Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Kozmik Odadaki Barnaba İncili / Mehmet Şevket Eygi
MesajGönderilme zamanı: 06.01.10, 22:47 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Kozmik Odadaki Barnaba İncili
Mehmet Şevket Eygi

Milli Gazete
03 Ocak 2010


Genelkurmay Başkanlığı'nda sadece 6 subayın girebildiği, son derece gizli, son derece önemli, son derece hayatî bilgilerin saklandığı "Kozmik Odaya" sivil hakimler ve savcılar nihayet girdiler ve araştırma yapmaya başladılar. İnşaallah bu işin sonu devletimiz, ülkemiz, halkımız için hayırlı olur.

Şöyle bir rivayet var:

Bundan yirmi küsur yıl önce bulunan, iki bin yıllık hakikî bir İncil nüshası da bu Kozmik Oda'da saklanıyormuş.

Bunu yeni öğrenmiş değilim. Devamlı okuyucularım hatırlayacaktır. Yıllar boyunca Barnaba İncili hakkında kısa da olsa yazılar yazmış, bunun bulunup yayınlanması için çırpınmıştım.


Ya 1984'te ya da 1985'te olacak, o tarihte cezaevindeydim.Bir gün Milliyet gazetesinde şöyle bir haber yayınlanmıştı: Hakkari'de, bir mağarada veya örülmüş bir duvar ardında çok eski bir yazma bulunmuş. Kaçakçılar bunu Van'dan İstanbul'a götürürken Mersin'de yakalanmış. TC Emniyetinin veya Jandarmasının eline geçmiş...

Bu konudaki belli başlı rivayetler şunlardı:

Kitabın ilk sayfası Müslüman bir grubun elinde kalmıştı.

Kitap papirüs üzerine yazılmıştı.

Dili Hz. İsa'nın anadili olan Arami diliydi.

Karbon 14 testi yaptırılmış ve iki bin yıl civarında eski olduğu anlaşılmıştı.

Eski Ortadoğu dilleri uzmanı bir zat tarafından bu ilk sayfa okunmuş ve hülasaten şu mealde olduğu anlaşılmıştı: "Ben, İsa Mesih Efendimizin yârânından Barnaba, bu İncil-i Şerif nüshasını kendi elimle yazdım.Bu, yazdığım 14'üncü nüshadır..."

Bendeniz bu buluşu duyduğum zaman bir Müslüman olarak çok heyecanlanmıştım. Çünkü Barnaba İncili, Teslis'i kabul etmiyor, Hz.İsa'nın asıl dini olan Tevhid'i esas alıyordu. Hz.İsa'dan sonra Hz.Muhammed'in geleceğini çok açık şekilde müjdeliyordu. Böyle bir İncil Hıristiyanlık âleminde duyulursa büyük bir inkılap olacak, insanlık fevc fevc İslâm ve Tevhid âkidesine girecekti.

Lakin Barnaba İncil'i nüshası TC askerî otoritelerinin eline geçince, ortadan sır oldu. Genelkurmay'da Gizli Harp Dairesi'nde saklanıyor diye duyduk.

Merkezi Danimarka'da olan bir Hıristiyan Birliği'nin bu İncil'in peşine düştüğünü fısıldadılar.

Bir ara dostlarımdan biri telefon etti. 50 bin dolar verilirse İncil'in mikrofilmleri verilecekmiş dedi. Bu parayı nereden bulacaktık? Bir iki yere baş vurdum. İslâmî kesimler Barnaba İncili ile uğraşmazdı ki... İstanbul'un büyük camilerinden birine tam 150 bin dolara hoparlör tesisatı kurduran zihniyet Barnaba İnciline beş dolar bile vermezdi.

Müslüman ilim adamlarından biri, ille de bu İncil'i ben yayınlayacağım diye israr ediyordu.

Barnaba İncilinde büyük para ve rant vardı. Hem Atatürkçüler, lâikler ve çağdaşlar açısından, hem de İslâmcılar açısından.

Picasso'nun, Rubens'in bir yağlı boya tablosuna yüz milyonlarca dolar verenler, böyle gerçek bir İncil'e çok daha fazla para verirlerdi.

Altı subay dışında kimsenin, hattâ bir sineğin bile giremediği Kozmik Oda'daki İncil bulunursa yapılacak ilk iş şudur:

En az bin adet olmak üzere kitabın tıpkı basımı yapılmalı ve dünya ilim ve din âlemine sunulmalıdır. Ta ki, tarihçiler, âlimler, teologlar bu konuyu tartışabilsinler.

Türkiye'mizde dini imanı rant olan kimseler vardır. Para kokusunu alırlarsa bu İncil'e de sahip olmaya ve para kazanmaya çalışacaklardır. Bu haşarata yüz verilmemesi, bunların saf harici edilmesi gerekir.

Aramice bilenlerimiz, isterlerse, asıl nüsha çıktıktan sonra tercüme edebilirler.

Dünyada başka Aramice İncil nüshaları var mıdır? Vatican kütüphanesinde bulunduğu söyleniyor. Çok gizli tutuluyormuş.

1906'da Londra'da Oxford Üniversitesi Yayınevi, iki ciltlik bir Barnaba İncil'i tercümesi (İngilizceye) yayınlamıştı. Yüz yıllarca önce bir Katolik papazı İtalyancanın Toscana lehçesine çevirmiş, o çevirinin müsveddelerinden, notlar ve açıklamalarla İngilizceye tercüme edilmiş. Bu İngilizce tercümenin yayınlanmasında, el altından Sultan Abdülhamid'in yardımcı olduğunu, destek verdiğini sanıyorum.

Bu İngilizce tercüme, Teslisçi Hıristiyanlar tarafından piyasadan toplanıp imha edilmiştir. Dünyada birkaç nüshası olduğu söyleniyor.

Pakistan'da islâmî bir vakıf, Barnaba İncilinin özetini İngilizce yayınlamış, bu özet Türkçeye de çevrilmiştir. İlmî bir edisyon değildir.

Hıristiyanlar, Müslümanlara "Barnaba İncili'nin aslı yoktur. Bunu, gizlice İslâm'a geçmiş olan bir papaz uydurmuştur" diyorlardı.Kozmik Oda'da bulunan İncil gün yüzüne çıkarsa, onların bu itirazları çürütülmüş olacaktır.

Müslümanların haline doğrusu çok üzülüyor ve hayıflanıyorum. Böyle çok önemli bir kitap bulunuyor ve gereken ilgi gösterilmiyor.

Filistin'de, Lut gölü civarındaki Kumran mağalarında küpler içinde Kitab-ı Mukaddes tomarları bulunduğu zaman Batı âlemi ayağa kalkmış, bunların parçaları bir araya getirilmiş, uzun yıllar boyunca büyük emekler verilerek hepsi de yayınlanmıştı.

Bizde Barnaba İncili bulunuyor, Tevhid inancının hak olduğuna dair muazzam bir belge elde ediliyor ve ilgilenilmiyor.

Sayın Başbakanımız Barnaba İncil'ini buldurur, rantçılar eline kaptırmayarak orijinal haliyle aynen yayınlatırsa çok büyük bir hizmet etmiş, çok yüce bir ecir ve şeref kazanmış olacaktır.

(İkinci yazı)

Müslümanın sorumluluğu

Müslüman sorumluluğunu bilen kimsedir. Kendisini sorumlu bilmeyen kişi, sadece dış görünüşü ile Müslümandır. Müslüman şunlardan sorumlu olduğunu bilir:

1. Hayatından, varoluşundan sorumludur.

2. Gençliğinden sorumludur.

3. Servetinden sorumludur.

4. İlminden sorumludur.

5. Eline geçen imkân ve fırsatlardan sorumludur.

Hazret-i Ömer Fâruk efendimiz ağlarmış, "Dicle kenarında bir kurt bir oğlağı kapsa, Ömer'den sorulacağından korkuyorum" dermiş.

Bir keresinde bir binek ve yük hayvanının sırtındaki çulun altına elini sokmuş. Hayvanın derisi yükten veya semerin vurmasından dolayı yara olmuş, Fâruk efendimizin gözleri yaşarmış, ah zavallıcık bunu benden sorarlar diye mırıldanmış.

Bazı hayvanlarda bile sorumluluk duygusu ve bilinci vardır. Köpekler böyledir. Köpek deyip geçmeyelim, vefa ve sadakat ondadır.

Çocukluğumda gazetede okumuştum: Sahibi ölen bir at, mezar başında birkaç gün hüzün ve keder içinde beklemiş, yememiş içmemiş açlıktan ölmüş. Vefa, dostluk!..

Allah kendisine muazzam servet vermiş ama onda zerre kadar sorumluluk yok. Hayvan gibi yiyor içiyor, gezip tozuyor, mışılıyor, keyfine bakıyor.

Dünyanın her yerindeki mazlum (zulme uğramış) Müslüman kardeşlerimizin acılarına ortak olmak, ağlamak, elden geldiği kadar yardımlarına koşmak, zalimleri protesto etmek din ve iman kardeşliğinin gerektirdiği bir sorumluluktur.

Müslüman kardeşi aç, bizimkinin umurunda değil, öküz gibi yiyor içiyor. Bu ne biçim kardeşliktir, bu ne biçim Müslümanlıktır.

Biz sorumluluğumuzun idrakinde olsak, geceleri gözümüze uyku girmez, kederimizden yemekten içmekten kesiliriz.

Gençliğimizi ne yapıyoruz?

Allah'ın bize ihsan ettiği bol gelir ve serveti nasıl harcıyoruz? Yeterli miktarda Allah ile ticaret yapıyor muyuz? Karşılığı Cennet olan ticaret... Bu ne iyi ve güzel bir ticarettir.

Kaderinde âlim olmak varmış. İlminin zekâtını veriyor mu? Peygamberimiz ne buyuruyor: "Cehenneme birini atarlar, o kadar pis kokmaktadır ki, Nâr ehli yanına gider, biz burada zaten çeşit çeşit azap içindeyiz, bir de senin şu pis kokundan eza duyuyoruz. Dünyada ne yapmıştın ki, ahirette bu cezaya layık oldun?" diye sorarlar. O adam şu cevabı verir: "Ben ilmimle âmil olmayan bir âlimim..."

Şu halimize bakınız: Cihan yıkılsa fazla aldırmayız. İyi yeriz, iyi giyiniriz, iyi ve rahat uyumak için lüks ve pahalı döşeklerde yatarız, lüks otomobillerle gezip tozarız. İşimiz gücümüz caka satmak, fiyaka yapmaktır. Büryan kebabımızı, üzerine kaymaklı tatlımızı yeriz, köpüklü kahvemizi höpürdetirken "Ah şu Filistinli Müslümanlara pek acıyorum..." edebiyatı yaparız.

Dine, İmana, Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata saldırılır, hakaret edilir, aldırmayız.

Peygamber "Yarım hurmayla bile olsa kendinizi Cehennem ateşinden koruyun" buyurmuş.Allah bize bir ambar dolusu hurma ihsan etmiş, biz bunun iki kilesini tasadduk etmeyiz.

Müslümanlara sorumluluklarını hangi makamlar, kimler bildirecek? Bu konuda ne gibi nasihatler yapılacak?

Küfür, nifak, fesat anamazı ağlatıyor, bize her gün bayram.

Şeriat "Göç edin" diyor. Nereye göç edeceğiz? Zaten bizde göç niyeti ve şuuru yok.

Bunca rant ve ganimet varken hiç göç edilir mi?

Hz. Ömer sorumluluk duygusundan ağlarmış...

Biz deliler gibi gülüp eğleniyoruz...

Tevekkeli, Müceddid-i Elf-i Sâni İmamı Rabbanî efendimiz "Onlar sizi görmüş olsalardı, size Müslüman demezlerdi" buyurmuş.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye