* “İlim ve amelden sonra Yüce Sultan Allah’a yakınlık derecelerini katetmek için kamil ve mükemmil şeyhin teveccühü (terbiyesi) gerekir. Onun nazarı kalbe şifadır.” (İmam Rabbani Hz., Mektubat, 286. Mektup )
* Aliyyu’l-Havass da şeriatin kemali açısından mürşide bağlılığın gereğini şöyle belirtir: “İlim talibi, bir mürşide bağlanmadıkça kemale eremez. Çünkü ilim onu mağrur eder. Mürşid ise onu nefsin tuzağından kurtarır.” (Muhammed b. Abdullah Hani, Adab, Mukaddime, Erkam Yay)
* İmam Şa’rani de bu hususta: “Ehl-i tarik, insanı Allah’ın huzuruna kalp huzuruyla çıkmaktan meneden kötü sıfatlardan temizlenmeye irşad edecek bir müşid-i kamile intisabın zaruri olduğunda icma etmiştir” der. Ancak mürşidin alim, kamil ve mükemlil olması gerekir. Bu terbiyeye girmeyen kişi kin, hased, ucb, kibr, dünya sevgisi, nifak gibi hallerden (tam anlamıyla) kurtulamaz. (Muhammed b. Abdullah Hani, Adab, Mukaddime, Erkam Yay)
* Şeyhul İslam Zekeriyya el-Ensari de der ki: “Ehlullah ile bir araya gelmeyen fakih, katıksız kuru ekmek gibidir.” (Muhammed b. Abdullah Hani, Adab, Mukaddime, Erkam Yay)
|