Tasavvufa şirk ve küfürdür diyenler, birliği ve kardeşliği dinamitliyor
M. Şevket Eygi
Milli Gazete 2009-07-16
Bu memlekette milyonlarca (evet abartmıyorum milyonlarca) tasavvufa ve tarikatlara bağlı/muhib Müslüman var. Bunlar kıbleye dönüp namaz kılarlar, ramazanda oruç tutarlar, hacca giderler, sadaka verir hayır hasenat yaparlar, kadın ve kızları tesettüre uyar. Bunlar Kur'ân'ı imam ve düstur kabul ederler, bunlar Resulullah Efendimizi (salat ve selam olsun ona) çok severler, bunlar Şeriatı ve fıkhı kabul ederler. Bunların Müslüman olduklarına ehl-i Tevhid ve ehl-i Kıble olduklarına, mü'min ve muvahhid olduklarına dair yüzlerce alamet ve delil vardır.
Hal böyle iken aşırı bir fırka mensupları bunları müşrik ve kafir kabul eder. Bunlara yapmadıkları iftira ve hakareti bırakmazlar.
Ne büyük fitnedir bu!..
Tasavvufa ve tarikatlara bu gibi saldırılar yapılırsa Müslümanlar arasında özlenen vahdet, birlik, ittihad, tesanüd, vifak, sevgi, kardeşlik bağları kurulabilir mi?
Yapılacak ilk iş şudur: Sıradan Müslümanlar, birbirlerini şirkle, küfürle, nifakla suçlamayacaklardır.
Birtakım Selefîler, tarikat ve tasavvuf Müslümanlarını şirk ve küfürle suçlamaktan vaz geçsinler.
Bu konuda icazetli ulema konuşsun.
Ulema zaten asırlardan beri ihtilaflı meseleleri incelemiştir.
Ulema bütün ihtilaflı konularda bize hakem olsun. Hangi ulema?.. Kur'ân, Sünnet, Cemaat uleması.
Cumhur-i ulema.
Cadde-i Kübra, Sevad-ı A'zam uleması.
Türkiye'de yeterli sayıda icazetli ulema yoksa, İslâm alemine müracaat edilsin, yetkili fakihlerden, müftülerden fetva alınsın.
İmamı Rabbanî, Muhyiddin Arabî, İmamı Gazalî, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Şahı Nakşbend, İmamı Şârânî'ye benzeri İslâm ulularına küfredilirse Müslümanlar arasında nasıl birlik olacak?
Müslümanların din işlerine, itikad işlerine petro-dolarlar bulaştırılmasın.
Ümmet içinde insaf, itidal hakim olsun.
Türkiyemize bozuk mezhepler ithal edilmesin.
Tasavvuf ve tarikat taraftarı veya mensubu bazı Müslümanların hatâları yok mudur?.. Olabilir. Müslüman, bir insan olarak hatâ edebilir, aşırılığa kaçabilir. Bazıları hatâ ediyor diye tasavvufu ve tarikatı külliyyen, kökten red etmek bir aşırılık değil midir?
Türkiye gölüne Vehhabî mayası tutar mı?
Muhyiddin Arabî'nin Füsusü'l-Hikem kitabına altmışa yakın şerh yazılmıştır. Bu kitaptaki esrarı, hikemiyatı, gavamızı anlamıyorsan sus, karışma. Şeyh-i Ekber'e Şeyh-i Ekfer demeden önce, İsmail Fennî'nin "Vahdet-i Vücud ve Muhyiddin Arabî" adlı kitabını okudun mu?
Bu ülkede tasavvufa ve tarikata şirk ve küfürdür denildiği müddetçe Müslümanlar arasında barış, birlik, kardeşlik hakim olmaz, fitne ve fesat ortadan kalkmaz.
Bunun suçu ve vebali de öncelikle aşırılardadır.
|