|
Bugüne kadar netleşen Türkiye gerçeklerini arka arkaya sıralayalım, derli toplu:
1- Türkiye'deki darbelerin arkasında DERİN DEVLET var. Bu derin devlet, içinde iş adamları, sivil asker bürokratlar, medya mensupları, sivil kuruluşlar, üniversite elemanları, yargı mensupları, sanatçılar, sahte din alimleri, sahte şeyhler, sözde dini gruplar, istihbaratçılar, siyasiler ve terör örgütçülerinin de bulunduğu geniş bir yelpazeye sahip... Yakın zamanda derin devletçilerin bir kısmı kendine "ulusalcı" payesini vermiş idi. Uzun yıllar Türkiye'de hükümet olmanın nimetlerini PAYLAŞAN; Türkiye insanının özellikle Dindar kesimlerin ensesinde boza pişiren; ödeneklerle, faizlerle, ihalelerle, tüyolarla vs. Türkiye bütçesinden zenginleşen; silah, uyuşturucu ve kadın ticaretinden nemalanan, kendi çıkarı için öldürmekten, bombalamaktan, kundaklamaktan, kışkırtmaktan çekinmeyen bir kanser yapı bu... Bugünlerde bu yapıya "ERGENEKON" diyorlar. Ergenekon davası halen sürüyor. Davayı sulandırmazlarsa bu yapının ne kadarı yakalanmış hep birlikte göreceğiz.
2- Pkk, içinde ermenilerin ağırlıkta olduğu bir terör örgütü. Ve Ergenekonla içli dışlı olmuş bir taşeron. Eylem yapan vuran, öldüren, saldıran bir tetikçi. Aynı zamanda, bir terör "MARKASI"... O nedenle kimi eylemler de Pkk'nın üzerine kolayca yıkılabiliyor.
3- Pkk, aynı zamanda, Irak kanalıyla Abd, Mossad (İsrail) ve bölgede hesabı olan diğer Hıristiyan devletlerle de göbekten bağlı... Bunlardan silah, eğitim ve destek alıyor.
4- Türkiye, Hükümet önderliğinde, içerideki sorunlarını çözmek için çabalıyor. Darbeleri önlemeye çalışıyor. Bundan öte Derin Devleti çözmeye ve deşifre etmeye destek oluyor. Terörün beslendiği tabanı kazanmak/kurutmak için eksik yanlış bir takım adımlar atmaya çalışıyor. Muhtemel bir Türk-Kürt iç savaşının önüne geçmek için, KARDEŞLİK algısını güçlendirmeye çalışıyor. (Bunda başarılı olursa Pkk, hareket alanını ve tabanını kaybeder!) Anayasal kurumları asli görevine çekecek Anayasa değişikleri peşinde vs...
5- Yine Hükümet önderliğinde Türkiye, dışarıda yani bölgesinde ve diğer coğrafyalarda iniyasitifi eline almaya, güçlenmeye, sözünü geçirir bir merkez haline gelmeye; bir aktör olarak yeniden şekillenmesi mukadder olan dünyada kendine, kendine/dinine yakın coğrafyaya ve mazlumlara bir yol açmaya çabalıyor. Türkiyenin katedeceği her mesafe Abd İsrailin bölgede gerilemesi demek. Yakın coğrafyadaki ganimet "enerji" kaynaklarının Abd İsrail AB cephesinin ellerinden çıkması demek. Hepsinden önemlisi "Büyük İsrail", "Büyük Ermenistan", "Büyük Yunanistan" gibi hayallerin çöpe atılması demek.
6- Bu tehlikenin bertaraf edilmesi için iktidarı parselleyen "yaramaz" Hükümetin yıpratılması, nazardan ve iktidardan düşmesi gerek. Oy oranı düşmeli. Chp ve Mhp'nin oy olarak yükselip İktidarı eline alması lazım. Baykal operasyonu ve yandaş medya eliyle Kılıçtaroğlunun şişirilmesi bunun için. İsraili köşeye sıkıştıran ve geri adım attıran "Mavi Marmara" GÜNDEMİNİ DE DEĞİŞTİREN Pkk terörü de Mhp'nin yelkenlerini şişirmesi için... (Yanisi bir taşla iki kuş!) Şehidler arttıkça, Hükümet suçlu olacak, milliyetçi duygular körüklenecek, Mhp oylarını artıracak. (Mhp'nin apar topar OHAL istemesi, garip bir şekilde Pkknın işine yarayacak politikalar istemesi ilk elden yine terörün devam etmesi ve iktidar ortaklığı hesabı içindir. Terör biterse Mhp siyaset yapacak zemin bulamaz!)
7- Yargı Darbesi ve Demirel'in yine sahneye çıkması da bu çerçevededir. Yargı Darbesinin Yargıtay ayağında Ergenekon Davası etkisiz kılınmaya çalışıyor. Anayasa Mahkemesi ayağında da Anaysal Değişiklikler tırpanlanacak muhtemelen... Anayasa Mahkemesi operasyonunun gündeme düşmesi yakındır.
8- Derin devlet ve Abd-İsrail'in ortak hedefleri aynı. İlk elden Hükümetten kurtulmak. O yüzden aynı plana el birliğiyle destek oluyorlar. Sonrasında, bugüne kadar olduğu gibi can ciğer biribirlerinin sırtını kaşımaya devam edecekler. (1. ve 8. Madde burada birlikte işliyor; bu nihayi tabloda herkes kendi çıkarını gözeterek, eski çarklarını birlikte döndürecekler)
9- İç dinamikler mi öncelikli olarak siyaseti (Türkiye'yi) tanzim etmeye çalışıyor, yoksa dış dinamikler mi? Sorusunun anlamlı bir cevabını aramaya gerek yoktur. Neticede güçsüz, kabuğuna çekilmiş, küçük, sessiz, kimsenin tavuğuna kışt demeyecek; üreten ama ürettiği üzerinden zengin olanlara, çıkarı peşindekilere ses çıkarmayan bir Türkiye hepsinin ortak isteği... Ortak istek, ortak gayretlerle gerçekleştikten sonra ha Arap Hasan, ha Hasan Arap; fark etmiyor.
10- Bu kirli tezgahın ve çarkın farkında olan insanımız sayısında artış var, elhamdulillah.
|