Sufiforum.com

Düşüne Taşına,

12 Kasım Cuma 23:30’da TVNET.com


MAHMUD EROL KILIÇ, DÜŞÜNE TAŞINA’DA


11 Kasım 2009

Moderatörlüğünü İsmail Halis’in yaptığı, Yusuf Kaplan’ın yorumlarıyla katıldığı Düşüne Taşına, bu hafta İslam İrfanı ve tasavvuf alanının öncü isimlerinden olan Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç’ı ağırlıyor.

“Sorunu göremeyen modern akıl, çözüme yaklaşabilir mi?” üst başlığıyla gerçekleştirilecek programda,
“Bilginin kaynağı nedir? Ezoterik kurguyla oluşturulan dünya siyaseti, yakın tarih ve modern bilimler nasıl algılanmalı? İnsanın hakikatle bağını kopartan sürecin asli unsurları nelerdir?”
sorularına cevaplar verilecek.

Tasavvuf, medeniyet, modernite gibi kavramların sorgulanacağı programda, bilginin araçsallaştırılarak, insanın nesneleşmesine yönelik olarak da çözümlemeler yapılacak.

Ayrıca son eseri “ Şeyh-i Ekber: Muhyiddin-i Arabi” üzerine de aktarımlarda bulunacak olan Kılıç ile, Osmanlı’nın kuruluş felsefesindeki rolü, İslam hikmet ve düşünce geleneğinin merkez havzasının yegane ismi olarak İbn-i Arabi’nin önemi konuşulacak.

Düşüne Taşına,

12 Kasım Cuma 23:30
http://TVNET.com.tr
http://TVNET.tv.tr

güzel bir sohbetti çok teşekkürler. böyle proğramların haberlerini yine görmek temennisi ile..

yarın konu üzerinde kritik yapmak güzel olabilir.

***
tv netin sitesinde proğram arşivine konulur umarım yakında.
Zevkle izledim ama ne kadar aktarabilirim bilemiyorum.
modern insanın hakikat konusundaki açmazları konuşuldu. Yusuf kaplan beyin,zeit geits (zamanın ruhu) konusunda önemli tesbitleri vardı.Batı aleminin hakikat yerine hakikat olmayan bir yalanı ikamesinin,maddeci bir dünya görüşünün ,dünyayı saran zamanın ruhunun karşısında müslümanlar olarak modern dünyaya söyleyecek bir şeylerimiz olması gerektiği,söyleyecek birşeyi olmayanların kimliğinin olmayacağı,yaşamasının bir anlamı olmadığı mealinde şeyler söyledi.Bu dünya bizim dünyamız değil,başkalarının dünyasında yaşıyoruz demektir. zamanın ruhunu doğru okuyamayan,müdahale edemeyen insanlar yozlaşır,teslim alınır.
(burada aklıma deccal geldi. eğer insan şeklide tecessüm etseydi sanki tamda bu tanıma(zamanın ruhu) otururmuş gibi geldi. tek gözlü çünkü gözü hakikate kör,madde ye bakan tek bir gözü var. yine cennet dediği cehennem,cehennem dediği cennet şeklinde bir teshir gücü,yine insanların kendisini ondan kurtaramayışı v.s elbette bu bir çağrışım sadece)
yusuf kaplan beyin konuşmalarından aklımda kalan bunlar oldu. elbette seyreden kardeşlerden katılanlar olursa herkes değişik bir açıdan konuyu yakalamış olur,konu daha iyi anlaşılırdı.

Internetten izlemek istedim. Herhalde sunucuları yetersiz olduğundan ulaşılamadı.

Siz anahatlarını özetlerseniz benim gibi izleyemeyenler için faydalı olur.

Mahmud Erol Kılıç beyefendi şeriat,tarikat,marifet ve hakikat mertebelerinin son elli atmış yıllık zaman sürecinden önce din anlayışında herkesçe benimsenen bir durum olduğunu,son zamanlarda modernist düşünen birtakım din akımlarının bu algıdan sadece şeriat kısmını yeterli gördüklerini,oysa şeriat ve tarikatin sadece araç olduğunu,bu ikisinde kalanların hedefe ulaşamamış olduklarından bahsetti.
yine muhyiddin arabi hz.karşı çıkan hukukçulardan çok onu haklı bulan hukukçuların olduğunu,osmanlı devlet geleneğinde büyük tesiri olduğu,padişahlardan ve devlet adamlarından büyük çoğunluğun arabi ekolüne bağlı tasavvuf kollarına bağlı bulundukları,tasavvuf erbabının bir lokma bir hırka anlayışının sadece bir metafor olduğunu.Asla hayatın dışında olmadıklarını.ressam,musikişinas,şair,fıkıh alimi vs.marangoz vs gibi şeyh efendilerin hayatın içinde bir meslekleride olduğu...gibi pek çok konudan bahsetti.
yine hakikatin bir kişide ortaya çıkabilmesi için ona gebe kalması gerektiği,aynen maddi alemde olduğu gibi hakikatinde insanı döllediği, muhyiddin arabi hz.haccı esnasında kalbine ilahi hakikatlerin tohumunun atılıp,bunları daha sonra 20 yıl boyunca şerhettiğinden bahsetti.yedi şaftta yedi farklı hakikat bilgisinin kabeden çıkıp gelen bir genç adam vasıtasıyla kalbine öğretildiğinden bahsetti.
Osmanlı Devleti'nin birden çok din ve kavmi "millet sistemi" anlayışı altında bir arada tutabilmesinin fikrî şablonunun tasavvuf düşüncemizin "birlik içerisinde çokluk" (kesret der vahdet) anlayışından alındığından bahsetti.

sn kılıçın yine önemli bir tesbiti,kuran meallerindeki "akıl "kelimesine bu günkü modern akıl benzeri bir yorumla yapılan meallerin kuranın bahsettiği akılla aynı olmadığı. bu anlam kaymasının onu anlamakta çok yanlış yerlere sürüklediği.
yine bir çok konudaolması gerektiği yerden farklı bir yerlere konduğu,farklı anlamlar yüklendiği,dinin doğru anlaşılmasında adeta omurgada ,disk kaymaları olduğu,bunu yerine getirecek bir hazık hekim ihtiyacı ve işin kötüsü böyle bir hekiminde bulunmasının güçlüğü dile getirildi.

aklıma geldikçe yazıyorum.

kuranın sadece yazılı metin olmadığı,kuranın asıl yazıldığı mahallin insan olduğunu anlattı Sn Kılıç.
hz. Alinin, ayetlerin yazılı olduğu sayfaları mızrakların ucuna takanlara karşı, kuran o değil kuran benim buyurduğu,Canlı kuran,yürüyen kuran gibi bir duruma dikkat çekti.

Önemli ve gerekli tespitlerdir. Allah razı olsun Kılıç beyden.

Şeyh- i Ekber : İbn Arabi Düşüncesine Giriş

Mahmud Erol Kılıç

Hazırlayan: Nedim Tan

SUFİ KİTAP YAYINLARI

Şeyh-i Ekber, saygın İbn Arabî uzmanlarından Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç'ın İbn Arabî doktrini üzerine hazırladığı kapsamlı bir çalışma.

Varlık nedir? Yokluk nedir? Bizim ve etrafımızdaki nesnelerin var oluşlarının hakikati nedir? Bunlar gerçekten var mı? Yoksa biz mi onları böyle sanmaktayız? Bizi Yaratan ile bu yaratılış işinden başka bir irtibatımız yok mu? Peki, âlemin Yaratıcı ile nasıl bir irtibatı var?...

İnsanoğlunun sorduğu böylesi temel sorulara büyük bilge Muhyiddin İbn Arabi'nin verdiği cevapları araştıran bu kitap genel olarak Şeyh-i Ekber'in tefekkür dünyasına özel olarak da onun varlık düşüncesine bir kılavuz niteliği taşıyor.