Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Diyobendiler ve Brelviler
MesajGönderilme zamanı: 03.07.09, 22:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 275
Diyobendiler ve Brelviler

Mustafa Özcan


Cuma, 03 Temmuz 2009

Hind Altkıtasında Hanefileri temsil eden iki önemli ekol var. Bunlardan birisi, Brelviler diğeri de Diyobendiler. Birbirinden özellikle ayrıldıkları nokta sünnete ittiba ve bidatlar konusundadır. Diyobendiler kitaba ve sünnete ittiba noktasında daha titizler. Enver Şah Keşmiri gibi birçok muhaddis de bu ekol arasından çıkmış bulunuyor. İslami hareket oluşturma ve buna katılım noktasında daha aktif ve faal durumdadırlar. Elbette bütün Diyobendiler aynı refleksi göstermiyor. Bizdeki İmam Birgivi ve ardından gelen Kadızadelere benzetilebilirler. Bunlara mukabil Brelviler ise daha ziyade Şemseddin Sivasi ve taraftarlarına benzetilebilir.

Osmanlı'daki bu iki ekolün en iyi mukayesesini yapanlardan birisi Katip Çelebi olmuştur. Esasında Katip Çelebi bihakkın Osmanlı İbni Haldun'udur. Başarılı mukayeseler yapar. Mizanu'l hak fi ihtiyari'l ehak adlı kitabında bu iki ekolün muhakemesini yapar ve görüşlerini tartışır ve sonuçta bu meselelerin ihtilafa ve onun ötesinde hizipleşmeye değmeyecek meseleler olduğunu söyler. Lakin burada Brelviler ile Diyobendiler arasında elbette ki birebir mukayese yapmıyoruz. Lakın genel olarak birbirlerine benzedikleri söylenebilir. Bu iki ekolle alakalı olarak ülkemizde yazı yazan ve mukayese yapanlardan birisi de Yusuf Karaca Hocadır. Dileyen daha önce onun yazdıklarına başvurabilir. Kendisi de Nedvetü'ul ulema'da Ebu'l Hasan en-Nedevi'nin talebeliğini yapmıştır.

Arap dünyasında bu ekolle yani Brelvilerle örtüşen hareketlerden birisi de Lübnan'da faaliyet gösteren ve Ahbaş olarak anılan gruptur. Bu grubun liderliğini Abdullah Habeşi/Hareri yapmaktadır. Mezhebin ruhundan ziyade metinlerine bağlıdır ve Seyyid Kutup ve benzeri modern İslami yazarları şiddetli bir biçimde eleştirmeleriyle marufturlar ve tanınırlar. Halbuki, Diyobendiler de Hanefi olmakla birlikte yer yer diğer hareketlerle geçişlidir. Sözgelimi, Afganistan'da selefilerle hareket noktasında bir biçimde pratik olarak kaynaşmışlardır. Bu hareket noktasında bir kaynaşmadır yoksa anlayış noktasında bir kaynaşma olduğunu söylemek zordur. Arap dünyasında da İhvan gibi modern hareketlerle kaynaşan Hanefi mensupları da Diyobendi anlayışına benzetilebilirler. Arap dünyasında ve Türkiye'de kategorik olarak Brelvi veya Diyobendi ayrışması yoktur. Burada iç içelik söz konusudur ve sadece Habeşiler gibi bazı gruplar çizgi olarak ayrışmaya doğru gitmişler ve bunlar Hind Altkıtasının Brelvilerini temsil etmektedirler.

*

Bu meseleye neden temas ettiğimiz sorulabilir. Nedeni, Pakistan'da yaşanılanları izah etme zorunluluğudur. Pakistan'da İslam hukukunun tatbik edilmesini savunan kesimlerin başında yine Diyobendiler gelmektedir. Zaten 1860 tarihinde Diyobendilik aynen bilahare kurulan Hilafet Hareketi veya Mısır'daki Müslüman Kardeşler gibi İngiliz işgaline bir refleks olarak gelişmiştir. Çimentosunda direnç ve direniş vardır. Svat Vadisinde olduğu gibi İslam hukukunun tatbikini isterken bazen de meseleyi silahlı eylemciliğe kadar vardırmaktadırlar. Bu durumda da hattı hareketleri Şeyh Said ve Osman Abdulaziz modeline benzemektedir. Burada İslam hukukunun tatbik edilmesi talebi tartışma dışı olsa da bu talebin tahkikinde başvurdukları metot yani şiddet ve silah kullanmak tartışma meselesi olmaktadır. Mesele Diyobendiler nezdinde de tartışma konusudur. Bu bağlamda Svat'ta silaha sarılan Sufi Muhammed ve Damadının yönteminin yanlış olduğuna inanan çok sayıda Diyobendi mensubu vardır. Lakin onlar da 'darara vela dirar' kaidese gereği Svat Vadisinde silah kullanmaya karşı oldukları gibi devletin de bu meseleye şiddete başvurarak gitmesine karşı çıkıyorlar. İşte bu noktada Brelvilerden ayrılıyorlar. Brelviler ise devletin karşı şiddetini meşru olarak görüyorlar. İşte tam bu noktada Ahmet Davudoğlu ile çıktığı Pakistan Afganistan ziyaretinde bu noktaya temas eden Taha Akyol hem Brelvi ulemanın fetvasını aktarmış hem de bunu olumlamıştır. Halbuki devletin Müşerref döneminden beri Lal Mescid dahil bu tarz hareketlerin üzerine şiddetle gitmesinin arkasında ABD'yi memnun etme yaklaşımı vardır. Dolayısıyla Brelvi ulemanın fetvası da netice itibarıyla yabancı bir gücün Pakistan'ı karıştırma sürecine olumlu değil olumsuz bir katkı sunma örneğidir. Bu hususta da Taha Akyol'un yaklaşımı dengeyi ve kıvamı değil ifrat ve tefrit akımlarından birisini temsil ediyor. Bu hususta Terör, demokrasi ve İslam başlıklı yazısında şunları savunuyor :" Çok önemli bir olay: Pakistan'ın en saygın din ulemasından oluşan "Ulema Konseyi" biz gelmeden önce oybirliğiyle 9 maddelik bir bildiri yayımlamış. Özetle deniliyor ki:"İntihar eylemleri ve insan öldürmek İslamda haramdır... Taliban'ın düşündüğü şeriat anlayışı İslama aykırıdır... Çocukları bile katleden Taliban militanları İslam öğretisine aykırı davranıyor; İslamın imajını lekeliyorlar. Taliban'a karşı askeri operasyonu destekliyoruz..."Bildiride ABD ve Pakistan hükümetlerinin "30 sene boyunca böyle militan unsurları desteklemiş olması" da eleştiriliyor! Görülüyor ki, buralarda en azından iki İslam anlayışı var: 'Alt kıta' denilen o coğrafyada itidal ve tasavvufu öne çıkaran Barelvilerin İslam geleneği, Badşahi camiini yapan İslam...Bir de Dobendi, Ehl-i Hadis gibi isimler alan taassup hareketleri; kabileler coğrafyasında "Mücahitler"in militanizmiyle aşılanınca Taliban barbarlığı ortaya çıkıyor!Ve çok şükür, Pakistan'da "ABD ile savaşıyor" diye Taliban'a sempati duyanlar bile büyük ölçüde artık bu barbarları kınıyor; bildiride Taliban'a yakın sayılan ulemadan isimler de var nitekim!

Son zamanlarda Taliban'a karşı köylülerin direniş göstererek çatışmalara girdiği yönünde haberler de geliyor artık.Terörle mücadelede İslamın nasıl anlaşıldığı hayati derecede önemlidir…"

Bu analizden sonra şunu söylemek mümkün: Brelvi ve benzeri hareketler ABD'nin yeğlediği hareketler olduğu gibi mevcut yönetimler tarafından da benimsenen anlayışı temsil ediyorlar. Kısaca bu anlayışa Hanefilik içinde bir tefrit çizgisidir denebilir. Lakin Diyobendiler de yer yer ifrat çizgisini temsil etmektedirler. Sufi Muhammed çizgisinde olduğu gibi. Çözüm mü? Katip Çelebi'nin analitik yaklaşımında…


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye