Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 51 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 03:31 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Alıntı:
Mâidet-ül Kur’an
ve
Hazinet-ül Bürhan

Yazan: Ahmed Feyzi Kul

ISBN 975-7985-16-3

İTTİHAD YAYINCILIK TANITIM HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.

Çatalçeşme Sk. Defne Han No: 27/19 Cağaloğlu 34112 İstanbul
Tel: 0212 520 51 47 Faks: 0212 512 53 39

http://www.ittihad.com.tr
ittihad@ittihad.com.tr

ÖNSÖZ

Üstâd Bediüzzaman tarafından “Nurun manevi Avukatı” diye lakablandırılan Edip, Alim ve Fazıl bir Nur talebesi olan merhum Ahmed Feyzi Kul Efendi, Bediüzzaman Hazretlerinin, âhirzamanda geleceği ehadiste müjdelenen Al-i Beytin büyük şahsiyeti olduğunu dehşetli mahkemeler karşısında dahi dava etmiş ve aynı mevzuda bu Maidet-ül Kur’an namındaki ve Cifir ilmine müstenid eseri yazmıştır. Bediüzzaman Hazretleri bu eserin muhteva ve davasını, şahsına ait kısmını Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsine çevirerek tasdik eder. (Emirdağ Lahikası-1, s. 273)

Mâidet-ül Kur'an isimli bu eseri, Bediüzzaman Hazretleri de görmüş, okumuş ve tasdik etmiştir. Hattâ Üstad tarafından bu risale bazı ta’dil ve tashihlerden sonra, 1946-1948'lerde teksir makinesiyle ve İslâm harfleriyle neşredilen Tılsımlar Mecmuası adlı kitabın âhirine ilhak edilerek (eklenerek) neşrettirilmiştir.

Lâkin 1948'de vukua gelen Afyon Mahkemesi savcı ve hâ kimleri veya onun ehl-i vukufu Mâidet-ül Kur’an eserini, rapor ve iddiana*melerinde çok fazla mevzu ettikleri için, Hazret-i Üstad Afyon Hapsinden sonra onu Tılsımlar Mecmuası’nın arkasından ayırmış ve umumî neşirden kaldırmıştır. Böylece Mâidet-ül Kur'an'daki on dört tane hadîs-i şerif dahi Risale-i Nur'un bir nevi hadîslerinden sayılmış olduğu için burada yazıldı, me'hazleri de tesbit edildi. (Risale-i Nur’un Kudsi Kaynakları- A. Badıllı)

Bununla beraber, Ahmed Feyzi Efendinin kanaatlerini tasdik makamında iki hatırayı burada zikretmek lüzumunu hissettik:

1- Bediüzzaman’a hanedanıyla, efrad‑ı ailesiyle her türlü tehlikeleri göze alarak hizmet eden, bağlılık gösteren, en yakın akrabadan çok daha yakın bir akrabalık hissi içerisinde sadakatla fedakârane talebelik eden Emirdağ’ın Çalışkanlar ailesinden merhûm Mehmet Çalışkan ağabey anlatıyordu:

“Bir defa (yüksek bir âlim, beliğ bir edib olan) merhûm Ahmed Feyzi Kul Efendi Emirdağına gelmişti. Sohbet etti. Üstâdımızın büyük evsâfını, yüce makâmlarını, Riyazî ve Cifrî te vafuklarla açıklıyordu, biraderim Osman Çalışkan’ın kalbine gelir ki: “Biz Üstâdımızı “Kürd” olarak biliyoruz. Ahmed Feyzi Efendi’nin anlattığı Büyük Müceddid (Mehdi As.) ise, Âl‑i Beyt‑i Nebevî’den olacaktır.”

Bu kalbî muhasebemden az sonra, Üstâd Hazretlerinin beni çağırdığını söylediler. Gittim. Üstâd bana: “Kardeşim, ben hem Hasanîyim, hem de Hüseynîyim ve Ahmed Feyzinin bütün söylediğini kabul ediyorum, haydi git!” dediler. (Mufassal Tarihçe-i Hayat, 36)

2- Emirdağlı merhum Mehmed Çalışkan diyor ki: “Birgün Ahmed Feyzi Efendi Emirdağ’a gelmişti. Üstâdla görüştü. Üstâd ona: “Çabuk bir vasıta bul ve git!” dedi. Fakat akşam bir sohbet yapması için ben onu bırakmadım. O gece çok güzel ve nurlu bir sohbet olmuştu. Sohbet geç vakte kadar devam etmişti.

Sabahleyin ‑birden‑ Üstâd Ahmed Feyzi’yi çağırttı.. Halbuki onun kaldığından Üstâd’ın haberi yoktu. Ahmed Feyzi çok korktu. Beraberce Üstâd’ın yanına gittik. Üstâd ona: “Sen akşam ne konuştu isen, ben aynen kabul ediyorum” diyerek Ahmed Feyziye iltifat etti. (Son Şahitler cilt: 4, sh: 62)

Ahmet Feyzî Kul Efendinin Üstada ve Risale‑i Nur’a azamî bağlılığı, Maidet‑ül Kur’ân ve Hazinet‑ül Bürhan eseriyle Afyon mahkemesinde okuduğu şa’şaalı müdafaanamesinde Risale-i Nur’un müdafaasını mükemmelen ifa etmesi sebebiyle Hazret‑i Üstâd ona: “Nurun Manevi Avukatı” diye lâkab vermiştir. (Mufassal Tarihçe-i Hayat, 1715)

Bediüzzaman Hazretleri, bu eserdeki isbat ve işare leri, zaman cemaat zamanı olması ve Şahs-ı Manevi hükmedeceği için; Risale-i Nur’un Şahs-ı Manevisine ve Cemaatine ve Seyyidler Cemaatine tatbik ederek Mehdiyyet hareketinin hakiki manasını izah etmiştir. Azamî tevazu içinde şahsına tevcih edilen manevî makamları, iman hizmetinin ehemmiyeti ve Nur Mesleğindeki hakiki ihlas gereği olarak, şahsı için kabul etmemiştir.

Bu eser, şimdi her yerde bulunan Nur Talebelerinin şiddetli istekleri ve muhterem ağabeyimiz Ahmed Feyzi’nin hayatta iken tab’ ettirmek hususunda gösterdiği fakat muvaffak olamadığı baskı işinin tahakkuku için neşredilmiştir.

İTTİHAD YAYINCILIK

http://www.ittihad.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=133&Itemid=30

***

Bu tarz hatıralar doğru mudur? Nurcular umum olarak bu hatıraları tasdik ediyorlar mı?


Kırmızı soruyu bir Risale forumunda sorduk. Soruya cevap gelmedi. Sükut edildiğine göre inanılıyor ve tasdik ediliyor demektir. İşin ilginç tarafı, imtihan ve teklif sırrı icabı Üstadımız kendini (Mehdiliğini) izhar etmedi denmesidir. Üstadınızın kendi ağzından Mehdiliğini kabul ettiğine dair bu hatıraların anlatılması, bir "izhar" (açıklama ve ilan) değil de nedir? Ol vakit imtihan sırrından gizliydi, şimdi imtihan sırrı kalktı mı da bu hatıralar böyle açıkça nakledilip duruyor. O zamandan bu zamana değişen nedir? Kıyamet koptu, imtihan teklif kalktı da bizim mi haberimiz olmadı?

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Neresinden baksanız çelişki!

13 Kasım 1980 günü ahirete irtihal eyleyen Mehmed Zahid Koktu Efendi, kasete alınmış bir sohbetinde Mehdi As’la ilgili olarak şunları söylemektedir:

“ 'Ey Ümmetim, ben sizi bir Mehdi ile tebşir ederim (müjdelerim). Zamanlarınızın korkunç günleri olacaktır. Korkunç günlerinizden sonra sizi hayırlı bir günle tebşir ederim.' Hadis-i Şerifte ‘min Kureyşin’… Mehdi Kureyş’ten olacaktır. Şimdi kimilerine mehdidir diyor insanlar. Filan adam mehdiydi. İyi dinleyiniz ama. Peygamber Efendimiz diyor ki ‘Kureyş’ten olacak’. Araptan olacak. Mekki olacak. Mekkeli bir Arap, Kureyşten. ‘Benim cinsimden, benim silsilemden olacak.’ Başka silsileden değil! Türkten, Acemden, Kürtten değil. İyi dinleyiniz. ‘İnsanların ihtilafa düştüğü bir devirde çıkacak’ ‘Zelzelelerin, felaketlerin, tuğyanların, isyanların olduğu bir zamanda’ Bu Zat çıkacak. ‘Bu Zatın gelmesiyle yeryüzü adalete boğulacak’ Ortalık adalet dolacak, Hz. Ömer’in devri gibi herkes adalet, rahatlık, huzur içerisinde olacak.

Geldi mi böyle bir Zat? Mehdiyiz, hani ya, ortalığın adaletle dolması lazım. Boş şeylere inanmamak lazım. E canım, kitabında yazmış ben mehdiyim diye. Peygamber Efendimizin sözü mü doğru şunun bunun mu sözü doğru!

‘Nasıl ki zulme, cevre, felaketlere düşmüştünüz onun mukabili adalet olacak’ ‘Gökteki Melekler de Ondan razı olacak. Enbiyalar da Ondan razı olacak, yerde yaşayanlar da Ondan razı olacak.’ ‘Malı “müsahat” ile adalet ile dağıtacak. Ümmet-i Muhammed’in gönülleri zenginlikle dolacak’ Gönülleri dedi, elleri demedi. Allah Teala kalblere zenginlik verecek. ‘O kadar bolluk olacak ki diyecek yok mu ihtiyacı olan gelsin’ Herkes zengin. Tenezzül edip şu ihtiyacım var demeyecek. ‘Bir adam çıkar. Ben geldim der. Mehdi As. git hazineye, oradaki görevli hazinedara, maliye vekiline, ne kadar istersen o kadar versin, diyecek’ ‘İstediği kadar verirler’ Adam gidip der ki ben Mehdi tarafından gönderildim. Ne istersem vereceksin. Diyecek ki ne kadar istiyorsan o kadar al. ‘Alıyor, ama kaldıramıyor’ bu sefer… Bir torba altın, ağır. ‘Döküyor döküyor, kaldıracağı kadarını alıyor sırtına’. Çıkıp gidiyor. Ama adamda pişmanlık başlıyor. Diyor ki bu Ümmet-i Muhammed içinde en haris ben miydim yahu. Hiç kimse gelmedi de yalnız ben mi haris miyim ki geldim. ‘Götürür aldıklarını geri vermek ister’ Oradaki görevli der ki ‘Biz verdiklerimizi geri almayız’ Biz verdik bir kere. ”

Sohbetin yayınlandığı kaynak: http://www.youtube.com/watch?v=1XUC02Tj2Yc&feature=related


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 10:00 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
hocam ALlah senden razı olsun.

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 10:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
Alıntı:
Şimdiden hoşa gitmeyecek bir haberim var:

İmam Rabbani Hz., kendi zamanında vefat etmiş bir şahsa Mehdi diye inananlar hakkında da yazmıştır. O şahıs vefat etti geçti. Mehdi As. hakkında bildirilmiş 200 civarındaki açık haberlere, Hadis-i Şeriflere bu adam uyuyor mu? Hayır. demiştir. Dikkat ediniz: İmam Rabbani Hz.leri bu haberlerin bir kısmını verirken asla tevil yoluna gitmemiş, müteşebbihat filan dememiştir. Mesela demiştir ki Hadis-i Şerifte "Başı üstünden bir Melek bu Mehdi'dir" diye seslenecek. O vefat eden şahsın üzerinden böyle bir Melek seslenmiş midir? Hayır. Öyleyse Mehdi değildir, demiştir. Bakınız tevil yok. Açık haberi olduğu gibi anlatıp şahsın habere uyup uymadığını sınamak var.

İlgili satırları aktarıyorum:

380. Mektup'tan:

Muhbir-i Sıddık Resulullah Efendimizin haber verdiği kıyamet alametlerin hepsi haktır. Onlarda yalan ihtimali yoktur. Onlar arasında şunlar vardır:

Alışılmışın aksine, güneşin mağripten doğması, Mehdi’nin zuhuru, Ruhullah İsa’nın nüzulü. Resulullah Efendimize ve ona salat-ı selam. Deccalin çıkması, Ye’cuc ve Me’cuc’un zuhuru, Dabbe-i arzın çıkması, Semadan bir dumanın zuhuru ile, insanları kaplayıp onlara elim bir azab ile azab etmesi. O kadar zorlanacaklardır ki artık insanlar şöyle diyecekler:

“Rabbimiz, bizden azabı aç; biz mü’minleriz.” “44/12”

Kıyamet alametlerinin sonuncusu odur ki Aden tarafından bir ateş çıkacaktır.

Cehaletten dolayı, Hindistan ehlinden bir şahıs, kendisi için: Mehdi, iddiasında bulundu diye, onu vaad edilen mehdi sandılar.

Onların zannına göre, Mehdi vefat etti; geçti gitti. Onun kabrinin dahi Kurre’de olduğunu iddia ederler. Halbuki, bu babda gelen sahih Hadis-i Şerifler meşhurdur. Hatta, tavatür-ü manevi derecesinde olup taifenin sözlerini tekzib etmektedir (yalanlamaktadır).

Resulullah Efendimiz, Mehdi’nin alametlerini beyan etmiştir. Bu alametler, o şahısta olmadığı halde, onu Mehdi sanmaktadırlar. Bir Hadis-i Şerifte şöyle gelmiştir:

“Mehdi çıkacaktır. Başının üstünde de bir parça bulut olacaktır. Orada da bir melek bulunacak ve şöyle nida edecektir:

- Bu şahıs, Mehdi’dir kendisine tabi olunuz.”


hocam hatırlarsın df de anud biri [yani çok inatçı biri] bu hadisin zahiri inkar ediyor manevi alemde vuku bulacak diyor idi.delil olarak sorular ile islamiyetden nakiller veriyordu.onların itikadına göre bunların zahirine inanmak imtihan sırrına aykırı imiş.

bende diyorum ki : bunların zahiri inanmamak ve batıl bir şekilde tevil yani tahriflere gitmek imtihan sırrına aykırıdır.

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 12:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Ebu Hamza yazdı:
hocam hatırlarsın df de anud biri [yani çok inatçı biri] bu hadisin zahiri inkar ediyor manevi alemde vuku bulacak diyor idi.delil olarak sorular ile islamiyetden nakiller veriyordu.onların itikadına göre bunların zahirine inanmak imtihan sırrına aykırı imiş.

bende diyorum ki : bunların zahiri inanmamak ve batıl bir şekilde tevil yani tahriflere gitmek imtihan sırrına aykırıdır.


Amin ve Allah Teala sizden de razı olsun hocam. DF'deki dediğiniz hadiseyi hatıladım. Maalesef kendileri öyle sandığı gibi bazı diğer Müslümanları da etkiliyorlar. Anlatılan haberlerin başka türlü olacağı zannedilmeye başlandı. Allah akıl fikir versin.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 12:18 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
Ruhan yazdı:
Ebu Hamza yazdı:
hocam hatırlarsın df de anud biri [yani çok inatçı biri] bu hadisin zahiri inkar ediyor manevi alemde vuku bulacak diyor idi.delil olarak sorular ile islamiyetden nakiller veriyordu.onların itikadına göre bunların zahirine inanmak imtihan sırrına aykırı imiş.

bende diyorum ki : bunların zahiri inanmamak ve batıl bir şekilde tevil yani tahriflere gitmek imtihan sırrına aykırıdır.


Amin ve Allah Teala sizden de razı olsun hocam. DF'deki dediğiniz hadiseyi hatıladım. Maalesef kendileri öyle sandığı gibi bazı diğer Müslümanları da etkiliyorlar. Anlatılan haberlerin başka türlü olacağı zannedilmeye başlandı.
Allah akıl fikir versin.

o konuyu okudum.imam rabbani r.a sözünü bile acaba böyle demiş olamaz mı diye kendi kısır aklı ile tevile yeltenen adama ben bir şey diyemem..ancak duanıza amin deriz..

Alıntı:
Allah akıl fikir versin.


amin amin amin...

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 12:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Ruhan yazdı:
Bir alıntı:

Üstadın müdakkik alim talebesi Ahmet Feyzi Kul , Hazinetül Bürhan adlı eserinde şöyle diyor : "Hz. Bediüzzamanın adı yanlız "said" değil , "Muhammed Said" dir. Buna hemşehrileri şehadet ediyorlar. Lihikmeten göbek adını gizlemiş , belki kasdi olarak yanlız "Said" adı iştihar etmiştir."

İsim de tamam... ;) Babasının ismi mi, biri de çıkar "Abdullah Mirza" deyiverir... Olmaz demeyin olmaz olmaz. :)


Kendilerine bediüzzaman demekten çekinmiyorlar da Muhammed demekten çekiniyorlar. Bu olacak iş değildir.

Ben de kendime talib-i Hak değil de Sultanul Evliya mı desem, daha mı mütevazi olurum acaba :)

Sözüm hazrete değil tabi. Bu göbek adı hadisesi pek makul ve makbul gelmedi bana.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 16:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Mübarek efendi hazretlerine göbek adından soruldu.. "Efendim, İslam'da göbek adı uygulaması var mı?" Mübarek cevap verdi: "Göbek adı mı, o da nereden çıktı?" :lol:


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 06.12.09, 00:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Önce Bir Hatıra:

Birgün Safranbolu'da Köprülü Camiinin yanındaki odada, Mustafa Osman Ağabeyimizin Nur'lardan okuduğu, ´Risale-i Nur, sönmez ve söndürülemez. Bir âlem-i manâda İmam-ı Ali'nin (r.a.) ilminde sordum´cümlesini dinlerken ve aynı günlerde Hasan Feyzi'nin, ´Ey Risale-i Nur!´diye başlayan uzun mektubunu dinlerken, beklenilen zat-ı Nuranînin Hazret-i Üstad olduğu, içimde hep canlanıyordu. Aynı sene Emirdağ'da Hazret-i Üstadı ziyaretimi müteakip Isparta'ya gitmiştim. Hüsrev Ağabey ve diğer Nur kahramanlarını görmek istiyordum. Hüsrev Ağabeyin evinde Tahiri Ağabeyi de gördüm. Hüsrev ağabeyimiz , ´Kardeşim Sungur, 1400 seneden beri ehl-i imanın beklediği zat gelmiştir ´ sözü , içimdeki manâyı teyid ediyordu. Mustafa Sungur


Mehdi-yi Ahir Zaman, Ahir zaman büyük Mehdisi, Mehdi-yi Ali Resul, Mehdiyu'l Muntazır, 1400 yıldır beklenen zat vs.. Bu tabirleri kullandığınız zaman, kelime manasından ziyade Hadis-i Şeriflerle bildirilmiş tek bir Zat-ı Muhterem kastediliyordur. Başkası değil.

Bakınız
:


Bir Nakil:

Envar-ı Muhammediyeyi (A.S.M.) (Muhammedi nurları) ve maarif-i Ahmediyeyi (A.S.M.) (Ahmedi ilim ve eğitimleri) ve füyuzat-ı şem’-i İlahiyi (İlahi ışığın feyizlerini) en müşa’şa’ (parlak) bir şekilde parlatması ve Kur’ani ve hadisi olan işarat-ı riyaziyenin (riyazi işaretlerin) kendisinde müntehi olması (SONA ERMESİ) ve hitabat-ı Nebeviyeyi (A.S.M.) (Peygamberlik hitaplarını) ifade eden ayat-ı celilenin riyazi beyanlarının kendi üzerinde toplanması delaletleriyle (yol gösterme ve yardımlarıyla), O ZAT hizmet-i imaniye (iman hizmeti) noktasında risaletin bir mir’at-ı mücellası (Peygamberliğin pırıl pırıl bir aynası) ve şecere-i risaletin bir son meyve-i münevveri (Peygamberlik ağacının nurlanmış bir SON meyvesi) ve lisan-ı risaletin (Peygamberlik dilinin) irsiyet noktasında (ona varis olarak) son dehan-ı hakikatı (SON HAKİKAT AĞZI) ve şem’-i İlahinin (İlahi ışığın) hizmet-i imaniye cihetinde bir son hamil-i zisaadeti (SON SAADETLİ TAŞIYICISI) olduğuna şübhe yoktur.” (Şualar, 670) İlgili Metnin Geçtiği Risale İçin Tıklayınız


Bir başka nakil:

“Risale-i Nur gerek bu asrın, gerekse önümüzdeki asrın beşeriyetini (insanlığını) fikir karanlıklarından kurtarıp tenvir ve irşad edecektir.” (Hutbe-i Şamiye, 153) İlgili Metnin Geçtiği Risale İçin Tıklayınız


Bir başka nakil daha:

O zat (Mehdi As.), o taifenin uzun tetkikatı ile yazdıkları eseri (Risale-i Nur'u) kendine hazır bir proğram yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. (Beyanat ve Tenvirler | 305) İlgili Metnin Geçtiği Risale İçin Tıklayınız


En baştaki nakilde geçen O ZAT dedikleri Üstadları Said Nursi merhum... Yukarıdaki sözleri Şualar adlı Risalede yazanlar: Üçüncü medrese-i Yusufiyenin Elhüccetüz-Zehra ve Zühretü'n-Nur olan tek dersini dinleyen Nur Şakirtleri namına. Ahmed Feyzi, Ahmed Nazif, Salahaddin, Zübeyir, Ceylan, Sungur, Tabancalı... Bu yazanlar Said Nursi merhumun en yakın talebelerinden. Bu yazı üzerine Said Nursi merhum, hemen altına bir not düşüyor:

Benim hissemi haddimden yüz derece ziyade vermeleriyle beraber, bu imza sahiplerinin hatırlarını kırmayı cesaret edemedim. Sükut ederek o medhi Risale-i Nur şakirtlerinin şahs-ı manevisi namına KABUL ETTİM. İmza: Said Nursi

Yani Said Nursi merhum diyor ki kendi adıma bu sözleri kabul etmiyorum ama yazdığım esere şakirt olan talebelerimin manevi şahsiyetleri tam saydıkları gibidir! Sayılan talebeler tabir caiz ise pası üstadlarına atarlarken, üstad da pası yine talebelerine çevirmektedir. Şimdi ne denildiğine bir daha bakalım:


Talebeleri Diyorki:

Üstadımız o kimsedir ki Muhammedi nurları ve Ahmedi ilim ve eğitimleri ve İlahi ışığın feyizlerini en parlak bir şekilde parlatan kişidir. Kur’an ve Hadisin riyazi işaretleri (riyazi işaretler ne demek ise?) kendisinde SONA ERMİŞTİR. Peygamberlik hitaplarını içeren Ayet-i Celilelerin riyazi beyanları ÜSTADIMIZIN üzerinde toplanmıştır. Bütün bunlar gösteriyor ki ÜSTADIMIZ SAİD NURSİ iman hizmeti noktasında Peygamberliğin pırıl pırıl bir aynasıdır. Üstadımız Peygamberlik ağacının nurlanmış bir SON meyvesidir. Peygamberlik diline varis olarak HAKİKATIN SON BİR AĞZIDIR. Ve Üstadımızın İlahi ışığın iman hizmeti cihetinde SON SAADETLİ TAŞIYICISI olduğuna şüphe yoktur.

Said Nursi merhum da bu ve benzer ifadeleri kendi adıma değil ama TALEBELERİM TOPLULUĞU hakkında kabul ediyorum: Onların maneviyatları ÖYLEDİR, diye not düşüyor. Yani neresinden bakarsanız bakınız Risale ve talebeleri her şeyin sonu olarak gösterilmiş oluyor.


SON olması ondan sonra başkası olmayacak demektir. Başka bir eser, başka bir ZAT.. Başka bir Işık.. Başka bir meyve... Başka bir ağız... Başka bir NUR olmayacak demektir.

Bir alimin talebeleri, üstadları hakkında övücü ve haddini aşan güzel zanlarda bulunabilirler. Şaşılacak olan bu değildir. Şaşılacak olan: Talebelerin övücü sözlerinin Alimin eserler serisi içinde, Alimin onayı ile kendine yer bularak yayınlanması ve yayılmasıdır. Aradan 50 seneye yakın bir zaman geçmiş. Bugün Hakikatı arayan Müslümanlar, Risale'ye ve hizmetine bağlanmakla bu ve benzeri satırları da okumuş oluyorlar. Ve bu ifadeleri mutlak bir hakikat olarak hem ezberliyorlar hem de kabul ediyorlar. Sonrası: İşte büyük çoğunluğu Üstadımız bugüne kadar beklenen Mehdi As.dır, beklenen son büyük Müceddid Said Nursi'dir demeye başlıyorlar. Siz SON derseniz, bunun mantıki kaçınılmaz neticesi elbette Mehdi As.'lıktır. Lamı cimi kalmıyor. Lafı hiç evirip çevirmeye gerek yoktur. Üstadımız Mehdi As'dır ya da eseri Mehdi'dir ya da ardından giden cemaati Mehdi'dir ya da herhangi bir parlak şahsiyet olacaksa da ancak Risale-i Nur çerçevesinde, Nurcular içinden olacaktır diyenler artık MAZURDUR. Çünkü yukardaki tarz sözleri bir kere Hakikat olarak okumuş oldular. Artık laf anlatamazsınız. Ne deseniz kulak almaz. Vakıa budur: Bugün hayli hatırı sayılır bir ilk talebeler ve cemaatler topluluğu üstadlarını Mehdi bilmişlerdir. Başka bir kimseyi beklememektedirler. Hasbe'l kader gelecek olanlar var ise de ancak Risale-i Nur etrafından olacaktır.



Nitekim Forumlardan Bir Nurcu Yukarıdaki Nakillere Şöyle Bir Açıklama Getiriyor:

Risale-i Nur’a bağlı olanlar için sarahat (açıklık) üzere bağlayıcı kat’iyetiyle (kesinlikle), Risale-i Nur Son Müceddid ve Mehdidir.

Risale-i Nur’dan nakledilen mezkur parçaların bir kısmı bizzat Bediuzzaman Hz. tarafından yazılmıştır. Diğerleri ise yakın talebelerinin ifadeleri olup hepsi de Hz. Üstad’ın tashih ve tasvibinden (düzeltme ve onayından) geçmiştir.

Risale-i Nur’da nazara verilen Gelecek Zat meselesi ise, yine Risale-i Nur’da sarahat (açıklık) üzere beyan ediliyor ki O zat Risale-i Nur’a bağlı olup Risale-i Nur’u kendine hazır bir Proğram yapacak ve (Mehdi As'ın diğer) ikinci ve üçüncü vazifeleri, yine cemiyeti ve şahs-ı manevisiyle beraber icra edecektir.
(Yani arkasından giden cemaati diğer vazifelerini yapacaklar)


Sonuç: Geçen geçti. Yazılan yazıldı. Yayılan yayıldı. Nur cemaati, üstadlarını ve eserini aşırı ötesi aşırı bir yüceltme halindedir. Manevi makamlarda gözümüz yok denilmektedir, ama öte yandan ne kadar üstün makamlar var ise hepsi kendileri tarafından parsellenmiş ve sahiplenilmiştir. İmtihan sırrı olarak Ahir Zaman şahısları herkes tarafından bilinemeyecek, bunlar açıkça belli olmayacak denilmektedir, ama öte yandan açık açık üstadımız ve biz "İslami Zamanın SONUYUZ" diye ilanatlar yapılmaktadır. Bu çağrının, adı konulmamış devamı: Bütün Müslümanlar bir gün NURCU olacaktır. Olmak zorundadır. Çünkü, Peygamber Efendimiz tarafından, Mehdi As.'a kar üstünde sürünerek dahi olsa tabi olmak emredilmiştir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 06.12.09, 01:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.08.09, 12:40
Mesajlar: 164
Konum: istanbul
şimdi bu talebeler kim olduklarını zannediyorlar? Tarikata soğuklukları ve uzak durmaları belli. bir de bu denli kendini mehdinin "elit" cemaati zanneden, burunları iki karış havada, cehennemden insanları kurtarmak için Allahın son kozu!!(haşa) olarak kendileri gören, garip insanlar..

dua etsinler de Mehdi as gelsin bunları tarikat soğukluğundan ve büyüklenmekten kurtarsın ve tasavvufu, islamın özünü bunlara öğretsin... yoksa bu gidişle bunların sırf kendilerine değil, o kadar gence aşıladıkları yanlış bilgilerden dolayı halleri bitap olur. bir daha da bu konulara cevap vermem inşallah.

_________________
Bu halkın çoğu kal ehli
Kimi olmuş vebal ehli
Gayet azdır kemal ehli
Cinnü bırak can ara bul
Bir Kâmil İnsan ara bul


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bir Mehdilik İlanı: Maidetu'l Kur'an (Ahmed Feyzi Kul)
MesajGönderilme zamanı: 06.12.09, 02:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Allah razı olsun nakshi kardeşim, asalet gösterdiniz... (Bu mesaj okunduktan sonra kendi kendini imha edecektir. :lol: )


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 51 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye