sufiforum.com
http://sufiforum.com/

Muhammed Said Ramazan el-Buti , İmam Gazali ve Nevevî
http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=140&t=5897
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  simurg [ 14.06.11, 20:17 ]
Mesaj Başlığı:  Muhammed Said Ramazan el-Buti , İmam Gazali ve Nevevî

Gazali’den Buti’ye...

Mustafa Özcan


Yeni Akit

2011-06-13

‘Bir müstebit gidiyor ama istibdat yerli yerinde kalıyor ve sayıyor’ diyen Dr. Ahmet Hayri Umeri müstebitin başka bir müstebitle değiştirilmesine imkan vermemek için istibdat kültürünün değişmesi gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda ağaçtan ormanı göremediğimizi, ağacın bir müstebit, ormanın ise bir sistem ve kültür ve bataklık olduğunu söylüyor. Bu bağlamda mütegallibe anlayışına hulus çeken ve ulu’l emr meselesini istismar eden alimlerin kınanması ve yanlışlarının da tashih edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Gerçekten de Mısırlı Devrimci Ömer Mekrem, Osmanlı Valisi Hurşit Paşa’yı devirmesine devirmiş ama Mehmet Ali Paşa’nın yeni bir müstebit olmasına (1805) engel olamamıştır. Bilmeden onun yolunu açmış ve Mehmet Ali Paşa’nın ilk yaptığı da Ömer Mekrem’i yolundan çekmek ve kaldırmak olmuştur! Yani velinimetine ihanet. Elbette ki Dr. Ahmet Hayri Umeri’nin bu baptaki sözlerine kulak asılmalı. Bununla birlikte, ‘Buti örneğinde: Saray alimlerini yakmalı mı?’ başlıklı yazısındaki Buti ile alakalı açılımında yanlıştan yanlışa düşmüştür. Meseleyi teorize edeceğim diyerek gerekli gereksiz ilahiyat tartışmalarının içine girmiş ve Sünni geleneği bir çırpıda kenara itmiş ve Eş’ari- Sufi geleneği statükonun destekçisi olarak göstermeye çalışmıştır. Elbette Ahmet Hayri Umeri’nin istibdatla birlikte teslimiyet kültürünün de kökten değiştirilmesi gerektiği yönündeki tezine katılıyoruz, lakin bunun altyapısı olarak sunduğu Sünni kültürü eleştirmesine ve kınamasına katılmıyoruz. Umeri Sufi-Eş’ari geleneği yerine Selefiliği öne çıkartıyor. Belki de bu yönüyle Selefiliğe, Selefilik demeyen Buti’den intikam alıyor! Umeri, Buti’nin baştan beri tağutun yanını seçtiğini ve diğerleri gibi tevile açık bir dil kullanmadığını hatırlatıyor. Dini kurumda rejimin sözcüsü konumunu temsil ettiğini ve Başmüftü Ahmet Hassun’un aciz kaldığını, Buti’nin başardığını ve yerine getirdiğini kaydetmektedir.

***

Buradan yola çıkan Umeri, Buti’nin ilim sahibi değil malumat sahibi olduğunu da ileri sürmektedir. Yani Umeri’ye göre, Buti ilmi bir sisteme ve sistematiğe haiz olmayıp bilakis malumata havidir. Onunki dinamik değil nakil ve tekrar ilmidir. Yaşayan bilgi değil, tekrarlanan bilgidir. Burada belki şunu söylemek mümkündür: Gerçekten de Buti rejimin eksiklerinden çok muhaliflerin eksiklerine odaklanmış bulunmaktadır. O da siyasi bakış açısını şaşı hale getirmektedir. Buti’nin, söyleminde geçen yıldan beri kendisine saldıran Muhammed Habaş’la aynı üslubu kullandığını görüyoruz. Bu üslup, miadı dolmuş rejimin diyalog ve reform sözlerine tav olmaktır. Gerçekten de olayların başlamasından beri rejimin karakter ve tabiatı, kesinlikle diyalog ve reforma elverişli olmadığını ortaya koymaktadır. Umeri’nin Buti analizinde isabetli hususlardan birisi de devrim ile Buti arasında kalan gençliğin yavaş yavaş Buti’den çark etmekte olduğu ve uzaklaştığı gerçeğidir. Buti rejim ile arasına mesafe koyamadıkça her karede rejimle birlikte görünen Muhammed Habaş gibilerin konumuna düşecektir. İnandırıcılığını kaybedecektir. Umeri, Buti’nin medrese ilmini bildiğini ve metinleri devirdiğini lakin ümmetin ve milletin rehberi olamadığını ifade etmektedir. Umeri, Buti’yi istibdadın sözcüsü ve saray alimi olarak değerlendirmektedir.

***

Umeri’nin eleştirileri buraya kadar sağlıklı sayılabilir. Lakin Buti’yi kendisine göre bir tarihi bağlama yerleştiriyor ve bu tarihi bağlamda Gazali’nin devamı olarak görüyor ve nitelendiriyor.

Bu noktada, Gazali’nin Mustazhir Billah ve Sultan Sencer ile münasebetlerini ve yazışmalarını ve ilişkilerini galiba Buti ile Esat ailesi arasındaki ilişkilere benzetiyor. Evet, Buti’nin Gazali geleneğinden geldiğine ben de katılıyorum. Gazali’nin konumunu temsil ettiğine ise katılmıyorum. Buti ne Gazali’dir ne de Esat ailesi Sultan Sencer veya Mustazhir Billah Abbasi’dir.

Evet, Buti de batinilere karşıdır lakin destek verdiği Suriye rejimi pratikte bir batini rejimdir. Gazali de tam da Batinilere karşı Abbasi devletine rehberlik yapmış ve yol göstermiştir. Dolayısıyla duruş olarak Gazali ile Buti arasında fark veya tezat var. Elbette Gazali ve Buti dinin özünü ihlasta görmüş ve İslami hayata bu gözle bakmıştır. Bununla birlikte onun ötesinde bunu hayata ve pratiğe geçirmekte farklı noktalarda yer almışlardır. Buti, bazen Arapların ‘sazic’ dediği basitliğe düşüyor. Sözgelimi, Bediüzzaman’ın Batı’nın İslam’a hamile olduğunu ve bir Osmanlı doğuracağını söylemesini kurtuluşun Batı’dan geleceğiyle izah etmesi bu bağlamdadır. Elbette hidayet Allah’ın elindedir.

Bununla birlikte bir de sünnetullah var. Mucize sistem dışılıktır ve istisnadır. Sünnetullah ise sistemin ve işleyişin adıdır. Buti örneğinde asıl sorun, mevcut rejimle ilişkilerinin sınırlarını belirlemekte tefrite düşmüş olmasıdır. Lakin bu onun mensup olduğu geleneğin yanlışlığını göstermez.

Yazar:  simurg [ 15.06.11, 00:26 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Gazali’den Buti’ye...

İmam Nevevi’den Buti’ye

Mustafa Özcan


Yeni Akit

2011-06-15

Buti, temelde ters duruş sergilese bile Esat’ta gördüğü ‘İslami serpintileri’ tazim etmiş lakin bu adaletine gölge düşürmüştür.

Mevlana’dan menkul bir hikaye vardır:

Şems’i kaybettikten sonra aramaya başlar ve bulmak için üşenmeden Şam’a kadar gider. Lakin bulamaz. Konya’ya avdet eder. Birisi kafasına göre Mevlana’yı teselli etmeye kalkışır. Onu aldatma pahasına Şemsi gördüğünü söyler. Bunun üzerine Mevlana çıkarır hırkasını bu yalancı herife verir. Bunun üzerine yarenleri ve sevenleri ‘Efendim! Besbelli ki adam yalan söylüyor! Derdi sizi avutmak’ derler. Bunun üzerine gani gönüllü Mevlana şu cevabı verir: “Gerçeğine kurban olayım. Yalanına hırkamı verdim, gerçeğine seve seve canımı veririm...”

Buti de Hafız Esat’a hırkasını değil ama İmam Nevevi’nin Ezkar’ından derlenmiş dua kitabını hediye etmiş. Hafız Esat da bu dua kitabından bazı bölümlerini çocuklarına ezberlettiğini söylemiş. Bu dualara rağmen Mahir ve Beşşar kardeşler bu hale geldilerse ya duasız büyüselerdi halleri nice olurdu? İnsan düşünmek bile istemiyor.

Buti, İmam Nevevi’nin Ezkar adlı kitabını veya dua mecmuasını Hafız Esat’a hediye etse bile esasında Buti’nin Esat’lar karşısındaki davranışı ve duruşu İmam Nevevi’nin siyerine ve duruş ve tavırlarına hiç uymuyor. Bilakis, Ezkar sahibi, döneminde İslam kahramanı olarak nitelendirilebilecek yöneticilere karşı bile gür sada ile adaleti haykırıyor. Suriye’deki Alamutçuları, Şeyhü Cebelleri yani Esat ailesi ve benzerlerinin yapılarını söken ve köklerini kurutan Baybars tevazu abidesi İmam Nevevi’yi aşamıyor.

¥

İslam kahramanı sayılabilecek bir siyasi kariyere sahip olan Baybars böyle olmasına rağmen keyfi bir yönetim anlayışına sahiptir. Bundan dolayı Aynu’l Calut kahramanı Muzaffer Kutz’un tasfiyesinden sorumlu tutulur. Bunun dışında Tatarlara ve Suriye’deki Batinilere karşı amansız bir mücadele içine girer. Lakin bunu yaparken birçok keyfi uygulamaya da imza atar. En azından ulemanın ölçülerine göre. Ölçüsüzlüklerinden birisi şudur: Tatar meselesini istismar ederek yeni vergiler koymakta ve halkın cebine uzanmaktadır. Aynu’l Calut zaferinden sonra Baybars, Şam’a girer ve avenesi yaltaklanmak için Şam’ın yeşil çimenlerinin büyüdüğü ve zülal sularının aktığı Guta’yı komutanlarına peşkeş çekmek isterler. Guta ahirzamanda Müslümanların fustatı yani çadırının yani otağının bulunacağı yerdir. Sultanın avenesi onun kanına girer ve ‘Burası size yakışır’ derler. Bunun üzerine ulema Baybars’ın Guta’ya el koyma hadisesine karşı çıkar ve ‘El Havta’ denilen hadise vukua gelir. Miri ve özel araziye el koyma işine karşı koyan ulemanın başında İmam Nevevi hazretleri gelir.

Ulema bundan daha erdemli olan meselelerde bile sultanların ölçüsüz tasarruflarına karşı çıkmışlardır. Cihada sarf için Emevi Camii’nin gelirlerini bir süre kullanmak ve ardından iade etmek isteyen Nureddin Zengi bile, rabbani ulemanın iradesini aşamamıştır. Dolayısıyla hukuk misyondan önce gelir.

¥

Bir defasında yine tatarlara karşı ordu hazırlamak için Baybars halkın gelirlerine göz diker. Bunun için bir fetva yayınlatır ve bütün ulemaya da zorla imzalatır. İmzalamayanların da kellesini vurur. İmam Nevevi de imtina eder ve fetvayı imzalamaz. Gerekçesi de keyfi tutumdur. Zira Sultan Baybars’ın bin kadar cariyesi vardır ve bunların ince bellerini gümüş ve altın kemerler süslemektedir ve bunlar bir orduyu techiz etmeye yeter de artar bile. İmam Nevevi bunu hatırlatır ve bunlar harcanmadan ek vergiler toplanmasının doğru olmayacağını ve halka yeni yük bindirilmesinin şer’i şerife uygun düşmeyeceğini ifade eder. Bunun üzerine Baybars, İmam Nevevi’yi köyüne yani Neva’ya sürer ve kovar. İşte bu köy Neva, Dera ve Horan’da başlayan devrimin merkezidir ve İmam Nevevi’nin kabri de buradadır.

Bundan dolayı Suriye devrimi Neva ve Nevevi devrimi olarak anılmaya namzettir. Baybars önce İmam Nevevi’yi öldürmek istediyse de buna muvaffak olamaz ve sonuçta onu köyüne sürer. Lakin Şam uleması araya girer ve İmam Nevevi hakkında iltimasta bulunur ve Şam’a dönmesine izin verilmesini isterler. Sultan Baybars’ın kalbi yumuşar. Lakin halim selim ama devrimci Şeyh Nevevi yolundan şaşmaz ve şunu söyler: “Zahir Baybars Şam’da oldukça bana Şam haramdır...” Gazali gibi genç yaşlarda vefat eder. Kudüs ve Halil şehirlerini ziyaret ettikten sonra Hakk'ın rahmetine kavuşur.

İmam Nevevi gibi gerçek ulema bırakın Buti’nin Esat’a yaptığını yapmak, aksine İslam kahramanı sayılan birisine ve birilerine bile karşı durmuşlar ve halkın hukukunu ve hakkın hatırını bütün hatırların üzerinde saymışlardır. Moğollar karşısında kahramanca mücadele etmesine rağmen yine de Baybars maksadı aşan şeyler yapmış ve Moğol tehlikesini alet ve bahane ederek halkın gelirlerine el koymak istemiştir.

Kahraman ulema gerçek kahramanların keyfiliklerine bile karşı durmuştur. Bırakın sahte kahramanlara hulus çekmeyi! Buti’ye de Ezkar hediye etmek değil İmam Nevevi gibi davranmak yakışırdı. Buti’nin anlamadığı husus şudur: Devrimin merkezinde siyasal İslamcılar değil halk vardır.

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/