Ey aziz!
" Allah eşittir Muhammed..!" demek ne demektir?
evvela şunu iyi bil ki; Şehid Bayram Efendi Hocamızın (Rh.a) dilinden sadır olan bu kelam
'Sekr' e mahmuldür.. dolayısıyla bizim o manayı zahiri üzre değil
te'vili üzre anlamaya çalışmamız gerekir..
bu ibarede
'eşittir' kelimesi hangi anlamda kullanılmış?
Tecelli.. yani biz o lafzı bir matematik terimi olarak değil;
temsil yerinde kullanılmış bir
işaret olarak göreceğiz..
bilimsel bir
soru: (!) "pekii sizin bu hocanız neden böyle bir terim seçmiş? daha sehil ve basit bir surette konuşamaz mıydı?"
analitik bir
cevab: ey herkesi kendi gibi donuk zanneden odun kafalı din kardeşim..! sen aşkın darbesini yemedin (ve yemeye de iştahın yok iken) tesirinden hissiz bulunduğun bu şeyin gulgulesinden ne anlarsın?!
Aşıklar cezbe yüklü
'çılgın' insanlardır.. İlahi tecelli şimşeği çaktığı zaman bunlar cezbe zinciri ile alem-i hakikate çekiliverirler; ve (mervidir ki)
bir an içinde Mütecelli ile Mütecella-Leh
cemm olur; isneyniyyet mefhumu kalmaz; tarafeyn mülahazası nazardan düşer........
Hakikat-i Muhammmed (-iyye) mertebesinde ayrılık-gayrılık var mıdır? yoktur.. siz o mertebeye göre değil kesif bir cesed ya da suret tasavvur etmeyi latif olan ruhu dahi düşünemezsiniz..
şu halde mütekellim hangi mertebeye göre konuşuyor? ona bakmanız lazım.. tabii hakikat-bin olan bir gözünüz varsa.. eğer o göz sizde yoksa (ve gözü olana da itimadınız bulunmuyorsa) o vakit siz her hadis ve fani varlığa istiklaliyet verip onu el-Kadim olan Allah'dan cc. gayrı (ve müstakil) olarak görürsünüz; öyle gördüğünüz zaman da bu gibi ibarata
küfür hükmünü verirsiniz..
işte bu körükörüne bakmak ve körükörüne hüküm vermektir...! Halbuki bu söz 'Kadim eşittir Hadis' manasında söylenmemiş;
'Kadim eşittir Kadim' yerinde temsilen söylenmiştir.. yani bir mertebeden bir mertebeye geçişin (tecellinin) temsili olarak ifade edilmiştir..
(mesela)
'Rabb eşittir Kul' demeyi de böyle anla; yani Rabb merbubunda zahir oldu ma'nasında.. bir başka deyişle: ez-Zahir hazreti mezahiri içinde en mükemmel mazharı bulunan zatta (sav.) zahir olmuş deriz.. imdi, sen o zahir olmayı
hulul/girme anlarsan
eşittir lafı sana batar ama (tenzih ve takdis üzre)
aks etme anlarsan sorun kalmaz..
Hakikat-i Muhammediyye 'ezeli'dir (yani o şan ve taayyün hazret-i Zat kenzinde ta ezelden sakin ve medfun idi..) imdi, sen bu sözün terkibi içinde
Muhammed ism-i şerifini (bir alem ve remz olmak üzre) ilahi taayyünlerin ekmel mertebesi kabul et ve
makam olarak gör ve o isim ile müsemma olan Hazret'in de (sav.) cümle esma ve sıfat-ı ilahiyye'ye
etemmiyet üzre mazhar olmakla Zat-ı zül-Celal'i temsil ettiğini bil...
işte öyle görüp böyle bilirsen temsiliyet ve mazhariyete göre
"eşittir" demekten
Uşşak'a küfür lazım gelmeyeceğini sen de anlarsın..