Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 33 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 09.01.10, 18:37 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Siz yazdıklarımızın ne kadar ciddi olduğunu fark ediyor musunuz gerçekten? tanhu kardeşim. Ya da başka bir iyi niyetli düşüncenizden dolayı önemsizmiş gibi mi görüyorsunuz?

Yahu size deniyor ki asrın tefsiri diye reklam edilen eser, Mektubat-ı Rabbani'den diye aslı astarı olmayan alıntılar yapmıştır. Bu aslı olmayan alıntılarla Tasavvuf aleminin zirvelerinden 1000 yılın Mücedditine, Tasavvufu öteleyen Risale ve mesleği onaylatılmış oluyor, diyoruz. Velev hata ile dahi yapılmış olsa BU YAPILANIN ADINI KOYAMIYORSUNUZ zannedersem.

Ve siz bu yapılan iş gayet doğalmış, olabilirmiş gibi "(atıyorum) 100 yıl sonra başka bir alim başka bir risale yazar. önemli olan iman yolcularının ebede intikal etme olasılığı bulunan derin yara ve berelerin iyileştirilmesi, elhamdülillah demesidir..." tarzında sözler ediyorsunuz. :shock:

İşin ciddiyetini fark etmenizi dilerim. Ya da fark ettiğinizi belli edecek şekilde yorumlar yapmanızı... Ves'selam.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 09.01.10, 19:17 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
güzel kardeşim,
şu anda (sizin de söylediğiniz gibi) bir iddea üzerinde konuşuyoruz. 13 cildin bir tanesinde iddea edildiği gibi..... "kürdistan kelimesi çıkartılmış"

varsayalım ki, doğru, bu kelime çok mu önemlidir iman ve esasları açısından. Madem aslı astarı olmayan alıntılar yapıldığını söylüyorsanız, ispatla yükümlüsünüz demektir, bunu da burada ispat edersiniz, ki naçizane ben "doğrudur, haklısınız" derim.

yine doğrudur, 100 yıl sonra bir alim daha çıkabilir, nitekim islam tarihinde bu hep böyle olmuştur. bakınız, farklı hak mezhepler, bakınız farklı tarikatlar ve kolları ve cemaatler ... sonuç itibari ile kaynak Kur'an-ı Kerim ve hz. peygamberimizin (s.a.v) hadisleridir. yoksa, kaynak İmam Gazali'nin, İmam Hanefi'nin kendisi değildir. Onlarınkisi, Allah'a ulaşma konusunda bir müsbet yorumdur.

Risale-i Nur'lardaki anlatılagelenleri iyi anlamak lazım, aslolan imandır, tevhiddir.

Bağışlayınız..Yoksa, Molla Sait Nursi'nin kitaplarının birinde, bir sayfasında, bir cümlesinde "zaman tarikat devri değildir" cümlesine istinaden bu kadar Risale-i Nur'lara cephe almak, hatta tümünü reddetmek değildir...

Allah'a emanet olun, vesselam....


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 09.01.10, 19:23 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
mübarek Ruhan kardeşim,

kusura bakmayınız, sizi yada kimseyi hele ki ehl-i tarik bir mühterem dervişi rencide etmek, kırmak gibi bir düşüncem ve hissim yok.
buraya bilgi almaya gelmiştim ki, baktım ki, risale-i nurlardaki hakikatleri anlamadan onları yadsımak derecesinde eleştirileri okuyunca, bunlara cevap vermek istedim, sonra yine baktım ki, risale-i nur'ların bu forumdaki savunucusu konumuna gelmişim :)
en güzeli kendimi başka yollarda arayayım...

vesselam...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 10.01.10, 02:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
tanhu yazdı:
güzel kardeşim,
şu anda (sizin de söylediğiniz gibi) bir iddea üzerinde konuşuyoruz. 13 cildin bir tanesinde iddea edildiği gibi..... "kürdistan kelimesi çıkartılmış"

varsayalım ki, doğru, bu kelime çok mu önemlidir iman ve esasları açısından.


Alıntı:
Şeyhanzade Sadık Dursun:

Hekimoğlu İsmail'le görüşmemiz oldu. Beni ziyarete gelmişti. Kendisine Timaş'da yayınlanan Risale-i Nur'un neşir tarihçesini "niye bastın?" diye sordum. O da saf ve temiz bir insan olduğu için hizmet için basıldığını ifade etti. Cevaben; "Üstadımız Bediüzzaman hazretleri buyuruyor ki: ‘Çok iyiler var iyilik zannıyla fenalık ediyorlar.' Sen o bastığın kitapta neşredenler şunu yazmışlardır. ‘Risale-i Nur'un zerresi değişmemiştir.' Ben de cevaben şunu söylüyorum ki sadece değişmeyen Allah'ın kelamı Kur'an'ı hakimdir. Onun dışında ondan önceki kitaplar dahi tahrife uğramışlardır. Hatta Allah'ın Resulü olan Peygamberimiz'e yapılan iftiralar neticesinde yüz binlerce hadis uydurulmuştur" dedim. Kendisine Risale-i Nur'un tahrif edildiğini ezberimden ‘50 tane' yine kitaplardan yüzlercesini söyleyebileceğimi belirtip ezberimden 10 tanesini nakil edince Hekimoğlu cevaben, "Evet değişiklikler yapılmıştır Fakat biz kendi içimizde böyle bilelim, dış âlem de öyle bilsin" dedi. Bunun üzerine, "gerçekleri harfiyen doğru okumak ve doğru yazmak şiarımız olmalıdır. Her nevi tahrifata duyarlı olmalıyız. Böyle tahrifatlara yol vermemeliyiz" dedim. Hekimoğlu ayağa kalkarak şu itirafta bulundu; "Senin Risale-i Nur anlayışın farklıdır. Bizim ki ise daha farklı olmuştur. Bizim nurculuğumuz Nihal Atsız nurculuğudur. Biz bu süzgeçten geçtik. Onun için hakikatleri senin gibi anlatmakta zorlanıyoruz."



Ersin Çelik
Gerçek Hayat

http://www.bilgipasaji.com/forum/risale ... smasi.html


Bu bahsi açarsak, hem konunun yönü değişir, hem de uzun bir konu olur. Sadece bir kaç kelime değil, koca Münafıklar bahsinin dahi çıkarıldığı iddia ediliyor. Öyle birkaç kelime değil...

Alıntı:
İslamisohbet com

Bu konuda bir örnek daha verelim. İşaratül icaz adlı eserdeki Münafıklar bahsi de Ustad tarafından “tashih” edildiği “iddia” edilerek 90 sahifelik bahis çıkarıldı. İşaratül İcaz a bir göz attığımız da bunun ne büyük bir “yalan” olduğu metnin kendisi bunu ispatlamaktadır.

Şöyle ki, Kitabın girişinde “üçüncü nüktede” şöyledir. “Türkçeye tercümesi, Arapçadaki cezalet, belagat ve harika kıymetini muhafaza edememiş, bazan da muhtasar gitmiş. Onun için Münafıklar hakkındaki uzun tafsilatı neşretmemeyi niyet ettim. Fakat Kur’ana ait bir zerrenin de kıymeti büyüktür. Belki bazılarına da faidesi vardır. İnşaallah Arabi tefsir, bu tercümenin ahirinde bir mani olmazsa neşredilecek, tercümedeki noksanlarını izale edecek. Fakat Arabi tefsirde tevafukun envaından çok harikalar vardır, beşer ihtiyarı karışmamıştır. Onun için, o matbuun aynı tarzında -imkanı varsa- mümkün olduğu kadar çalışmak lazımdır ki, alamet-i makbuliyet olan o harikalar kaybolmasın.”

Bu “üçüncü nükte” şu şekilde neşredildi. “Türkçeye tercümesi, Arapçadaki cezalet, belâgat ve harika kıymetini muhafaza edememiş, bazan da muhtasar gitmiş. İnşaallah Arabi tefsir, bu tercümenin âhirinde bir mâni olmazsa neşredilecek; tercümedeki noksanlarını izale edecek. Fakat Arabî tefsirde tevafukun envaından çok harikalar vardır; beşer ihtiyarı karışmamıştır. Onun için, o matbuun aynı tarzında-imkânı varsa-mümkün olduğu kadar çalışmak lâzımdır ki alâmet-i makbuliyet olan o harikalar kaybolmasın.

Yukarıda verdiğimiz Orijinal nüshadaki altı çizili olan paragraflar ve kitabın içinde olan 90 sahifelik Münafıklar bahsi de çıkarılıp tahrif edilerek yayınlandı. Bunu Nur camiası Ustadın kendisinin tashih ettiğini onun bu bahsi çıkardığını iddia ettiler.

Ama kitabın “İfedetü’l Meram bölümünde ise bu iddiayı çürütecek ifadeler var.

Ustad’ın ifadesi aynen şöyledir “Evet, tashihe muhtaç yerleri vardır, fakat hatt-ı harpte, büyük bir ihlas ile şehidler arasında yazılıp giydirilen o yırtık ibarelerin tebdiline (şehidlerin kan ve elbiselerinin tebdiline cevaz verilmediği gibi) cevaz veremedim ve kalbim razı olmadı. Şimdi de razı değildir; çünkü o zamandaki ihlas ve hulusu şimdi bulamıyorum.” Bu sözlerin altına da şu haşiye konuldu.

“HAŞİYE, Yeni Said, Risale-i Nur'daki hakiki ihlasla yine o ihlası buldu. Yeni Said, aynı ihlasla baktı, “tashih” yerini bulamadı. Demek Sünuhat-ı Kur'aniye olduğundan, i'caz-ı Kur'aniye, onu yanlışlardan himaye etmiş.”

Şimdi metindeki bu ifadeler ile Ağbilerin iddaları çelişmiyor mu? Ayrıca Yeni Asya, yeni baskılarında Münafıklar bahsini yayınladı ama bu üçüncü nüktedeki paragrafı hala yerine koymadı. Demek Ustad sosyal ve siyasal atmosfere göre neyin çıkarılıp nelerin konulacağına “Rüya aleminde tasarruf yaptığı ” nelerin yayınlanması gerektiğini söylemiş ki! yeni baskılara konuldu. “ki sanıyorum Demokrat Parti ve onun devamı olan DYP nin iktidarı ve Muhalefeti olduğu dönemleri de göstermektedir.” Bu tahrifat kültürü zihinlerde öyle bir asimilasyon oluşturdu ki Tansu Çiller hükümeti döneminde bu camia “ahir zamanda ihtiyare kadınların din’ine sarılın” hadisini Tansu Çilere destek için propaganda malzemesi olarak kullanıldı.

Ayrıca Said Nursi’nin bu rejim ile ilgili metinlerde gecen “tenkit ve karşıtlığını ifade ettiği kısımlarda ya “hafifletilmiş” yada “tamamen çıkarılarak” ve “değiştirilerek” neşrediliyor.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 10.01.10, 03:07 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
tanhu yazdı:
varsayalım ki, doğru, bu kelime çok mu önemlidir iman ve esasları açısından. Madem aslı astarı olmayan alıntılar yapıldığını söylüyorsanız, ispatla yükümlüsünüz demektir, bunu da burada ispat edersiniz, ki naçizane ben "doğrudur, haklısınız" derim.



İspata hazırız.

Said Nursi'nin Mektubatı ; Beşinci Mektup ; 26:

" Silsile-i Nakşînin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbânî (r.a.), Mektubat'ında demiş ki: "Hakaik-i imaniyeden bir meselenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve kerâmâta tercih ederim."

Hem demiş ki: "Bütün tariklerin nokta-i müntehâsı, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır."

Hem demiş ki: "Velâyet üç kısımdır. Biri velâyet-i suğrâ ki, meşhur velâyettir; biri velâyet-i vustâ, biri velâyet-i kübrâdır. Velâyet-i kübrâ ise, verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır."

Hem demiş ki: "Tarik-i Nakşîde iki kanatla sülûk edilir. Yani, hakaik-i imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve ferâiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. Bu iki cenahta kusur varsa o yolda gidilmez."

Öyleyse, tarik-i Nakşînin üç perdesi var:

Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye hizmettir ki, İmam-ı Rabbânî de (r.a.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.

İkincisi: Ferâiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettir.

Üçüncüsü: Tasavvuf yoluyla emrâz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalb ayağıyla sülûk etmektir. Birincisi farz, ikincisi vacip, bu üçüncüsü ise sünnet hükmündedir.


Buradaki alıntıların hiçbirisi Mektubat-ı Rabbani'de yoktur. 3-4 senedir, bu satırları bulup önümüze getiren olmadı.

İşte ispat edilmiştir.

1- hakaik-i imaniyenin: İman Hakikatlerinin

Mektubat'ta böyle bir kavram yoktur.

2- velâyet-i vustâ: Orta velayet

Oradaki Velayet açıklamalarıyla beraber Mektubat'ta böyle bir kavram yoktur.

3- Velâyet-i kübrâ ise, verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır.

Mektubat'ta böyle bir cümle ve açıklama yoktur.

4- İmam-ı Rabbânî de (r.a.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.

Mektubat-ı Rabbani'de ahir zamanında başka bir yola süluk ettiğine dair açıklama yoktur. İmam Rabbani Hz.lerinin mübarek oğulları ve torunları da böyle başka bir yol sülukundan bahsetmemişlerdir. ASLI YOKTUR.

Bir hususun yokluğu ispat edilemez. MÜMKÜN DEĞİLDİR. Bunlar Mektubat'ta var diyenin getirip göstermesi lazım.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 10.01.10, 03:27 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
tanhu yazdı:
yine doğrudur, 100 yıl sonra bir alim daha çıkabilir, nitekim islam tarihinde bu hep böyle olmuştur. bakınız, farklı hak mezhepler, bakınız farklı tarikatlar ve kolları ve cemaatler ... sonuç itibari ile kaynak Kur'an-ı Kerim ve hz. peygamberimizin (s.a.v) hadisleridir. yoksa, kaynak İmam Gazali'nin, İmam Hanefi'nin kendisi değildir. Onlarınkisi, Allah'a ulaşma konusunda bir müsbet yorumdur.

Risale-i Nur'lardaki anlatılagelenleri iyi anlamak lazım, aslolan imandır, tevhiddir.

Bağışlayınız..Yoksa, Molla Sait Nursi'nin kitaplarının birinde, bir sayfasında, bir cümlesinde "zaman tarikat devri değildir" cümlesine istinaden bu kadar Risale-i Nur'lara cephe almak, hatta tümünü reddetmek değildir...

Allah'a emanet olun, vesselam....


Güzel kardeşim, Risaleler Ehli Sünnet'in kalesi olan Tasavvufu es geçmiş, ona rakip olmuştur. 50 senelik bir fidan 1400 senelik bir Çınar'la boy ölçüşmeye kalkmıştır. Mümkün müdür? Değildir. Nitekim 50 senelik bu macerada bugün geldikleri nokta gözler önündedir.

Kitap okuyarak kalb ilmi elde edilemez. Marifet elde edilemez. İslam'ın hakikatlerine ulaşılamaz. Kitaplar ile bir yere kadar. Kitapla olsa, Kur'an-ı Kerim'den başkasına zaten gerek kalmazdı. Oysa Kur'an'ı yaşayan Peygamber Efendimiz ve Ashabı, onlara tabi olan alimler ve Mürşid-i Kamiller gönderilmiştir. Gerek olmasaydı niye gönderilsinler? Herkes Kur'an'ı alır okuya okuya Allah'a vasıl olurdu. Allah'ın kelamı dahi haşa irşad için Peygambersiz Mürşidsiz anlaşılamazken yaşanamazken, Risale nerededir?

Peki İslam sarayının içine Tasavvufsuz/Tarikatsız girilebilir mi? İcma ve ittifak ile hayır. Bugüne kadar girebilen olmuş mu? İttifakla yine hayır. Müslümanları bu nimetlerden alıkoyuyorsa sizin de bilinçli bir Müslüman olarak Risaleden kaynaklanan bu çığıra karşı çıkmanız lazım.

Siz de Allah'a emanet olunuz.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 10.01.10, 03:32 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
tanhu yazdı:
mübarek Ruhan kardeşim,

kusura bakmayınız, sizi yada kimseyi hele ki ehl-i tarik bir mühterem dervişi rencide etmek, kırmak gibi bir düşüncem ve hissim yok.
buraya bilgi almaya gelmiştim ki, baktım ki, risale-i nurlardaki hakikatleri anlamadan onları yadsımak derecesinde eleştirileri okuyunca, bunlara cevap vermek istedim, sonra yine baktım ki, risale-i nur'ların bu forumdaki savunucusu konumuna gelmişim :)
en güzeli kendimi başka yollarda arayayım...

vesselam...


Reşahat'ten fazla belki Risale okumuşumdur. :)

Risale der ki Risaleyi çocuklar dahi anlar. E nerden çıkıyor şimdi bu Risaladeki Hakikatleri anlamadan onları yadsıdığımız düşünceniz?

Size sadece cıx cıx diyorum. :lol:


Alıntı:
Risale-i Nur eczaları, bütün mühim hakaik-i imaniye ve Kur'âniyeyi, hattâ en muannide karşı dahi parlak bir surette ispatı, çok kuvvetli bir işaret-i gaybiye ve bir inâyet-i İlâhiyedir. Çünkü hakaik-i imaniye ve Kur'âniye içinde öyleleri var ki, en büyük bir dâhi telâkki edilen İbni Sina, fehminde aczini itiraf etmiş, "Akıl buna yol bulamaz" demiş. Onuncu Söz risalesi, o zâtın dehâsıyla yetişemediği hakaiki (hakikatleri), avamlara da, çocuklara da bildiriyor.

Mektubat | Yirmi Sekizinci Mektup | 361


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 10.01.10, 04:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Bu mübarek Mektupta konunun itiraz edilemeyecek bir izahı vardır:

viewtopic.php?f=25&t=3310


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 10.01.10, 08:33 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Cübbeli'nin Hakkını Vermek

Bir adam çıkıyor ve milleti sıkmadan gayet sempatik ve akıcı bir üslupla, kekelemeden, eee, eee gibi garip sesler çıkarmadan din anlatıyor.

Hatırlayın, bu sarıklı cübbeli zevat (Cübbeli Ahmet Hoca), Fatih Altaylı gibiler tarafından yirmi yıl evvel insan olarak bile görülmez ve hatta bu tipler tarafından bir tür ilkel yaratık olarak lanse edilirdi.

Sonra ne oldu? Cübbeli, Teke Tek programına çıktı ve anlatmaya başladı. Bunun üzerine, Altaylı ne dedi? “Ya hocam, siz de normal bizim gibi bir insanmışsınız”.

Bu ne demek oluyor? Yavaş yavaş önyargılar yıkılıyor. Tabii bu herkesi mutlu etmiyor. Entellektüelliği kendi tekelinde gören çevreler çok mutsuz. Bir adam çıkıyor ve milleti sıkmadan gayet sempatik ve akıcı bir üslupla, kekelemeden, eee,eee gibi garip sesler çıkarmadan din anlatıyor.

Açıkçası Cübbeli Ahmet hocayı tanımam, hiçbir cemaatle de bugüne kadar bir bağlantım olmadı. Ancak geçen gün bir değişiklik yaptım ve Cübbeli Ahmet Hocanın uzun bir vaazını internetten dinledim. Doğrusunu söylemek gerekirse hiç sıkılmadım.

Hâlbuki vaazlar sıkıcıdır. Beş dakika sonra, halı desenlerini incelemeye koyulur insanlar sıkıntıdan. Ama Cübbeli Hocanın anlatımı, vurguları, vücut dilini kullanımı, esprileri ölçülü olarak mevzunun içine serpiştirmesi ve bunun yanında karşısındakinin dini bilgisinin zayıflığını ya da muzip sorularını aşağılamadan cevaplaması, kanımca Cübbeliyi diğer hocalardan bir hatta birkaç adım önde getiriyor. Yani birçok entellektüel Cübbeli Ahmet Hocanın kullandığı bu iletişim dilini kullanamıyor ve kendi anlatıp kendi dinlemeyi sürdürüyor.

Nitekim bu ülkede hep ‘Kippa’lıları mı dinleyeceğiz. Bırakın biraz da Cübbelileri dinleyelim!

Oğuzhan Erdoğan - Haberx.com

Cübbeli'nin Hakkını Vermek


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Cübbeli Ahmed Hoca'dan Risalecilere Açık Davet
MesajGönderilme zamanı: 10.01.10, 13:14 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.12.09, 22:13
Mesajlar: 147
Ruhan yazdı:

İspata hazırız.

Said Nursi'nin Mektubatı ; Beşinci Mektup ; 26:

" Silsile-i Nakşînin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbânî (r.a.), Mektubat'ında demiş ki: "Hakaik-i imaniyeden bir meselenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve kerâmâta tercih ederim."

Hem demiş ki: "Bütün tariklerin nokta-i müntehâsı, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır."

Hem demiş ki: "Velâyet üç kısımdır. Biri velâyet-i suğrâ ki, meşhur velâyettir; biri velâyet-i vustâ, biri velâyet-i kübrâdır. Velâyet-i kübrâ ise, verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır."

Hem demiş ki: "Tarik-i Nakşîde iki kanatla sülûk edilir. Yani, hakaik-i imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve ferâiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. Bu iki cenahta kusur varsa o yolda gidilmez."

Öyleyse, tarik-i Nakşînin üç perdesi var:

Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye hizmettir ki, İmam-ı Rabbânî de (r.a.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.

İkincisi: Ferâiz-i diniyeye ve Sünnet-i Seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettir.

Üçüncüsü: Tasavvuf yoluyla emrâz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalb ayağıyla sülûk etmektir. Birincisi farz, ikincisi vacip, bu üçüncüsü ise sünnet hükmündedir.


Buradaki alıntıların hiçbirisi Mektubat-ı Rabbani'de yoktur. 3-4 senedir, bu satırları bulup önümüze getiren olmadı.

İşte ispat edilmiştir.

1- hakaik-i imaniyenin: İman Hakikatlerinin

Mektubat'ta böyle bir kavram yoktur.



Hem demiş ki: “Bütün tariklerin nokta-i müntehâsı, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır.”
bakınız : İmam Rabbani Mektubat 1:180 (210. mektup)

Ruhan yazdı:

2- velâyet-i vustâ: Orta velayet

Oradaki Velayet açıklamalarıyla beraber Mektubat'ta böyle bir kavram yoktur.


Hem demiş ki: “Velâyet üç kısımdır. Biri velâyet-i suğrâ ki, meşhur velâyettir; biri velâyet-i vustâ, biri velâyet-i kübrâdır. Velâyet-i kübrâ ise, verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır.”

mübarek Ruhan kardeşim aşağıda bakınız,

bakınız İmam Rabbani, Mektubat 1:240 (260. Mektup)

Mektubat-ı Rabbani'den bir alıntı : "Ey oğlum! O makâmda, ilm-i husûlî ve ilm-i huzûrî demek, misâl ve benzetmek yolu ile söylenir. Çünki, Zât-i ilâhîden ayrı olan sıfatlar, ilm-i husûlî ile bilinir. İ'tibârât-i zâtiyye, Zât-i teâlâdan hiç ayrı değildirler ve ilm-i huzûrî ile bilinirler. Çünki bu makâmda, ilm, bilinen şeye yalnız bağlanır, bilinen şeyden hiçbirşey ilmde bulunmaz. Te'ayyün-i evvel demek olan, o büyük şehrde, Peygamberlerin ve meleklerin bütün vilâyetleri vardır. Mele-i a'lâ denilen meleklerin yükseklerinin (Vilâyet-i ulyâ)sının sonu bu makâmdadır. Bu makâmda, bu te'ayyün-i evvelin, hakîkat-i Muhammedî olup olmadığı düşünüldü."

"Bu seyrden sonra, eğer yükselmek nasîb olursa, zıl dâiresinin aslı olan, ismlerin ve sıfatların dâiresinde Seyr-i fillah ile seyr olur. Vilâyet-i kübrâ derecelerine başlar. Bu vilâyet-i kübrâ, Peygamberlere (aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" mahsûsdur. "



Ruhan yazdı:

3- Velâyet-i kübrâ ise, verâset-i nübüvvet yoluyla, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır.

Mektubat'ta böyle bir cümle ve açıklama yoktur.


Hem demiş ki: "Tarik-i Nakşîde iki kanatla sülûk edilir. Yani, hakaik-i imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve ferâiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. Bu iki cenahta kusur varsa o yolda gidilmez."
Mektubat-ı Rabbani : 75. Mektup, 91. Mektup, 94. Mektup.

Ruhan yazdı:
4- İmam-ı Rabbânî de (r.a.) âhir zamanında ona sülûk etmiştir.

Mektubat-ı Rabbani'de ahir zamanında başka bir yola süluk ettiğine dair açıklama yoktur. İmam Rabbani Hz.lerinin mübarek oğulları ve torunları da böyle başka bir yol sülukundan bahsetmemişlerdir. ASLI YOKTUR.

Bir hususun yokluğu ispat edilemez. MÜMKÜN DEĞİLDİR. Bunlar Mektubat'ta var diyenin getirip göstermesi lazım.


Bu Said Nursinin bir yorumu sanıyorum, kaldı ki İmam Rabbani'nin ölüme yakın olan bu davranışı Mektubat-ı Rabbani'de yer almaz diye düşünüyorum.
Ruhan yazdı:
Mübarek Ruhan Kardeşim, Allah razı olsun sizden ki, İmam Rabbani Hazretlerinin Mektubat eserini inceleme fırsatım oldu yazdıklarınıza istinaden ki, artık Mektubat-ı Rabbani'yi de okumam lazım gelir bunda böyle.

Ancak şunu da gördüm ve yukarda ispat ettim ki (ilgili Mektubat-ı Rabbani'nin mektuplarına baktığımızda, belki cümle cümle değil de, anlam olarak görebiliyoruz.), Risale-i Nur'ların Mektubatındaki alıntılar, anlam olarak Mektubat-ı Rabbani'den alıntılardır, burda bir yanlışlık yoktur. Belki Molla Said Nursi, bizim türkçemizle değil de, Mektubatı Rabbani'deki anlamlarını, risalelerin dili olan Osmanlıca kaleme almış/aldırmıştır zannediyorum.

vesselam..


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 33 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye