sufiforum.com
http://sufiforum.com/

Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)
http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=153&t=1266
2. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Yazar:  yakuti [ 25.02.11, 10:11 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

hurrican yazdı:
Kırk erenlerden değilde kırk sahtekarlardan olmadığı ne malum. Bikaç videosunu izledim bana hiç inandırıcı gelmedi. Delil var mı diye sorsam pek bi anlamı yok. şöyle sorayım,
zamanındaki Meşur şeyhlerden bu zatı tasdikleyenler var mı



Yaw bu nasıl söz öyle ? Zamanımızın meşhur şeyhlerinden desytekleyen varmıymış ! Peki ya sen, o meşhur bildiklerinin ne tür bir şeyh olduğunu nerden biliyorsun ? Herhangi bir hakiki şeyh için böyle bir şart asla aranmaz. Aranacak 1. şart; şeri şerife ve sünneti seniyyeye ittibası ve sevenlerini Rasulullah'a ve Allah'a ulaştırmaya gayret etmesidir. Başka bir şart kimse arayamaz !

Yazar:  Misafir [ 25.02.11, 12:09 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

hurrican yazdı:
Kırk erenlerden değilde kırk sahtekarlardan olmadığı ne malum. Bikaç videosunu izledim bana hiç inandırıcı gelmedi. Delil var mı diye sorsam pek bi anlamı yok. şöyle sorayım,
zamanındaki Meşur şeyhlerden bu zatı tasdikleyenler var mı


Kolayı var kardeşim, istihare yapar Mevla Tealaya danışırsın.

Abdullah Babam vefat etmiştir. O yüzden onun yaşantısını video kasetlerinden başka bir kaynaktan gözlemleyemezsiniz.

Sizi İzmir'in Tire ilçesine davet edelim. Üstadımız Hacı Kamil Karasu Hazretlerini bi ziyaret edin derim. Pazar günleri öğle namazına mütakip yeşil imaret camiinde sohbet yapıyorlar.

Bir de zamanın meşhur şeyhleri diye bir kavramı senden duyuyorum.

Bir insanın hak katındaki değeri, insanlar arasında meşhurluğuyla doğru orantılı mı?

Hazreti Mevlana, Şems'i tanımadan önce, Şems'i Tebrizi kim tanırdı?

O zaman Şems'i Tebrizi (ks) değersiz biri miydi?

Yazar:  Misafir [ 25.02.11, 12:18 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

Üstadım Nevşehirli Abdullah Gürbüz (ks) hazretleri Erzurumda bulunan Molla Bahri hazretlerini ziyarete gider. Molla Bahri hazretleri kendisini kapıda karşılarlar. Edeb ve hürmet ederler. Hatta Abdullah Baba hazretleri bir ara abdest tazelemek için kalkar Molla Bahri hazretleri o gelip oturana kadar ayakta bekler. Daha sonra Abdullah Baba hazretleri gelir oturunca Molla Bahri hazretleri de oturur. Dervişleri Molla Bahri hazretlerine sorarlar:

-Efendim daha önce hiç kimseye böyle hürmet ettiğinizi görmedik, Oysa ki siz Abdullah Efendiden yaşça da daha büyük bir zaatsınız, deyince Molla Bahri hazretleri der ki:

-Evlatlarım 40'lar divanı toplandı. 2 aday var idi. Biz alim olduğumuz için bu görevi kendimize bekliyorduk (kendisi hem hanefi, hem şafi mezhebinden fetva verebilecek düzeydedir.) Oysa ki Abdullah Efendi ümmi bir zaattır. Ancak görev Abdullah Efendiye verildi, ben onun şekline şemaline değil maneviyatına hürmet ediyorum diye cevap verir..


Bildiğim kadarıyla Molla Bahri hazretleri hala sağdır, bu olayı gidip kendisine sorabilirsiniz.

Yazar:  Misafir [ 25.02.11, 13:36 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

yakuti yazdı:
hurrican yazdı:
Kırk erenlerden değilde kırk sahtekarlardan olmadığı ne malum. Bikaç videosunu izledim bana hiç inandırıcı gelmedi. Delil var mı diye sorsam pek bi anlamı yok. şöyle sorayım,
zamanındaki Meşur şeyhlerden bu zatı tasdikleyenler var mı



Aranacak 1. şart; şeri şerife ve sünneti seniyyeye ittibası ve sevenlerini Rasulullah'a ve Allah'a ulaştırmaya gayret etmesidir. Başka bir şart kimse arayamaz !


Allah razı olsun kardeşim. Üstadım Abdullah baba hazretleri, büyük üstadımız çorumlu Hacı Mustafa ANAÇ Efendi Hazretlerinin tavsiyesine uyarak diyar diyar dolaşmıştır.

Çorumlu Mustafa Efendimiz kendisine: Evladım sıhhatim el verse bir teyip alacağım (ses kaydı yapmak için), diyar diyar ümmeti muhammede İslâmı anlatmak için dolaşacağım, biz yapamıyoruz sen dolaş evladım Abdullah, der.

Abdullah Babam bir başına Nevşehirden otobüse biner, İzmire, Antalyaya, İstanbula, Ispartaya giderdi.

Bir üstad düşününki dervişlerinin ayağına gidiyor. Aslında üstad dervişe muhtaç değildir. O zaten Allah'a vasıl olmuş. Derviş Üstada muhtaçtır. Eksik olan derviştir. Üstadsa zaten tamdır.

Dervişleri: Efendim siz böyle gelmeseniz, biz sizin ayağınıza geliriz dediklerinde:

-Evladım ben tek kişiyim, siz ise daha fazlasınız. Ben dolaşıyorum, tek masraf oluyor, derdi.


Sırf insanlara İslâmı, Şeriati, Tarikati anlatabilmek için diyar diyar dolaşmıştır..

Üstadım mürşidi kamil olmadan evvel İstanbul'a Mehmet Zahid KOTKU (ra) hazretlerini ziyarete gider. (ayakkabı alıp sattığı için zaten istanbuldaki toptancılara da gidecektir.) Yolda otobüste iken bir rüya görür. Burdan ötesini de üstadımın ağzından yazıyorum:

Rüyamda;
─Uçağa biniyorum fakat uçak yavaş gidiyordu. Bu esnada uçağın camını delerek uçaktan çıktım. Uçaktan daha hızlı uçmaya başladım. Uçarak Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, Mısır, Suriye, Mekke ve Medine’ye gittim. Bu sırada denizin içine daldım. Balıklar Allah’ı zikrediyorlar, ben gittikçe bana yol verip istikbal ediyorlardı. Sudan çıktım, dağlarda, ovalarda, kabristanlarda, kiliselerde zikir yapıp, camilerde vaaz ettim. Bu esnada üzerimde cübbe, başımda sarık vardı. Rüyamın devamında;
Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri:
─Evladım Abdullah, bizi ziyarete gelmeyecek misin? dedi.
Ben de kendisine:
─ Efendim, Peygamber Efendimiz (sav) Hazretleri;
İstanbul’u fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel asker”, diyerek sizi ve askerinizi övdü, methetti. İnşallah, önce sizi ziyaret edeceğim, dedim ve bu şekilde uyandım.
─İstanbul’a iner inmez, Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri’nin Türbesi’ne gittim. Ziyareti yaptıktan sonra, yanıma bir zât yaklaştı:
─Ben, Kemahiye Müftüsü Muhammet Koyunoğlu’yum. Kemahlıyım, sizinle ahiret kardeşi olmak istiyorum, dedi. Bir müddet orada sohbet ettik ve ikimiz beraber, Mehmet Zahit Kotku Hazretleri’nin yanına gittik.
Mehmet Zahit Kotku Hazretleri beni sağına, müftüyü soluna oturtturdu. Bir müddet sohbet ettikten sonra Mehmet Zahit Kotku Hazretleri:
─Bir soracağınız var mı? dedi.

Ben de kendisine, İstanbul’a gelirken otobüste görmüş olduğum rüyayı anlattım.
Mehmet Zahit Kotku Hazretleri:
─Evladım sen Şerif misin? Seyit misin? dedi.
─İkisi de değilim, dedim.
Tekrar sordu:
─Emir Sultanlardan mısın?dedi.
Ben, yine:
─Hayır, Efendim, dedim.
Mehmet Zahit Kotku Hazretleri:
─Senin rüyan sahihadır. Büyük bir irşatçı olacaksın. Rüyanda gördüğün memleketlere gideceksin, defalarca hac ve umre yapacaksın. Ömrün uzun olacak. Sakalın ağaracak, dedi.
─Aman Efendim! Aç tavuk kendini buğday ambarında zannedermiş. Bizim oraları gezmemiz mümkün değildir. Ben evimin maişetini karşılayamıyorum. Kaldı ki buralara gitmek... Yıldızlar ne kadar uzaksa, oralara gitmek bana o kadar uzak. Allah affetsin! Ben ne evliyalık, ne irşatçılık isterim. “İlahi ente maksudi ve rızake matlubi Ya Hazreti Allah.” Allah’ım bana “kulum” desin yeter, dedim.
Mehmet Zahit Kotku Hazretleri;
─Evladım, Allah(cc) külli şeye kadirdir. Bunların hepsi olacak. Sen istesen de istemesen de, Cenab-ı Allah bunları sana nasip edecek. İnşallah bizlere de dua etmeyi unutma, dedi. Bana “Tasavvuf ve Ahlak” isimli üç ciltlik kitap hediye eti.
Mübarek zâtın duasını aldıktan sonra müsaade istedim. İstanbul’da işlerimi halledip tekrar Nevşehir’e döndüm. Bu tarihten sonra kundura alıp satmaya başladım. Mehmet Zahit Kotku Hazretleri de, her bayramda, mübarek gün ve gecelerde kutlama tebrikleri gönderirdi.

Yazar:  hurrican [ 26.02.11, 09:22 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

sorum çok doğru bir soruydu. herkes sünnet üzere olduğynu idda edebilir. bir kimsenin Allah dostu olup olmadığını yine en iyi, bir Allah dostu bilebilir. allah dostları genelde gizlidir. Bizler meşur olanları bilebileceğimize göre soru çok doğru bir soru. Anlatılan hadise doğruysa, Mehmet Zahid kotku'nun sözleri çok önemli.

Bir kaç videosunu inceledim. Biraz daha incelemem lazım. Güzel bir insân. Eğer mürşidlik mertebesi bahşedilmiş birisiyse, kalbinin temizliği sayesinde ulaştığını düşünüyorum.

Yazar:  yakuti [ 26.02.11, 09:56 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

hurrican yazdı:
sorum çok doğru bir soruydu. herkes sünnet üzere olduğynu idda edebilir. bir kimsenin Allah dostu olup olmadığını yine en iyi, bir Allah dostu bilebilir. allah dostları genelde gizlidir. Bizler meşur olanları bilebileceğimize göre soru çok doğru bir soru. Anlatılan hadise doğruysa, Mehmet Zahid kotku'nun sözleri çok önemli.

Bir kaç videosunu inceledim. Biraz daha incelemem lazım. Güzel bir insân. Eğer mürşidlik mertebesi bahşedilmiş birisiyse, kalbinin temizliği sayesinde ulaştığını düşünüyorum.


Tabi canım ! Kalp temziliğini Omo veya Ariel ile yapanların çok daha yüksek mertebelere ulaştıkları söyleniyor ! :)))))))))))))))))

Yazar:  talib [ 26.02.11, 10:55 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

Bu zatın halifeleri kimlerdir?

Konuya gelir isek, Bediüzzaman hz.lerinin Sami Efendi hz.lerine gönderdiği, nurcu iken yüce nakşibendi tarikatına intisab eden pek çok insan vardır.

Yazar:  Gümüşhanevî [ 26.02.11, 11:13 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

talib yazdı:
Bu zatın halifeleri kimlerdir?

Konuya gelir isek, Bediüzzaman hz.lerinin Sami Efendi hz.lerine gönderdiği, nurcu iken yüce nakşibendi tarikatına intisab eden pek çok insan vardır.


Evet buna benzer bir şeyi üniversitede bana birisi anlattı.

Anlatan kişinin nurcu bir ahbabı varmış.

Rüyasında said nursi efendiyi gömüş.

Kendisini musa efendiye ısmarlıyor,artık orada devam et diyormuş.

Bu kişi de şimdi erenköy cemaatının kalp ehli ağabeylerinden olmuş.

Demem o ki said nursi efendi sağken de müteveffa iken de istidadı olan talebelerini Sami efendi ve silsilesine göndermeye devam ediyor.

Yazar:  yakuti [ 26.02.11, 11:20 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

talib yazdı:
Bu zatın halifeleri kimlerdir?
Konuya gelir isek, Bediüzzaman hz.lerinin Sami Efendi hz.lerine gönderdiği, nurcu iken yüce nakşibendi tarikatına intisab eden pek çok insan vardır.


Günümüzdeki nur cemaatleri içinde, böyle bir bilgiyi veya haberi onaylayan gurup var mı acaba ? Yoksa, Sami Efendinin hakkında işgüzarlık yine mi depreşti ?

Yazar:  talib [ 26.02.11, 11:39 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Risale-i Nur'dan Tarikat'e: Hz. Şeyh Abdullah Gürbüz (k.s.)

Nurcu sitesi cevaplar.org 'dan:

Muhterem Rıza Çöllü Hocaefendi kendisi eğitim hizmetlerine vakfetmiş bir zat. Ramazanoğlu Sami Efendi’den feyz almışlar. Diyorlar ki; “Ben hayatımda ilmini dünya için kullanmayan üç kişi gördüm. Birisi; Bediüzzaman Hazretleri... Diğeri; Ankara’da Hacı Mehmed Efendi vardı. Sonra Mahmud Sami Efendiye intisap etti. Bediüzzaman’a beraber gitmiştik. “Efendim, ben intisap etmek istiyorum” dedi. Bediüzzaman: “Onu kardeşimiz Mahmud Sami görüyor” dedi. Bunun üzerine Mehmed Efendi 57’de İstanbul’a geldi."

Yaşayan şahitleri mevcuttur. Rıza Çöllü Hocaefendi bunlardan sadece bir tanesidir. İstidatı olanları Sami Efendi hz.lerine ve silsilesine yönlendirdiği açık bir gerçektir hazretin. Tıpkı Ladikli Ahmet Ağa hz.leri gibi. Merhum Kemal Edip Kürkçüoğlu bunu şu şekilde ifade etmiştir:

Etmiş ona Hakk pâye-i irfânı emânet
Sermâye-i pür kıymet imânı emânet
Ahmed Ağa etmiş ona yârânı emânet
Kılmaz mı erenler güher-kânı emânet

Hayru'l-halef-i Es'ad-i dergâh-ı Kelâmî
Fahru'l-urefâ bedr-i hafâ Hazret-i Samî

2. sayfa (Toplam 3 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/