Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 30 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 23.02.09, 21:52 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Kendisiyle görüştüğümüz Şaban isimli dervişleri özetle şunları söylemiştir:

"Evet, Remzi Hocadan nakledildiği gibi Paşam Hazretlerinin böyle bir kelamı vardır. Bu sohbetin olduğu anda toplanıp gelmiş olan Nur Cemaatinden kişiler de vardı mecliste. Sohbetin yorumu yapılmadı, ihvanlar 'Aslında Paşam şöyle demek istedi' diye bir söz söylemediler. Paşama, 'Bu sohbetin hikmeti nedir?' diye sormadılar da.

Kimse dolduramadı da değil, şöyle buyurdu mübarek Paşam: "Kutupluk tacı 1 hafta kadar boşlukta kaldı. Daha sonra sahibini buldu."

Paşamın Said Nursi Hazretlerine karşı övücü sözlerinde manevi bir siyaset vardır. Nur cemaatinden kişiler mecliste bulunduğu için Paşam o yüzden (Said Nursi'yi) övdü.

Hatta bu sohbetin hemen ardından Paşamın aşıklarından Ekrem Ocaklı Bey, mecliste dedi ki: 'Kutupluk tacı boşluktaydı, (Paşamı işaret ederek) geldi Paşamın başına kondu'. Böyle bir söz de geçti.

Paşam Hazretlerini tıraş eden kişi de Nurcuydu ve onun yanında Said Nursi Hazretlerini hep överdi.

Hem, Said Nursi Hazretlerinin kutup olduğunu var sayalım, ne çıkar ki! Paşam bir sohbetinde de buyurdu ki: 'Said Nursi, 100 küsur ciltlik eser yazdı ama hepsi de zahir için..' Anlaşılabiliyor mu?"


Aynı dervişleri, Erzincan depremiyle ilgili anlatılandan sonra da gülerek şöyle söylemiştir:

"Artık böyle şeyler mi söylüyorlar?! (yani propaganda anlamında)

Nurculuk Tarikat değil, bir ilim yoludur. Fethullah Gülen de bir ilim adamıdır.

Kutup makamlarına gelebilmek için bir Evliyaullahtan el almak, ona bağlanmak gerekir. El almadan olmaz. Hatta Mürşid-i Kamil'e bağlanılmadan Nefs-i Mutmainne makamına dahi gelinemez. Fethullah Gülen’in de her hangi bir Tarikattan dersli olduğunu duymadım, bilmiyorum.

Fakat Nurculuk, Fethullah Gülen ile çok büyümüştür, yaygınlaşmıştır. Dünyaya yayıldılar. Ama bu bir ölçü değildir
."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 23.02.09, 22:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Başka bir zaman ve mekanda aynı nakil kendisine sorulan Gülbey isimli dervişleri de derlemede yer alan nakli değerlendirmiştir. Bu derviş, Dede Paşa Hz.lerine çok yakın olmak ve bizzat hizmetlerini yapmakla tanınmıştır. İşte söyledikleri:

"Evet, kutupluk tacı diyerek sorduğun bu kelamları işittik. Doğrudur. Bu kelamını dinleyip muhafaza eden Nurcular, peki neden Paşam Hazretlerinin diğer başka kelamlarını önemsemiyorlar, dinleyip tutmuyorlar? (1)

Paşam Hazretleri zamanında, Nurcular, bayramlarda seyranlarda 5-10 kişi ziyaretine gelirlerdi. Mecliste bulundukları sırada, Paşam Hazretleri tabii ki onların gönlüne göre söyler, buyurur, onları överdi. Efendim, çünkü bizde tenkid yoktur. Çekişme yoktur. Bir adamın doksan dokuz kusuru olsa, bir tane mahareti, marifeti olsa; o doksan dokuz tanesini ört, gizle; o bir tanesini söyle... Hem de her yerde söyle. Hem de kırk sefer söyle. Bizdeki ölçü, Paşam Hazretlerinin yaptığı budur.

Evet, 'tacı' boşlukta kalmıştır. Ama hangi 'tacı"? Said Nursi merhumun tacı. Boşlukta kalan Peygamber Efendimizin tacı değildir, efendim. (O taca Mürşid-i Kamiller varis olmaya devam ediyorlar. Her zaman, Peygamber Efendimizin varisi bir Kutbu'l Aktab yeryüzünde yaşamaktadır. )

Bakın şimdi,

Adamın biri, afedersiniz bir öküz çalıp Mürşid-i Kamil'in birine götürmüş. Mürşid-i Kamil, bu hayvan çalıntı diye kabul etmiyor, geri çeviriyor. Adamı da gönderiyor. Aynı adam, çaldığı hayvan ile beraber, bu sefer başka bir Mürşid-i Kamil'e varıp ona hediye olarak arz ediyor. O mübarek ise hayvanı kabul edip kestiriyor.

Sonra adam, kabul eden Mürşid-i Kamil'e diyor ki: 'Bu hayvanı filan Veli'ye götürmüştüm, o kabul etmeyip beni göndermişti.' Kabul eden Mürşid-i Kamil, diğer Velinin ismi geçince hürmet edip saygı gösteriyor. Peşinden buyuruyor ki: 'O bahsettiğiniz Veli kimse, öyle bir Zümrüd-i Anka'dır ki her leşe konmaz...'

Aynı adam sonra beriki kabul etmeyen Mürşid-i Kamil'e varıp: 'Sizin kabul etmediğinizi filan Veli kabul edip kestirdi' diyor. Bu mübarek de diğerinin ismi geçince hürmet saygı gösteriyor ve diyor ki: 'O bahsettiğin Veli kimse öyle bir deryadır ki bir damla kir o deryayı kirletmez..'

Abdurrahim Reyhan Efendim Hazretleri buyurdular ki:

"Her Velide az çok müridlerin sayısını çoğaltmak arzusu olur. Dede Paşam Hazretlerinde ise bu arzu yoktu."
(2)

Paşam Hazretleri buyurdular ki:

'Cumhuriyet zamanında, önceden yol kesip insanları soyan eşkıyalar, haydutlar olurdu. Onlarınki İslam'a uymayan bir suçtur, tamam. Suçlular. Kasem olsun, ahirette asıl suçlu olacaklar, asıl cezayı çekecekler ise Allah'a giden yolları kesen eşkıyalardır.'

Yine Paşam Hazretlerinden işitmiştik, yine yemin ile söyledi:

'Allah ve Resulullah Efendimiz, asla 'ben' dememişlerdir. Hep 'biz' demişlerdir." Yani mü'minlerle, velilerle, meleklerle beraber...

Eğer bir kimse (kürsüde bir hoca), Allah namına 'ben böyle, ben şöyle' diye anlatıyorsa Allah'a iftira ediyor.

Bir Hacı Celal vardı. Paşamdan ders aldı. Bir gün, Erzincan'daki Terzi Baba'nın terfiini (manevi derecesini) sordu Paşama... Paşam buyurdu ki: 'Velilerin terfiini Veliler bilir. Terzi Baba, şüphesiz bir Velidir. Biz ise ne bülek terfiini? Benim nefsim hiç bir şey bilmez...'


Dervişin anlattıklarının özeti budur. Bu konuşmamız bittiğinde, ihtiyaç için tam dışarıya çıkacakken döndü, bendenizi yanına çağırdı ve aynen şunları söyledi:

"Biz, 30 sene (kimi) Nurculara dedik ki Süleyman Demirel'e oy vermeyin…. Madem söz dinliyorlarmış, neden yapmayın dediğimizi dinlemeyip Demirel'i desteklediler!"

--------------------

(1) Dede Paşam Hazretlerinin, insan terbiyesinde Mürşid-i Kamilin gereği hususlarında çok kelamları vardır. Mesela buyurmuşlardır: "Bize Allah’ın lutfu mürşid-i kâmildir. Mürşide teslim olan bu lutfa erer. Dervişliğin yani müridliğin en büyük kârı bu ki Allah kapusunda her bir derdinin dermanı mürşid-i kâmile teslim olmuştur. Çünkü mürşid-i kâmil, bizim yaratılışımızın icabı, bize alettir. ” Mesela “Mürşidsiz Müşkil (zor) hallolmaz. Şeyhsiz gidenlerin kimi mülhid oldu kimi dehri. Kimi cebri oldu kimi kaderi…” Mesela: “İnsanın ruhu, Evliyaullahın hizmetine geçip terbiyesine girmedikten sonra kemaline, iktidarına malik olmaz. Ruh, evliyaullahın sohbetini dinlemedikten sonra halinden haberdar olamaz. Ruhun, hakikatına malik olunca; beşeriyet, noksan sıfat, ten mezbeleliği ve anasır zıddiyeti zail olur (temizlenir). Akıl mecazdan külle geçer. Yine kuldur amma, Allah’tan iktidar alan bir kul olur.." Bunun gibi nice kelamları vardır. Özet: Canlı kanlı bir Mürşid-i Kamil, terbiye ve tezkiye için mutlak lazım.

Nursi merhumun talebeleri ve onların takipçileri ise ısrarla Tarikat, Mürşid-i Kamil devrinin kapandığını; kıyamete kadar Mürşide ihtiyaçları kalmadığını; Mürşid-i Kamil yerinde kitap okuyarak bütün manevi mertebeleri, hakikati, marifeti, terbiyeyi elde edeceklerini söyler dururlar. Özet: Canlı kanlı bir Mürşid-i Kamil, terbiye ve tezkiye için mutlak lazım değil. Kitap okumak ve ilim yeter.

Peki neden Paşam Hazretlerinin diğer başka kelamlarını önemsemiyorlar, dinleyip tutmuyorlar?” sorusunda bu inceliğin bulunduğuna dikkat etmenizi istirham ederim.

(2) Abdurrahim Reyhan Efendi, Dede Paşa Hazretlerinin tek irşad Halifesidir. Ondan sonra 25 sene post-i şeriflerinde oturmuşlardır. Vefatları 1998’dir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 23.02.09, 23:32 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Ruhan yazdı:
Nurcularda Dede Paşa Hz.: 'Benim Sultanım, ne anlatayım, Bediuzzaman Hazretleri, o kadar büyük bir insandı ki öldükten sonra Kutup’luk tacı muallakta kaldı. Hiç bir Veli O'nun yerine geçemedi' demişti...

Ruhan yazdı:
Dervişlerinde Dede Paşa Hz.: "Kutupluk tacı 1 hafta kadar boşlukta kaldı. Daha sonra sahibini buldu."


Derleme Naklin Sıhhatinin Soruşturulmasından Çıkan Sonuç: :

Alıntıladığım iki kelamın birbirinden ne kadar faklı olduğunu izaha gerek yoktur. Genel bir sonuca varmadan şu kadarını söylemeliyim:

Nurcular, “Meşayihin siyaseti” gereği ve zamanın şartları icabı edilmiş kimi kelamları, “mutlak hakikat” tahtına oturtarak, bütün bunları bir övünme ve büyüklükte ispat vasıtası olarak kullana gelmektedirler. Mutlaklaştırma faaliyetinden önce de kelamlarda değişiklikler-eklemeler-çıkarmalar yaptıkları gözden kaçmıyor... Bu olanların kasıtla yapılmadığına hüsn-i zan ediyorum, etmek istiyorum. Bütün bu farklılık ve abartmalar, içinde bulundukları ve genlerine işleyen “biz bütün ümmetten üstünüz, kimse ayağımıza su dökemez, bizler adeta zamanın Sahabeleriyiz” haletinin eseridir. Bu halet neticesi, farklı algılamışlar, övgülerden, teşviklerden olmadık makamlar çıkarmışlardır.

Bu denli bir büyüklenmenin ne kadar tehlikeli olduğunu izaha ise hiç gerek yoktur. Her Müslüman, ortalama bir bilgiyle tehlikeyi zaten fark edecektir.


GENEL SONUÇ:

Başından beri 5 madde halinde incelediğimiz meselelerin hepsinin ortak tarafı şudur:

Olayları ve kelamları farklı algılayıp farklı yansıtmayı alışkanlık haline getiren Nurcu çevreler, Said Nursi merhumu, aşırı bir yüceleştirme ve efsaneleştirme halindedirler; merhumu hiç kimse tarafından ulaşılamaz bir şahsiyet konumuna getirmişler ve bütün ümmetçe de böyle algılanmasını beklemektedirler... Bu haletin iflah olmaz bir salgın hastalık gibi bütün bünyelerini sardığı dahi ortadadır. Çokça müşahade edildi ki bugün, asgari derecede cemaat bilincini edinmiş her ferdine bu hastalıklar hemen sirayet etmektedir…

Bu gidişatla “İslam’a aç, aşka susamış, derdi bi-ilaç” daha başka nice insana da bulaştıracaklar gibi görünüyor. Çünkü cemaatin kendi içindeki eğitim ve "cemaate eklemlendirme" süreci, daha ilk adımlarından itibaren bahsini ettiğimiz sakat ve hastalıklı zemin üzerinde yürütülmektedir. Öyle ki özür dilemek büyüklere mahsus pek yüksek bir ahlak iken Nurcu çevreler katında özür dileyen, yanlış yaptığını kabul eden, hatası olan bir alim görüntüsünün dahi yeri yok. Öyle ki üstadlarını yetiştirmiş bir hoca fikrine dahi tahammül edemiyorlar. Bu halete, Nursi’ye himmet eden bir Şeyhi olması düşüncesi dahi ağır geliyor… Halbuki bugüne kadar nice muteber, meşhur alim, Hocalarını ve Şeyh Efendilerini öne sürerek hepsiyle azami dercede iftihar etmişler, kendilerini onların gölgesinde gösterme tevazusuna, hakikatte izzetine bürünmüşlerdir.

Bir alime elbette, bulunduğu yerden daha fazla değer, makam verilebilir. Halis niyetle mümkündür, mazur görülebilir... Hatta teşvik edilmiştir. Ve fakat her haddi korumak şartıyla… Bir alimi, diğer bütün ulema ve ehlullahı düşük ve zavallı gösterme karşılığında; talebeler topluluğunu da bütün ümmetin rağmına yüceltmeye çalışmak ise had hudud tanımıyor maalesef...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 24.02.09, 03:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Bu çalışma, izin almaya gerek olmadan alıntılanıp başka her hangi bir yerde yayınlanabilir. İki şart ile:

1- Bütünüyle (girişiyle, sonucuyla) yayınlamanızı istirham ederim. Giriş ve sonuç harici diğer maddeler (mesajlar) özetlenerek alınabilir.

2- Çalışmayı yapan olarak mutlaka "Sami Ruhan" imzasını vermenizi özellikle rica ederim.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 24.02.09, 08:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
fakirin bildiğine göre Allahu alem; fethullah gülen bir mubarek zatdan nakşibendi tarikatı dersi almış bi kaç sene devam etmiş - hatda bulunduğuı dersin verdiği hal ile izmirde verdiği sohbetlerinde ağlamış ağlatmış lakin tarikatı sonradan terkemişdir.

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 24.02.09, 09:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Bizim kulağımıza da Bitlis Nurşin'den bir Zata intisap ettiği bilgisi geldi geçenlerde... Allah bilir. Gülen, devam etti mi etmedi mi bilemiyorum. Devam ettiyse neden aşikar etmiyor veya talebelerini de teşvik etmiyor, onu da bilemiyorum.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 24.02.09, 10:17 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Fethullah Gülenin veb sitesinden;
Bu arada ailenin dışında Alvar İmamı'nın da tesiri çok büyüktür. Hüsn-ü teveccühte bulunmam için lazım gelen bütün şartlar hazırdı. Dayım, adeta o ismi besmelesiz ağzına almıyordu. Teyzem o iklimin delisiydi. Babamın, annemin ciddi bir merbutiyeti vardı. Benim o zatla bütünleşmem için bütün sebepler ortadaydı.

Sözün tesiri için bu çok önemlidir. Onun için, Alvar İmamı'nın ağzından çıkan her kelime bana, başka bir alemden akıp gelen ilhamlar şeklinde görünüyordu. Yani, o konuşurken biz, yeni şimdiye kadar yere inmemiş bir kısım semavi şeyler dinliyor gibi kulak kesiliyor ve böyle bir atmosfer içinde dinliyorduk. Belki bu söylediklerim o gün için, tesir yönüyle bu kadar netleşmemişti ve ben çocukluğumda bu kadar net bir düşünceyle onu dinlememiştim. Fakat vicdanım bir lahutilik karşısında olduğunu her zaman hissetmişimdir.

Alvar İmamı Hazretlerini ne zaman tanıdığımı söyleyemeyeceğim. Zira hayata gözlerimi açtığım zaman, O'nun ağzının şerbetine susamış pek çok gönül gibi, peder ve validemi de o dupduru kaynağın başında buldum. O'nu idrak ettim diyemem; çünkü O, ötelere göç ettiği zaman, ben hayatımın henüz, on altıncı yılının yamaçlarında dolaşıyordum. Buna rağmen ilk şuur ve ilk ihsaslarıma seslenen bir ruh olması itibariyle, benim o idrake kapalı yaşım, başım ve istidatlarımdan daha ziyade, O'nu yine O'nun tenezzüllerinde yakaladığımı, tanımaya çalıştığımı ve bugünkü, seziş, duyuş ve hissedişlerimi o günkü ihsaslarıma borçlu olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.

O'nu, soyunun ismetini, mânâ ve ruh kökünün asaletini aksettiren mehib bir sima olarak tanıdım ve o çocukluk ihsaslarımla, aydınlık çehresinden aslına ait çizgileri ayıklamaya çalıştım: Acaba bu vakar, ciddiyet ve mehabet insanı, hangi yanlarıyla daha çok, o şeref-i nev-i insan ve ferid-i kevn u zaman (Aleyhi ekmel-üt taha) Efendimize benziyordu. Kaşıyla mı, gözüyle mi, yüzüyle mi?.. Bu deruni hisler içinde O'na hayranlık duyar, O'nu kendi ötesinde arar ve O'nu hakikat-ı insaniyesi içinde yakalamaya çalışırdım. Bunlar bende bir kısım çocuksu hislerdi.. O'nun cazibe-i kudsiyesi ve benim şuuraltı müktesabatım sık sık kesişir, kuşaklaşır ve bana rengarenk anlar yaşatırlardı.

O'nun, çocukluğumun başına konmuş büyük bir iltifat sayacağım "Talebem" sözüyle her başımı okşadıkca, o günkü hislerimle kendimi sağlam bir emniyet noktasına dayamış hisseder, ruhumu bir inşirahın sardığını duyardım. Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, hala O'nun ipekten ellerini kulaklaramda hisseder, hala "Kulaklarını biraz yumaşatayım da zekan açılsın" dediğini duyar gibi olurum.

Hususiyle O'nun aydınlık ikliminden ayrılıp Arapça okutan bir başka Hocaefendi'nin yanına gitmeye karar verdiğim zaman, huzuruna celbedip, kendine mahsus, insanın içine ürperti salan, o lahuti soluklarıyla "Gitseydin vallahi de, billahi de, tallahi de parça parça olurdun" dediğini hala ruhumun derinliklerinde duyar ve irkilirim. O sahabet nedendi? Niçin öyle demişti? Neden o zattan uzak kalmam mevzuunda bu kadar şiddetli tembihlerde bulunmuştu? Bunları bugün dahi vuzuhuyla anlamış değilim.

O, anlayabildiğim ölçüler içinde büyükçe yaşadı; ama katiyyen debdebeye düşmedi, Hakka kurbiyet dairesinde dönüp durdu; fakat hiç mi hiç ihtişama ve alayişe yüz vermedi. Adeta bir huma kuşu gibi gölgesi vardı kendisi yoktu.

O, akıl gözünü doğru düşünce ile birleştirmeye muvaffak olmuş ve kalb-kafa izdivacı gibi çok az talihlinin ulaşabildiği bir noktada Kutup bir insandı.


En son dua tarafından 24.02.09, 10:24 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 24.02.09, 10:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Konuyu Açan Arkadaşa Birkaç Tavsiye:

Yaptığınız çalışmanın daha iyi anlaşılabilmesi için; birçok biribirinden farklı konuyu bir arada karışık şekilde değil de tasnif edilerek birkaç ayrı makale şeklinde (Foruma ayrı başlıklar olarak) verilmesi halinde fayda sağlar. Yoksa şu hali ile konuya yabancı birisi için fazlaca anlamı yok. Kadir Mısıroğlu'nun bahsettiği konu ile Ali Kemal Belviranlı'nın ne dediği fazlaca alakasız.

mesela:

"II. Abdulhamid ve Said Nursi"

"Tasavvuf ehli ile Said Nursi İlişkileri:
a. Eğitim Yılları ( Doğu meşayihi)
b. İstanbul Yılları (Es'ad Erbili)
c. Cezaevi Hadiseleri ( Şerafeddin Dağıstanî)

" Tasavvuf ehli hakkında Nur Şakirdlerinin Çelişkili Anlatımları ( Dede Paşa rivayetleri)"

"Said Nursi'nin bir Tasavvuf Büyüğü ve ardında bıralktığı mirasın bir tarikat haline getirilmesi çabaları ( F. Gulen ve diğerleri; efsaneler üretmek)

"Mehdiyet ve Said Nursi"
1.Mehdi a.s. geldi-gitti diyenler
a. Said Nursi'ye Mehdi diyenler
b. Risale-i Nur ve cemaat Mehdi şahs-ı manevisidir diyenler

2.Mehdi a.s. Nurcu olarak gelecek diye bekleyenler
a.Mehdi Nur cemaatinden bir adam olarak çıkacak diyenler...
b. Mekke Seyyidlerinden birisi Risale-i Nur'u program yapıp uygulayacak diyenler...

NOT. Bu konuda Nurcu cemaatinde önde giden kişilerin nasıl bir yöneliş olduklarını ismen tesbit için
Sıddık Dursun'un Tenvir neşriyatta yayınladığı Nurculuğun Tarihçesi kitabını mutlaka değrlendirmek gerekli. Bu kitabı yazan kişi ; Mehdi A.s. ın bir kişi olarak yakın zamanda tezahür edeceği kanaatindedri ; hatta Muş'ta yaşayan muhtemel bir Mehdi adayları dahi vardır.

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 24.02.09, 18:47 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Muhterem kardeşim, pek tabii ki makale tarzında yeniden ele alınıp genişletilebilecek bir konudur. (Hatta bundan müstakil bir kitap dahi çıkarılabilir) Derleyip yazmaya ancak muvaffak olduğum bu hali çekirdek olsun. İnşallah zaman buldukça daha düzenli bir hale getirmeye çalışayım.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nurcular Neden Farklı Anlatma Gereği Duyuyorlar
MesajGönderilme zamanı: 24.02.09, 23:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator

Kayıt: 01.01.09, 18:04
Mesajlar: 145
Konum: http://askinsonhecesi.com
Allah razı olsun


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 30 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye