Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Çağımızın İslami Tebliğ Metotları Ne Olmalı
MesajGönderilme zamanı: 23.01.15, 11:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 23:23
Mesajlar: 664
Çağımızın İslami Tebliğ Metotları Ne Olmalı

Günümüzün en geçerli sanal beyni internet ve onun aracı bilgisayar ve tablet gibi cihazlardır. Bilgiye erişim o kadar kolay ve hatta internet üzerinden bilmediğiniz dilleri çevirebilme avantajına bedava sahibiz ki, herhangi bir yabancı dili öğrenmeye gerek kalmayacak çağı yaşamaktayız. Bu kadar kolay bilgiye erişim olmasına rağmen, insanlar neden dini ve ahlaki bilgilerden yararlanmıyorlar ve inançlarındaki değişimin internetin olmadığı yıllara göre daha cahilane ve duyarsızlık içermektedir?

Temel neden çocuk ilkokul çağlarında 2. sınıftan itibaren yabancı dil öğrenmesine rağmen, hala İngilizce ve almanca gibi Hıristiyan yaşam biçiminin örneklendiği dilleri öğrenme gayreti içindeyiz. Dil bir toplumun yaşama biçimi ve kurallarıdır da... Bu dili öğrenen bu dilin kullanıldığı yaşam biçimini öğrenecek ve onu doğal olarak taklit edecektir. Ayrıca, bu dilleri bilen kolay işe giriyor kolay kariyer yapıyor ve her türlü lüks imkândan yararlanıyor. Bunu bilen ebeveynler bu dilleri öğrenmede ısrar ediyorlar. Çocuk bunları öğrendikten sonra liseli yıllarda, çocuğunun Müslümanlığını hatırlayan ebeveynler Kur’an kursuna ve namazın nasıl kılınacağına dair öğretileri, yaz döneminde 1 ay gibi kısa bir zamana sıkıştırarak öğrenmesi için geçiştiriyorlar.

Oysaki ilkokul 2. sınıftan itibaren Arapça dersleri en az Türkçe ders saati kadar zorunlu olmalıdır. Çünkü Kur’an Arapçadır. Çocuk bir Müslüman evladı olarak Arapça ne okuduğunu anlamalı ve bilmelidir de böylece. Öğrenci 4. sınıfı bitirdiğinde Kur’anı okurken anlayabilecek seviyede Arapça öğrenmeli, namaz gibi ilmihal bilgilerine vakıf olmalı; sonuçta Müslüman kimliğine ciddi bir şekilde sahiplenmiş ve izlediği sanal dünyada, ruhunu mahveden başka dinlerin mantığı ile hazırlanmış oyunlardan uzak kalmış bir şekilde ortaokula başlamalıdır. Bu seviyede artık başka dilleri öğrenmesi için imkân verilmeli, liseyi bitirdiğinde en az iki dili iyi derecede bilen bir öğrenci olmalıdır. Üniversitede ise temeli İslam kimliği ile sağlamlaşmış öğrencinin, ilim öğrenmeye azami çaba gösteren okuma merakı bulunmalıdır.

Amaç, çocuğun dini hayatını esas almak, parayı Allah yerine koyarak hayatımızda putlaştırdığımız düşünceleri yıkmaktır. Her şeyi Allah bize verdiğine göre, hayatın garantisinin yalnızca Allah’a kul olma yolu olduğunu kavramış samimi bir toplum oluşturulmalıdır. Sinemalar, diziler, sanal âlem ve basını bu düşünceli kişilerin oluşturduğu altın nesil böylece tesis edilmelidir.

Geçmişin izlerinde askeri temsiller ile çeşitli mübarek insanların karşılaştığı sorunların çözümündeki keramet gibi sıra dışı-genelin anlamadığı sahnelerin yansıtıldığı çözümler üretilerek, bu zamanın insanının imanını kurtarmak mümkün olmayabilir, bunun yerine, sanal dünyanın acımasızlığında bile İslamın örneklendiği oyunlar içindeki yeni öykülerle İslami tebliğ, zamanımızın gençliğine anlatılmalı ve imanları kurtarılmalıdır. Devir artık askerin el üstünde tutulduğu bir devir değil. Savaşların olmasına sebep olan açmazların olmasına neden olacak olaylardan mümkün olduğu derece kaçınıldığı ve artık insanın kendi nefsine karşı savaş açtığı çağı yaşamaktayız. Nefsin peşinde adeta kudurmuş gibi tüketen, israftan asla kaçınmayan, açın halinden anlamayan, gıda da olduğu gibi geni değiştirilmiş bir nesil türetilmiştir maalesef. Günümüzde, can almak, cana kıymak, acı çekmek, kendi hesabını kendisinin verdiği zalimlerin türediği karmaşalar yaşanarak, adeta ahirete iman faslını eliyle iten ve kişinin kendine göre bir din anlayışı üretilmektedir.

Bu kötü örnekleri durduracak yol ise, çağımızın yeni icat edilen araçlarının doğru kullanılmasıdır. İslami tebliğler, bu icatların içine yerleştirilen sanal öykülerle desteklenerek, kimi zaman sanal oyunlarla, kimi zaman filmlerin içinde kimi zaman çocukların derslerinde yapmakla yükümlü olduğu performanslarında pratik edilerek yapılabilir. İthal edilen diziler, oyunlar, filmler asla izlenmemelidir, özellikle de çocuklar… Hasta olmuş toplumda, bu kişinin özgürlüğüne bir sınırlama değil, kesin tedaviye çare üreten ilaç tedavisidir. Yüz elli senedir hayâsızlığı, ahlaksızlığı biz dışarıdan ithal ettik bu aynı sanal metot ve çabalarla… Ne televizyonu atmaya gerek vardır ne tableti bu tedavi eden ilacın sınırlamayla… Geleceğimiz, cebimizdeki para değildir, geleceğimiz dinini seven ve bu sayede ahlakını koruyan bu ülkede yaşayan bizleriz. Biz sahiplenmezsek, başkaları sahiplenecek ve biz başkalaşacağız Allah korusun. Parayı düşünmeden bu temeli kurmanın ortak bir vicdani mesele olduğunu hissederek, atalarımızdan yadigâr kalan imece usulü ile yapılan maddi tasarruf ile elimizden ne gelire bu uğurda yapmamız gerekeni yapalım bir an önce.

Saffet Kuramaz


Çağımızın İslami Tebliğ Metotları Ne Olmalı

Günümüzün en geçerli sanal beyni internet ve onun aracı bilgisayar ve tablet gibi cihazlardır. Bilgiye erişim o kadar kolay ve hatta internet üzerinden bilmediğiniz dilleri çevirebilme avantajına bedava sahibiz ki, herhangi bir yabancı dili öğrenmeye gerek kalmayacak çağı yaşamaktayız. Bu kadar kolay bilgiye erişim olmasına rağmen, insanlar neden dini ve ahlaki bilgilerden yararlanmıyorlar ve inançlarındaki değişimin internetin olmadığı yıllara göre daha cahilane ve duyarsızlık içermektedir?

Temel neden çocuk ilkokul çağlarında 2. sınıftan itibaren yabancı dil öğrenmesine rağmen, hala İngilizce ve almanca gibi Hıristiyan yaşam biçiminin örneklendiği dilleri öğrenme gayreti içindeyiz. Dil bir toplumun yaşama biçimi ve kurallarıdır da... Bu dili öğrenen bu dilin kullanıldığı yaşam biçimini öğrenecek ve onu doğal olarak taklit edecektir. Ayrıca, bu dilleri bilen kolay işe giriyor kolay kariyer yapıyor ve her türlü lüks imkândan yararlanıyor. Bunu bilen ebeveynler bu dilleri öğrenmede ısrar ediyorlar. Çocuk bunları öğrendikten sonra liseli yıllarda, çocuğunun Müslümanlığını hatırlayan ebeveynler Kur’an kursuna ve namazın nasıl kılınacağına dair öğretileri, yaz döneminde 1 ay gibi kısa bir zamana sıkıştırarak öğrenmesi için geçiştiriyorlar.

Oysaki ilkokul 2. sınıftan itibaren Arapça dersleri en az Türkçe ders saati kadar zorunlu olmalıdır. Çünkü Kur’an Arapçadır. Çocuk bir Müslüman evladı olarak Arapça ne okuduğunu anlamalı ve bilmelidir de böylece. Öğrenci 4. sınıfı bitirdiğinde Kur’anı okurken anlayabilecek seviyede Arapça öğrenmeli, namaz gibi ilmihal bilgilerine vakıf olmalı; sonuçta Müslüman kimliğine ciddi bir şekilde sahiplenmiş ve izlediği sanal dünyada, ruhunu mahveden başka dinlerin mantığı ile hazırlanmış oyunlardan uzak kalmış bir şekilde ortaokula başlamalıdır. Bu seviyede artık başka dilleri öğrenmesi için imkân verilmeli, liseyi bitirdiğinde en az iki dili iyi derecede bilen bir öğrenci olmalıdır. Üniversitede ise temeli İslam kimliği ile sağlamlaşmış öğrencinin, ilim öğrenmeye azami çaba gösteren okuma merakı bulunmalıdır.

Amaç, çocuğun dini hayatını esas almak, parayı Allah yerine koyarak hayatımızda putlaştırdığımız düşünceleri yıkmaktır. Her şeyi Allah bize verdiğine göre, hayatın garantisinin yalnızca Allah’a kul olma yolu olduğunu kavramış samimi bir toplum oluşturulmalıdır. Sinemalar, diziler, sanal âlem ve basını bu düşünceli kişilerin oluşturduğu altın nesil böylece tesis edilmelidir.

Geçmişin izlerinde askeri temsiller ile çeşitli mübarek insanların karşılaştığı sorunların çözümündeki keramet gibi sıra dışı-genelin anlamadığı sahnelerin yansıtıldığı çözümler üretilerek, bu zamanın insanının imanını kurtarmak mümkün olmayabilir, bunun yerine, sanal dünyanın acımasızlığında bile İslamın örneklendiği oyunlar içindeki yeni öykülerle İslami tebliğ, zamanımızın gençliğine anlatılmalı ve imanları kurtarılmalıdır. Devir artık askerin el üstünde tutulduğu bir devir değil. Savaşların olmasına sebep olan açmazların olmasına neden olacak olaylardan mümkün olduğu derece kaçınıldığı ve artık insanın kendi nefsine karşı savaş açtığı çağı yaşamaktayız. Nefsin peşinde adeta kudurmuş gibi tüketen, israftan asla kaçınmayan, açın halinden anlamayan, gıda da olduğu gibi geni değiştirilmiş bir nesil türetilmiştir maalesef. Günümüzde, can almak, cana kıymak, acı çekmek, kendi hesabını kendisinin verdiği zalimlerin türediği karmaşalar yaşanarak, adeta ahirete iman faslını eliyle iten ve kişinin kendine göre bir din anlayışı üretilmektedir.

Bu kötü örnekleri durduracak yol ise, çağımızın yeni icat edilen araçlarının doğru kullanılmasıdır. İslami tebliğler, bu icatların içine yerleştirilen sanal öykülerle desteklenerek, kimi zaman sanal oyunlarla, kimi zaman filmlerin içinde kimi zaman çocukların derslerinde yapmakla yükümlü olduğu performanslarında pratik edilerek yapılabilir. İthal edilen diziler, oyunlar, filmler asla izlenmemelidir, özellikle de çocuklar… Hasta olmuş toplumda, bu kişinin özgürlüğüne bir sınırlama değil, kesin tedaviye çare üreten ilaç tedavisidir. Yüz elli senedir hayâsızlığı, ahlaksızlığı biz dışarıdan ithal ettik bu aynı sanal metot ve çabalarla… Ne televizyonu atmaya gerek vardır ne tableti bu tedavi eden ilacın sınırlamayla… Geleceğimiz, cebimizdeki para değildir, geleceğimiz dinini seven ve bu sayede ahlakını koruyan bu ülkede yaşayan bizleriz. Biz sahiplenmezsek, başkaları sahiplenecek ve biz başkalaşacağız Allah korusun. Parayı düşünmeden bu temeli kurmanın ortak bir vicdani mesele olduğunu hissederek, atalarımızdan yadigâr kalan imece usulü ile yapılan maddi tasarruf ile elimizden ne gelire bu uğurda yapmamız gerekeni yapalım bir an önce.

Saffet Kuramaz

Çağımızın İslami Tebliğ Metotları Ne Olmalı

Günümüzün en geçerli sanal beyni internet ve onun aracı bilgisayar ve tablet gibi cihazlardır. Bilgiye erişim o kadar kolay ve hatta internet üzerinden bilmediğiniz dilleri çevirebilme avantajına bedava sahibiz ki, herhangi bir yabancı dili öğrenmeye gerek kalmayacak çağı yaşamaktayız. Bu kadar kolay bilgiye erişim olmasına rağmen, insanlar neden dini ve ahlaki bilgilerden yararlanmıyorlar ve inançlarındaki değişimin internetin olmadığı yıllara göre daha cahilane ve duyarsızlık içermektedir?

Temel neden çocuk ilkokul çağlarında 2. sınıftan itibaren yabancı dil öğrenmesine rağmen, hala İngilizce ve almanca gibi Hıristiyan yaşam biçiminin örneklendiği dilleri öğrenme gayreti içindeyiz. Dil bir toplumun yaşama biçimi ve kurallarıdır da... Bu dili öğrenen bu dilin kullanıldığı yaşam biçimini öğrenecek ve onu doğal olarak taklit edecektir. Ayrıca, bu dilleri bilen kolay işe giriyor kolay kariyer yapıyor ve her türlü lüks imkândan yararlanıyor. Bunu bilen ebeveynler bu dilleri öğrenmede ısrar ediyorlar. Çocuk bunları öğrendikten sonra liseli yıllarda, çocuğunun Müslümanlığını hatırlayan ebeveynler Kur’an kursuna ve namazın nasıl kılınacağına dair öğretileri, yaz döneminde 1 ay gibi kısa bir zamana sıkıştırarak öğrenmesi için geçiştiriyorlar.

Oysaki ilkokul 2. sınıftan itibaren Arapça dersleri en az Türkçe ders saati kadar zorunlu olmalıdır. Çünkü Kur’an Arapçadır. Çocuk bir Müslüman evladı olarak Arapça ne okuduğunu anlamalı ve bilmelidir de böylece. Öğrenci 4. sınıfı bitirdiğinde Kur’anı okurken anlayabilecek seviyede Arapça öğrenmeli, namaz gibi ilmihal bilgilerine vakıf olmalı; sonuçta Müslüman kimliğine ciddi bir şekilde sahiplenmiş ve izlediği sanal dünyada, ruhunu mahveden başka dinlerin mantığı ile hazırlanmış oyunlardan uzak kalmış bir şekilde ortaokula başlamalıdır. Bu seviyede artık başka dilleri öğrenmesi için imkân verilmeli, liseyi bitirdiğinde en az iki dili iyi derecede bilen bir öğrenci olmalıdır. Üniversitede ise temeli İslam kimliği ile sağlamlaşmış öğrencinin, ilim öğrenmeye azami çaba gösteren okuma merakı bulunmalıdır.

Amaç, çocuğun dini hayatını esas almak, parayı Allah yerine koyarak hayatımızda putlaştırdığımız düşünceleri yıkmaktır. Her şeyi Allah bize verdiğine göre, hayatın garantisinin yalnızca Allah’a kul olma yolu olduğunu kavramış samimi bir toplum oluşturulmalıdır. Sinemalar, diziler, sanal âlem ve basını bu düşünceli kişilerin oluşturduğu altın nesil böylece tesis edilmelidir.

Geçmişin izlerinde askeri temsiller ile çeşitli mübarek insanların karşılaştığı sorunların çözümündeki keramet gibi sıra dışı-genelin anlamadığı sahnelerin yansıtıldığı çözümler üretilerek, bu zamanın insanının imanını kurtarmak mümkün olmayabilir, bunun yerine, sanal dünyanın acımasızlığında bile İslamın örneklendiği oyunlar içindeki yeni öykülerle İslami tebliğ, zamanımızın gençliğine anlatılmalı ve imanları kurtarılmalıdır. Devir artık askerin el üstünde tutulduğu bir devir değil. Savaşların olmasına sebep olan açmazların olmasına neden olacak olaylardan mümkün olduğu derece kaçınıldığı ve artık insanın kendi nefsine karşı savaş açtığı çağı yaşamaktayız. Nefsin peşinde adeta kudurmuş gibi tüketen, israftan asla kaçınmayan, açın halinden anlamayan, gıda da olduğu gibi geni değiştirilmiş bir nesil türetilmiştir maalesef. Günümüzde, can almak, cana kıymak, acı çekmek, kendi hesabını kendisinin verdiği zalimlerin türediği karmaşalar yaşanarak, adeta ahirete iman faslını eliyle iten ve kişinin kendine göre bir din anlayışı üretilmektedir.

Bu kötü örnekleri durduracak yol ise, çağımızın yeni icat edilen araçlarının doğru kullanılmasıdır. İslami tebliğler, bu icatların içine yerleştirilen sanal öykülerle desteklenerek, kimi zaman sanal oyunlarla, kimi zaman filmlerin içinde kimi zaman çocukların derslerinde yapmakla yükümlü olduğu performanslarında pratik edilerek yapılabilir. İthal edilen diziler, oyunlar, filmler asla izlenmemelidir, özellikle de çocuklar… Hasta olmuş toplumda, bu kişinin özgürlüğüne bir sınırlama değil, kesin tedaviye çare üreten ilaç tedavisidir. Yüz elli senedir hayâsızlığı, ahlaksızlığı biz dışarıdan ithal ettik bu aynı sanal metot ve çabalarla… Ne televizyonu atmaya gerek vardır ne tableti bu tedavi eden ilacın sınırlamayla… Geleceğimiz, cebimizdeki para değildir, geleceğimiz dinini seven ve bu sayede ahlakını koruyan bu ülkede yaşayan bizleriz. Biz sahiplenmezsek, başkaları sahiplenecek ve biz başkalaşacağız Allah korusun. Parayı düşünmeden bu temeli kurmanın ortak bir vicdani mesele olduğunu hissederek, atalarımızdan yadigâr kalan imece usulü ile yapılan maddi tasarruf ile elimizden ne gelire bu uğurda yapmamız gerekeni yapalım bir an önce.

Saffet Kuramaz




Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye