raber yazdı:
* Tasavvuf'da yola girmeden önce dolmadan önce boşalmak; bildiklerini tamamen unutmak nedir?
mesela Şems-i Tebrizi'nin Mevlana'nın kitaplarını atması gibi midir?
* Aklı tamamen unutup teslim olabilmek midir?
* Bu yola girmeden önce tasavvufla ilgili ya da bildiğin herşeyi unutmak ne demektir?
* Tasavvufta yaşanılan haller, insanın daha önceki bilgilerine ters ise dikkatli olunmalıdır. Burada zahiri ölçülere uygunluk veya zahire göre anlamın tashihi veya tevili gerekir. Bu yüzden tasavvufa intisab eden kişinin kendi haline vakıf olması için mürşide ihtiyacı vardır.
*
Tasavvufi seyr sırasında karşılaşılabilecek durumların çoğu "basit akıl" ile izah edileMEYEBİLİR. Burada bir AKILDIŞILIK değil AKILÖTESİ oluş sözkonusudur. (Bu akıldışılık akılötesilik konusunun tasavvufi halleri anlayabilmek mutlaka anlaşılması gerekir.)
* Tasavvufi bilgilerin insana genel kültür vermesi iyi bir şeydir; ancak asla yeterli değildir. Kişinin
yaşadığı halin manasını kavrayabilmesi veya "içselleştirebilmesi" için daha önce aynı hallerin yaşandığını fark etmesi ve bunun tadını alması tasavvufi seyri sülukun en hoş taraflarından birisidir.
***
Şems ile Mevlana hakkındaki "Mevlana'nın kitaplarının suya atılması" rivayeti de diğer bir çok örnek gibi çarpıtılmıştır. Üstelik bu çarpıtmayı yapanların çoğu da iyi niyetlidir.
Şems Mevlana'ya "zahiri bilgi saklı kitaplar"ı suya atarak bir şey anlatmak istemiştir ama ardından o kitapları sudan çıkartarak "eyvah, gitti onlarca yıllık emeğim" diye içi yanan Mevlana'ya iade etmiştir. Burada bir KERAMET İZHARI vardır.
Suya atılan kitapların hiçbirisinin yazıları bozulmamıştır (Oysa suya atılan mürekkep yazılı kitaplardaki yazılar ıslanınca okunmaz hale gelmesi gerekirdi.)
Zahiri ölçülerin mutlak olmasa da korunması gerektiğine işaret eden bu olayı çarpıtma nasıl oluyor ? Sanki o kitapalr ve içerisinde yazılanların hükmünü kaldırmış gibi anlatılıyor bu KERAMET.
Bu hadisenin aslını tarihi kaynaklardan okumak için Menakıbul ARİFİN'i ele alıp tefekkür gerekir.
.