Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Ömür Ne Yarıştır Nede Zafer Kazanmadır
MesajGönderilme zamanı: 01.10.11, 13:52 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 23:23
Mesajlar: 664
Ömür Ne Yarıştır Nede Zafer Kazanmadır


Zafer diyorlar, peki, kime karşı? Gezdin mi dünyayı, hissettin mi arşı… En küçük zerreden evrene, insandan başka zafer diye çığlık atanı hiç gördün mü? İnsan nasıl zafer kazanabilir bu aciz ve zaafları ile… Kazansa bile, ne kadar süre sevinebilir ki!

İçkilerle, eroinlerle, çılgın danslarla, ne kadar insan uykuda kalabilir ki… Uyusa bile, ancak bir gün dayanabilir. Her yanı ağrır, açlıkla yemek ister, su içmek ister! Uyku illaki gözü kapamak değil ki! Baktığına dokunduğuna hissettiğine duyarsız kalmakta uyumaktır. Üstelik bu suni deneyimler ile öyle baş ağrıları ve mide bulantıları çekerek uyanır ki… Biz istiyoruz ve yaratan canlandırıyor her şeyi. Görende işitende yalnızca Allah, isteğimizi donduruyor ve bize sunuyor bir tablonun içinde. Biz gördüğümüzü, işittiğimizi sanıp aldanıyoruz. Elbette gözünü kapayanlarda deneyimlerle yolunu bulup yürüyebilir! Başta sorun yaşasa da karanlığa alışır. İşte bu karanlığı seçiyoruz. Sanki bir zafer kazanmak için gözlerimizi kapatıyor ve anlamsız bir oyunla ayaklarımızı hareket ettiriyor ve sonu ne olursa olsun, heyecan veren hislerle yürüyoruz. Eğer gözümüzü açtığımızda başarılı olmuşsak zafer kazandık diye seviniyoruz.

Ölen insanın teni kısa sürede çürüyor. Gübre oluyor doğaya. Eğer beden ölmeseydi, ağaç ölmezdi, yeşil ölmezdi, sonsuz bir evren olurdu. Demek ki, zafer bedeni sarmıyor, ruhun hapsedilişinde vücut buluyor. Sanat dedikleri de bu zindanı anlatıyor. İnsanlar yok oluşlarını seyrediyorlar, boyanmış tasvirin içinde. Sanatçıyı tebrik ediyorlar, sanatçı zafer kazanmış hedefine ulaşmış gibi gülümsüyor. Hoşuna gidiyor. Yokluğa da bir para biçiyor. Onu alan değersiz el gerçekleri kabullenmeyen duvarına asıyor. Astıktan sonra da onu görmüyor. Çünkü var olduğunu sanıyor yeniden yaşadığı suni yaşamın içinde. Bu resimleri Rabbim doğa ve insan üzerinde öyle farklı ve inanılmaz bir sanatla yaratmış ki… O tabloya bakan göz, asıl sanatın bahçesinde kendisi dolaşırken ve tablonun bir parçasıyken ve hatta bulunduğu bölgede toprağa asılmışken kendine yansıyan ve içinde bulunduğu yokluğu anlayamıyor. Bir gölge görse, yalnızlığını/karanlığını hatırlıyor, üzgün ve umutsuzca o gölgeden kurtulmanın çabası içinde bir ömür kıvranıyor. Duvarda donmuş görüntünün, aslında gördüğü kendi donmuş görüntüsünden/gölgesinden başkası değildir. Vicdanını rahatlatan kendi benzerlerini yansıtan tabloyu asmakla gerçeklerden kaçmayı bir zafer gibi görüyor.

Şeytan kiminle meşgul olur ki, düşünelim. Tabloyla mı yoksa insanla mı? Tablonun verdiği mesajı vesvese haline getirip, şüphelerinde paramparça olmaya hazır insanlarla oyun oynuyor. Eğer insan tabloyu anlamaya çalışırsa, onu yapana yönlendiriyor ve diyor ki “ Bunu yapan senin gibi bir insan, sen eğer bu tabloda bir şeyler öğrenmeye çalışırsan, sanatçının hislerine mağlup olarak boynunu bükeceksin! Zafer kazanan sen olmayacaksın!” tablo kendini ve kendini yaratana teslimiyetini sunar her zaman. Sanatçı sadece Allah iradesinde ve onun tecellisi ile yeşeren tablosunda bir aracıdır. Amaçsa asla olamaz, yani zafer Allah’ındır daima. Eğer şeytan vesvese ve şüphede başarılı olursa, o tablo sadece duvarda unutulan ve tozlanan mesaj olarak kalacaktır. Bedenin ruhu hapsetmesi gibidir bu. Her evine gelene, o tabloya sahip olduğunu anlatacak ve zaferinin tadını çıkaracaktır. Şeytan ise onu alkışlayacaktır. Tablonun bu anlayışla dolu duvarda durması değil de genelin malı olacağı bir yerde durması gereklidir. İşte o zaman şeytanlar ölmüş, Mevla’nın sunduğu gerçek zafer tüm insanlığı sarmıştır.

Her ne kadar bu gerçek zaferi görmek bir hayalde olsa ki, çok az insan bunu yaşabiliyor, umutsuz bir model insan İslam inancına terstir ve bütün kabiliyetlerini ilahi iradenin gölgelerine sığınarak yaşamaya gayret etmelidir. Allah’ın sonsuz rahmetine ve cömertliğine inanmalıdır. Gerçek zaferin ölümle başlayacağı ilk günün sancısını Mevlana gibi yaşayanlardan olmamız dileğiyle,

Saffet Kuramaz


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye