Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Ramazan’da nefs durur, ruh yürür
MesajGönderilme zamanı: 22.08.10, 05:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 04.01.09, 01:40
Mesajlar: 24
Prof. Dr. Mustafa Merter: "Ramazan’da nefs durur, ruh yürür"

Murat MENTEŞ

muratmentes@gmail.com

Benötesi psikoloji uzmanı, Prof. Dr. Mustafa Merter, tasavvufla psikiyatriyi nasıl kaynaştırıyor? Mevlana, Mesnevi’de psikiyatrik çözümler mi sunuyor? İnsan ruhunda çok fazla katman mı var?

İnsanın psikolojisi ‘bozulur’ mu? Dünyada Allah’ı görmek nasıl mümkün olur? Medya, insanların kusurlarını mı pazarlıyor? Ve... Zeki Müren, Mustafa Merter’in hastasını nasıl iyileştirdi?

Mustafa Merter kimdir?

• 1947 İstanbul doğumlu.

• Tıp fakültesini İsviçre’de okudu.

• Psikiyatri uzmanlık eğitimini Zürih Üniversitesi’nde tamamladı.

• 1987’de Türkiye’ye yerleşti.

• Bodrum’da yaşıyor.

• 10 yıldır benötesi psikoterapi alanında çalışıyor.

• 2005’te Üsküdar’da ‘Türkiye Benötesi Derneği’ni kurdu.


• Benötesi [Transpersonal] psikoloji nedir?

Statik psikiyatri, dinamik psikiyatri, Freudyen psikanaliz, bilişsel ve davranışçı ekoller insanın tümüyle anlaşılmasına yetmemiştir. 1970’lerde ortaya çıkan benötesi psikoloji, binlerce yıldır insan gerçeğini araştıran dinsel, manevi geleneklere müracaat eder. Başlangıçta daha ziyade Zen Budizm, Hinduizm gibi inanışlara eğilinmiştir. Biz, insan psikolojisini anlamaya çalışırken, tasavvuftan faydalanmaya çalışıyoruz.

• Sizden başka bu tasavvuf - psikoloji bağı üzerine çalışan var mı?

Dünyada bir düzine kadar. Mesela, psikoloji profesörü Robert Frager... Aynı zamanda Cerrahi şeyhidir. Hikayesi çok ilginç. Steven Seagal gibi o da aikidoda 7. dandadır. Kalp, Nefs, Ruh adıyla Türkçeye çevrilmiş çok güzel bir kitabı vardır.

• Mevlana ve İbn-i Arabi gibi büyük mutasavvıflar, çağımızın psikiyatrik sorunlarının çözümünde bize rehberlik edebilir mi?

Mevlana’nın Mesnevi-i Şerif’i psikolojik şifa önerileriyle doludur. Mesela ‘Başkasında gördüğün kusur, senin kusurundur’ diyor. İçimizdeki, kabul edemediğimiz ya da aşamadığımız bazı pürüzleri, başkalarında çok kolay fark ederiz. Kusur varsa, görürsün, fakat kimseyi bir kusuruyla tanımlamamak gerekir.

KUSURLAR PAZARLANIYOR

• Günümüzde bu ‘kusur görme’ işi fazla yaygın, hepimiz hasta mıyız?

Kusur görmenin ötesinde ‘kusur pazarlama’ var artık. Medya, insanların kusurlarını pazarlayarak para kazanıyor.

• Maneviyat, psikolojide gerçekten bu kadar belirleyici midir?

İnsan buzdolabı, televizyon değildir, makine değildir. İnsan tamir edilmez. Çünkü ‘bozulmaz’. Amerikalılar ‘disorder’ derler, yani bozukluk. Biz ‘rahatsızlık’ deriz. Biz insanı manevi yönüyle anlamak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde bu dışarıda gördüğümüz insan tablosu meydana çıkar.

YOĞUN BİR ÇÖKÜŞ YAŞANDI

• Dışarıda ne görüyoruz ki?

Çok yoğun bir çöküşle karşı karşıyayız. Jean M. Twenge’in Ben Nesli ve Narsisizm İlleti adlı kitaplarını okuyun, görün. 1955’lerden bugüne ergenlerde kaygı oranı yüzde 85 oranında artmış durumda. Yani insanlık gözümüzün önünde eriyor. Narsisizm, kaygı, öfke ve hedonizmde dünya çapında çok büyük bir artış var. Buna ‘Kaliforniya Sendromu’ diyoruz.

• Narsisizmin artmasının topluma zararı nedir?

İnsanlar, sahip olmak istedikleri şeyleri, her ne pahasına olursa olsun elde etmeye yöneliyor. Kredi kartı borçları, saldırılar, entrikalar artıyor mesela. Amerikalıların bankalara borçları 1 trilyon doları buluyor. Dolayısıyla kaygı yayılıyor. Öfke tetikte. Büyük sosyolojik, ekonomik krizler yaşanıyor.

• Tasavvuf denince aklımıza tekkeler, hayattan az çok kopuk adamlar, ney üfleyen hüzünlü tipler geliyor. Saygı duyuyoruz ama hiçbirimiz ‘İlk fırsatta ben de bir ney almalıyım’ demiyoruz. Dışarıdan bakınca uyuşuk bir evren görünüyor açıkçası.

Dışarıdan öyle algılanabilir. Halbuki sistematik tasavvuf eğitimi bir yüksek insani gelişim akademisidir. Bu akademide güzel sanatlar, bilim tahsil edilir. Astronomiden musikiye, ilaç yapımından yani farmakolojiden hat sanatına kadar... Bugün tevarüs ettiğimiz birçok güzelliği de tasavvuf geleneğine, ekollerine borçluyuz. Tasavvuf, insanın kendini aşma ideallerine imkan veren bir içeriği çoğaltır. Mesela mutasavvıflar yüksek sesle konuşmaz. Çünkü karşısında ‘hazret-i insan’ı görür. Muhatabını yüceltir. Her insan, içinde çok yüksek bir potansiyel taşır. Tasavvuf terbiyesi, bu potansiyelin açığa çıkmasına hizmet eder. Mevlana, Konya Genelevi’ndeki kadınların ‘Biz de gitsek Mevlana’nın yanına fakat bizi kabul etmez’ dediklerini duyunca, onların yanına gider ve karşılarında eğilir.

YILDA İKİ KEZ AFRİKA

• Yurtdışı çalışmalarınız hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Yılda iki kere Afrika’ya gidiyorum. Ameliyatlar yapıyoruz, su kuyuları açıyoruz, Nijer’de bir Türk Köyü kuracağız. Moritanya’ya gideceğiz önümüzdeki günlerde. Orada yeni yapılan bir hastaneyi ziyaret edeceğiz. Bu dünyada Allah’ı görmek ister misiniz? Gidip orada bir yetimin başını okşarsanız, onun gözlerinde Allah’ı görürsünüz. 20 yıldır boynundan gövdesine uzanan kocaman bir urla yaşayan bir ihtiyarın ameliyatına yardımcı olursan, o ihtiyarın gözlerinde Allah’ı görürsün. Onu bir kere gördükten sonra da vazgeçemezsin. Bu bakışma sana ferahlık, huzur, sevinç, anlam yoğunluğu, aidiyet, emniyet olarak geri döner. İnsanlığa erişmek için bencillikten sıyrılmanız gerekir.

Yüce bir bilinç seviyesi var

• Siz, insanın yüce bir bilinç seviyesi olduğunu mu söylüyorsunuz?

Kesinlikle. İnsan benliğini bir bina gibi düşünün. Ontolojik olarak bu binanın rutubetli bodrum katlarında da var olabiliriz, yüksek, ferah, aydınlık, manzaralı, geniş ufuklu katlarında da. İnsan, bu ontolojik katmanlar arasında gidip gelme salahiyetine sahiptir.

• Benliğin yüksek katına nasıl çıkılır?

Başkalarına yardım ederek, vererek. Kur’an’da ‘Size hayat veren işlere koşunuz’ denir. Bencil, zevk peşinde olursanız, zombileşirsiniz. Ancak başkalarına faydanız dokunursa yaşamaya başlarsınız.

• Anlamadım. Kendimi düşünürsem, bundan zararlı mı çıkıyorum yani? Villamın önüne Ferrari çektiğimde mutsuz olacağımı hiç sanmıyorum doğrusu.

İnsanlar maddi refaha kavuştukları zaman çok derin bir sıkıntı baş gösterir. Bir gün, Türkiye’nin tanınmış işadamlarından biri, 10-15 kişinin arasında bana ‘Valla doktor her sene milyarlarıma milyarlar katıyorum fakat bunu para için yapmıyorum. Nedenini de bilmiyorum’ dedi. Mutsuzluğu-nu görseniz şaşardınız. Ömür geçtikçe, maddi kazancın anlamı geriler. Tüketim toplumu, nefes vermeyi, hayat vermeyi bilmiyor. Sadece nefes almak, bizi bunalıma sürükler.

• Yani tam olarak ne yapacağız?

İşte size reçete: Fakir bir semte gidin. Muhtarla görüşün. Muhtaç insanları bulmak istediğinizi söyleyin. O insanlara yardım edin. Yetimlere, dullara para verin, iş verin, yemek sunun. Bunu yaptığınızda dünyalar sizin olacak. Ruhunuz özgürleşecek. Bu ‘verme’ eylemini içselleştirip bir hayat tarzına dönüştürmeyi başardığınızda, hayatınız anlama kavuşacaktır. Sürekli ve aralıksız veremeyiz belki fakat vermeyi ihmal edersek biteriz.

• Verince, ruh nasıl özgürleşir ki?

Hayatın değerine ilişkin farkındalığınız artar. Kedilerin gözlerinde letafet, martıların seslerinde hoşluk bulursunuz. Evinize geldiğinizde üzerinizde bir dinginlik olur. Vermek bir lüks değil, bir zarurettir. Aksi takdirde hiçbir şey göremez ve duyamazsınız. Reklamı yapılan onca şey size acı verir.

Bir hastamı Zeki Müren iyileştirdi

• Kaç yıldır Bodrum’da yaşıyorsunuz?

Yaklaşık 25 senedir.

• Zeki Müren’le ahbapmışsınız.

Zeki Bey, canım benim, çok nazik bir Osmanlı beyefendisiydi. 20 sene evvel, terapi yaptığım bir hanımefendi vardı. 7 senedir evinden çıkmamıştı. Terapi için evine gidiyordum. Bu hanım, Zeki Müren’in bütün o şarkıları kendisi için söylediğine inanıyordu. ‘Ancak Zeki Müren benimle buluşursa evden çıkarım’ dedi. Zeki Bey’e durumu ilettim. Kabul etti. Kadın evinden çıktı. Anlayacağınız, Zeki Müren’in varlığı, tedavimden daha iyi geldi kadına. Zeki Bey ‘Elbette şarkılarımı size söylüyorum, fakat bunu başkalarına duyurmayalım hanımefendiciğim’ demişti.

Ramazan’da nefs durur, ruh yürür

• Ramazan ve oruçla ilgili bir tavsiye ya da yorumunuz var mı?

Ramazan, oruç ve diğer ibadetler; bize hayatımızı maddi bir fırtınanın baskısından koruma fırsatı sunuyor. İçinde yaşadığımız vadiye, yukarıdan bakmak için Ramazan iyi bir imkandır.

• Ramazan’da ne oluyor da yukarıdan bakabiliyoruz?

Çok temel bir ihtiyaç olan yemeyi kenara bırakarak. Nefsimizi susturunca zihnimiz berraklaşır, ruhumuz harekete geçer. Ramazan’da böyle oluyor nitekim.
Dört ilişki kategorisi vardır: 1. Diğer insanlarla, 2. Eşyayla, hayvan ve bitkilerle 3. İnsanın kendisiyle 4. Varlığın görünmeyen boyutuyla ilişki.

Ramazan’da bu ilişkilerin sıhhate kavuşması, temize çekilmesi gündeme gelir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye