sufiforum.com
http://sufiforum.com/

Tunus Devrimi: Kuaför Leyla ve Bin Ali
http://sufiforum.com/viewtopic.php?f=140&t=5286
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  simurg [ 17.01.11, 11:25 ]
Mesaj Başlığı:  Tunus Devrimi: Kuaför Leyla ve Bin Ali

Kuaför Leyla ve Bin Ali

Mustafa Özcan


Yeni Akit
2011-01-17

Türk basını Bin Ali’nin devrilmesine gerekli ilgiyi göstermedi. Lakin Bin Ali gitti gider. Çocuklarını kaybeden Türkler sonradan gelen ve hiç ölmesini istemedikleri çocuklarına ‘bin Ali’ derlermiş. ‘İki kere, bin kere maşallah’ dedikleri gibi, bin kere yaşamasını istediklerine de bin Ali derler. Elbette Zeyne’l Abidin Bin Ali’nin ismindeki ‘bin’ ifadesi Türkçe’den gelmiyor. Bazı Tunuslu arkadaşlara göre Bin Ali etnik olarak Türk kökenli olsa da bin takısı Türkçe’den geçme değil. Resmi soy kütüğüne göre zaten o, ‘İmam Zeynelabidin’in soyundan geliyor!

Bin Ali’nin devrilmesinden sonra Fransa tarafından kabul edilmediği anlaşıldı. Ailesinin bazı fertleri Fransa’ya iltica etmiş olsalar da Bin Ali’nin iltica başvurusu reddedildi. Zor zamanda dostluk yürümüyor. Bunun en iyi örneklerinden birisi Bin Ali’nin düştüğü durum. Lakin Suudlular zor zamanda dostluklarını göstermiş oldular. Lakin hayret verici olan şu ki; hangi ortak payda ve değer Suudlularla Bin Ali’yi bir araya getirdi? Suud rejimi Bin Ali kadar Amerikancı olsa da herhalde onun kadar laik sayılmaz. Bin Ali’nin muhtemel olarak sığınacağı yerler arasında Katar da gösterildi. Lakin Katarlılarla arası nasıldı bilinmez ama Bin Ali’nin El-Cezire ile başı hoş değildi. Hatta bir iki defa doğrudan Cezire’nin yayınlarına müdahale etmişti. Ya Gannuşi’nin veya başka muhaliflerin El Cezire’de katıldığı programları sabote etmişti. Tunus’ta çıkan olayların faturasını da yine el Cezire’ye kesmişti. Suudlular Bin Ali’yi mülteci sıfatıyla kabul ederek aslında daha önce kazandıkları haklı ve iyi şöhreti berhava etmiş ve lekelemiş oldular. Şöyle ki, Nevaz Şerif veya İdi Amin gibi birçok ‘düşük ama itibarlı lideri’ ağırladılar ve ayrıca gerek Nevaz Şerif gerekse İdi Amin bu ülkenin kültür ve geleneğine ve profiline uygun karakterlerdi. Lakin Bin Ali bu çerçeveye uymamıştır.

¥

Bin Ali gittikten sonra kıymeti arttı. Kaddafi ve İsrail hemen gidişine üzüldüklerini ilan ettiler. İsrail’in kederi anlaşılabilir bir durum. Ebu Cihad ve Ebu İyad gibi liderlerin bu topraklar üzerinde İsrail tarafından hunharca öldürülmesinde onun da zımni desteği ve parmağı olabilir. İsrail, Burgiba’dan sonra Kuzey Afrika’daki en büyük dostunu kaybetmiştir. Kaddafi ona sahip çıkıyor da, Ronald Reagan, Kaddafi ve Libya’sını bombaladığında Burgiba ve avenesinden olan Bin Ali ona sahip çıktı mı? Ne gezer! 1986’daki saldırıyı kınamaktan bile korkmuşlar ve saldırıya tam anlamıyla kayıtsız kalmışlardı. Hatta dönemin Başbakanı rahmetli Muhammed Mzali’nin Burgiba ile arasının açılmasında bu meselenin mühim bir payı var. Mzali ile Burgiba’nın arasını açan da yine Bin Ali gibi yabancıların siyasi acentası adamlardı. Ve daha sonra Mzali, Tunus’daki gizli Yahudi lobisinin de etkisiyle ülkeyi terk etmek ve Fransa’da sürgünde yaşamak zorunda kalmıştır. Lakin Kaddafi’nin korkusu kendisinedir. Mısır, Tunus ve Libya rejimleri nepotizm (akraba kayırma) ve cronyism (eş dost kayırma ve kafadarlar rejimi) pençesi altında. Bu ülkeler aile şirketi haline gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla, Kaddafi domino etkisinden çekiniyor ve bundan dolayı Tunus halkının ideal liderlerden birisi veya yeganesi olan Bin Ali’yi kaybettiğini söylüyor. Daha da ileri giden Kaddafi Bin Ali sonrasında Yeşil Tunus’un kara Tunus haline geldiğini ileri sürüyor. Bin Ali’nin devrilme nedeni esasında potansiyel olarak Kaddafi için de tehlike arzediyor. Dolayısıyla Bin Ali’ye değil kendi istikbaline üzülüyor.

¥

Rejimleri birbirinin tıpkısı. Esasında rejmler arasında domino etkisi var ve bu domino etkisinin tersine dönmesinden korkuyorlar. İsrail nasıl ki 2003 yılı sonrasında Mısır ve Suriye gibi rejimlerin yıkılmasına karşı çıkmışsa; rejimler de Tunus gibi ortak modelin yıkılmasından korkuyorlar. Kaddafi’nin takıntısı da bundan. Kaddafi’nin çocukları gibi Bin Ali’nin de damatları var. Ülkenin iktisadi gücünü ele geçirmiş vaziyetteler. Mübarek’in Ala ve Cemal’i gibi Bin Ali’nin de damatları ve yakınları var. İkinci eşi kuaför Leyla ve kardeşleri ise herkesin dilinde. Leyla Trablusi Tunus’u koskoca bir Laila ve Raina’ya çevirdi. Bin Ali nedense birinci eşini bırakmış ve Enver Sedat’ın ikinci kez Cihan Sedat ile evlenmesi gibi Bin Ali de kuaför Leyla ile evleniyor. Kuaför Leyla liderlerin sonradan keşfettikleri tipik kadınlardan birisi. Bu anlamda, Papandreu Amerikalı eşi üzerine gül koklamış ve hostes ve eski plaj kızı Dimitra Liani ile evlenmişti. Ürdün Kralı Hüseyin de aynı şekilde sağa sola gidip gelirken hostes Nur’u tanımış ve onu prenses yapmıştı. Bin Ali de aynı yoldan şaşmayarak kuaför Leyla’yı tanımış ve dest-i izdivacına talip olmuştu. O ise saraya bütün avenesini ve ailesini taşımıştı. Galiba Tunus’ta bardağı taşıran son damla da bu olmuştur.

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/