Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Bu başlık kilitlenmiştir mesajlarınızı düzenleyemez veya cevap gönderemezsiniz.  [ 34 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3, 4  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Tasavvuf Büyüklerimiz ve Mirasçıları
MesajGönderilme zamanı: 08.12.09, 09:47 #mesajın linki (?)
Adnan Oktar : "Benim herhangi bir tarikata bağlılığım yok!..."
02 Ocak 2009
Tercumesi: Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil...

Bu Adnan Oktar'ın kendi websitesindeki konuşmalarından çıkarılmış bir cümledir.

Son zamanlarda uydu kanallarında ve bölgesel yayın yapan TV'lerde boy gösteren ve milyonlara hitap etme zemini bulan Adnan Oktar'ın kendinden menkul söylemlerine destek amacıyla bazı mürşid-i kamillerin isimlerini de kullanmağa çalıştığı müşahede edilmektedir.

Bu mürşid-i kamiller arasında 2001 yılında beka alemine göç eden Prof. Dr. M. Es'ad Coşan ile Şeyh M. Nazım el-Hakkani isimleri özellikle dikkati çekmektedir.

Adnan Oktar adına açılmış websitelerinde Prof. Dr. M. Es'ad Coşan ile Şeyh M. Nazım el-Hakkani'nin değişik ortam ve zeminlerde yıllarca önce yaptıkları hadis dersleri veya konuşmaları servis edilmektedir.

Bunun örneklerini "harunyahya" sitelerinde yapılacak basit bir arama ile görmek mümkündür.
Oysa adı geçen kişinin kendi sesinden "hiçbir tarikata mensubiyeti bulunmadığı ve hiçbir tasavvuf mürşidine bağlı olmadığı" da aynı sitelerde kayıtlıdır.

Adnan Oktar'ın açıklamalarından yola çıkarak mürşid-i kamilleri karalama çabaları ortaya çıkmadan bu durumu ilgililere duyurmak ve ikaz etmek başta Prof. Dr. M. Es'ad Coşan ile Şeyh M. Nazım el-Hakkani mürid ve muhibleri olmak üzere her tasavvuf ehli için ihmal edilemez bir görevdir.


Başa Dön
  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 08.12.09, 10:57 #mesajın linki (?)
Adnan Oktar'ın kendi sitesinden "çelişkiler yumağı" alıntılar...

Alıntı:

ADNAN OKTAR’IN KRAL KARADENİZ’DEKİ CANLI RÖPORTAJI
(02 Ocak 2009)

Muhabir: Hocam bir de dostlarımızdan, izleyenlerimizden gelen mesajlar var. Onlardan birkaç tanesini paylaşalım. Sayın Adnan Oktar Hocam diyor, tasavvuf hakkındaki düşünceleriniz... (…) Tasavvuf... biliyorsunuz, şöyle bir söz vardır tasavvuf ehlilerinin söylediği, mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır denilir. Bir seyr-i sülük süreci vardır, hani emmareden başlayan bir seyir. Tabii ki bizler çok da yorum katamıyoruz, ama tasavvuf konusundaki düşüncenizi alalım inşaAllah sâdâtların da duası olsun diyelim.

Adnan Oktar: Tasavvuf deyince benim aklıma tabii temel iki tarikat gelir. Nakşibendi ve Kadiri tarikatları gelir. Bunlar Osmanlı döneminde bu mübarek tarikatlar ahlak okulu olarak Osmanlı’nın bel kemiğini oluşturan bir yapı meydana getirdiler ve Osmanlı’nın ahlakının güzelleşmesinde, bilgilerinin artmasında insanların çok büyük bir faydası oldu bu yapılanmanın. Halen de çok güzel faaliyetlerine devam ediyorlar. Yine Türkiyemizin çimentosudur bu tarikatlar. Çok da güzel hizmetler veriyorlar. Özellikle PKK’ya karşı Güneydoğu’da çok çok etkililer maşaAllah. Halkımızın devletine, milletine, bayrağına, bağlılığına, çok ciddi faydaları oluyor. O yönüyle tabii ki destekliyorum, takdir ediyorum, ama benim herhangi bir tarikata bağlılığım yok tabii ki.



Bu alıntı ile kendisine "tarikatçı" denilmesi "karalaması"ndan kurtulmak isteyen Adnan Oktar birkaç ay sonraki sohbetinde Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani'ye "benim mürşidim" diyebiliyor... Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani'den söz edilen bir başka sohbette Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani tarafından "ebdalden olduğu müjdelenen" Cübbeli Ahmed Hoca hakkında küçümseyici ve istihza edici konuşması ise tam bir ibret tablosu....

Alıntı:

ADNAN OKTAR’IN TEMPO TV VE KRAL KARADENİZ TV’DEKİ CANLI RÖPORTAJI (5 Ekim 2009)

SUNUCU: …Bir izleyicimiz Esenyurt’tan demişler ki; “Hocam Şeyh Nazım Kıbrısi Hazretleri’nin sizinle ilgili bir sözünü okudum. Diyor ki; Adnan Hoca’yla uğraşılmasını tavsiye etmem. Bundan sonra uğraşanlara da bir felaket geleceğini haber veririm. Hocam Şeyh Nazım’ın size karşı sevgisi çok hoşuma gitti, acaba kendisi ile ne zaman görüşme imkanınız oldu?”

ADNAN OKTAR: En son ne zaman görüştüm? Yıllar oluyor. O şu anda Türkiye’ye pek gelmiyor, gelemiyor. Ama tabi nasip olursa biz Kıbrıs’a gidip elini öpmek isteriz. Çok şahane bir insan, çok değerli yani dünya iyisi. Ben tarif edecek cümleleri tam bulamıyor olabilirim, çok nüktedan, son derece zeki, insancıl, güzel ahlaklı, derinliği mükemmel olan bir insandır. Yani sohbetinde bulunanların nefesi kesilir, çok çok güzel konuşmaları MaşaAllah. Allah ömrünü uzun etsin. Allah görüşmeyi nasip etsin, cennette de beraber olmayı nasip etsin. Hep birlikte cennet bahçelerinde, cennet sofralarında inşaAllah.

SUNUCU: Peki, neden böyle bir uyarı yapmış sizinle ilgili? İfadeyi tekrar etmek istiyorum. “Adnan Hoca’yla uğraşılmasını tavsiye etmem. Bundan sonra uğraşanlara da bir felaket geleceğini haber veririm.” Bu önemli bir uyarı, neden size göre böyle bir uyarıda bulunmuş olabilir?

ADNAN OKTAR: Evet. Yani hakikaten benimle uğraşanlara Allah çok büyük felaketler verdi. Yani listesini versem çok şaşırırsınız, mutlaka bir felakete uğradılar. Zaten biraz şöyle bir düşünürseniz bunun bir kısmını görebilirsiniz. Bir kısmını görebilirsiniz, hayret edilecek felaketlere uğradılar. Ama halk arasında bir söz vardır; alma mazlumun ahını derler. Belki Cenab-ı Allah öyle bir şey tecelli ettirmiş olabilir, o yönden bir tecelli ettirmiş olabilir. Ama ben hakikaten şaşırıyorum, ben size ayrıca söylesem, anlatayım, çok çok şaşırırsınız. Tabii ki ben kimseye bir şey olsun istemem ama takdir Allah’ın takdiri. Ama herkes bilir bunu. Kim uğraşmışsa eninde sonunda Allah mutlaka bir felaket verdi. Ama ben kimse için tabii olumsuz dua etmem, Allah felaket versin demem. Geçenlerde Cübbeli’nin yaptığı gibi bir tavır içinde olmam.

SUNUCU: Değil mi bir de öyle bir açıklama vardı. Tam hatırlayamadım ama… Siz hastalanırsanız falan Allah tarafından size bir cevap gibi bir şey olacak ama kendisi hastalanırsa kendisine öyle bir şey kabul etmiyor. Çok değişik çok ilginç bir açıklamaydı. Hatırladığım kadarıyla böyleydi değil mi? Yanlış da aksettirmek istemiyorum.

ADNAN OKTAR: Yok yok doğru hatırlıyorsunuz. Diyor ki; kim yalan söylüyorsa Allah onun belasını versin diyor ama bayağı bir hırsla söylüyor. Yalnız bana bir bela gelirse sakın bela okudu da bela ona geldi, benim için demeyin diyor. Allah Allah. O zaman bu ne anlama geliyor? Bana olunca doğru olmuş olacakmış, ona gelince olmayacakmış. Nitekim Allah sağlık sıhhat versin, bu sözünden kısa bir süre sonra ağır hastalandı şimdi kalkamıyor. Yataktan konuşuyor şu an televizyona da çıkmıyor. Yatakta konuşuyor. Yani çok ciddi bir şey, hastaneye kalktı. Çok rahatsızlandı. Allah şifa versin, Allah hidayetini arttırsın. Allah iyilik, güzellik versin ben öyle bir şey söylemem. Ayrıca bedduanın çok kötü olduğunu ve yanlış bir şey olduğunu; beddua derken insanların anlaması için söylüyorum, insanlar için olumsuz dua etme anlamında; bunun yanlışlığını anlatıyor. Peki niçin böyle bir duada bulunuyorsun; kim yalan söylerse Allah onun belasını versin diye. Peki ben senin doğru söylemediğini ispat ettim mi etmedim mi? Ettim. Ama ben beddua etmiyorum. Yani bu Mehdiyet konusunda hadisler yok demişti ya, benim sözümün yalan olduğunu söyledi o. Kim yalan söylüyorsa Allah onun belasını versin dedi. Sonra kendisinin doğru söylemediğini kendisi ispat etti. Hadisleri Arapçasıyla söyledi. 7 bin yıl ile ilgili hadis yok dedi önce, sonra da hadisin var olduğunu söyledi. Arapçasını da kendisi açıkladı. Bu sefer de dedi ki bundan hesap çıkmaz dedi. 7 bin rakam değil mi? Peygamberimiz (sav) 5600 yıl geçti deyince bundan nasıl hesap çıkmıyor? Hesap yapılsın diye söylüyor bunu zaten Peygamber (sav). Geriye 1400 kalıyor. Demek ki 1400 – 1500 arasında kıyamet kopacak dedim. İnşaAllah. Yani İslam’ın galibane ömrü 1400 ile 1500 arasında 1500’den sonra kıyamet bekleniyor. Ki Said Nursi 1545 diyor; yani 2120 yılında kıyamet bekleniyor. Kim yalan söylüyorsa Allah onun belasını versin sözünün hemen arkasından kendisi rahatsızlandı. Ama ben bir şey demiyorum. Sağlık sıhhat diliyorum. Ama böyle denmez, böyle konuşulmaz. İnşaAllah. Ve arkasında da bir mantığı yok; bana bir şey olursa sakın bela yerini buldu demeyin diyor. Ama bana olduğunda diyeceklermiş.

***

ADNAN OKTAR'IN KRAL KARADENİZ VE KANAL URFA'DAKİ CANLI RÖPORTAJI(21 Kasım 2009)

ADNAN OKTAR: Ama, Şeyh Nazım Kıbrısi, o benim canımdır. Çok sevdiğim benim mürşidim, çok değerli bir insandır. Şeyh Nazim Adil El Kıbrısi evet. Dünyanın en tatlı insanı diyebilirim. Yani çok çok şeker. Seyiddir kendisi. Müthiş yakışıklıdır böyle maşaAllah yeşil gözlü falan tam Osmanlı’dır. Çok çok yaşlı, nefis güzel konuşur, çok güzeldir hitabeti. En ince detayları çok güzel yakalar. Çok şefkatli, çok merhametlidir. Talebeleri de çok efendidir. Çok mütevazi bir insan. Bizim fakirhaneye de böyle birkaç defa şereflendirdi. Çok nüktedandır. Yani hayret edici şeyler konuşuyor mesela, hiç gözünden kaçmaz bir de kusursuz hareketleri vardır. Yani oturması, kalkması, yemesi, içmesi hem güzel örnek olur etrafına. Gözünden de hiçbir şey kaçmaz. Mesela bazı insan fark etmiyor falan zannediyor ama, gözünden kıl kaçmaz yani. Hemen lafı gediğine oturturur böyle, çok şahane konuşur.



Başa Dön
  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 08.12.09, 15:54 #mesajın linki (?)
http://tr.harunyahya.tv/videoDetail/Lan ... RALIK_2009)

Adnan Oktar'ın Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani ve Hz. Şeyh Prof. Dr. M. Esad Coşan'ın yanısıra Ali Haydar Efendi Hz.nin de ismini andığı 7 ARALIK 2009 tarihli son sohbeti...

(40. dk.dan sonrasında "Mehdi" konulu soruya cevabı...)


Başa Dön
  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 10:30 #mesajın linki (?)
Adnan Oktar; İsmailağa cemaatini de Mehmet Talu üzerinden ilgi alanına almış... Cübbeli Ahmed Hoca'nın üzerine birileri tarafından yönlendirildiğini de iddia ediyor...

Buyurun:

Alıntı:

ADNAN OKTAR:

...Ben Mahmut Hocayı çok severim defalarca elini öptüm ve saygı duyduğum bir insan çok hürmet ediyorum. Asil bir insan… Talebelerine de çok saygı duyuyorum, birçoğunu tanırım yemeklerimize geliyorlar, iftarlarımıza geliyorlar çok değerli insanlar yani onlar benim canım ciğerim kardeşlerim benim onlara bir sözüm yok. Ama burada Cübbeli’nin konuşmasından olumsuz etkilenecek çok kardeşimiz olabilir. Çünkü televizyon seyretmeyin diyor, internete de girmeyin, başka kitap da okumayın diyor. Ya bu insanlar bu kişinin etkisine girerse ve Mehdi’den ümit keserse? İslam’ın dünyaya hakimiyetinden ümit keserlerse ve suskun ve pasif kalırlarsa bunun sorumluluğunu kim alacak?


... Cübbeli çıktı Habertürk’te adamlar yerlere yatıyor onların niye güldüğünü bilmiyor. Ben sizi daha da güldürür daha da eğlendiririm evime gelin diyor. Bende daha da başka özellikler var diyor, sizi çok eğlendiririm diyor. Yani verdiği zararın farkında değil, onların niye güldüğünü de bilmiyor. Yani, çok büyük hizmet yaptığı kanaatinde yani anormal seviniyor. Çocuk gibi yani. Müthiş tahribat yapıyor bilmiyor. Ben de o yüzden uyarıyorum. Diyorlar ki; niye elliyorsun, niye dokunuyorsun bu adamacağıza? Elleme işte devam etsin. Kendine de zarar veriyor, etrafına da zarar veriyor. Yoksa garibanın teki benim onunla ne alıp veremediğim olacak yani. Ben sadece uyarıyorum zaten, hakaret etmiyorum, bir şey demiyorum. Yani ben ayrıca Mahmut Hoca’yı da çok sevdiğimi söylüyorum.

SUNUCU: Evet her zaman ifade ediyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Talebelerini de çok severim, saygı duyarım tabii. Mesela Mehmet Talu Hoca var, gelir bize, yemeklerimize gelir toplantılarımıza, çok değer verdiğim insan. Ben yanıma oturtturuyorum geldiğinde, yani saygımı ve verdiğim değeri göstermek açısından tabii. Yani çok önem verdiğim insanlar ama bu galiz hataya karşı da nasıl suskun kalayım? Haram olur susarsam. Çok önemli bu konular.

TARKAN YAVAŞ: Onlar da sizi çok seviyorlar Hocam. Mehmet Talu Hoca özellikle.

ADNAN OKTAR: Evet. İnşaAllah. İşte Mehmet Talu, bu yüzyılda Mehdi(a.s.)’nin geleceğine inanıyor. Mesela ayrıdır o, ben mesela Cübbeli gibi düşünmüyorum diyor.

SUNUCU: Kişisel fikri o zaman.

ADNAN OKTAR : O onun tabii kendi kişisel fikri. Mesela benim kanaatime göre öyle, o öyle düşünüyor diyor. E öyle düşünüyor tamam doğru ama biz onun yanlışlarını aktarmakla mükellefiz. Bakın bu çok önemli, Mehmet Talu çok derin bir alimdir. Ehl-i Sünnet’in kalesidir yani. Çok değerli bir insan. Yani fetva verebilen, fetva alimidir yani çok büyüktür, yani Cübbeli’nin yüz mislidir en az. Yani kıyas olmaz.

Bu insan ne diyor? Bu yüzyılda gelecek diyor. Bu yüzyılda İslam hakim olacak diyor inşaAllah ve ağzından nur çıkıyor ne güzel. MaşaAllah. Alim böyle olur. MaşaAllah.

SUNUCU: Yanlışı gördük mü Hocam elimizle, elimizle olmazsa dizimizle düzeltmek zorundayız değil mi?
ADNAN OKTAR: Tabii yani, çünkü bu çok yani çok büyük bir mesele, yani burada çok büyük bir olay var. Hadi benim cemaatimi dağıtmak, arkadaşlarımı dağıtmak istiyorsun, kardeşlerimi dağıtmak istiyorsun, zaten gücün yetmez.

TARKAN YAVAŞ :İnşaAllah.

ADNAN OKTAR: Yani sen bizi daha da pekiştirisin, bizim öyle çok talebeler oluyor dağılın diyen. Ben öyle dedikçe daha coşarım, daha azmim artar. Yani onun demeleri, zaten masonlar başından beri bunu diyor, iddia edilen Ergenekon Örgütü bunu diyor. Yani Cübbeli’nin bunu demesine gerek yok ki, bunu biz çok duyduk.

SUNUCU: Hocam bunu için işkenceler gördünüz yani bir sözle dağılır mısınız değil mi?
ADNAN OKTAR: Yani tabii. Adam dedi mesela bana, İstanbul Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan, parmaklarımdan elektrik verdiler, bak senden tek istenilen şey var dedi, bu arkadaş grubunu dağıtacaksın dedi bu kadar dedi. Net söyledi bak. Yerle ayağının arasında ne kadar mesafe varsa ölümünle hayatın arasında o kadar mesafe var dedi bu konuyu bitireceksin dedi. Ve bu bana kaç defalarca söyledi, defalarca gözaltına alındım.

TARKAN YAVAŞ : Çıkarken de söylemişlerdi. Artık dağılırsınız herhalde değil mi demişlerdi bu gözaltından sonra.
ADNAN OKTAR: Defalarca. Ben dedim ki, DGM’de sıra için bekliyor, ifade için bekliyorduk, polis yanımdaydı bizim ifade için, dedi artık dedi herhalde bitmiştir dedi Hocam dedi. Yahu dedim ben, çok faydalı oluyor bu, acayip birbirimize bağlandık dedim yani muazzam gelişiriz biz bundan sonra dedim. Adam akıl almaz hırslandı böyle, ben de hemen konuyu değiştirdim. Yani birden eli yüzü değişti böyle nefretle falan, olay çıkmasın diye ben de konuyu değiştirdim. Ben zannetttim hoşuna gidecek zannettim böyle... Hayır biz yani buna çok karşılaştık, dağılın sözleriyle. Ama Cübbeli’nin bu böyle bir konunun içine girmesi çok çok acayip, çok çok manidar. Şaşırtıcı. Ona bunu kim tavsiye etti o da çok acayip. Bana bir kısım aileler geldi diyor, o aileleri oraya kim gönderdi o da acayip. Tabii. Yani zincirin en başı nasıl?

SUNUCU: Niye ona gitsinler ayrıca değil mi?
ADNAN OKTAR: Tabii sana niye geliyorlar? Bir de gelen aileleri bir görseniz, evlere şenlik tipler yani böyle. Tam klasik yani...
SUNUCU: Tahayyül edebiliyorum.
ADNAN OKTAR: Yani Cübbeli’nin şiddetle karşı olduğu tipler. Yani kendi düşüncesine göre ki benim de düşünceme göre öyle. Bak onlarla canciğer kuzu sarması olmuş ve onlarla sırdaş olmuş. Sonra da ona demişler işte seni Habertürk’e çıkaracağız, seni temizleyeceğiz, senin istediğin gibi konuşmanı sağlayacağız, seni meşhur edeceğiz. Ama tek istediğimiz var senden, işte Adnan Hoca ile ilgili konuşacaksın, Mehdi (a.s.)’nin gelmeyeceğini söyleyeceksin, arkadaşlarının dağılacağını söyleyeceksin, biz de seni göreceksin çok iyi savunacağız gibi bir anlaşma olmuş. Zaten bir karşılaştılar canciğer kuzu sarması, sanki 40 yıllık ahbaplar. Elele tutuşmalar falan böyle.

SUNUCU: Abiler falan Hocam, sohbet içinde böyle demişti.
ADNAN OKTAR: Tabii çok acayip. O elele tutuşma o da çok acayibime gitti. Yani öyle, bazen parklarda falan öyle tipler oluyor elele tutuşmuş gezen... İşte, işte dedesi torunuyla falan, gibi değil mi? Hep öyledir yani. Yani garip derken o adamların bunu yapması çok garip. Dede torun gezebilir de onların öyle o tip hareket yapması.

TARKAN YAVAŞ: Bir de siz bir özelde tanısanız diyor, daha da hayret edersiniz.
ADNAN OKTAR: Evet, özelde ne gösterecek, yani hangi marifetlerini gösterecek o da belli değil. Yani bilinmeyen neler var, yani gizlice gösterteceği hangi marifetleri var onu da bilmiyoruz. Yani o gülmeyi demek ki yetersiz görmüş ki başka daha ilave bir şeyler yapmak istiyor yani.

SUNUCU: Yani fasıktan gelen habere göre hareket etmemek. Burada bir izleyicimiz bununla ilgili bir yazı yollamış Hocam. “Adnan Hocam, sizin vesilenizle Kuran’da Allah’ın bize bildirdiği emirleri ve yasakları daha detaylı öğreniyoruz. Örneğin, Allah’ı anmada gevşeklik göstermemek, Müslümanlara destek olmak, çekişmemek, zanda bulunmamak, tecessüs etmemek, öfkeyi yenmek, fasıktan gelen habere göre hareket etmemek, boş şeylerden yüz çevirmek, Kuran okurken şeytandan Allah’a sığınmak, Kuran okunduğu zaman susup dinlemek gibi Allah’ın emrettiği önemli konuları günlük hayatımıza düşünüp uygulamamıza vesile olduğunuz için Allah sizden razı olsun. Kuran’da bildirilen ve dikkat etmekte eksiklik göstermiş olabileceğimiz diğer hükümler nelerdir Hocam?” demiş.

ADNAN OKTAR: O kardeşim çok önemli bir konuyu dile getirmiş. Kuran okunuyor, insanlar sohbete devam ediyorlar. Kuran okunduğu yerde Allah susun diyor, ayet farzdır yani. Kuran okunurken konuşulmaz. Dikkatle Kuran dinlenir. Bu çok önemli. Mesela Kuran okunmadan önce şeytandan Allah’a sığınılır. Yani onu hatırlatmak lazım şeytandan Allah’a sığınmayı. Kardeşimiz güzel önemli şeylere dikkat çekmiş fakat en önemlilerinden bir tanesi de Müslümanların birbirleriyle uğraşmaması, birbirlerini sevmesi ve iyi yönlerini görmeleri ve hayır gözüyle birbirlerine bakmaları, hayra niyet etmeleri. Ama tabii Kuran’ın dünyaya hakimiyetinden bahsetmeyen, Kuran ahlakı dünyaya hakim olsun, zulüm dursun demeyen bir insana alim diyene ben buğz ederim. Yani böyle insana alim denmez. Yani başka bir şeydir o. Yani alim denmesi için... Yani çünkü bize gönderildi Kuran değil mi? Bu uygulansın diye, buradaki ahlakı dünyaya hakim edelim diye Cenab-ı Allah gönderdi. Ne demek yüzyıllar sonrasına ertelemek veyahut tamamen ümit kesmek? Her ikisi de anormal ve haram hareketlerdir, haram tavırlardır. Yani biz, mesela namaz vakti girdiğinde acelesi yok bir hafta sonra kılabiliriz diyebilir miyiz?
SUNUCU: Diyemeyiz evet.

ADNAN OKTAR: Vakti girdiğinde hemen kılmakla mükellefiz. Kuran’ın vakti çoktan girmiştir. Kuran’ın nuzül olmasıyla beraber Kuran’ın vakti girmiştir. Dünyaya hakim olması için gece gündüz sahabeler mücadele vermediler mi? Resullullah (s.a.v.) dünyaya hakim etmek için bütün sahabelerini her yere göndermedi mi? Kuran dünyaya hakim olmadan Müslümanların durup dinlenmesi yoktur. Yani farzdır. Japonya’ya kadar, Çin’e kadar, Fransa’sı, dünyanın her tarafına Kuran ahlakının hakim olması lazım. Bunun dışında dünyada huzur ve mutluluk olmaz. Fakat hepsinden önemli Allah’ın emridir o, farzdır. Bu ahlak hakim oldumu ne zulüm olur ne kan olur, ne kargaşa olur, dünyada da cennet hayatı ahirette de cennet, sonsuz cennet vardır. Öbür türlü dünyada da cehennem hayatı yaşar insanlar, ahirette de cehennemi yaşarlar. Onun için bu konuda İslam’ın dünyaya hakim olmasını isteyen alimleri Müslümanlar sevsin ve onları desteklesinler. Bunu savunmayan kişilerin hiç peşinden gitmesinler ve kuşkulu görsünler ve onları uyarsınlar sorsunlar niçin bunu istemiyorsun diye. Yani niçin Allah’ın rahmetinden ümit kesiyorsun desinler. Çünkü Allah’ın rahmetinden ancak kafirler ümit keser diyor Allah ayette. Yani sen niçin ümit kesiyorsun diye sormaları lazım. Yahut bizi niye pasifliğe itiyorsun, niye bizim şevkimizi kırmaya çalışıyorsun, mücadele azmimizi niye durdurmaya çalışıyorsun, ne istiyorsun Müslümanlar’dan diye sormaları lazım. Müslümanları böyle alakasız konularla meşgul edip ana konulardan uzaklaştırmak haram olur.

SUNUCU: Detaylara takılarak Hocam, şey Said Nursi Hazretlerinin dediği gibi işte bu devir iman kurtarma devridir. İman elden gidiyor ama insanlar detaylarla uğraşarak, imani noktaları gerçekten, yani küçük bir yerde İslam’ın yaşanması fikrindeler. Böyle bir şey olmaz, İslam dünyaya hakim olmalı yani gerçi amacı da bu Kuran’ın.

ADNAN OKTAR: Tabii, yani bizim camide yaşansın diyor, bizim mahallede yaşansın yeter. Olur mu? Kuran sadece o camiye o mahalleye gelmedi ki. Bütün dünyaya geldi ve dünyadaki zulümü nasıl görmezden gelirsiniz siz? Bakın kardeşimiz yazmış mektupta, yani insan yığını... Adamlar, insanları asıp kesip, onları satıp onları paraya çeviriyorlar. Yani ne kadar korkunç bir ortam var. Hafta 8, gün 9 çocuklar kayboluyor. Dünyanın her yerinde cinayetler işleniyor. Müslümanların, günde 100-200-300 Müslümanın şehit edilmesi çok sıradan bir olay olarak görülüyor yani sanki bir kedi öldü yani değil mi? Yahut böcek kadar değer vermiyorlar yani.
SUNUCU: Haber değeri bile yok Hocam artık.

ADNAN OKTAR: Tabii yani çok önemli. Yani televizyonda şu an duymuyoruz. Mesela Afganistan’da her gün onlarca yüzlerce insan şehit ediliyor. Irak’da da öyle faili meçhul çok fazla insan şehit ediliyor, birçok yerinde dünyanın, yani say say bitmez. Kimsenin haberi yok. O televole kültürüyle insanları meşgul ediyorlar. İşte bedava yemek yesin, promosyon bir hediye alsın, birini dolandırsın, yalan söylesin, hoplasın zıplasın, havuzun içerisinde böyle şaklabanlıklar yapsın boş hayatını geçirsin, hiçbir şey üretmesin, zulümle ilgilenmesin, zulüme çözüm aramasın, böyle bir mantık geliştirmeye çalışıyorlar ve bunu sürekli ikna etmeye çalışıyorlar. Bunlara karşı suskun kalmak haram olur. Yani Müslüman gereğini yapacaktır. Ama yapmasalar dahi illaki İslam’ın dünyaya hakim olduğunu görüyorlar, yani Allah Cabbar ismiyle zorla hakim eder. Yani milyonlarca insan karşı koysa da Allah’ın gücüne kimsenin gücü yetmez. Allah Mehdi (a.s.)’yi çıkaracağım demiştir, çıkarmıştır Mehdi (a.s.)’sini, Mesih (a.s.)’i indireceğim diyor Cenab-ı Allah, onu da görecek insanlar. Ki Mesih (a.s.) gelmiş de olabilir onu da söyleyeyim. Yani ayrı bir konu olarak onu da söyleyeyim. Fakat görmek olayı ayrıdır. Mehdi(a.s.)’yi de Mesih (a.s.)’i de insanlar yakın bir zamanda görecek inşaAllah.




ADNAN OKTAR'IN ÇAY TV VE MARAŞ AKSU TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (26 Kasım 2009)

http://tr.harunyahya.tv/videoDetail/Lan ... KASIM_2009)


Başa Dön
  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 11:40 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
analiz yazdı:
...çıkarmıştır Mehdi (a.s.)’sini, Mesih (a.s.)’i indireceğim diyor Cenab-ı Allah, onu da görecek insanlar. Ki Mesih (a.s.) gelmiş de olabilir onu da söyleyeyim. Yani ayrı bir konu olarak onu da söyleyeyim. Fakat görmek olayı ayrıdır. Mehdi(a.s.)’yi de Mesih (a.s.)’i de insanlar yakın bir zamanda görecek inşaAllah.


Nursi merhumu Mehdi etmek isteyen Badıllı anlatıyor:

Sadullah Nutku’dan bizzat dinlediğim şu hatırayı –mahrem iken– kaydediyorum. Demişti ki:

“Ben Üstadımızı ziyaretimin birisinde, bir ara fırsat bularak şöyle bir sual tevcih eyledim: “Efendim, Hazret-i İsa nüzul etmiş midir?”

Hazret-i Üstad az bir düşündü ve sertçe: “Evet, inmiştir” dedi.

Ben suali yeniledim: “Efendim şimdi acaba nerededir?”

Hazret-i Üstad yine biraz düşünür gibi yaptıktan sonra, daha biraz sertçe: “Ya Avrupa'da ya Amerika'dadır
dedi.

Nurcuların Abdulkadir Badıllı abisinden: Kaynak: ittihad.com.

***

Adnan abimiz de meçhul bir İsa As.'ın geldiğini söylüyor. İsa As. semadan nüzul edeceği için ne annesi ne de akraba-i taallukatı olacak. Kimse ona akrabalık, memleket, çocukluk, gençlik arkadaşlığı izafe edemeyecek.

İnsanlarla oynayacaklarına bu İsa As. kimdi ya da kimdir somut olarak gösterseler, tanıtsalar ya!

Meçhul birisi geldi. Kim? Hani nerede? Bu medya çağında görüntüsü, resmi, sitesi vs. yok mudur?

Meçhul bir İsa As.'ı kendilerine yoldaşmış gibi göstermeleri yalan söylediklerinin ispatı olacaktır. İnşallahu Teala.

Ya da korkarım, tevil ile birilerini İsa As. gibi göstereceklerdir. Artık hangi "talihliyse" (!) o... :?


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 11:58 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
analiz yazdı:
Ama yapmasalar dahi illaki İslam’ın dünyaya hakim olduğunu görüyorlar, yani Allah Cabbar ismiyle zorla hakim eder. Yani milyonlarca insan karşı koysa da Allah’ın gücüne kimsenin gücü yetmez. Allah Mehdi (a.s.)’yi çıkaracağım demiştir, çıkarmıştır Mehdi (a.s.)’sini,


İyi de Adnan abi, şu Mehdidir demediğine ve bu kadar emin konuştuğuna göre bir tek ihtimal kalıyor, sen kendine Mehdi diye inanmışsın.

Amenna şüphemiz yoktur, Allah Teala, ol dese bütün insanlık bir anda secdeye gider ve kıyamete kadar da secdeden kalkmaz!

Külli şeyin sebeba.. Sebebler aleminde, sen İslam'ı dünyaya nasıl hakim kılacağını, neler yapacağını, planlarını, aşamalarını bir anlatsan.

Sıktı artık şu geldi, tanımanıza az kaldı ağızlarınız. :?


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 12:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
sufi7007 yazdı:
Said-i Nursi hz. ni Adnan Oktar'ın elinden kurtarmak Risaleci taifesine kalsın...

Ehl-i tasavvufun üzerine düşen Adnan Oktar'ın hiçbir tarikat ile mürid--mürşid ilişkisi olmadığını ilan etmek...


Bunun için 2 Ocak 2009 tarihli

Adnan Oktar : "Benim herhangi bir tarikata bağlılığım yok!..." şeklindeki kendi açıklamasını ulaşabildiğimiz tüm adreslere iletmekte fayda var.

Bu konunun altından çıkacak necaset ne Aczimendilere benzer ne de Ali Kalkancı'ya...

O yuzden üzerimize düşeni yapmak mecburiyetindeyiz.


imza


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 12:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 904
Bir taraftan "adnan'dan inciler"i dinliyorum.

Aynı konuşmada FG ile ilgili de ilginç sözler ediyor.

Geçenlerde FG "Mahcub Mehdi" hz.ni kastederek "7" gibi bir rakama takmış" filan demiş bu yüzden alınmış "Mahcub Mehdi" hz.
:D

Güler misin ağlar mısın?

----------------------------
*Mahcub: Hicaplı; örtük...

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 12:17 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 904
Bakın bu konular niye önem kazandı ahir zamanda:

Hatırlarsınız: Halidiye'de İsmail Çetin Hocaefendi'den Risale-i Nur gibi kitaplarla da "kesb-i kemal" mümkündür gibi bir konu açılmıştı.

Aradan 2 yıl gecti: Şimdi İsmail Çetin Hocaefendi, FURKAN'a sohbetinde "üsütü kapalı" birşeyler diyor; birilerine taş atıyor. Açıktan da değil de "sen anla" cinsinden... Olmuyor işte.

Şimdi nerede bu çelişkiyi hangi kıvrak çalım ile tevil edecek ?

Hala "maneviyatta ilerlemek için 3 yol vardır : Biri de Risale-i Nur gibi kitapları okumak szöleri dolaaştırılıp duruyor.

O yuzden mana alemiyle mutabık olmayan indi hukumlerin ardına takılıp kalmamak lazım...

İlla ilim illa ilim... Hem zahir hem de batın ilim...

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Adnan Oktar hiçbir dergahın müridi değil..."
MesajGönderilme zamanı: 09.12.09, 13:14 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 657
İsmail efendinin bağlılarından okumuştum:

1959-1960 yılları Üstad Bediuzzaman hz.leri hastadır. Vefat etmek üzeredir.

Zamanımızın Nakşibendi Şeyhlerinden şuan Antalya’da irşat yapan İsmail ÇETİN k.s. hazretleri 19 yaşındadır ve Bediuzzaman’ın huzuruna çıkıyor. İsmail ÇETİN hz.leri molladır, medrese ilmini tamamlamıştır ancak manevi sıkıntıları, soruları, arayışları vardır...

Bediuzzaman hz.leri "al bu risaleleri senin derdine dermandır" demiyor...

"Ne fayda ki ömrümün sonunda geldin. Bu sordukların nazari (teorik) değil ameli (pratiktir) dir. Doğru isen doğruları bulursun. Git ara bul erbabanı!"

Diyor ve Mürşid bulmasını salık veriyor. Biliyor bakıyor görüyor İsmail Çetin hz.lerinde evliyalık kabiliyeti var. Onu yönlendiriyor. Nitekim İsmail ÇETİN hz.leri Adıyaman Menzil ilk şeyhi Gavs Abdulhakim Hüseyni El Bilvanisi ‘ye intisap ediyor...

***

Gördüğünüz gibi İsmail efendi asrın hizmet "yoluna" "mesleğine" değil, zamanı geçtiği iddia edilen Tarikate dahil oluyor. Yıllarca orada hizmet ediyor. İnsanları o cihetten yetiştiriyor ve ilim sahibi ediyor. Ve halen Tarikat mesleğinin üzerinde. Sormak lazım: Madem İsmail efendi ve diğer benzeri zatlar merhum Said Nursi'yi öve öve bitirememişler; neden işlerini güçlerini bırakıp hizmetine talip olmamışlar? Hem öve öve bitiremeyeceksiniz, hem de gidip başka hizmetlere bağlanacaksınız? Hem de kapınıza gelenleri kendi hizmet çizginizden götüreceksiniz? Akıl karı mıdır? Yoksa, onların övmelerinde başka edepler, başka incelikler mi vardır?


(Daha önce yazdığımız bir yazıdır)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Bu başlık kilitlenmiştir mesajlarınızı düzenleyemez veya cevap gönderemezsiniz.  [ 34 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2, 3, 4  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye