Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Dünya: Ne Dehşetli Rüya, Kâbe’den Bakınca
MesajGönderilme zamanı: 22.02.12, 00:00 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 23:23
Mesajlar: 664
Dünya, Ne dehşetli Rüya Kâbe’den Bakınca

Kâbe’de putları kırarken
Nefsimizde firak görürken
Akıl yaratanı sorarken
Yüreğim teslimdir yokluğa

Mekke fethedildikten sonra Kâbe’nin içindeki bin bir çeşit putun kırıldığı gibi, nefsimizle savaşı kazanıp içimizdeki putları kırmadıkça gerçek mutluluğu bulmamız mümkün değildir. Nefis şer dolu ve isteğini her an artıran bir çaba içindedir. Aldıkça fazlası yok mu diye isyan eder. Çocuk, eş, araba, mal… Sevgisi ve binlerce put var yaşadığımız içimizde. Her sevgisine doymadığımız bizi bu dünyaya bağlıyor ve bu yüzden ölüm bize acı geliyor. Bağlandıkça ayrılması zor geliyor. Ayrılmamak için tavizler sergiliyoruz.

Neden Kâbe var? Neden içindeki putlar kırıldı? Neden dışındaki örtü siyah? Neden etrafında insanlar her saniye dönerler huşu ve safi iman içinde? Böyle sorular sormak mümkün ve fazlasını da üretebiliriz.

Bana göre Kâbe, Allah’a kul olan safi ve nurani insanı tasvir eder. Mekke fethedilmeden önce her put ile korkunç bir görünüm sergilemekte ve onların kirli maddi ve manevi görünümleriyle kokar derecede pislik içindeydi. Tıpkı, insanın yanlış ve haram yolda oluşu gibi… İçinde zerre kadar Allah’a imanı olmayan kişinin görüntüsü, kokusu ve davranışları ne kötüdür böyle.

Etrafında tavaf edenler içindeki safi iman ile nurani bir ip olurlar ve onu bu iple sıkıca sararlar. Bu iple sarılan siyahlığa dışarıdan hiçbir leke bulaşmaz. Renginin siyah seçilmesi de bu safi zenginliği artırmaktadır zaten. Yanına yaklaştıkça o siyahlığın nurani görüntüsü karşısında şaşırıp kalırsınız. Öylesi etkiler ki, gözünüze kalbinize kulağınıza gönlünüze gelen yansımalar sizin ayağınızı yerden keser ve tavaf esnasında uçar gibi hissedersiniz. Samanyolu’nda sonsuzu hissedersiniz, tıpkı ölümden sonra baki yaşam gibi…

Umre ya da hac ile Kâbe’den ayrılıp evine dönen kişiler bu yansımalardan ve sarılmalardan koptukça-halka zayıfladıkça yavaşça dünya eksenine ve nefsin azgınlığına mahzar olurlar. Kalpten dudağa doğru çıkar safi yaşama isteği. Dil söyler ama kalpte izler azalır, belkide hiç kalmaz. Dilden çıkan zikir bir vicdan rahatlaması haline dönüşür. Zamanla hatıraları bile silikleşir. O tadı unuttukça günahlara ve nefsin hükümranlığına geçiş hızlanır. Bu yüzden sıklıkla bu mukaddes beldeye giderek var olan bu hissi tazelemek gerekir. Safi örnek modele dokunmak ve yeniden yapışmak ruhu bahar gibi yeniden yeşertecektir. Bu kadar fitnenin yaşandığı günümüzde eskiye oranla bu beldelere gitmek güç yettiğince yapılması manalıdır. İmkânlar o kadar arttı ki, üç saatte Cidde’ye varıyorsunuz güvenle. Etrafınızda ne eşkıya ne de yolunuzu kesen var. Eskiden böylemiydi ki… Gidip gelmek altı ay alıyordu. Gidip ölmekte mümkündü. Aşırı sıkıntılıydı. Bu yüzden çok gidenleri eleştirmemek gerekiyor bana göre.

Kıblemiz Kâbe’dir. Yani safi ruh modeline doğru secde ediyoruz. Namaz kılarken diyoruz ki, biz bu safi kulluk içinde Ya Rab sana secde ediyoruz. Bizim modelimiz Kâbe’nin ruhudur, şekli değil. Kalbimiz titriyor, gözümüzden inci taneler dökülüyor.

Peki, fakir ne yapacak ya da gidemeyenler… Fakir kişi, eğer iman noktasında kalben yaşamışlığın içindeyse, yokluğun etkisiyle nefis isteklerine cevap veremez haldedir. Zaten içimizdeki putları kırmakla yokluğu tadıyoruz. İnsan bu dünyadan vazgeçmedikçe, yokluğu anlaması mümkün değildir. Fakir bunu en doğal şekliyle yaşamaktadır. Zaten Mevla’m insanlara kaldıramayacağı yükleri yüklemeyeceğini vaat etmektedir. Zengin azgın bir nefisle uğraşırken, kumar masasında tükenir gibidir. Fakir yoklukla uğraşırken, aza kanaat edip imanını tazelemektedir. İkisi de zor sınavdır. Zaten acının hissedilmediği bir yaşam insanı gaflete götürür ve nihayetinde azgın bir elemle karşı karşıya bırakır.

Kansere kanser olmadan çare aramak gerekir.
Eğer kanser olmuşsa insan ölüm bir erektir maalesef…

Saffet Kuramaz


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye