Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Muhammed Zahid Kotku rahmetle anılıyor
MesajGönderilme zamanı: 13.11.09, 15:18 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Muhammed Zahid Kotku rahmetle anılıyor

13 Kasım 2009

13 Kasım 1980'de (5 Muharrem 1401), Perşembe günü öğleye yakın, dualar, Yâsin'ler, tesbih ve gözyaşları ile uyur gibi bir halde iken ahirete irtihal eyledi.


***

Büyük İslam alimi Muhammed Zahid Kotku vefatının 29. yıldönümü nedeniyle anılıyor...

Muhammed Zahid Kotku:

Rahmetullàhi Aleyh'in adı Mehmed Zâhid, soyadı Kotku idi. Kendisinin naklettiğine göre babası ona: "Oğlum Mehemmed!" diye hitap edermiş.

Soyadının "mütevâzi" mânâsına geldiği nüfus cüzdanının başına not edilmiş idi.

Tevellüdü 1315 hicrî kamerî (rûmî 1313, milâdî 1897) yılında Bursa şehrinde, kale içinde Türkmenzâde Çıkmazı'ndaki baba evinde vâki olmuştur.

Ailesi

Baba ve annesi Kafkasya'dan 1297'de göç eden müslümanlardandır. Dedeleri Kafkasya'da Şirvan'a bağlı eski bir hanlık merkezi olan Nuha'dandır ki burası dağ eteğinde, ipekçilikle meşhur, ahalisi müslüman, hâlen Azerî Türkçesi konuşulan bir yerdir.

Babası İbrahim Efendi Bursa'ya 16 yaşlarında iken gelmiş, Hamza Bey Medresesi'nde tahsil görmüş, muhtelif yerlerde imamlık yapmış, Hazret-i Peygamber SAS sülâlesinden bir Seyyid'dir. 1929'larda 76 yaşlarında iken Bursa ovasındaki İzvat Köyü'nde vefat etmiş ve oraya defnolunmuş, ehl-i tarîk bir kimsedir.

Annesi Sabîre Hanım, Mehmed Zâhid Efendi 3 yaşlarında iken vefat etmiş, Pınarbaşı Kabristanı'na gömülmüştür.

Bu anne ve babadan doğma ağabeyi Ahmed Şâkir (1308 - 1335) subaylık yapmış, Kudüs'te Çanakkale'de bulunmuş, siperlerde hastalanmış ve 28 yaşlarında iken vefat edip Söğütlüçeşme'ye defn olunmuştur. Aynı anneden bir küçük kardeşi daha olmuşsa da çok yaşamamış birkaç aylık iken vefat etmiştir.

Babasının ikinci evliliği yine Dağıstan muhacirlerinden, Fatma Hanım'la olmuştur. Ondan doğma üç kız kardeş halen hayattadırlar. [1981] Bunlardan Pakize Hanım'ın efendisi de, Bursa Ulu Cami imamlarından ve İsmail Hakkı Tekkesi şeyhlerinden merhum Ahmet Efendi (K.S)'dir.

Tahsili, Askerliği

Mehmed Zâhid Efendi (Rh.A) ilk mektebi Oruç Bey İbtidâîsi'nde okudu, Maksem'deki idâdîye devam etti. Sonra Bursa Sanat Mektebi'ne girdi. Bu esnada Birinci Cihan Harbi dolayısıyla 18 yaşlarında askere celb olundu. 14 Nisan 1332'de asker oldu, senelerce askerlik yaptı, çok tehlikeli günler geçirdi, hastalıklar atlattı. Ordunun Suriye'den çekilmesinden sonra, binbir güçlükle İstanbul'a döndü.

10 Temmuz 1335'de Cuma gününden itibaren de 25 K. 30 şubede yazıcı olarak vazifeye devam etti. Kendi hatıra defteri kayıtlarından 1338 Martlarında henüz bu vazifede olduğu görülüyor.

Tasavvufî Yetişmesi ve Dinî Hizmetleri

İstanbul'da bulunduğu esnada çeşitli dini toplantılara, derslere, camilerdeki vaazlara devam etti. Bilhassa Seydişehirli Abdullah Feyzi Efendi'yi çok sevdiği anlaşılıyor. Bu arada 16 Temmuz 1336 Cuma günü namazı Ayasofya Camii'nde edadan sonra Vilayet önünde bulunan Fatma Sultan Camii yanındaki Gümüşhâneli Tekkesi'ne giderek Şeyh Ömer Ziyâeddin Efendi'ye intisâb eyledi. Günden güne ahvâlini terakki ettirdi.

Bu zât-ı şerifin, 18 Kasım 1337 Cuma günü vefatından sonra postnişin-i irşâd olan Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi'nin yanında tahsil-i kemâlâta devam etmiş, müteaddit defalar halvete girmiş, 27 yaşlarında hilâfetnâmeyi aldıktan sonra ondan Râmuzü'l-Ehadis, Hizb-i A'zam ve Delâilü'l-hayrât icâzetnâmelerini de almış, Bayezit, Fatih ve Ayasofya Camii ve medreselerinde derslere devam etmiş, bu esnada hafızlığını da tamamlamıştır. Bu aralarda hocasının işareti üzere muhtelif kasaba ve köylerde dini hizmet ifâ etmiştir.

Tekkelerin kapatılmasından sonra Bursa'ya dönmüş, evlenmiş, 1929'da vefat eden babası yerine Bursa ovasındaki İzvat Köyü'nde 15-16 sene kadar imamlık ettikten sonra Üftade Cami-i Şerifi'nin imam-hatipliğine tayin edilerek şehirde hisar içindeki baba evine yerleşti. Burada 1945-46'dan 1952'ye kadar hizmet eyledi.

1952 Aralığında Gümüşhaneli Dergâhı postnişini ve eski tekke arkadaşı Kazanlı Abdülaziz Bekkine'nin vefatı üzerine, İstanbul'a nakl olarak Fatih'te bulvara nazır Ümmügülsüm Mescidi'nde vazife gördü.

1.10.1958 tarihinde Fatih İskenderpaşa Camii Şerifi'ne nakloldu ve vefatına kadar bu vazifede kaldı.

Vefatı

Mehmed Zâhid Efendi (Rh.A), ömrünün son yıllarında rahatsız idi; ayakta gezmesine rağmen; şiddetli ağrılarından muzdaribdi. 1979 yazında uzun zaman kalmak üzere gittiği Hicaz'dan, ağır hasta olarak 1980 Şubat'ında dönmek zorunda kalmıştı. 7 Mart 1980'de ameliyata girdi ve midesinin üçte ikisi alındı.

Ameliyattan sonra tedricen düzeldi, hatta 1980 Ramazanı'nda hiç aksatmadan oruç tuttu. Hatimle teravih kıldı, vaaz etti, yazın Balıkesir Ilıca'ya, Çanakkale Ayvacık sahiline ağrıyan ayakları için götürüldü, hac mevsimi gelince de Hicaz'a gitti. Fakat ameliyata sebep olan rahatsızlığı nüks etmiş ve ağrılar tekrar başlamıştı. Haccı güçlükle ifadan sonra, 6 Kasım 1980'de çok ağır hasta olarak İstanbul'a döndü. Tam bir hafta sonra 13 Kasım 1980'de (5 Muharrem 1401), Perşembe günü öğleye yakın, dualar, Yâsin'ler, tesbih ve gözyaşları ile uyur gibi bir halde iken ahirete irtihal eyledi.

M. ZAHİD KOTKU VE M. ESAD COŞAN YAD GÜNLERİ

İlim, fikir ve gönül önderleri Mehmed Zahid Kotku (Rh. A.) ve Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan (Rh.A.) Hocaefendiler, doğumlarının Hicri yıldönümlerinde Kur’an-ı Kerim hatimleriyle ve özel programlarla yad edilecek.

Gönüller Sultanı Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi, doğumlarının 116. yılında, Hicri 1 Safer 1431, Miladi 16 Ocak 2010 Cumartesi günü ikindi namazına müteakip kabirleri başında, akşam namazına müteakip ise İskenderpaşa Camii’nde;

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocaefendi ise doğumlarının 74. yılında, Hicri 13 Safer 1431, Miladi 28 Ocak 2010 Perşembe günü ikindi namazına müteakip kabirleri başında, akşam namazına müteakip ise İskenderpaşa Camii’nde özel programlarla ve hatim dualarıyla YAD edileceklerdir.

30 MUHARREM 1430 MEHMED ZAHİD KOTKU (R.A.) HOCAEFENDİ'Yİ YÂD
http://www.akradyo.net/radyo.asp?p=mzkyad1430.asp

13 SAFER 1430 MAHMUD ES’AD COŞAN (Rh.A.) YÂD
http://www.akradyo.net/radyo.asp?p=mecyad1430.asp

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Muhammed Zahid Kotku rahmetle anılıyor
MesajGönderilme zamanı: 16.11.09, 10:17 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Resim

Kotku Hazretlerinin sohbetlerinden:

¥ Dünya günden güne değişmektedir. Artık Müslümanların gafleti bırakıp elbirliği yapmaları ve böylelikle her sahada geniş işler tutmaya çalışmaları lazımdır. Bakınız bugün üçbuçuk Yahudi, memleketimizin ticaretine hakim durumdadırlar. Bunların hakkından teker teker gelmek mümkün değildir. Bunun için toplanmak, birbirimizin elinden tutarak sağlam temellere dayalı büyük şirketler kurmak mecburiyetindeyiz. Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki, şirket kurmak kolaydır. Fakat yine oyuna gelip bunları Yahudilere kaptırmaktan sakınmalıdır.

¥ Kumandansız muharebe nasıl mümkün değilse mürşidsiz bu azgın düşmanların hakkından gelmek de öylece mümkün değildir dersem sakın beni ayıplama. Sen her şeyi kendi aklınla ölçmeye kalkarsan muhakkak aldanırsın. Ölçü Allah’ın ve O’nun Resulü’nün ölçüsüdür.

¥ Asıl hüner her şeyi yerli yerinde yapabilmektir. Bu kuvvetli bir ilim ve mağlup olmaz nefislerle mümkündür. Azgın nefislerde her ne kadar ilim olsa da o kişi yine nefsinin esiri olmaktan kendini kurtaramaz. Onun için herkese ve bahusus her ilim sahibine tasavvuf şarttır. Tasavvufsuz ilimler hep hebaen mensurdur. Zühd, takva, hilm, sabır vesair ahlâklar hep tasavvufun mahsûlüdür.

¥ Seçim zamanı kullandığımız reyler bizim hangi tarafın adamı olduğumuzu açıkça göstermektedir. Hiçbir Müslüman açlıktan öleceğini bilse bile bir Allahsıza, bir dinsize, bir masona ve bir caniye katiyyen rey veremez ve onların tarafını tercih edemez.

¥ Saadet ve selamet çok kazanıp israf ile harcamakta değil belki kanaat ile iktisat edip devlet ve milletin kalkınmasına hizmet etmektedir. Bu her vatandaşın başlıca vazifelerinden biridir. Biz Avrupalının yaşadığı gibi yaşamaya özenirsek hiçbir zaman kölelikten kurtulup hakiki hürriyetimize kavuşamayız.

¥ Vücudumuzdaki herhangi bir ağrıyı dindirmek veya bir yarayı sarmak kolay. Yine de milyonlarca lira harcayıp hastaneler yaptırıyoruz. Sanki ölümü ortadan kaldıracakmışız gibi. Hâlbuki ölüme hazırlıklı olmak gerekir. Peki, gönlü, ruhu nasıl tedavi edeceğiz? Gönül ne ile tedavi edilir? Bedenî hastalıkların tedavisini düşünüyoruz da, gönlün tedavisini niçin düşünmüyoruz? Gönlün tedavi yollarına da önem verelim ve öğrenelim.

¥ Akıl hastanelerinde deliler vardır. Dışardan baktığınızda hepsinin sıhhati yerinde güçlü ve kuvvetlidirler fakat akılları olmadığı için, başkalarına zararları dokunmasın diye, oraya hapsedilmişlerdir. Şimdi, Allah korusun aklımız olmasa ne yaparız? Bizim de yerimiz orası olur. Bize aklı Allah’tan başka kim verebilir? Birisi gelse, “Şu aklını bana ver de dünyayı sana vereyim” dese kim razı olur? Hiç kimse! Öyleyse en büyük bir nimetle mükâfatlandırılmışız da haberimiz yok.

¥ Allah’ın yarattığı varlıkları hor görmek; hele bir Müslümanı parası yok, fakir diye hakir görmek bağışlanacak kusur değildir. Allah’ın kullarını hor görme. Elinden geliyorsa yardım et. Küçük görme. İnsanın içindeki cevher bilinmez.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Muhammed Zahid Kotku rahmetle anılıyor
MesajGönderilme zamanı: 16.11.09, 11:15 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 15.11.09, 21:21
Mesajlar: 98
Çağımızı aydınlatanlar

M.ZAHİD KOTKU RHa. İÇİN


BİR MÜRŞİD-İ KAMİLE VARSAM

Nevzat Laleli

nevzatlaleli@gmail.com

16.11.09

Benim tasavvuf ehli insanlarla tanışmam 40 sene öncesine dayanır. İslam’ın Allah’ın (c.c) biz insanlara gönderdiği ölçüler manzumesi olmasının yanı sıra, ruh taşıyan biz insanların ruhlarına hitap eden ve ruhumuzu doyuran bir din olması, ruha en büyük ve en doğru gıdayı verecek yerler olarak bu tasavvuf ocaklarını bulunmaktaydı. Sayıları bir hayli olduğunu haber aldığım bu ocaklardan hangisindeydi acaba benim kısmetim. Bir başka ifade ile ilim sahibi, ilmiyle amil ve ihlâslı mürşit’e hangi ocaklar sahipti acaba?

Zira Peygamberimiz (s.a.v) buyurmamış mıydı; “Bütün ümmetim helak olur, ilim sahipleri müstesna (onlar kurtulurlar)… Bütün ilim sahipleri de helak olur, ilmiyle amil olanlar (ilmini yaşamına yansıtanlar) müstesna… Bütün ilmiyle amil olanlar da helak olur ihlâslılar (yaptığı işe Allah rızası için yapanlar) müstesna…” diye.

Yaptığım araştırmalar içerisinde o dönemlerde gerçekten de bu ölçülere sahip mürşitlerin bulunduğunu ve bu ocakların müritlerine İslam ahlakını aşılamakta mahir olan yerler olduğunu tespit etmiş olmam beni hayli memnun etmişti.

ÇAĞIMIZI ANDINLATANLAR

1996 yılında Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığını yaptığım dönemlerde “Çağımızı aydınlatanlar” adıyla bir dizi çalışma yapmaya, “Mürşid-i Kamil” insanları topluma ve özellikle de gençliğe tanıtmaya karar verdik.

Bu zatları; Mehmed Zahid Kotku (r.aleyh), (Ramazanoğlu Mahmud) Sami Efendi hazretleri (r.aleyh), Hacı İhsan (Tamgüney) efendi (Sultan baba) (r.aleyh), Bediuzzaman Said-i Nursi (r.aleyh), Süleyman Hilmi Tunahan (r.aleyh) Şeyh Muhammed Raşid (Erol) Efendi (r.aleyh), Hacı Mahmud (Ustaosmanoğlu) efendi (r.aleyh), Erzincanlı Dede Paşa (Musa Baştürk) hazretleri (r.aleyh) v.b isimleri sıraladık ve 15’er günlük periyotlarla bu çalışmaları tekrarlamaya karar verdik. Her bir değerli insanımızın kendi talebelerini davet ederek onları bağlı oldukları kendi âlim ve mürşitlerini onlara anlattırdığımız paneller düzenledik.

Mehmed Zahid Kotku (r.a) hazretleri İstanbul’da, Süleyman Hilmi Tunahan (r.a) hazretlerini Antalya’da ve Said-i Nursi (r.a) hazretlerini İstanbul’da yaptığımız panel programlarında gündeme getirdik. Bu panellerin kitapçıklarını bastırarak bütün gençlerimize dağıttık.

Benim 17 yıllık Genel Başkanlığım bu arada sona erdi ve ben vakfın başından ayrıldım ve bu hayırlı çalışma maalesef devam edemedi.

Dilerim ki bu hayırlı çalışmayı AGD (Anadolu Gençlik Derneği) idarecisi arkadaşlarım yeniden yapsınlar.

MEHMED ZAHİD KOTKU

Hem ilim sahibi olacak, hem ilmiyle amil bulunacak ve hem de ihlâslı olacak. İşte bu özellikler “Mürşit-i Kamil’in” özellikleridir.

Yukarıda belirtilen özelliklere sahip zatlardan biri hiç şüphesiz Mehmet Zahit Koktu (r.a) hazretleridir. Bu özelliklerin yanı sıra Üniversite gençlerinin yoğun olarak kendisinden istifade ettiğini gördüğüm zaman bu durum beni fazlasıyla memnun etmişti.

İstanbul’da yaptığımız “Panel’de” Hoca efendiyi, kendi talebelerini konuşturarak dinleyicilere anlattılar. Bu panelde Hoca efendiyi tanıtmak üzere konuşmacı olarak katılan eski müsteşarlardan Yahya Oğuz konuşmasının bir yerinde;

“Hoca efendi bir gün bana, Yahya, hâlâ hafızlık için çalışıyorum” deyince ben dayanamadım “Hocam, hafızlar 8 ayda, 9 ayda hıfzlarını tamamlıyorlarmış” dedim”

O, eve kadar bu konuyu konuşmadı. Eve vardığımızda kütüphaneyi işaret ederek; “Oradan bir Mushaf al” dedi ve ilave etti; “Kur’an-ı Kerimden rast gele bir sayfa açarak bir ayet oku” dedi. “Bu ayete tekabül eden kaç sayfa önden veya kaç sayfa arkadan okuyayım” dedi. Ben de “On sayfa” dedim ve on sayfa evveli açarak baktım. Hoca efendi benim tespit ettiğim ayeti okuyordu” dedi.

ÂLİMİN ÖLÜMÜ ÂLEMİN ÖLÜMÜDÜR

12.Eylül.1980 tarihi, güya iyi idaredir denildiği halde ülkemizde uygulanan “Demokrasinin” rafa kaldırıldığı askeri darbenin yapıldığı tarihtir. Bütün partiler ve dernekler kapatılmış, siyasi çalışmalar sona erdirilmiş. Kenan Evren Paşa başkanlığında bir askeri konsey, aldığı her kararlar kanun hükmünde sayılmıştır. Hepimiz bir tarafa savrulmuşuz. Bu dergâhın yetiştirdiği nice siyaset ve devlet adamları hapislere tıkılmış, oralarda toplumdan tecrit edilmişlerdir.

Allah’a hamd ediyorum ki ben de bu fedakâr insanlarla aynı kaderi paylaşmıştım ve Konya Ulaştırma taburunda mecburi ikamete tabi tutuldum.

Tarih 14. Kasım.1980. O gün ziyaretime Konya’da ikamet eden kardeşim Mustafa gelerek ve bana temiz çamaşırlar getirmiş. Tabii bizi görüştürmediler. Bir gazete kağıdına sararak getirdiği çamaşırları almışlar daha sonra bana ulaştırdılar.

Paketi açarken gazetenin “Milli Gazete” olduğunu gördüm. Ama önem vermedim. Zira ambalaj olarak kullanılan bir gazete olsa olsa eski tarihli bir gazetedir, diye düşündüm.

Çamaşırlarımı aldım, dolabıma yerleştirdim. Gazeteyi de “eski gazetedir ama eski de olsa arkadaşlarım istifade etsinler” diye yandaki koğuşta bulunan arkadaşlarıma verdim.

Arkadaşlarım, gazetenin bir ambalaj gazetesi olduğunu bilmedikleri için tarihine bakmışlar, günün gazetesi imiş. Meğer kardeşim, çamaşırlarla birlikte bize günlük bir gazete göndermiş. Çünkü içeriye günlük gazete sokulmuyordu.

Gazetedeki haberlere bakmışlar. Bir de ne görsünler; “Büyük âlim Kotku hoca efendi hazretleri vefat etti” diyerek O’nun haberini veriyormuş. Üzüntü ile okumuşlar.

“Nevzat kardeşimiz bize bu gazeteyi getirirken üzüntülü görünmüyordu. Her halde kendisinin bu haberden haberi yok” diyerek yanıma geldiler ve Mehmet zahit Kotku (r.aleyh) in vefatını haberini bana bildirdiler.

İnna lillah ve inna ileyhi raciun (Allah’tan geldik, yine ona döneceğiz)” diyerek haberi üzüntüyle karşıladım. Ancak İstanbul’da çok büyük bir cemaatin iştirakiyle yapılan Hocaefendinin cenazesine iştirak etmek ve onu kabrine kadar teşyi etmek bizim için mümkün olmadı. Allah bizi şefaatine eriştirsin.

Bütün bunları Mehmet Zahit Kotku (R. Aleyh) hazretlerinin ölümünün sene-i devriyesi olan 13 Kasım 1980 (Muharrem 1401) günü münasebetiyle yazıyorum.

Hocaefendi’nin vaazları, İstanbul’dan yayın yapan ve Türkiye’nin birçok yerinden de dinlenebilen Akra FM de her gün sabah ve akşam kendi sesinden verilmektedir.

Kendisinin beş ciltlik Tasavvufî Ahlâk, Dua Mecmuası, Cennet Yolları ve Müminlere Vaazlar isimli eserleri bulunmaktadır.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Muhammed Zahid Kotku dualarla anıldı
MesajGönderilme zamanı: 16.01.10, 16:06 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 15.11.09, 21:21
Mesajlar: 98
Mehmed Zâhid Kotku dualarla anıldı

20. yüzyılın önemli mutasavvıflarından Mehmed Zâhid Kotku, dünyaya gelişinin Hicri 116. yıldönümünde, Süleymaniye Camii haziresindeki kabri başında ve İskenderpaşa Camii’nde dualarla anıldı.

İskenderpaşa Camii'nde konuşan Prof. Dr. Şükrü Arslan, “Âlimler ilimde Peygamberimizin varisi olduğu gibi temsilde de varistirler. Temsilde varislik giderek unutuluyor. M. Zahid Kotku Hocaefendi ilimde de temsilde de bir Peygamber varisidir” dedi.

Yâd günü vesilesiyle ilk program M. Zahid Kotku'nun Süleymaniye Camii haziresindeki kabri başında gerçekleştirildi. Süleymaniye Camii'nde kılınan ikindi namazını müteakiben Kotku'nun kabrinin bulunduğu bölüme geçti. Soğuk havaya rağmen bayanların ve çocukların da katıldığı kabir başındaki programda önce Kur'an-ı Kerim okundu, ardından Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahir Yaren tarafından hatim duası yapıldı.

Merhum M. Zahid Kotku'yu yâd gününün ikinci programı akşam namazını müteakiben Fatih'teki İskenderpaşa Camii'nde başladı. Namazın ardından İskenderpaşa Derneği, katılımcılara akşam yemeği ikram etti. Yatsı namazına kadar camide Kur'an-ı Kerim okundu, ilahiler söylendi. Yatsı namazını müteakiben Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Arslan konuşma yapması için davet edildi.

“İSLAM'IN ZİRVESİ GÜZEL AHLAKTIR”

Prof. Dr. Şükrü Arslan, ne kadar güzel anlatılmak istense de sözlerin M. Zahid Kotku Hocaefendi'yi tam anlamıyla anlatamayacağını vurgulayarak konuşmasına başladı.

İslam'ın bir ilim dini olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şükrü Arslan, “Peygamberler mal, mülk bırakmazlar, onlar ilmi miras bırakırlar. Peygamberlerin varisleri âlimlerdir. Ama nasıl bir âlim? İnsanlar çok çalışarak çok farklı bilgilere ulaşabilirler. Ancak bu yeterli değildir. Peygamber (sas) Efendimiz, 'Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim' buyuruyor. Demek ki, İslam'da son nokta güzel ahlaklı olmaktır. İlmin de zirvesi güzel ahlaktır. İlim insanı güzel ahlaka götürmelidir. Tasavvuf ahlakı güzelleştirme yoludur. M. Zahid Kotku Hocamız da bu yolda en önemli önderlerdendir, mürşidi kâmillerdendir. O hayatı boyunca insanları güzel ahlaklı olmaya davet etti, onları bilgilendirirken güzel ahlakın gereğince yaşamaya alıştırdı. Âlimler ilimde Peygamberimizin varisi olduğu gibi temsilde de varistirler. Bunu yerine getirmediklerinde vebali vardır. Temsilde varislik giderek unutuluyor. Acizin ve çokların şahit olduğu kadarıyla Zahid Kotku Hocamız, bu anlamda tam bir varistir. Peygamberimiz gibi yaşayan, talebelerine öğreten, ilim ehli bir varis…” diye konuştu.

İSLAM'IN ANLAŞILMASINDA SAHİH KAYNAĞIN ÖNEMİ

M. Zahid Kotku'nun öğrenilmesinde sağlam kaynaklara büyük önem verdiğini vurgulayan Prof. Dr. Şükrü Arslan, “En sağlıklı, en sağlam bilgi kimden, nasıl öğrenilir? Bilgiye ulaşmak kolay ama ulaşılan bilginin doğru olduğunu bilmek zor. İnternet çağında bilgi çok ama kaynak sağlam değil. Halbuki sağlam bilgi sağlam kaynaktan öğrenilir. Bir insanın bilgisi sağlam olmalı ki, öğrendiği bilginin doğru olup olmadığını bilebilsin. Doğruyu bilmiyorsak karşımıza çıkan bir bilginin doğru olup olmadığını da bilemeyiz. Bu açıdan Muharrem Nureddin Coşan Hocaefendi'nin sahih kaynakların tespit edilmesiyle ilgili yaptırdığı çalışmayı takdirle karşılıyoruz. 'Allah kimin hayrını murad ederse onu dinde derin anlayış sahibi kılar' buyuruyor Peygamberimiz. Buna nail olabilmek için de gayret gerekir. Bir Müslümana düşen her an gayret içerisinde olmaktır. Gerek M. Zahid Kotku Hocaefendi, gerekse Mahmud Esad Coşan Hocaefendi, hayatları boyunca gayretli oldular. Allah, gayretli, müstesna kullarını aramızdan eksik etmesin” dedi.

Prof. Dr. Şükrü Arslan'ın konuşmasının ardından Prof. Dr. Tahir Yaren, yâd günü vesilesiyle Türkiye'de ve dünyanın farklı ülkelerinde okunan hatimlerin ve tesbihatın kabulü niyazıyla hatim duası yaptı. Hatim duasının ardından program sona erdi.

Süleymaniye Cami haziresindeki ve İskenderpaşa Camii'ndeki programlar AKRA FM'in internet sitesi www.akradyo.net ten görüntülü naklen yayınlandı. AKRA FM'de ayrıca yâd gününde 15 farklı program dinleyicilerle buluştu.

PROF. ESAD COŞAN'IN DİLİNDEN M. ZAHİD KOTKU

Merhum Mahmud Esad Coşan'ın 13 Kasım 1994'teki “Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendi ve Âlimlerin Önemi”; 14 Kasım 1997'teki “Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendi'yi Anma, Evliyaların Anılması ve Şefaati”; 13 Kasım 1992 tarihinde Süleymaniye Camii'nde yaptığı “M. Zâhid Kotku Hocaefendi ve Âlimleri Anmak” konulu konferans ve sohbetleri yâd gününde AKRA FM'de yayınlandı.

AKRA FM'de ayrıca farklı zaman ve mekânlarda yapılan Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi'yi anma programlarında konuşan Yusuf Ziya Binatli, Ali Ulvi Kurucu, Raif Cilasun, Selçuk Eraydın, Akif İnan, Yusuf Türer, Yaşar Tunagür, Sabahaddin Zaim ve geçen yıl aramızdan ayrılan hafız Halil Necati Coşan gibi Hakk'ın rahmetine kavuşan önemli şahsiyetlerin hatıratları yayınlandı.

M. Esad Coşan, doğumun 74. yılında, Hicri 13 Safer 1431, Miladi 28 Ocak 2010 Perşembe günü ikindi namazını müteakip Eyüp'teki kabirleri başında, akşam namazını müteakip ise İskenderpaşa Camii'nde, gün boyu AKRA FM'de özel programlarla ve hatim dualarıyla yâd edilecek…


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye