Kudsî yazdı:
hocam, risalelerin bi yerinde "Ziyauddin sana göre şöyle bana göre böyle muhabbeti var ya.." orayı (o ilzam'lı hengameyi) bi zahmet açıklar mısın?.. üstad hangi
"Ziyauddin" den bahsediyor acaba?.. ben bugün askerlik arkadaşıma bile sırf adıyla hitab etmekten sıkılırım.. o (ibare) nasıl bir hitab usulüdür ve (şöyle ilzam ederim böyle sustururum) ne menem mütalaadır anlamak mümkün değil..
Ağabey bunu bilmiyorum,dediğiniz hususu tedkîk edib bununla beraber size Bedi'üzzaman,Hz.Pîr (k.s.a)Hz.lerini Hocası olarak kabûl etmiş,mecmuâtü'l-ahzâbını 15 günde bir hatm edermiş diyecektim ki sağ olsun Tanhu ağabey dikkat çekmek istediğiniz yeri nakl etmiş.
Orada yazanlardan bazıları:
Ben de o kardeşime dedim ki: “Sen mübalâğa ediyorsun. Ben onu görsem, çok meselelerde ilzam edebilirimYani Sâid Efendi o kadar şartlanmış ki,Hz.Ziyâüddîn (k.s.a)Hz.lerinin bir çok meselelerde yanıldığını bunu ona isbatlayabileceğini söylüyor...Cezbe hali işte...'Her suale cevab verilir ancak sual sorulmaz' mantığı elbette,devrin yektâ bir âlimi,halîfeleri dünyayı kuşatmış,taa komor adalarınde bile günümüzde tekkesi devam eden,Mevlâna Hâlid-i Bağdadî (k.s.a) Hz.lerinin kendisini irşâd için gönderdiği Süleyman Ervadî (k.s.a) Hz.lerine O açılmamış bir velâyet goncasıdır diye tanıttığı zât,ömrünü zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsîl etmeye adamış bir Pîr-i Fani,Said Efendinin bundan 40-50 sene evvel dediğine göre eski sâid ya da yeni said dönemi olarak adlandırdığı bir zamanında birçok meselede ilzâm edilebiliyor.Hele ki Hz.Pîr (k.s.a) Hz.leri Bedi'üzzamân'ın yeni Sâid devrine rastlasa her halde Şeyhlikten istifâ eder Bedi'üzzamânın talebesi olurdu!
Eğer perde-i gayb açılsa, hakikati görünse, senin muhabbetin ya zâil olur veyahut dörtten birisine iner. Fakat ben, o zât-ı mübâreki senin gibi pek ciddî severim, takdir ederim. Çünkü, Sünnet-i Seniye dairesinde, hakikat mesleğinde, ehl-i imana hâlis ve tesirli ve ehemmiyetli bir rehberdir. Şahsî makamı ne olursa olsun, bu hizmeti için ruhumu ona feda ederim. Perde açılsa ve hakikî makamı görünse, değil geri çekilmek, vazgeçmek, muhabbette noksan olmak, bilâkis daha ziyade hürmet ve takdirle bağlanacağım. Demek ben hakikî bir Ziyaeddin’i, sen de hayalî bir Ziyaeddin’i seversin.”Hz.Pîr Hz.Gümüşhanevî (k.s.a) Hazretlerinin devrinin aktâbından olduğu ulemâ beyninde sâbittir.Sâid Efendi bu sözleri dediği zamandan 40-50 sene evvel gençliğinde neye dayanıyordu ki,Hz.Pîr (k.s.a) Hz.lerinin makamı göründüğünden madûndur diye iddia edebiliyordu!Cübbelinin ifadesiyle duvara!
Ve Tanhu ağabey demiş ki;
şimdi ben desem ki" .....bu tarikatı aliyyede adam gibi yürü, bir Mevlana'yı bulursun"
ben Mevlana hz.lerine kötü bir hitapla mı bulunmuş olurum.
Azîz'im Biz isimlerden bahsediyoruz lakablardan değildir.Nasıl yalnızca Şeyh-i Ekber,Bedi'üzzaman ya da Mevlana gibi lakablar yalnız başına kullanılsa edebsizlik olmaz.Ama kendim sadece Sâid,sadece Muhyiddîn,sadece Ahmed Faruki,sadece Ziyâüddîn fln diyemem,olmaz!Risâlelerde kendim,daha başka Evliyâ (k.s.a) hakkında da isimleriyle hitâb edildiğini gördüm.Mesela Muhyiddîn-i Arabî (k.s.a) hakkında sadece Muhyiddîn diyor.
Bu kadar söz kafidir.
Fefhem cidden!!!