Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Yücel Çakmaklı hayata gözlerini yumdu
MesajGönderilme zamanı: 27.08.09, 09:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Bir büyük kayıp daha: Yücel Çakmaklı

Beşir Ayvazoğlu

Geçen haftaki yazımda, bu yaz, kültür ve sanat dünyamızda tam bir yaprak dökümü yaşandığından söz etmiş ve genç yaşta kaybettiğimiz çok değerli bir ilim adamını, Yücel Dağlı'yı anlatmıştım.

Bu yazıda da, geçen salı günü Fatih Camii'nden uğurladığımız başka bir Yücel'i, Yücel Çakmaklı'yı anlatmak zorundayım. Ciddi bir kalp ameliyatı geçirdiği, fakat durumunun iyi olduğu yolunda haberler almıştık. Doğrusu, ölüm haberi onu sevenlerde tam bir 'şok' tesiri yarattı. Son olarak geçen yaz Tokat'ta karşılaşmış ve Taşhan'ın güzel avlusunda Tokatlı dostların ikram ettiği kirazı iştahla yemiştik. Son derece sağlıklı görünüyordu ve kafası projelerle doluydu. Daha önce de, bir program vesilesiyle Küçük Ağa'daki olayların geçtiği Akşehir'de buluşmuş, rahmetli Tarık Buğra'yı anmıştık.

Yücel ağabeyle -kendisine öyle hitap ederdim- 1976 yılında TRT Ankara Televizyonu'nda tanıştık. O yıl nedense Ramazan programlarının planlaması gecikmiş ve onun yönetiminde bir ekip kurularak alelacele İstanbul'a gönderilmişti. Ekipte çiçeği burnunda bir TRT'ci olarak ben de vardım. Bazı sohbet programları ve iftar saatlerinde yayımlanacak, sadece klasik sazlarla enstrümantal eserlerin seslendirileceği otuz müzik programı çekecektik. Yücel ağabeyin ekibinde yer almak benim için son derece heyecan vericiydi; çünkü merhum o tarihte Türk sinema tarihi açısından ayrı bir önem taşıyan birçok filme imza atmış, "Millî Sinema" akımının teorisyeni ve uygulayıcısı olarak özellikle Anadolu'da efsaneleşmiş bir yönetmendi. İstanbul'da birlikte çalıştığımız süre içinde, vaktin darlığına rağmen -programları yetiştirememe ihtimali vardı- ne kadar usta ve ne kadar pratik bir yönetmen olduğunu, insanın gözünü korkutan problemleri hiç telaş etmeden nasıl kolayca hallediverdiğini görerek hayret etmiştim. Ortalığı telaşa vererek elinizin ayağınızın dolaşmasına yol açan öfkeli adamlardan değildi; işini güler yüzle ve suhuletle yapar, bu tavrıyla çevresindekileri de rahatlatırdı. Kimsenin kalbini kırmazdı; eskilerin tabiriyle "derviş-meşrep" bir adamdı.

Benim TRT maceram pek uzun sürmedi; askere gidip döndükten sonra gazeteciliğe başladım ve Yücel ağabeyi bir gazeteci olarak takip etmeye başladım. Fakat asıl dostluğumuzun Bursa'da başladığını söyleyebilirim. 12 Eylül darbesinden kısa bir süre önce basın sektöründen ayrılıp Bursa'ya yerleşmiştim. Yanlış hatırlamıyorsam 1982 veya 1983 yılıydı; bir gün Altıparmak civarında TRT'den bazı arkadaşlarla karşılaştım; Muradiye'de set kurmuş, Küçük Ağa'nın bazı bölümlerini çekiyorlarmış. Yönetmenin Yücel ağabey olduğunu gazetelerde çıkan haberlerden bildiğim için film setinde ziyaretine gittim, doğrusu biraz da beni hatırlamayacağı endişesiyle... Hayır, sanki dün ayrılmışız gibi karşılamış, üstelik o gün akşam kaldıkları otele davet ederek rahmetli Tarık Buğra'yla tanıştırmıştı.

Yücel ağabeyin Tarık Buğra'yla dostluğu epeyi eskilere dayanıyordu; onun Yeni İstanbul gazetesinde yönettiği edebiyat sayfasında sinema yazıları yazmıştı. Bu arada Erman Film Stüdyoları'nda çalıştığını, Osman F. Seden ve Orhan Aksoy gibi önemli yönetmenlerin yardımcılığını yaptığını, okuyucularım, son birkaç gün içinde gazetelerde çıkan yazılardan öğrenmişlerdir. Yücel ağabeyin pratikliği, çok zor şartlarda son derece sınırlı imkânlarla -ve ayakta kalabilmek için- çok hızlı ve çok fazla film üreten Yeşilçam'da kazandığı tecrübenin tabii bir sonucuydu. Bu tecrübesini, Yeşilçam'ın bazı kalıplarını kırmak için de kullandı; "Birleşen Yollar", "Kızım Ayşe", "Oğlum Osman" gibi filmleri, kim ne derse desin, Türk sinemasında bir dönemeçtir. Ama Yücel ağabey asıl ustalığını ve sanatçı hassasiyetini, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'ın genel müdürlüğü sırasında çalışmaya başladığı TRT'de edebiyat uyarlamalarıyla göstermiştir. Necip Fâzıl'dan "Bir Adam Yaratmak" Turan Oflazoğlu'ndan "IV. Murat" Rasim Özdenören'den "Çok Sesli Bir Ölüm" ve "Çözülme", Tarık Dursun K'dan "Denizin Kanı" ve tabii Tarık Buğra'dan "Küçük Ağa"... Bunlar TRT tarihinin en önemli yapımları arasında yer alır. Bursa'daki çekimlerini yakından takip ettiğim "Küçük Ağa" dizisi de, müziği, jeneriği, Yeşilçam'ın usta oyuncularının gösterdikleri olağanüstü performans ve yakın tarihimize getirdiği farklı bakış açısıyla hâlâ hafızalardadır.

Yücel ağabey, aynı başarıyı yine Tarık Buğra'dan bir uyarlama olan "Kuruluş"ta nedense tekrarlayamamıştı. Düşüncelerimi o tarihte Tercüman'da yönettiğim Kültür-Sanat sayfasında açıkça yazmıştım. Hiç alınganlık göstermediğini, bütün eleştirileri büyük bir olgunluk ve anlayışla karşıladığını söylesem, inanır mısınız?

Fatih Camii'ndeki muhteşem cemaat, Yücel ağabeyin ne kadar sevildiğini, halkın gönlünde nasıl yer ettiğini açıkça gösteriyordu.

Nur içinde yatsın.

Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Zaman

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye