Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: İlahi Aşkla Yaşamak
MesajGönderilme zamanı: 17.06.13, 13:42 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 23:23
Mesajlar: 664
İlahi Aşkla Yaşamak


Öğlen saatleri… Pencereden dışarıya bakıyorum. Hareket eden arabalar, gösteriler, yalanlar, dolanlar, ezan sesi… İyisi de şerlisi de aynı manzara içinde. İçinde benim olmadığım, yaşamadığım, dokunmadığım yani hayaller… Odanın içinde ben varım yalnızca seyrediyorum ve her şeyi görüp seçiyorum. Benim için hayırlısını da şerlisini de seçiyorum aklımla, öğretilerimle. Sanki beni değiştirecek diye korktuğum bir çekingenlik var dışarıya çıkmamda. Bermuda üçgeni gibi, nedense hep şerden yana ibreyi iten bir sunum içindeler. Bundan aldığım zevk belki de yüzde bir, verdiğim diyet yüzde doksan dokuz. Bu şaşmıyor ki…

Hep dışarıyı seyretmekte olmuyor. Savaşları görüp ölenleri seyrederken, ben onlardan daha çok ölüyorum. Bu şekilde doğru kalacağım diye bir garantide yok. Adına yalnızlık denen bu illeti yok etmem mümkünde görünmüyor.

Kalbimi dinliyorum… Hep sevgi bekliyor, aşkı yaşamak istiyor. Beynim ne kadar seyretmek istese de kalbim dışarı çıkmayı ve aşkını bulmayı istiyor. Beynim diyor ki, “bu dünya hep ölümlüyse, sen kalıcı aşkı nerede bulup saklayacaksın ki!” Kalbim cevap veriyor bu sese, “sen bana ne karışıyorsun, sen geleceği nereden bileceksin, hem benim tercihime niye karışıyorsun, sen bencil davranma böyle… Sen ne kadar özgürsen bende öyleyim!”

Kalbim bir aşkı tanıyor. Beynime giden yollar kapanıyor. Uğruna ölüme gideceğim dediğim duyguları tanıyorum. Bu aşkla geçen zaman içinde, hedeflerimi, beklentilerimi, var olma nedenimi unutuyorum. Yer çekimim oluyor adeta bu aşk. Ayaklarım onunla yere basıyormuşçasına! Fakat bir süre sonra, aşkım dediğim beni terk ediyor. Sebepleri bile saçma geliyor bana. Çünkü beynimin kanalları açılmış ve aklım zafer kazanmışçasına kalbe küfreder gibi dikleniyor. Aklım diyor ki, “sen bensiz olamazsın, eğer olsan da işte sonun bu olur. Haydi, kaybettiğin zamanı geri getir, ölen geri gelir mi? Acıların içinde kıvranırken, sen bu şekilde benim özgürlüğümü mahvetmiyor musun?” Ne kalp nede beyin birbirine dost olamıyor bu saatten sonra. Sürekli kuma gibi kavga edip duruyorlar. Ya beyinden gelene sesleri tıkamak için sarhoş olacaksın ya da işkencelerine katlanacaksın. İnsan olmanın bedeli çok büyük ve hata yapmayı affetmiyor böylece…

O kalp, pencereden bakarken, o odada ki gerçek var’ı düşünemiyor. Buna da akıl engel oluyor. Çünkü kendi varlığını ve mükemmelliğinin hissedilmesi umuyor ve köle arıyor kendine. Oysaki aklı öldürmeden aşabilen, o dört duvar arasında sonsuz aşkı bulabiliyor. Aşk, illaki cenderenin içinde değildir çünkü. Aşk, kendisini yaratanı tanıyınca sonsuzlaşıyor. Alfabesi dünya aşkı, bu alfabeyi kullanabilen Allah’ı görebildiği sonsuz aşktır. Nefeste, tende, kalpte, aklın ışığında onu aşarak sonsuzu tanıyabilir böylece. Eğer akıl, kalbin yaratılana teslim olduğuna tanık olursa, aşkına o da teslim olur. İşte bu noktada ikisi de ve birlikte özgürlüğü tanır. Pencere ve oda birleşir ve başka bir âlem perdelenir önünde.

Göz bakarken körlük frekanslarını iyileştirirse, ten akılda yok olurken, kalp maymun iştahlı ve acı çekmeyi terk ederse… Aşkın yolu açılır, istekler ve arzular Allah’ın varlığında doğar. Dünya laneti artık işkenceden vazgeçer, ateş der ki artık seni yakamam. Gıda derki seni besleyemem, su derki artık senin şifan ben değilim. Ne dil, başkasının kusuruna, varlığına kıyas olmaz, ilgilenmez, nede pencerelerden bakan yalnız bir kalp vardır artık.

Aşk olmazsa olmaz. Aşk bir cinsel fantezi değildir. Aşk zevk alma sanatı olamaz. Öyle olsaydı mecnun olmaz, çöller böyle güzelleşir miydi? Çöl bir yokluk, içinde dünyanın olmadığı başka varlığa açılan bir aşk kapısı… O kalp akılı aşmış, aklın efendisine bağlanmış, elbette dünya deyip gözünü açan ya da onunla uyanan için bir masal gibi gelir bu anlattıklarım. Masalları merak edip aşabilen ne kadar az insan vardır böylece değil mi? O masallara inananlara zavallı gözüyle bakanlar, bilselerdi kendileri zavallıdır aslında…

Eğer kalbim aşk arıyorsan, bu dünyanın içinde yok.

Saffet Kuramaz


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye