|
Taqiyye yapıp bizi aldatmasınlar
M. Şevket Eygi
Milli Gazete 2009-07-06
Müslüman Müslümanı aldatmaz, Müslüman iki yüzlülük yapmaz, Müslüman doğruluktan dürüstlükten ayrılmaz.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) "bizi aldatan bizden değildir" buyurmuşlardır.
Ehl-i Sünnette taqiyye yapmak yoktur, kitman yoktur. Ehl-i Sünnete karşı olan Müslümanlar da taqiyye ve kitman yapmasınlar, Sünnîleri aldatmasınlar. Biz onların kardeşleri değil miyiz?
Zaruret yok, lüzum yok, can ve mal korkusu yok, tutarlı hiçbir gerekçe yok; o halde niçin taqiyye yapıyorlar? Niçin gizleniyorlar?
Bendeniz çok nâçiz ve değersiz bir Sünnî Müslüman olarak inandıklarımı, görüşlerimi, fikirlerimi açıkça beyan ediyorum, iki yüzlülük etmiyorum, kardeşlerimi aldatmıyorum.
Lütfen taqiyye yapmadan tartışalım.
Bazı kardeşlerimiz gerçek kimliklerini bildirmiyor, takma isimlerin, rümuzların arkasına saklanıyor. Bu da yanlıştır.
Takma isimlerin, rümuzların ardına sığınarak sövüp saymak, Ehl-i Sünnet düşmanlığı yapmak bir insana şeref kazandırmaz.
İsmi ve soyadını vereceksin, açık adres veya telefon numarasını ekleyeceksin ve ondan sonra edep, terbiye, nezaket, efendilik, görgü, kardeşlik hukuku sınırları içinde yazacağını yazacaksın.
Geçenlerde ismini vermeyen rümuz kullanan bir zat son asrın büyük Ehl-i Sünnet alimi Zahid el-Kevserî hakkında bir sürü yalan, iftira, hezeyan savurdu. Kevserî 20'nci miladî asrın Gazalî'sidir. İftiracı kişi onu İmamı Âzam Ebû Hanife hazretlerine ve Hanefîliğe karşı ve düşman olarak gösterdi. Yalanın, iftiranın, hezeyanın böylesi nerede görülmüştür? Kevserî Hanefi fıkhını, Ebû Hanife hazretlerini en fazla müdafaa ve tervic eden alimdir. Bu yüzden muarızları onu Hanefî taassubuna kapılmakla suçlamıştır.
Kevserî, asrının Sultan-ı Ulemasıdır. Hadîs, fıkıh ve kelam ilminde bir bahr-i bîpayandır. Düzcelidir, Türkiye'nin medar-ı iftiharı bir alimdir. Onun gibi bir zeka ve deha asırda bir yetişir.
Kevserî'nin en şiddetli düşmanları Vehhabîlerdir.
Bu büyük ve Rabbanî alim aleyhinde yalanlar, iftiralar, hezeyanlar kusan kişi, gerçek bir Müslümana yakışacak şekilde ismiyle, kimliğiyle, adresiyle ortaya çıksın. Bir televizyon kanalında Ehl-i Sünnet ve Cemaat alimleriyle tartışsın, yalnız gelmesin, yanında başka vehhabîleri de alsın.
Sevgili Müslüman kardeşlerimi uyarıyorum: Takma isimler, rümuzlar ardına saklanan yalancılara, müfterilere, bid'at fırkalarının müntesiblerine, aldatıcılara kesinlikle itimad etmeyiniz. İsmini ve kimliğini veremiyorsa işin altında bir bit yeniği var demektir.
Aşırı bir Necdî'nin (Karnü'ş-Şeytan, Şeytanın boynuzu...) Kevserî'ye sövüp sayması, onun çok muhterem bir İslam alimi olduğuna delalet eder.
Kevserî merhum hakkında ileride bir yazı kaleme alacağım.
Tokatlı Şeyhülislâm Mustafa Sabri de son asrın büyük alimlerindendir. O da son derece muhterem bir zattır. Kevserî ile Mustafa Sabri efendiler ilmî bir meselede tartışmışlardı. Böyle bir tartışma cereyan etmiş olması, biz Müslümanların her ikisine de saygı beslememize engel olmaz.
|