Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Irak Direnişi ve Sufiler
MesajGönderilme zamanı: 01.03.09, 17:25 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Irak direnişinde sufilerin rolü

The Jamestown Foundation'da Irak'taki Nakşibendi Ordusu hakkında çıkan bir yazıda Nakşilerin eski Baasçı olduğu iddia ediliyor

22 Ağustos 2008



Abdul Hameed Bakier,Washington merkezli Amerikan düşünce kuruluşu Jamestown Vakfı için çalışan, cihadi gruplar hakkındaki analizleri dikkate alınan Ürdünlü bir yazar.

ESKİ BAASÇILAR DİRENİŞİ MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN NAKŞİBENDİ SUFİSİ OLDU

Abdul-Hamid Bakier


“Nakşibendi Tarikatı Mensubları Ordusu”, Saddam Hüseyin’in asılmasına tepki olarak, Koalisyon güçlerine karşı mensublarının gerçekleştirdiği direniş operasyonunlarını ilk defa 2006 Aralık ayında ilan etmiş Sünni cihadî bir grup.

Nakşibendi Ordusu, o tarihten bu yana, çok sayıda saldırının sorumluluğunu üstlendi ve bağlılarının gerçekleştirdiği bu saldırıların video kliplerini de çeşitli cihadî internet forumlarına gönderdi. Diğer bazı direniş grupları gibi, Nakşibendi Ordusu’nun da, içinde grubun ideolojisini yücelten ve Koalisyon güçlerine karşı gerçekleştirdikleri operasyonları tek tek sıralayan, ayrıca kendilerine bağış yapılmasını rica eden aylık bir dergisi var.

Nakşibendilik, İslâm’ın önde gelen tarikatlarından biri ve 1389 yılında Şeyh Muhammed Bahaeddin Nakşibend tarafından kuruldu. Nakşibendi Ordusu’nun dergisi de, Tasavvuf ve cihadı yücelten dinî veya din merkezli olmayan makaleler ihtivâ ediyor; misâl olarak: “Tasavvuf Hakkında Bir Dizi Gerçek”, “Peygamber’in Hicretinden Çıkarılacak Askerî Dersler”, “Cihad Hizmetinde İnternet” ve “Amerikan Büyükelçiliği Patlayıcıların Koklanmasında Köpek Yerine Farelerin Kullanımını Tavsiye Ediyor”. Dergide, Nakşibendi direniş operasyonlarıyla ilgili makaleler yanında, Müslümanlar tarafından Irak’taki cihad ile ilgili olarak sorulan dinî soruların Nakşibendi din otoriteleri tarafından cevablandırıldığı bir bölüm de bulunuyor. Derginin son sayısındaki üç makale, Nakşibendi Ordusu’nun sahib olduğu bakış açısının daha iyi anlaşılabilmesine yardım edecektir:

“Nakşibendi Ordusu’nun Koalisyon Güçlerine Karşı 2007 Kasım’ında Gerçekleştirdiği Cihadî Operasyonların Kronolojisi”

Nakşibendi Ordusu, Bağdat, El-Anbar, Ninova, Diyala ve Selahaddin kentlerinde Koalisyon güçlerine karşı düzenlediği cihadî operasyonları şöyle sıralıyor: Katyuşa, Grad ve Irak yapımı Tarık roketlerinin kullanıldığı 17’den fazla roket saldırısı, beş havan topu saldırısı, 14 yol kenarında icrâ edilen bombalı saldırı, dört sniper (snaypır) tüfek saldırısı ve Amerikan askerî üslerine hafif silahlarla düzenlenen iki yoğun saldırı. Düzenli ordu üslûbu içinde, bu saldırılar Nakşibendi Ordusu’ndaki belli tugaylara bağlı müfreze ve kıtalara atfediliyor.

“İşbirlikçilerin Büyük Kaçışı”

Amerika için çalışan sivil veya asker Iraklılar, Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’tan güçlerini çekme niyetine dair herhangi bir açıklama yapıldığında, Amerikan güçleri çekilmeden önce kaçma teşebbüsünde bulunarak, telaş içinde komşu ülkelere uzun veya kısa seyahatler düzenliyor. Nakşibendi Ordusu, Amerikan güçlerinin, ağır mücahid saldırılarının neticesi olarak Irak’tan ilan edilmemiş bir çekilme gerçekleştirmeye zorlanacağına inanıyor. Makalenin yazarı, mühendis Hatim El-Îsevî, Güney Irak’tan şimdiye kadar 2,745 tercümanın, İngilizlerin kendilerine mülteci statüsü vermemesi dolayısıyla kendilerini ümitsiz bir geleceğin beklediği İngiltere’ye kaçtıklarını iddia ediyor. Aynı çerçevede, Amerika Birleşik Devletleri’nin de, 50,000’in üzerinde başvuru arasından, sadece 700 Iraklı casus ve ajana mülteci statüsü tanıdığı ifade ediliyor. El-Îsevî, yineliyor: “Amerika’nın kimseyle kalıcı bir anlaşma veya ittifak yapmadığını bilen biliyor. Amerika, dayandığı herhangi bir prensip veya ahlakî kaidesi bulunmayan bir çıkarlar ülkesidir. Bu Amerika’nın dinidir ki, Amerikan ajanlarının trajedisi böylece tekerrür edecektir.”

“Yıpratıcı Gerilla Savaşı”

Bu makalenin yazarı olarak takdim edilen Tümgeneral Ahmed El-Nakşibendi, Amerika Birleşik Devletleri’nin kuvvetini ve direkt karşı karşıya gelinecek bir savaşta mücahidlerin Amerikan güçlerini mağlubiyete uğratamayacaklarını kabul ediyor. İşte bu yüzden mücahidler, amansız gerilla taktikleriyle Amerikan güçlerini yıpratacak bir savaş sürdürmeyi hedeflemelidir. Zaferi kazanmak için, ilk etapta güç dengesine ulaşıp bilâhare nihaî saldırı safhasına geçmeden önce, savunma stratejilerini tatbikle işe başlamalıdır cihad. Tümgeneral El-Nakşibendi, ilk safhada gerekli taktikleri şöyle sıralıyor:

1. Ağır kayıblardan kaçınmak için, velev ki saldırılabilir nitelikte olsunlar, zor hedefleri bırakıp küçük ve yumuşak hedeflerde yoğunlaşınız. Yerlerine yenilerini koymak uzun bir zaman gerektireceği için, çok sayıda mücahidin kaybı tasvib edilir değildir. Bu safhada tercih edilmesi gereken, uzak noktalardan düşmana roket saldırısı yapmaktır.

2. Bir yandan işgalcilerin taktiklerini, tepkilerini ve zaaflarını dikkatle gözlerken, diğer yandan tâlim ve savaş becerilerinin kazanılması üzerinde daha fazla gayret sarfediniz. Mücahidler bastıkları zemini ne kadar uzun müddet sağlamlaştırırlarsa, düşman korkusu eşiğini atlatma şansları da o kadar kolay olacaktır.

3. Nihayetinde düşman üzerine galebe çalmak için, direniş operasyonlarını mütemadiyen sürdürmek üzere cihadı yaygınlaştırınız.

El-Nakşibendi’ye göre, “Düşmanla çatışmanın kesintisiz sürmesi sebebiyle, Ümmet mücahidlerin düşmana bu yolla eşitlik kurduğunu gördüğü ânda, daha fazla savaşçı mücahidlere katılacak yahut yeni cihad birimleri tesis edilecektir.”
Son olarak, para bağışlamanın savaşmak ve İslam’ın cihad farzını edâ etmekle eşit olduğunu öne sürerek, cihadî operasyonları finanse etmek üzere Müslümanlara para bağışı yapmaları çağrısında bulunuyor Nakşibendi Ordusu.

Tasavvufun, mensublarını siyasi çatışmalardan uzak tutup dinin daha manevî bir yönüne sevkettiği ve İslam’ın şiddet ihtivâ etmeyen bir biçimi olduğu şeklinde yaygın bir kanaat mevcuttur. İşte bu yüzden, Irak gibi totaliter rejimlerde Tasavvuf hoşgörülmüş, hatta bazı durumlarda, böylesi rejimlerin devlet adamlarınca dahi tatbik edilmiştir.

Nakşibendi dergisinde kullanılan düzenli ordu terminolojisinden de besbelli ki, Irak Ordusu’nun eski subayları Nakşibendi Ordusu’nun çekirdeğini oluşturmakta ve Nakşibendi tarikatını direnişi meşrulaştırmak için kullanmaktadır.

Tasavvuf, Selefîliğe taban tabana zıd olmasına rağmen, her iki zümre de Müslüman olmayan bir düşmana karşı birleşmek üzere dinî farklarını bir kenara bırakmıştır. Ancak, ortak bir düşmanın mevcud bulunmadığı bir ortamda herhangi bir Sufî-Selefî ittifakının yaşama şansı bulunmadığı gibi, kavgaların parçaladığı bir Irak’ta yeni ve acı bir çatışmanın zemini olarak belirecektir bu durum.

Kaynak:

Terrorism Focus, The Jamestown Foundation, cild 5, sayı 1 (8 Ocak 2008)

Çev: Hayreddin Soykan

Yeni Furkan Dergisi

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye