Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Ramazan Türkiye’nin tabiî iklimi
MesajGönderilme zamanı: 14.09.09, 09:07 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 16:59
Mesajlar: 308
Ramazan Türkiye’nin tabiî iklimi

D.Mehmet Doğan

Vakit
2009-09-14

28 Şubat’ta “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak”tan parti kapatma gerekçeleri arasında yer alan “mesaiyi ramazana göre ayarlama”, “başbakanlık konutunda iftar verme” gibi durumlar normalleşti mi?

Bu seneki uygulamalara bakılırsa, Cumhurbaşkanlığı köşkünde iftar verilmesi, Başbakan’ın iftarları, buna ilaveten Genelkurmay Başkanı’nın “şehid ailelerine iftar programları”, hatta bazı CHP’li belediyelerin iftar çadırları on yıllık zamanın aklıselimi tekrar devreye soktuğunu, Türkiye’de hayatın normale döndüğünü gösterir mi?

Gerçi bunlar olurken Radikal’de şöyle satırlar çiziktirildi: “Resmî iftar yemekleri laik devletle bağdaşır mı? Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, genel müdürler... Yukarıdan aşağıya, eskilerin deyişiyle ‘bir silsileyi meratip’ içinde iftar yemeği veriliyor. Alttakilerin emir ve komuta zinciri içinde oruç tutması zorunluymuş gibi bu yemeklere katılmaları bekleniyor! Dini siyasete âlet etmenin bundan âlâ yolu olur mu?” (Türker Alkan)

Bu metinde bilhassa “Alttakilerin emir ve komuta zinciri içinde oruç tutması zorunluymuş gibi bu yemeklere katılmaları bekleniyor!” ifadesi tahrikkâr. Bu iftarlarda bir beklenti, bir zorunluluk olduğuna dair somut bilgi olmadan böyle yazılmasının ne derece ahlâkî olduğu ise öncelikle yazarın ve gazetenin meselesi!

Bir zamanlar bir genelkurmay başkanı “Türkiye İslâm ülkesi değildir” deyu buyurmuştu!
Bu akla ziyan açıklama, laikliğin nasıl saptırılabileceğinin en açık örneklerinden. Devletin laikliği Anayasa hükmü haline getirmesi, vatandaşın bir dine mensub olmasını asla engelleyemez. Nitekim, devlet bu ilkeyi benimsemişken, vatandaşa dağıttığı nüfus kâğıtlarında din hanesi yer almakta ve nüfusun yüzde doksandokuzunun din hanesinde “İslâm” yazılmaktadır!
Yüzde doksandokuzun müslümanlığının niteliği elbette tartışılabilir. Dindardır, az dindardır, dinle irtibatı kopuktur; şöyledir veya böyledir, fakat bu Türkiye halkının müslüman olduğu gerçeğini değiştirmez. Türkiye’nin yöneticileri ülkelerine “İslâm ülkesi” demekle laikliği ihlal etmezler, sadece bir hakikati beyan etmiş olurlar. Nitekim bütün dünyada Türkiye İslâm ülkesi olarak bilinir! ABD Başkanı, İngiltere Kraliçesi vs. Türkiye’ye İslâm ülkesi derken, Türkiye’nin bir yöneticisi “hayır biz öyle değiliz!” demekle ne yapmış olur?

Türkiye’de din tabiî, olağan, kuşatıcı bir olgudur. Sosyal yapıyı, insan ilişkilerini olumlu yönde belirler. Ramazan ayı bunun en fazla görünürlük kazandığı bir zaman dilimidir. İnsanların Yaratıcı’ya yakınlaşma eğilimi, aynı zamanda insan ilişkilerini müsbet şekilde etkilemekte, paylaşmayı yaygınlaştırmakta, aidiyet hissini güçlendirmektedir. İslâmın toplumda oluşturduğu müsbet zemini, başka hiç bir şeyin, ideoloji de dahil, sağlayamayacağından şüphe yoktur. Bu sebeple, laiklik ilkesine rağmen, Türkiye’de en uzun tatiller dinî bayramlardadır. Bunun tuhaf bir durum olmadığını, örnek aldığımız batıya bakarak kolaylıkla anlayabilirsiniz: Avrupa’da da hıristiyanlığın dinî günleri uzun tatillerle geçirilir.

Türkiye’de yöneticilerin iftar vermesi, iftarlara katılması, camilere gitmesi, dinî kimliklerini gizlememesi olağandır. Gayri tabiî olan bunun zıddıdır. Mesela, bir önceki cumhurbaşkanının görevi süresince dine karşı takındığı tavır Türkiye’nin ortak kimliğine karşı bir saldırı olarak yorumlanabilir. Benimsenmiş ortak kimlik, dinî tezahürlerin rahatsızlık vermemesi anlamına gelir. 1950’lerden sonra yüzde doksandokuzu halk katılımı ile yeni camilerin inşası, ezan seslerinin beş vakit semaya yükselmesi Türkiye’de bir atmosfer değişikliği değildir. Türkiye’de İslâmın yaşanması su içmek, ekmek yemek gibi normal bir durumdur.

Ramazanda oruç tutmak normaldir, fakat istemeyen tutmaz. Oruç tutmaya icbar kadar oruç tutmayı engelleyici tutumlar da normal dışıdır, marazidir, patolojiktir.

Normallikten rahatsızlık ise, onun zıddından başka bir şey değildir ve laiklikle açıklanması ancak saçmalıktır!


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye