olan Mürşid'in elhan (sesleri) ve manzarı (siması) ile etfal-i tarik'in (tarikat veledlerinin) sinelerine nay gibi revzenler ve delikler açılır Cafer-i Sadık efendimiz buyurur ki: "ol revzenlere (derun-i kalbe) iyi bak Allahu Teala derûndan müşahede olunur.." işte hz.Mürşid'in işi budur: ameliyat ve hafriyat ve hark ve iltiyam... risale-i nur'da (kitab-ı samit ve camidde) bu neşter ve operasyon mevcud mudur a güzel TanHuu!..


Hocam Allah razı olsun, meseleyi efradını cami, ağyarını mani pek güzel bir surette ortaya koymuşsunuz. Biz de müsadenizle kısa ve öz söyleyelim:

Mürşidsiz müşkil hallolmaz.

"Cihana gelmekten murad kişi Rabbını bilmek imiş. Rabbını bilmekten maksad, Mürşid-i Kamili bulmak imiş"

Amenna ve sadakna.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 31.01.10, 11:00 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Ruhan yazdı:

Hocam Allah razı olsun, meseleyi efradını cami, ağyarını mani pek güzel bir surette ortaya koymuşsunuz. Biz de müsadenizle kısa ve öz söyleyelim:

Mürşidsiz müşkil hallolmaz.

"Cihana gelmekten murad kişi Rabbını bilmek imiş. Rabbını bilmekten maksad, Mürşid-i Kamili bulmak imiş"

Amenna ve sadakna.


Şunu ekleyelim ki zihinler farklı işlemeye çalışmasın:

Risale ve Said Nursi Hz.leri, ikisi de Mürşid-i Kamil değildir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Tarikat-ı Said-i NURSİ" ("Risaleci"yye Tarikatı)
MesajGönderilme zamanı: 31.01.10, 13:33 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 19.09.09, 21:50
Mesajlar: 105
zatın eserleri ortada...hem adem cinsinden hem de kitap cinsinden...

siz hala boş lakırdı peşindesiniz...

bir nazar etse şöyle olur, böyle olur...ALLAH dilerse olur..amenna...

lakin eserlerine bakıyoruz...

her gün nazar yiyenleri görüyoruz...

ideal ile realite örtüşmüyor beyler...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 36 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye