Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hz. Şeyh M.Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER [Ocak 2010]
MesajGönderilme zamanı: 11.01.10, 11:32 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Hz. Şeyh M.Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER [Ocak 2010]


1 Ocak 2010; Nurlu bir Hayat
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

2 Ocak 2010; Sır içinde sırlar vardır...
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

3 Ocak 2010; Konuştuğunuza dikkat edin!
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

4 Ocak 2010; O c.c. "Es-Sabur" dur...
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

5 Ocak 2010; Bütün teknoloji tuzaktır.
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

6 Ocak 2010; İrade Dünyadan Değildir
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

7 Ocak 2010; Enerjinizi Heder Etmeyin
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

8 Ocak 2010; Cuma namazı sonrası: Altı insandan birisi hayatta kalacak
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... m&kat=cytc

8 Ocak 2010; Cuma Akşamı Sohbeti
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

9 Ocak 2010; Ağzınızı Temizleyin!..
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

10 Ocak 2010; İlahi Hazineler
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

11 Ocak 2010; İslam'a Gelin
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

12 Ocak 2010; Yedi Gök Semalar
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

13 Ocak 2010: Mukaddes Sancak
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

14 Ocak 2010: Kılıç İslamın Şerefidir
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

15 Ocak 2010; Şerefli Cuma
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

16 Ocak 2010: Hayat Işığı
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

17 Ocak 2010; İlahi Pasaport
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

18 Ocak 2010; O Herşeye Kadirdir
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

19 Ocak 2010; İsa a.s.ın Geri Dönüşü (Nüzulu)
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

20 Ocak 2010; İlahi Bağlantı
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

21 Ocak 2010; Peygamberler Mührü
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

22 Ocak 2010; Nereye Koşalım?
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

23 Ocak 2010; Zikre Zaman Ayırın
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

24 Ocak 2010; Ben Bir Gizli Hazineydim
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

25 Ocak 2010: Allah ın Rızası
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

26 Ocak 2010: Allah (cc) nın Kalemi
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

27 Ocak 2010: Halife Tektir
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

28 Ocak 2010: Ey Sevgilim Üzülme
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

29 Ocak 2010; Cennet Yolu
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... 0&kat=cytc

30 Ocak 2010: En Mükemmel Varlık
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc

31 Ocak 2010: Vasıtasız Ulaşılmaz
http://www.hakkanipost.com/pg_goster2.a ... 0&kat=cytc


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M.Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER [Ocak 2010]
MesajGönderilme zamanı: 18.01.10, 14:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya

Perşembe, Ocak 14, 2010 Lefke, Kıbrıs



"KILIÇ İSLAM’IN ŞEREFİDİR"


La Havle Ve La Kuvvete İlla Billahil Aliyil Aziym.
La İlahe İllallah
La İlahe İllallah
La İlahe İllallah
Seyyidina Muhammeden Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu.
Destur Ya Ricalallah.
Destur Ya Sultanul Evliya.

Destur sahibimiz, bu dünyanın sahibi, bu gezegenin sahibi. Bizim için çok büyük olsa bile hakikatte gezegenimiz küçük bir atom gibidir, zerre gibidir.

Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Cenâb-ı Allah’tan şeytanın hile ve tuzaklarına düşmememiz için himaye istiyoruz. Kim onun içine düşerse kendisini kurtarmak zor olur.

Onun için şeytanın tuzaklarına düşememeye veya yakalanmamaya dikkat edin. Ey Rabbimiz, biz zayıf kullarız. Sana sığınıyoruz ve Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Bismillahirrahmanirrahiym demeyi unutmayın çünkü kim bu mukaddes sözleri söylerse ilahi bir himaye altına girer.

Esselamun Aleyküm ey insanlar, ey Âlemlerin Rabbinin kulları, ey herşeyi yaratanın kulları.
Ey insanlar Esselamun Aleyküm.
Gelin dinleyin. Hayatımız ne zaman sona ereceğini bilmiyoruz.
Her an, her an, yüz sene yaşayabilirsiniz veya belki ömrünüz Seyyidina Nuh kadar uzun olur, bin seneden fazla.

Geçer, çok çabuk geçer.
Allah Allah.
Ve ona soruldu; “Ey Nuh, böyle uzun ömür hakkında ne düşünüyorsun? Şimdi yaşadığın zaman bin seneden fazladır. Senin izlenimin nedir? Böyle uzun ömür hakkındaki izlenimin nedir?” O insanları sadece 950 senedir Yaratana inanmaya çağırmıştı.

Ondan önce ve sonra ne kadar yaşadığını Cenâb-ı Allah biliyor.
Ona soruldu; “Böyle uzun bir ömür için ne düşünüyorsun?”

Dedi ki; “Ey insanlar, bu uzun ömrün benim gözümde ne olduğunu size söyleyim. Ben büyük bir binanın giriş kapısından giren bir kimseyim. Ve yürüyorum, yürüyorum, yürüyorum. Ve başka bir kapı buluyorum, burayı bırakıp dışarıya çıkıyorum. Böyle büyük bir hanın iki kapısı veya girişi vardır. Dün girdim ve bugün çıkıyorum. Bu benim size anlatabileceğim intibaım.”

“Siz bizim ömrümüz hakkında ne düşünüyorsunuz? Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) buyurmuştur; “Benim ümmetimin ömrü çok kısa olacak. Altmış ve yetmiş yaş arasında olacak. Genelde altmış veya yetmiş yaşına ulaşacaklar. Sadece istisnalar hariç, onlar o sınırı geçecekler ama genelde ümmetimin ömrü almış sene ile yetmiş sene arasında olacak”

Şimdi insanların hepsi aldanıyor.
En büyük aldatıcı şeytan onlara “Ey insanlar, daha çok seneleriniz var, ömrünüz uzundur. Kendinizi zevklendirmeye bakın, başkalarını dinlemeyin. Bu kısa ömrünüzde zevki sefa içinde olmaya çalışın. Şimdi atınızın üstündesiniz, kırbacınızı kullanın ve atınız zevklenmek için koşsun” der.

Nereye?

“Koş ki kimse sana ulaşamasın.”

Bu şeytanın aldatmasıdır. “Merak etme ömrün uzundur” der. Bu bütün sıkıntıların kaynağıdır çünkü şimdi insanlar sadece daha fazla nasibe ulaşmak için koşuyorlar. Daha fazla dünyaya ulaşmak için, bu onların ilk hedefidir.

Daha fazla ve fazla dünyaya ulaşmalıyız ki hayatımızda daha fazla mutlu olalım.
Ve şeytan kırbaçlar “Koş… Koş… Daha fazla koş” der. Ne oluyor?
Sonuçta kimse Seyyidina Nuh kadar bin sene yaşayamaz. Ama insanlar aldanmıştır çünkü insanlar hakikatte sarhoşturlar.

Ey selefi ulemaları merhaba.
Seyyidina Ali r.a. ne buyurmuştur?
Biz Seyyidina Ali’ye herkesten fazla saygı duyarız. Ve onu seviyoruz ve saygı duyuyoruz çünkü o Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’i takıp etti.
Buyurmuştur ki… Bunu okudunuz mu ve bu Hadis değil dediniz mi bilmiyorum, onlar dikkate almazlar. Hayır dikkate almalısınız. Peygamberler Mührü’nün bütün sahabelerine Peygamberler Mührü ne buyurdu?

النّجوم صحابك

Kimse Seyyidina Rasulullah (s.a.v)’ın beyanatlarına itiraz edemez. النّجوم صحابك buyurmuştur. اهتديتم اقتديتم بايهم

Bu Arapça mı? Benim Arapçam azdır ama siz selefi ulemaları anlarsınız. Peygamberin söylediği doğru mu değil mi? النّجوم صحابك ? Doğru mu değil mi? Doğrudur.

Şimdi Şii kardeşlerimize soruyorum. Onlar Seyyidina Ebu Bekir’i, Seyyidina Ömer’i, Seyyidina Osman’ı bile kabul etmiyorlar. Onlar sadece Seyyidina Ali diyorlar. Onlara Peygamberin Hadisinden ne anladıklarını soruyorum. النّجوم صحابك . Bu selefi ulemalarının kitaplarında yazarlar. Bunu neden insanlara söylemezsiniz? Onlara söyleyin.

Peygamberin sözlerini saklamayın. Kurân-ı Kerim ne buyurur?

(Nahl:16) وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَہۡتَدُونَ

<<Onlar yıldızla yollarını doğrulturlar>>

لنَّجۡمِ kimdir? لنَّجۡم hakkında ne düşünüyorsunuz? Doğudan batıya herkese soruyorum. Kurân-ı Kerim’den ne anlıyorsunuz? بِٱلنَّجۡمِ ? Ama Peygamberler Mührü Kurân-ı Kerim’de buyurdu (Nahl:16) وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَہۡتَدُونَ zannetmeyin. He… Bu Cenâb-ı Allah’ın insanların anlamasını istediğidir.

Peygamberler Mührü konuşurdu ve Kurân-ı Kerim hakkında anlamlar verirdi.
Ve bütün sahabe ve âlimler Peygamberler Mührü, Seyyidina Rasulullah (s.a.v)’den Kurân-ı Kerim’in tefsirini alırlardı.

(Nahl:16) وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَہۡتَدُونَ

Rasul (s.a.v) tefsir getirdi ve النّجوم صحابك buyurdu. Âlemlerin Rabbi bize Kurân-ı Kerim’den verdiği hakiki anlam buyurur; “Ey sevgilim senin sahabenin her birisi yıldızlar gibidir.” … (arapça) Onlardan birini takip edersen seni Ridvanullah’a, Cenâb-ı Allah’ın rızalığına ulaştırır.” Bir kimse bir sahabeyi takip ederse O senden razı olur.

Soruyorum Seyyidina Ebu Bekir sahabe değil miydi? Seyyidina Ömer sahabe değil miydi? Onlar ne yanlış yaptı da milyonlarca insanlar onlara söverler ve onlara en yüksek saygılarını vermez?

Doğru olanlar vardır yanlış olanlar vardır. Her zaman doğru yollar vardır. Doğru yol Peygamberin söylediğidir. Yanlış yol şeytanın gösterdiğidir. Kendim ve bütün insanlar için af istiyorum. Yanlış birşey yapıyorsak af diliyorum.

Kurân-ı Kerim’i takip etmeliyiz. Ey Müslüman dünyası Kurân-ı Kerim’i takip etmelisiniz. Peygamberler Mührü buyurdu; “Ümmetim farklı fırkalara ayrılacak. 73 farklı fırkalara. Sadece onlardan biri doğru yoldadır, onlar kurtulacak ve 72 fırkalar yanlış yolda gidecekler. Yanlış yol insanları cehenneme götürür.”

Zaman bitmiştir. Peygamberler Mührü iyi haber vermiştir, bu dünyada son günler yaklaşınca Cenâb-ı Allah bir imam gönderecek. Peygamberimiz… buyuruyor. Seyyidina Mehdi, İmam Mehdi a.s. O Peygamberler Mührü’nün yolundadır.

[b]Peygamberler Mührü buyuruyor; “Son günler yaklaşınca Cenâb-ı Allah ümmetime doğru yol ile yanlış yolu ayırt etmek için birini gönderecek.” Şimdi mümkün olduğu kadar âlimler şunu bunu derler ama kuvvetleri yoktur. Ama kuvvet İmam Mehdi a.s. ile olacak. O her yanlış işi, her yanlış düşünceyi, her yanlış uygulamayı düzeltmeye gelecek.


Evet, biz Kurân-ı Kerim’e ve Hadis-i Şerife inanıyoruz. Rasul (s.a.v)’in bütün Hadisleri mukaddestir.
…(arapça) Peygamberler Mührü, Seyyidi Rasul-u Kiram, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’in söylediği haktır.

Ve O ümmetinin inançlarını ve işlerini düzeltecek. Onun için bu dünyayı düzeltmek için gönderecek, kendi gelmeyecek ama mübarek ailesinden biri, Ehli Beyt’ten birini gönderecek. Bu dünya düzeltilmeli.

Şimdi insanlardan kimse doğruları veya doğru olanları veya doğru insanları kabul etmiyorlar. “Biz biliyoruz ve bu bizim inancımız” diyorlar. Eh… Seyyidina Mehdi a.s. gelene kadar sabır edin o size ne olacağını söyler.

Belki binlerce insanlar “Sen Mehdi değilsin” diyecek. Ama Mehdi a.s.’ın kılıcı doğudan batıya ulaşacak. Hıristiyanlar “İsa a.s. gelecek” diyecekler. Bu kıyamet gününün son alametleridir. O gelecek ama bir kiliseye inmeyecek, hayır.

O göklerden inecek ama Roma veya Konstantinopel veya Şam’ın kilisesine inmeyecek, hayır. O göklerden gelecek ve Emevi camisine inecek. Peygamberimiz (s.a.v) İsa a.s. göklerden geleceğini ve doğu yöndeki bir minareye geleceğini bildirdi. Elhamdülillah, Elhamdülillah.[/b]

Hıristiyanların bir milleti veya fırkası İsa a.s. İsviçre’ye veya Paris’e veya Roma’ya veya Nesko’ya veya doğuya batıya gelecek diyemez, hayır. O Şam’ın kutsal topraklarına inecek. Siz böyle şeyler bilir misiniz, böyle şeyler konuşmaz mısınız?

Siz selefi ulemalarsınız. Neden Hıristiyanlara İsa a.s’ın Roma’ya veya Konstantinopel’e veya Mısır’a inmeyeceğini açıklamazsınız? Hayır, Şam’a inecek. He…? Neden söylemezsiniz selefi ulemaları? Neden İslam’ın şerefini gösteren böyle mühim meseleleri saklarsınız?

İsa a.s. Şam’da meşhur bir minareye ineceği İslam’ın şerefidir. İnecek ve ilkönce Hıristiyanlar “Biz camiye inen birisini kabul etmeyiz” diyecek. He…? Onların isteklerine rağmen inecek. Onlar ona bakıp onu İslam’ın tacını taktığını görünce “Biz kabul etmeyiz, bu İsa a.s. değildir” diyecekler.

Ey selefi ulemaları İsa a.s. böyle mi geldi ne diyorsunuz? (Şeyhimiz bir sarığını çıkartıyor, bir takıyor) Yoksa başındaki bu şekilde mi gelecek? Yoksa başına böyle birşey mi takacak? He…? Nasıl gelecek? Yoksa başına İslam’ın tacı ile mi gelecek? Neden söylemezsiniz? Neden İslam’ın tacını kullanmazsınız?

…(arapça)…

Neden söylemezsiniz? Neden kullanmazsınız, bunun sebebi nedir? Siz böyle hakikatleri sakladığınız ve söylemediğiniz için Cenâb-ı Allah size soracak. Ne için dünya için mi? … (arapça)

Dünya wc merkezidir.

Onun için selefiler anlasınlar diye çok nazik kelimelerle konuşuyorum. Evet, onlar her zaman nazik sözler isterler onun için söyledim. Evet, inecek ve Hıristiyanlar “Nasıl? Bu İsa a.s. mı?” diyecek.

Onlar her zaman İsa a.s.’ın saçlarını böyle böyle gördüler ve başında birşey yoktu. Başında birşey yoksa Papa veya Piskoposlar veya Kardinaller veya başka Hıristiyan patrikler neden başlarına böyle birşey takarlar?

İsa a.s. başına birşey takmıyorsa bunu alın atın. Ve başınızda birşey olmadan çıkın. İsa a.s. gelecek ve başında İlahi kimselerin sarığı olacak çünkü sadece ilahi kimseler İslam’ın tacını takarlar bütün milletlerde olduğu gibi. Anlamalısınız.

Ve “Bu İsa değil. İlkönce minareye inecek, neden kilisenin kulesine inmeyecek? Biz buna inanmayız ” diyecekler. Kilise kulesinde büyük çanlar var “Dnnn… Dnnn… Dnnn… Dnnn…” çalar. Belki İsa a.s. başına o büyük çanlar düşer diye korktuğu için gelmiyordur diyorum.

Siz “Hayır, bu İsa a.s. değildir” diyorsunuz. Onların itiraz ettikleri başka birşey, İsa a.s hayatında asla bir bıçak bile tutmadı. Gelecek ve kılıç kuşanacak. Ve kılıç Seyyidina Muhammed (s.a.v)’in son ümmetinin şeriatıdır. Seyyidina Muhammed (s.a.v.) kılıç taşımıştır.

Kılıçlar kadınlar için değildir ama erkekler içindir. Şimdi Müslümanlar bile buna engel oluyorlar. Gelecek ve kılıç kuşanacak.

Bu onun kral olmaya gelmediği anlamına gelir, hayır. O Peygamberler Mührü’nün takipçisi olarak gelecek. O kılıcını eline aldı ve... (arapça) dedi.

Evet? Bazen birşey biliyorum bilmiyorum ama sizin için gelir ey selefi ulemaları.
Siz kılıç kuşanır mısınız? Zannetmiyorum, zannetmiyorum.

Kuşanmalısınız. Ve bu Âlemlerin Rabbinin en sevgilisi en şereflisi en şanlısı Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in ilahi emridir. O her zaman kuşanmıştır çünkü kılıç Müslümanlara heybet verir.
Erkeklerin kılıç kuşanması uygundur. Ne için?
Şeytan ve takipçilerine karşı.

Evet, Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey selefi ulemaları, pekçok şeyler için sorumlusunuz. O sorumluluğu tutmuyorsunuz ve ümmete söylemiyorsunuz ve saklıyorsunuz. Ben birşey değilim ben aylık almıyorum onun için korkmayıp söylüyorum. Siz aylığınızdan ve rütbenizden, yüksek vazifelerinizden korkuyorsanız neden kılıç taşımadığınızı ilahi huzurda söyleyeceksiniz.

Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey insanlar kendinizi doğru yolda tutun. Kim doğru yolda giderse burada ve buradan sonra kurtulur. Ama kim doğru yoldan çıkarsa cezalanacaklar. Onları ilahi öfke cezalandıracak. Rabbinizden korkun ey selefi ulemaları. Hem de Peygamberler Mührü karşısında utanmalısınız.

Ey insanlar, dinleyin ve itaat edin.

Bir daha bir daha dinleyin ta hakiki Müslümanların ve onların hakiki kimlikler gözüküp bilinene kadar.
Seyyidina Ali buyuruyor; Ennasu Niyamun İza Matü İntebehü (İnsanlar uykudadır. Öldükleri zaman uyanacaklardır)
Bunun Arapça olduğunu zannediyorum.

İnsanlar uyuyorlar. Şimdi insanlar uyuyorlar. İnsanlar sadece uyumuyorlar ama sarhoşlar.
Ne için? Şeytan onlara ne içiriyorsa onları sarhoş yapıyor. Sarhoş Müslüman dünyası birşey yapamaz. Onun için Cenâb-ı Allah’tan bize Sultan göndermesini istiyoruz. O asla bütün milletlerden korkmaz, onun korkusu ancak Rabbi, herşeye Kâdir olanadır.


Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah”

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah”

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah”

Biz kuluz, sen Sultansın, Sen Rabbimizsin ve Ente Hasbuna.
Ey Rabbimiz, ey Rabbimiz, bizi ilahi ordularla destekle ki onlar İslam’ı yükseltmeye ve İslam’a karşı olan bütün inançları aşağı indirmeye için hazırlardır.

Fatiha.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

...

Fatiha.

--------------------------------------------
497000 kişi.
Elhamdülillah, Elhamdülillah.

**Bu ay 17 milyon kişi izlemiş**


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M.Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER [Ocak 2010]
MesajGönderilme zamanı: 30.01.10, 22:29 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
HALİFE TEKTİR: İNSAN

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya


Çarşamba, Ocak 27, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Seyyidina Ve Nebiyyuna Muhammeden Rasulullah (s.a.v) Aleyhi Efdalu Salâtu… Ya Seyyidi Ya Rasulullah... Ya Sultanul Enbiya.

Esselamun Aleyküm. Bu göklerden bu dünyada yaşayan insanlara bir ikramdır. Esselamu Aleyke Ya Sultanul Evliya. Bu dünyanın sahibi, bütün dünyayı eline alıp fırlatabilir, ilahi kimseler. İlahi kimselere bilinmeyen kuvvetler ikram edilmiştir. Onlar bu yetkiyi göklerden alırlar, bu göklerin seviyesine aittir.

İnsanlar futbola çok hevesiler, bu onların meşgaleleridir. Şimdi insanlar futbol!!… Şsuuut. Göklerden bu gezegeni gözetlemek için tayin edilen kimse bunun gibi yapabilir ve zor olan işi bizim için yapar. Ama göklerde bu gezegen atomdan daha küçüktür. Ona vurur ve güneş sisteminin dışına fırlatır, gönderir.

Evet, kendiniz hakkında anlamaya çalışmalısınız. Kimliğinizi öğrenmeye çalışmalısınız. Evet, Esselamun Aleyke Ya Seyyidi Ya Sultanul Evliya, Meded Ya Seyyidena. Biz birşey bilmeyiz ve anlamak için de uğraşmıyoruz. Bu gezegendeki insanoğlu kendilerini anlamı olmayan şeylerle meşgul ediyorlar. Vakitlerini heder ediyorlar. Hayatlarını heder ediyorlar.

Ve herkese bir kere ikram edilen fırsatları kaçırıyorlar. Yaratılmak çok büyük bir hediyedir. Âlemlerin Rabbi yaratılmayı ikram eyledi ve bu ikram bize ulaşır. Bu ilahi ikramdan dolayı en şerefli kişiler olmalıyız. Bu gezegendeki bu hayat ve sayısız varlıklar arasında bütün varlıkların kralı olmak, insanın tabiatıdır. İnsan tabiatı. Allah Allah SubhanAllah.

Onların iki fırsatları vardır. Birinci fırsat olarak Âlemlerin Rabbinin bilinmeyen bölgelerden getirilmiş olmamız. Biz bu gezegende sahib olmak için seçildik. Aynı zamanda bize müjdeler verildi. İlkönce bilinmeyen okyanuslardan veya bölgelerden bu gezegene geldik ve bize ebedi olarak ikramlar edildi ve müjdeler verildi, ebediyete kadar. Bu çok büyük bir ikramdır.

Bize Âlemlerin Rabbi tarafından ikram edilenleri yazmak için ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa yine bitmez. Onlar biter bunlar bitmez. Şereflendiğimiz bu şerefi bütün okyanuslar mürekkep olup yazsa asla bitmez. Bu Âlemlerin Rabbinin ikramdır. Allah Allah Allahu Ekber Allah Allah.

Bu sizin verdiğiniz bir ikram değildir. Size bir kâğıt versek, üstünde de “Elli Pound” yazsa çok mutlu olursunuz, bu bir ikramdır. Âlemlerin Rabbinin ikramı yanında bu dünyadaki bütün hazineler bir atom kadar olamaz. Beş kuruş verirsiniz ve “Beş kuruş sadaka verdim” dersiniz. “Tuuuh” o kimseye ve fikirlerine ve inancına ve bu amaçta verdiğine. Nedir bu?

Birşeyler anlamak için çok kuvvetli noktada konuşuyoruz. Ey Rabbimiz, ey büyük Şeyhimiz, siz okyanuslarsınız. Ama sizin okyanuslarınız Seyyidena Muhammed (s.a.v)’ın okyanusunun yanında atomdan daha küçüktür. Peygamberler Mührüne ilahi hâkimiyetten ikram edilen bir damla birşey değildir, birşey değil.

Onun için Peygamberimiz söyler; Ey Rabbim, مزيد من هل . Ey Rabbim, daha fazlasını istiyoruz. Daha fazla istiyoruz, daha fazla istiyoruz.

Şimdi insanlar biz çok aptal, düşüncesiz ve akılsız insanlarız. Bu hayatla bize ilahi kimseler tarafından söz verilenle bir kıyaslama yapmıyoruz. Henüz yukarıya ulaşmıyorum, yedi göklerdeki ilahi kimselere. Bu onların insanoğluna bir ikramıdır.

Onlardan biri bu kâinat kadar ikram ederse bu bir atom kadar olur. Çünkü ebediyet, ebediyet. Kimse ebedi olmanın ve ebediyetin hakiki anlamını bilmez. Ey insanlar, ey insanlar bu gezegende kaç gün yaşıyorsunuz da peşine koşuyorsunuz ve cevherler yığıyorsunuz? Ondan sonra onları gözetliyorsunuz, kimse dokunmasın diye yatağınızın altına anahtarı gizliyorsunuz. Yarın sabaha belki o kimse yatağında cansız yatar. Hazineler nerde? Faydasız hazineler.

Ey insanlar, sizin için ebedi, ebediyete kadar olacak olan hazineler peşine koşun. Şimdi insanlar düşüncesizler veya akılsızlar. Onların zihniyetleri yoktur. Bize yalnız Cenâb-ı Allah’a ait olan bir sıfat ikram edildi.

Nedir bu, nedir bu selefi ulemaları? Cenâb-ı Allah’ın insanlara ikram ettiği bu ilahi sıfat nedir? Evet, bize görmek, duymak, konuşmak, hareket etmek, anlamak ikram edildi. Ama bir tanesi vardır ki bu en önemlidir, bu sadece insana ikram edildi. Çünkü onlar halife olmakla şereflendiler.

Cenâb-ı Allah buyurur; Ey melekler,

(Bakara:30) وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ

Evet? Ceal, halife olmalarını ikram edeceğim yeni bir varlık yaratacağım.

(Bakara:30) وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ

Yeni varlığı halife olması için yaratacağım buyuruyor ama benim halifem buyurmuyor. Evet? Ulemalar veya selefi ulamaları, siz ne anlarsınız?

(Bakara:30) وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ

الخليفة buyurmuyor, bu tarifi kullanmıyor, halife buyuruyor. Cenâb-ı Allah kimin için buyuruyor? Bu bütün varlıkların zirvesidir ki kimse varlıklar arasında bu seviyeye ulaşamaz, melekler bile. Evet.

Anlıyor musunuz selefi ulemaları? Miraç gecesinde Peygamberler Mührü Cebrail a.s. ile son nokta, Sidre-i Münteha’ya ulaştı. Ve Cebrail a.s. buyurdu; “Ey bu âlemin sahibi, sen bu âlemin Rabbisin, Cenâb-ı Allah’ın bu âleme ihtiyacı yoktur. O yarattı ve sana ikram etti. Sen yolunda yüksel, kimse buradan hareket edemez, bir kıl olsa bile.” Bitmiştir.

Ancak bir kimse, ikincisi yoktur. Seyyidina Muhammed (s.a.v.) gibi ikinci biri yoktur, o tektir. Allah Allah. Ondan yükselmesi istendi. Peygamberler Mührü buyurdu, baktım ki Cebrail a.s…. Kocaman bir melek, 600 tane kanatları var. Onlardan ikisini birbirinden uzaklaştırmadan açsa, doğu ve batı yetmez. Cebrail a.s. kapalı tutsa bile.

Peygamberler Mührü baktı ve konuştuğu yerde Cebrail a.s.’ı kendi özel makamına hasır gibi yattığını gördü. Bu şekil eğildi ve Peygamberimiz yükseldi. Herşeyi yaratan Allah (cc) tektir ve halifesi tektir, ancak birdir iki olamaz, hayır.

Ve Cebrail a.s. durdu, özel makamında halı gibi secdeye yattı. Halife. Kendini halife zannetme. Sen halifesin zannetme. Nedir bu? Cenâb-ı Allah herkesi halife olarak kabul etmez. Hıristiyanlar İsa a.s. onun oğlu olduğunu nasıl iddia ederler? Nedir bu saçmalık? Bunu nasıl söylerler?

Onlar birşey anlamazlar. Bunu iddia ederlerse onların anlayış seviyesi en derin seviyedir. Allahu Ekber. Halife yalnız bir tanedir. O herşeye Kâdir olandır, O احد احد. Ve halifesi احمد احمد . Ey insanlar, anlamalıyız, halifeyi anlamalıyız.

Cenâb-ı Allah o yeni varlığa bir tane ilahi sıfat ikram ediyor. Selefi ulemaları bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu mühimdir. Çok mühimdir. Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Diliyoruz ki şeytan gelip insanların anlayışız ve akıllarını karıştırmasın diye.

Bir tane, Subhanehu Ve Teâlâ. Meleklere asla o sıfat ikram edilmedi. Cenâb-ı Allah bu sıfatı ilahi sıfatlarından birşey Peygamberler Mührüne ikram etti. Ondan bütün enbiyalara. Onlardan mübareklere, ilahi kimselere ve evliyalara.

Benim Arapçam az ey selefi ulemaları. Şeyh Mehmet, bir Hadis var,

لابره الله على اقسم لو ااغبر اشعث رب

Tamam hadis? O anlar. Görebilirsiniz… Peygamberler Mührü buyurdu, bazı kimseler vardır ki onun görüntüsü o kadar… kıyafeti yoktur. Belki bir tane Saronu vardır. Bir tanede omzunda. Ve sakalları tozlanmıştır. Kimdir bu kimse derler? O da kimdir, o da kimdir? Ona asla dikkat etmezler ama bu kimseye bir ilahi sıfat ikram edilmiştir. لابره الله على اقسم لو

Onun dış görüntüsü iyi bir görüntü değil, kimdir bu dersiniz. Ama o kimse güneşe “Dur!” derse durdurur. Sizin imkânsız dediğiniz herşey, bu kimse Cenâb-ı Allah’tan isterse aniden olur. Bu ilahi sıfattır, iradedir. İrade ikram edilmiştir. İnsanoğluna irade okyanuslarından bir damla kadar ikram edilmiştir. Eğer bunu kullanabilirse belki.

Bir kimse size bir jet uçağı getirse ve “Bu sanadır, bunu al” derse. O kimse içine girip onu uçurup indirebileceğini mi zannediyorsunuz? He…? Onun için irade insanoğluna verilmiş bir ikramdır.

Âlemlerin Rabbi buyurur; (Bakara:30) إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ

Bu sıfat ilahi sıfattır, melekler birşey yapamaz. Peygamberler Mührü yapabilir, ilahi emir geldiği zaman o bu kuvveti verebilir. “Ol” der ve meydana gelir. Bu büyük bir ikramdır. Bu dünyaya “Git” derse, gider ve kayıp olur.

“Nereye gidiyorsun?”

“İnsanlar bir kara deliğe kayıp ol dediler.”

Onlardan beri git buradan derse kara deliğe girer, kayıp olur. Kara deliklerin zıttı olarak beyaz, nuraniler vardır. Nurlanmış seviyeler. Onun içine biri girerse sonsuzluğa, ebediyete gider, gider, gider. İnsanlar en acayip varlıktır.

Bize bir kere ikram edilen fırsatı kaçırıyoruz. Bu fırsat iki kere olmaz, bir keredir. Bu dünyadaki ulaştıklarımız birşey değildir, birşey değil. Öyle seviyeler peşine koşun ki kimse onların hakkında bir kelime ile konuşamayacağı ödüllerle ödüllenirsiniz. Hayret okyanusları, biter. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Bu söyledikleri birşeydir ama arkasında olanlar…. Uff… Ey insanlar, fırsatınızı kaçırmayın. Bu size bir kere ikram edilmiştir. Bir daha ulaşmaya fırsat yoktur. Yıldızlardan biri kara deliğe düşüp bir daha geri gelmeye fırsatı olmadığı gibi. Bu size verilen fırsatı değerlendirebilirseniz mutlu olursunuz.

Değerlendiremezseniz bitersiniz. Allah Ya Rabbi… (arapça) Ey Allah’ım, en şerefli kulun Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine bizi affeyle. …(arapça)

الفاتحة بحرمة

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
...

Allahu Ekber Allahu Ekber-ul Ekber. İlahi müzikler, göklerin müzikleri… Ooh…Ooh Ya Rabbi. Ey Rabbimiz bize yetenek, imkân ver ki en sevgilin ve şereflinin yolunu takip edelim. Bu senin sonsuz cömertliğindir.

Fatiha.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M.Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER [Ocak 2010]
MesajGönderilme zamanı: 03.02.10, 00:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Sultanul Evliya Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Ocak 31, 2010

Lefke, Kıbrıs


VASITASIZ ULAŞILMAZ



Destur Ya Seyyidi Meded.

Meded Ya Ricalallah.

La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah (s.a.v) Aleyhi Salâtullah Vesselamu. Meded Ya Sultanul Evliya.

Bu dünyanın sahibinden destek veya insanlara faydalı ve yararlı olan birşeyler istiyoruz. Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Şeytandan kaçıyoruz, o asla insanoğluna bir fayda ulaşmasını istemez. Şeytanın amacı yalnız sorun yaratmak, insanlara ıstıraplar ve dertler vermektir. Bu şeytanın amacıdır. İnsanoğlunun asla mutlu olmasını istemez.

Onun için Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Ey Rabbimiz lütfen bizi koru. Cenâb-ı Allah herşeyi korur. Ama Cenâb-ı Allah birşey yapmak isterse bunu bazı vasıtalarla yapar. Kimse Cenâb-ı Allah’ın zuhuratını vasıtasız taşıyamaz, asla. Evvelden ahire kimse vasıtasız Cenâb-ı Allah’ın himayesine veya ikramlarına ulaşamaz, kimse.

Ama Cenâb-ı Allah buyurur. Ey selefi ulemaları, siz Kurân-ı Kerîm okursunuz. Bir Ayet vardır, nedir bu Ayet? Ne konuştuğunuzu bilmezsiniz. Konuştuklarımızı anlamalısınız, göklerden gelenleri hemen takip etmelisiniz. Düşüncesiz olmayın. Âlemlerin Rabbi kullarından ne istediğini anlayıp hareket etmelisiniz. Biz mühim birşey hakkında konuşuyoruz.

Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Bismillahirrahmanirrahiym. İlkönce Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Cenâb-ı Allah’tan himaye istiyoruz. Ve kimse vasıtasız ulaşamaz. Cenâb-ı Allah Subhanehu Ve Teâlâ nerede? O nerededir? Cenâb-ı Allah’tan vasıtasız istemek insanoğlu için büyük bir ayıptır.

Onun için siz selefi ulemalarsınız, anlamaya hazır mısınız? Evet. Cenâb-ı Allah ne buyurur? Estâuğuzubillah;

(Maide:35) وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ ٱلۡوَسِيلَةَ

<<Ona (yaklaşmaya) vesileler arayın>>

Siz münkersiniz, vesileyi kabul etmezsiniz. Kim vesileyi kabul etmezse Kurân-ı Kerîm hakkında inancını kayıp eder. …(arapça) … وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ ٱلۡوَسِيلَةَbu kimse demektir. Bu إِلَيۡهِ kimdir? ضمير kimdir? O kimdir? ضمير kapalı bir anlamdır.

Evet, … وَٱبۡتَغُو اْ إِليۡهِ amacınıza veya istediğinize ulaşmayı dileyin, gayret gösterin.

Bir kimse uçmak ister ama uçamaz. O bir uçak kullanması gerekir, bu vesiledir. Seni yerden göklere çıkartmak için, bu vesiledir. Sen göklere çıkmak istesen de bunu kendiliğinden yapamazsın. Bu akıllarımız birşeyleri daha net anlasınlar diye bir misaldir.

وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ ٱلۡوَسِيلَةَ . Siz amacınıza veya hoşnutluğunuza nasıl ulaşırsınız? Evet, ben göklerden olmayı severim. Bu benim özel merakımdır. Özel merakıma ulaşmak isterim. Ne için? Mutlu olmak için. Özel merak insanları mutlu eder. Shakspeare böyle şeyleri bilmez.

Özel merak insanların ruhlarının gizli arzularıdır. Bu çok iyi bir tariftir. Bunları yalnız ilahi kimseler size ikram edebilir.

(Enam:38) مَّا فَرَّطۡنَا فِى ٱلۡكِتَـٰبِ مِن شَىۡءٍ۬‌ۚ

<<Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık.>>

Herşeyi benim ilahi kitabımda bulursun. Ben sana bunu son elçimle son haberim olarak gönderdim. Herşey (Enam:38) مَّا فَرَّطۡنَا فِى ٱلۡكِتَـٰبِ مِن شَىۡءٍ۬‌ۚ bulabilirsiniz.

Bir kimse sandalyede oturuyordu ve “Ben herşeyi bilen biriyim, sorun ben cevap verebilirim. Var mı birisi?” dedi.

Basit bir kimse ayağı kalkıp konuştu; “Ey sahibim, benim basit bir sorum var.”

“Nedir o?”

“Sakallarını saysan bu tek mi çıkar çift mi olur diye merak ediyorum. Bana söyleyin bu sakalın sayısı tek mi çift mi?”

Bu İngilizce çok acayip bir dil. Bir tarafta öğreniyorum bir tarafta unutuyorum. Yaşlandım mı bilemiyorum. Aynaya bakıyorum daha çok yaşlanmadım diyorum ve bu bana teselli oluyor. Bundan bu geliyor. Bazen hatırlıyorum bazen unutuyorum nedir bu?

O kimse senin sakalın tek mi çift mi diye soruyor. O selefi âlim, oturdu ve konuştu;

“Bilmiyorum, bilmiyorum, onların tek mi çift mi olduğunu söylemek için saymadım, bilmiyorum”

“Siz herşeyi bildiğinizi söylediniz, şimdi bilmediğinizi söylüyorsunuz.”

“Başka bir soru sorun!!”

Başka biri kalkıp soruyor; “Ey hocamız, ben karıncaları merak ediyorum. Karıncanın bedeni iki parça halinde. Ön tarafı var arka tarafı var. Uzun zamandır merak ediyorum…”

“Neyi?”

“Karıncaların bağırsakları ön tarafta mı arka tarafta mı diye merak ediyorum.”

“Otur!! Nedir bu soru?”

“Siz herşeyi bildiğinizi söylediniz. Ben kırk senedir merak ediyorum.”

“Nedir bu? Otur.”

Şimdi insanlar herşeyi bildiklerini söylerler ama birşey bilmezler. Neden dersiniz? (Enam:38) مَّا فَرَّطۡنَا فِى ٱلۡكِتَـٰبِ مِن شَىۡءٍ۬‌ۚ . “Bilmek için merak ettiğiniz herşeyi, kalbiniz hoşnut olması için benim kitabıma bakın, orada herşey bulursunuz” buyuruyor Cenâb-ı Allah Subhanehu Ve Teâlâ.

(Enam:38) مَّا فَرَّطۡنَا فِى ٱلۡكِتَـٰبِ مِن شَىۡءٍ۬‌ۚ

Herşeyi mukaddes kitabımda bulabilirsiniz. “Bakıyorum göremiyorum.” Evet, kör birisi göremez. Güneş var, ay var desen, güneş ve ay olduğuna inanmam der. Neden? Çünkü bakınca göremiyor.

Selefi ulemaları da böyle, onlara soruyorum. وَٱبۡتَغُوٓاْ ne demek? Ne istiyoruz? Cenâb-ı Allah isteyin buyuruyor. He…? … bir kelimedir, bu bir kimse bir noktaya ulaşmak ister ama ulaşamaz ve o arzusuna ulaşmak için bir vasıtaya ihtiyacı vardır demektir.

Sizin en ilgi duyduğunuz şey nedir? Bunu öğrendiğiniz zaman sizi mutlu eden nedir? وَٱبۡتَغُوٓاْ Bunu istemelisiniz. Birşeyi öğrenmek için hakikatte kalbinizde istemelisiniz. Ondan sonra neye ihtiyacınız var? Ben uçmayı seviyorum.

(Maide:35) وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ ٱلۡوَسِيلَةَ

<<Ona (yaklaşmaya) vesileler arayın>>

İnsanlar istediği birşeye kendi başına ulaşamaz. Zahiren ve batilen bazı vasıtalar kullanmanız gerekir. Bir şeyi görsen de görmesen de. Evet.

Ondan sonra Cenâb-ı Allah sizin ulaşabileceğiniz en yüksek veya en sevgili hoşnutluğunuzun ne olması gerekeni gösteriyor. Bu nedir? إِلَيۡهِ bu kim nedir? Bu sır nedir? Bu kimdir söyleyin?

Herkesin ulaşmak istediğine Cenâb-ı Allah’tan başkasından istenir mi?

مقصودي انت لاهيا Ya Rabbi, Benim Maksadım Sensin. Tam akıllı kimse Siva istemez ancak Rabbini ister. Münteha ister, bir kimsenin ulaşabileceği son noktadır. Onun dışında birşey yoktur. Onun dışında birşeyin bir değeri yoktur. İnsanın en yüksek arzusu Rabbine ve Yaratanına ulaşmaktır. O onu yoktan var etti.

Ey selefi ulemaları, kendi kendinize mi dünyaya geldiniz? Ne için geldiğinizi biliyor musunuz? İnsanlara söyleyin, وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ insanlara söyleyin. Dünyada mı? Cenâb-ı Allah size bu kâinatın peşine koşmayı mı emretti yoksa Yaratana ulaşmanızı mı istedi? Bu birşey değildir… (arapça)

Rabbiniz hariç herşey gölge gibidir. Gölge yerde olabilir. Güneş olunca yerde ayağın altında gölge görürsün. Başka bir gölgen daha var. Bunda kendini görürsün. Yerdeki gölge gibi değil ama bir aynaya bakarsın ve orada başka bir varlık görürsün. Bu sana benzer ama sen değildir.

Ben o kimsenin hakiki varlığına ulaşmak istiyorum dersin. Anladın mı? Bu aynana bakınca güzel bir bayan veya erkek görüyorum ama onu istemiyorum, bu benim için yeterli değildir. Ona bakınca ona ulaşmak isterim. Nasıl ulaşacaksın?

Ey insanlar, Kurân-ı Kerîm’i anlamalısınız. Siz birşey anlamıyorsunuz.

وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ hakikat aynasına bakınca görüyorsunuz. Veya Temsili aynası veya Hakiki aynası. İki şekil ayna vardır. Biri içinde hakiki olmayan varlığı gösterir. Hayır, sen onu istemiyorsun. Ellerinizi uzatınca ona dokunamazsınız.

Siz bir aynaya bakınca o içerideki kimseye ulaşmak istersiniz. Bu bir aynadır, bakıp görüyoruz, evet. Ne düşünüyorsunuz selefi ulemaları? Yaratana ayna yok mu? Onun aynası yok mudur? Aynası olmalı çünkü ona aynasız bakamazsınız. Ona bakamazsınız ve ona ulaşmak istersiniz.

Bu insanların ulaşmak istediği en yüksek arzudur çünkü o oraya o aynadan ulaştığı zaman kendine bakarsın ve yok olursun, kayıp olursun ve ancak o tek olanın varlığı vardır, Kurân-ı Kerîm.

Bazı geçmiş ulemalar ve evliyalar birşeyler anlarlardı. Bazen bakarlar, bazen ulaşırlar, bazen birileri vardır, girerler ve biterler. Artik kimlikleri yoktur. Onların kimlikleri kayıp olur ve yok olur, biter. Bu en yüksek arzudur. Bunun sonu yoktur, bu manzaranın sonu yoktur.

Nasıl olur deriz. وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ ٱلۡوَسِيلَةَ anlamı nedir? Kendine ulaşmayı görmek istersen herşeyden önce bir… olmalı.

Vesile seni gören demektir. Ondan sonra pekçok makamlara çıkar, pekçok basamaklar, pekçok seviyelere çıkarsın. Ulaşmak istediğin birşey bir noktaya kadar senin olur ve kendini yok edersin. Bakarsın ve istediğin şey de yok olmuştur. Bu şimdi konuştuklarımız mühim konulardır.

Şeytan hakkında konuşuyorduk. Cenâb-ı Allah onu kullarından uzak tutsun. Evet, şeytan en büyük düşmandır. Ve kendimizi şeytanın hile ve tuzaklarından korumamız gerekir. Bu nasıl olur?

Konuşmak için kalbime bir Ayet-i Kerîme geldi.

(Lokman:15) وَٱتَّبِعۡ سَبِيلَ مَنۡ أَنَابَ إِلَىَّ‌ۚ

Birisine hitap edersen aynı zamanda herkese hitap edersin. Burada bana gelen konuşmanın özü (Kehf:85) فَأَتۡبَعَ سَبَبًا

Seyyidina Zülkarneyn, he…? Nasıl yapacağını merak etti. Bir hedefine koşarken adım atıyordu. فَأَتۡبَعَ سَبَبًا SubhanAllah bir okyanustur. İnsanların öğrendiği herşeyin anahtarınıdır. Bu anahtarla herşeyi açarsın. …(arapça) Ayet-i Kerîme.

Adım atmazsan ulaşamazsın. Nereye adım atacaksın? فَأَتۡبَعَ سَبَبًا . Onun için bu dünya herşeye bağlıdır. Başka bir kelime daha iyidir, birleşmiştir. Bir sebebi vardır. Sebepsiz birşey olmaz. Ve Peygamber, Seyyidina Zülkarneyn, bir hedefe koşuyordu. O noktaya ulaşmak istiyordu ve sebeplerin adımlarıyla gidiyordu, sebep.

Onun için bu dünya فَأَتۡبَعَ سَبَبًا imkânlar âlemidir. Sebepleri kullanırsan herşey olabilir.

Sebepsiz burada ve buradan sonra hiçbir hedefe ulaşamazsınız. Burası فَأَتۡبَعَ سَبَبًا imkânlar âlemidir. Bu dünyada herşey mümkündür. Ama bu hayattan sonra imkân yoktur. Mümkün ve ikincisi الامر عالم İki kelime vardır الامكان عالم. Mümkün olan ve imkânsız olan.

Şimdi bu dünyadaki herşey sebeplere bağlıdır. Mehdi a.s. gelince, şimdi insanlar imkânlarını kullanıyorlar, bu Cenâb-ı Allah’ın sünnetidir. Cenâb-ı Allah’ın sünnetinde olan herşey sebeplere bağlıdır. Mehdi a.s. gelince herşey Cenâb-ı Allah’ın kudretine bağlanacak. Cenâb-ı Allah’ın kudretinin sebebe ihtiyacı yoktur.

Cenâb-ı Allah’ın sünneti için bir sebep olmayacak, hayır. Cenâb-ı Allah’ın sünnetleri sebeplerledir ama Cenâb-ı Allah’ın kudretinin sebeplere ihtiyacı yoktur. Mehdi a.s. gelince… Âlâ Seyyidina Muhammedin Elfu Salât Elfu Selâm Ya Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Ve Âlâ Halifetullah Seyyidina Mehdi a.s.

Cenâb-ı Allah’ın kudretine sebep gerekmez. Sebepsiz olacak, كُن فَيَكُونُ. .Bu bir kimsenin ulaşabileceği en yüksek mertebedir. Ama o nokta vesilesiz ulaşamaz. Kim Cenâb-ı Allah’ın kudretine ulaşmak isterse herhangi birşeye “OL” der ve olur. Buna sebep kullanmaz. Sebep başkadır vesile başkadır.

Cenâb-ı Allah bizi affeylesin ve bize iyi bir anlayış versin.

Bu mühim bir açıklamadır.

Belki bazı evliyalar anlatmıştır ama şimdi bazı yüksek evliyalar bu sırrı bilirler ve insanları Mehdi a.s.’ın gelişine ve kimliğine hazırlamak için birkaç damla gönderirler. O كُن فَيَكُونُ kullanacak.

Mehdi a.s. gelip “Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber” deyince teknoloji ve bilim bitecek.


Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah Kerim Allah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

...

Fatiha.

SubhanAllah SubhanAllah SubhanAllah
Şükür Allah Şükür.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye