Adnan Oktar; İsmailağa cemaatini de Mehmet Talu üzerinden ilgi alanına almış... Cübbeli Ahmed Hoca'nın üzerine birileri tarafından yönlendirildiğini de iddia ediyor...
Buyurun:
Alıntı:
ADNAN OKTAR:
...Ben Mahmut Hocayı çok severim defalarca elini öptüm ve saygı duyduğum bir insan çok hürmet ediyorum. Asil bir insan… Talebelerine de çok saygı duyuyorum, birçoğunu tanırım yemeklerimize geliyorlar, iftarlarımıza geliyorlar çok değerli insanlar yani onlar benim canım ciğerim kardeşlerim benim onlara bir sözüm yok. Ama burada Cübbeli’nin konuşmasından olumsuz etkilenecek çok kardeşimiz olabilir. Çünkü televizyon seyretmeyin diyor, internete de girmeyin, başka kitap da okumayın diyor. Ya bu insanlar bu kişinin etkisine girerse ve Mehdi’den ümit keserse? İslam’ın dünyaya hakimiyetinden ümit keserlerse ve suskun ve pasif kalırlarsa bunun sorumluluğunu kim alacak?
... Cübbeli çıktı Habertürk’te adamlar yerlere yatıyor onların niye güldüğünü bilmiyor. Ben sizi daha da güldürür daha da eğlendiririm evime gelin diyor. Bende daha da başka özellikler var diyor, sizi çok eğlendiririm diyor. Yani verdiği zararın farkında değil, onların niye güldüğünü de bilmiyor. Yani, çok büyük hizmet yaptığı kanaatinde yani anormal seviniyor. Çocuk gibi yani. Müthiş tahribat yapıyor bilmiyor. Ben de o yüzden uyarıyorum. Diyorlar ki; niye elliyorsun, niye dokunuyorsun bu adamacağıza? Elleme işte devam etsin. Kendine de zarar veriyor, etrafına da zarar veriyor. Yoksa garibanın teki benim onunla ne alıp veremediğim olacak yani. Ben sadece uyarıyorum zaten, hakaret etmiyorum, bir şey demiyorum. Yani ben ayrıca Mahmut Hoca’yı da çok sevdiğimi söylüyorum.
SUNUCU: Evet her zaman ifade ediyorsunuz.
ADNAN OKTAR: Talebelerini de çok severim, saygı duyarım tabii. Mesela Mehmet Talu Hoca var, gelir bize, yemeklerimize gelir toplantılarımıza, çok değer verdiğim insan. Ben yanıma oturtturuyorum geldiğinde, yani saygımı ve verdiğim değeri göstermek açısından tabii. Yani çok önem verdiğim insanlar ama bu galiz hataya karşı da nasıl suskun kalayım? Haram olur susarsam. Çok önemli bu konular.
TARKAN YAVAŞ: Onlar da sizi çok seviyorlar Hocam. Mehmet Talu Hoca özellikle.
ADNAN OKTAR: Evet. İnşaAllah. İşte Mehmet Talu, bu yüzyılda Mehdi(a.s.)’nin geleceğine inanıyor. Mesela ayrıdır o, ben mesela Cübbeli gibi düşünmüyorum diyor.
SUNUCU: Kişisel fikri o zaman.
ADNAN OKTAR : O onun tabii kendi kişisel fikri. Mesela benim kanaatime göre öyle, o öyle düşünüyor diyor. E öyle düşünüyor tamam doğru ama biz onun yanlışlarını aktarmakla mükellefiz. Bakın bu çok önemli, Mehmet Talu çok derin bir alimdir. Ehl-i Sünnet’in kalesidir yani. Çok değerli bir insan. Yani fetva verebilen, fetva alimidir yani çok büyüktür, yani Cübbeli’nin yüz mislidir en az. Yani kıyas olmaz.
Bu insan ne diyor? Bu yüzyılda gelecek diyor. Bu yüzyılda İslam hakim olacak diyor inşaAllah ve ağzından nur çıkıyor ne güzel. MaşaAllah. Alim böyle olur. MaşaAllah.
SUNUCU: Yanlışı gördük mü Hocam elimizle, elimizle olmazsa dizimizle düzeltmek zorundayız değil mi?
ADNAN OKTAR: Tabii yani, çünkü bu çok yani çok büyük bir mesele, yani burada çok büyük bir olay var. Hadi benim cemaatimi dağıtmak, arkadaşlarımı dağıtmak istiyorsun, kardeşlerimi dağıtmak istiyorsun, zaten gücün yetmez.
TARKAN YAVAŞ :İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: Yani sen bizi daha da pekiştirisin, bizim öyle çok talebeler oluyor dağılın diyen. Ben öyle dedikçe daha coşarım, daha azmim artar. Yani onun demeleri, zaten masonlar başından beri bunu diyor, iddia edilen Ergenekon Örgütü bunu diyor. Yani Cübbeli’nin bunu demesine gerek yok ki, bunu biz çok duyduk.
SUNUCU: Hocam bunu için işkenceler gördünüz yani bir sözle dağılır mısınız değil mi?
ADNAN OKTAR: Yani tabii. Adam dedi mesela bana, İstanbul Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan, parmaklarımdan elektrik verdiler, bak senden tek istenilen şey var dedi, bu arkadaş grubunu dağıtacaksın dedi bu kadar dedi. Net söyledi bak. Yerle ayağının arasında ne kadar mesafe varsa ölümünle hayatın arasında o kadar mesafe var dedi bu konuyu bitireceksin dedi. Ve bu bana kaç defalarca söyledi, defalarca gözaltına alındım.
TARKAN YAVAŞ : Çıkarken de söylemişlerdi. Artık dağılırsınız herhalde değil mi demişlerdi bu gözaltından sonra.
ADNAN OKTAR: Defalarca. Ben dedim ki, DGM’de sıra için bekliyor, ifade için bekliyorduk, polis yanımdaydı bizim ifade için, dedi artık dedi herhalde bitmiştir dedi Hocam dedi. Yahu dedim ben, çok faydalı oluyor bu, acayip birbirimize bağlandık dedim yani muazzam gelişiriz biz bundan sonra dedim. Adam akıl almaz hırslandı böyle, ben de hemen konuyu değiştirdim. Yani birden eli yüzü değişti böyle nefretle falan, olay çıkmasın diye ben de konuyu değiştirdim. Ben zannetttim hoşuna gidecek zannettim böyle... Hayır biz yani buna çok karşılaştık, dağılın sözleriyle. Ama Cübbeli’nin bu böyle bir konunun içine girmesi çok çok acayip, çok çok manidar. Şaşırtıcı. Ona bunu kim tavsiye etti o da çok acayip. Bana bir kısım aileler geldi diyor, o aileleri oraya kim gönderdi o da acayip. Tabii. Yani zincirin en başı nasıl?
SUNUCU: Niye ona gitsinler ayrıca değil mi?
ADNAN OKTAR: Tabii sana niye geliyorlar? Bir de gelen aileleri bir görseniz, evlere şenlik tipler yani böyle. Tam klasik yani...
SUNUCU: Tahayyül edebiliyorum.
ADNAN OKTAR: Yani Cübbeli’nin şiddetle karşı olduğu tipler. Yani kendi düşüncesine göre ki benim de düşünceme göre öyle. Bak onlarla canciğer kuzu sarması olmuş ve onlarla sırdaş olmuş. Sonra da ona demişler işte seni Habertürk’e çıkaracağız, seni temizleyeceğiz, senin istediğin gibi konuşmanı sağlayacağız, seni meşhur edeceğiz. Ama tek istediğimiz var senden, işte Adnan Hoca ile ilgili konuşacaksın, Mehdi (a.s.)’nin gelmeyeceğini söyleyeceksin, arkadaşlarının dağılacağını söyleyeceksin, biz de seni göreceksin çok iyi savunacağız gibi bir anlaşma olmuş. Zaten bir karşılaştılar canciğer kuzu sarması, sanki 40 yıllık ahbaplar. Elele tutuşmalar falan böyle.
SUNUCU: Abiler falan Hocam, sohbet içinde böyle demişti.
ADNAN OKTAR: Tabii çok acayip. O elele tutuşma o da çok acayibime gitti. Yani öyle, bazen parklarda falan öyle tipler oluyor elele tutuşmuş gezen... İşte, işte dedesi torunuyla falan, gibi değil mi? Hep öyledir yani. Yani garip derken o adamların bunu yapması çok garip. Dede torun gezebilir de onların öyle o tip hareket yapması.
TARKAN YAVAŞ: Bir de siz bir özelde tanısanız diyor, daha da hayret edersiniz.
ADNAN OKTAR: Evet, özelde ne gösterecek, yani hangi marifetlerini gösterecek o da belli değil. Yani bilinmeyen neler var, yani gizlice gösterteceği hangi marifetleri var onu da bilmiyoruz. Yani o gülmeyi demek ki yetersiz görmüş ki başka daha ilave bir şeyler yapmak istiyor yani.
SUNUCU: Yani fasıktan gelen habere göre hareket etmemek. Burada bir izleyicimiz bununla ilgili bir yazı yollamış Hocam. “Adnan Hocam, sizin vesilenizle Kuran’da Allah’ın bize bildirdiği emirleri ve yasakları daha detaylı öğreniyoruz. Örneğin, Allah’ı anmada gevşeklik göstermemek, Müslümanlara destek olmak, çekişmemek, zanda bulunmamak, tecessüs etmemek, öfkeyi yenmek, fasıktan gelen habere göre hareket etmemek, boş şeylerden yüz çevirmek, Kuran okurken şeytandan Allah’a sığınmak, Kuran okunduğu zaman susup dinlemek gibi Allah’ın emrettiği önemli konuları günlük hayatımıza düşünüp uygulamamıza vesile olduğunuz için Allah sizden razı olsun. Kuran’da bildirilen ve dikkat etmekte eksiklik göstermiş olabileceğimiz diğer hükümler nelerdir Hocam?” demiş.
ADNAN OKTAR: O kardeşim çok önemli bir konuyu dile getirmiş. Kuran okunuyor, insanlar sohbete devam ediyorlar. Kuran okunduğu yerde Allah susun diyor, ayet farzdır yani. Kuran okunurken konuşulmaz. Dikkatle Kuran dinlenir. Bu çok önemli. Mesela Kuran okunmadan önce şeytandan Allah’a sığınılır. Yani onu hatırlatmak lazım şeytandan Allah’a sığınmayı. Kardeşimiz güzel önemli şeylere dikkat çekmiş fakat en önemlilerinden bir tanesi de Müslümanların birbirleriyle uğraşmaması, birbirlerini sevmesi ve iyi yönlerini görmeleri ve hayır gözüyle birbirlerine bakmaları, hayra niyet etmeleri. Ama tabii Kuran’ın dünyaya hakimiyetinden bahsetmeyen, Kuran ahlakı dünyaya hakim olsun, zulüm dursun demeyen bir insana alim diyene ben buğz ederim. Yani böyle insana alim denmez. Yani başka bir şeydir o. Yani alim denmesi için... Yani çünkü bize gönderildi Kuran değil mi? Bu uygulansın diye, buradaki ahlakı dünyaya hakim edelim diye Cenab-ı Allah gönderdi. Ne demek yüzyıllar sonrasına ertelemek veyahut tamamen ümit kesmek? Her ikisi de anormal ve haram hareketlerdir, haram tavırlardır. Yani biz, mesela namaz vakti girdiğinde acelesi yok bir hafta sonra kılabiliriz diyebilir miyiz?
SUNUCU: Diyemeyiz evet.
ADNAN OKTAR: Vakti girdiğinde hemen kılmakla mükellefiz. Kuran’ın vakti çoktan girmiştir. Kuran’ın nuzül olmasıyla beraber Kuran’ın vakti girmiştir. Dünyaya hakim olması için gece gündüz sahabeler mücadele vermediler mi? Resullullah (s.a.v.) dünyaya hakim etmek için bütün sahabelerini her yere göndermedi mi? Kuran dünyaya hakim olmadan Müslümanların durup dinlenmesi yoktur. Yani farzdır. Japonya’ya kadar, Çin’e kadar, Fransa’sı, dünyanın her tarafına Kuran ahlakının hakim olması lazım. Bunun dışında dünyada huzur ve mutluluk olmaz. Fakat hepsinden önemli Allah’ın emridir o, farzdır. Bu ahlak hakim oldumu ne zulüm olur ne kan olur, ne kargaşa olur, dünyada da cennet hayatı ahirette de cennet, sonsuz cennet vardır. Öbür türlü dünyada da cehennem hayatı yaşar insanlar, ahirette de cehennemi yaşarlar. Onun için bu konuda İslam’ın dünyaya hakim olmasını isteyen alimleri Müslümanlar sevsin ve onları desteklesinler. Bunu savunmayan kişilerin hiç peşinden gitmesinler ve kuşkulu görsünler ve onları uyarsınlar sorsunlar niçin bunu istemiyorsun diye. Yani niçin Allah’ın rahmetinden ümit kesiyorsun desinler. Çünkü Allah’ın rahmetinden ancak kafirler ümit keser diyor Allah ayette. Yani sen niçin ümit kesiyorsun diye sormaları lazım. Yahut bizi niye pasifliğe itiyorsun, niye bizim şevkimizi kırmaya çalışıyorsun, mücadele azmimizi niye durdurmaya çalışıyorsun, ne istiyorsun Müslümanlar’dan diye sormaları lazım. Müslümanları böyle alakasız konularla meşgul edip ana konulardan uzaklaştırmak haram olur.
SUNUCU: Detaylara takılarak Hocam, şey Said Nursi Hazretlerinin dediği gibi işte bu devir iman kurtarma devridir. İman elden gidiyor ama insanlar detaylarla uğraşarak, imani noktaları gerçekten, yani küçük bir yerde İslam’ın yaşanması fikrindeler. Böyle bir şey olmaz, İslam dünyaya hakim olmalı yani gerçi amacı da bu Kuran’ın.
ADNAN OKTAR: Tabii, yani bizim camide yaşansın diyor, bizim mahallede yaşansın yeter. Olur mu? Kuran sadece o camiye o mahalleye gelmedi ki. Bütün dünyaya geldi ve dünyadaki zulümü nasıl görmezden gelirsiniz siz? Bakın kardeşimiz yazmış mektupta, yani insan yığını... Adamlar, insanları asıp kesip, onları satıp onları paraya çeviriyorlar. Yani ne kadar korkunç bir ortam var. Hafta 8, gün 9 çocuklar kayboluyor. Dünyanın her yerinde cinayetler işleniyor. Müslümanların, günde 100-200-300 Müslümanın şehit edilmesi çok sıradan bir olay olarak görülüyor yani sanki bir kedi öldü yani değil mi? Yahut böcek kadar değer vermiyorlar yani.
SUNUCU: Haber değeri bile yok Hocam artık.
ADNAN OKTAR: Tabii yani çok önemli. Yani televizyonda şu an duymuyoruz. Mesela Afganistan’da her gün onlarca yüzlerce insan şehit ediliyor. Irak’da da öyle faili meçhul çok fazla insan şehit ediliyor, birçok yerinde dünyanın, yani say say bitmez. Kimsenin haberi yok. O televole kültürüyle insanları meşgul ediyorlar. İşte bedava yemek yesin, promosyon bir hediye alsın, birini dolandırsın, yalan söylesin, hoplasın zıplasın, havuzun içerisinde böyle şaklabanlıklar yapsın boş hayatını geçirsin, hiçbir şey üretmesin, zulümle ilgilenmesin, zulüme çözüm aramasın, böyle bir mantık geliştirmeye çalışıyorlar ve bunu sürekli ikna etmeye çalışıyorlar. Bunlara karşı suskun kalmak haram olur. Yani Müslüman gereğini yapacaktır. Ama yapmasalar dahi illaki İslam’ın dünyaya hakim olduğunu görüyorlar, yani Allah Cabbar ismiyle zorla hakim eder. Yani milyonlarca insan karşı koysa da Allah’ın gücüne kimsenin gücü yetmez. Allah Mehdi (a.s.)’yi çıkaracağım demiştir, çıkarmıştır Mehdi (a.s.)’sini, Mesih (a.s.)’i indireceğim diyor Cenab-ı Allah, onu da görecek insanlar. Ki Mesih (a.s.) gelmiş de olabilir onu da söyleyeyim. Yani ayrı bir konu olarak onu da söyleyeyim. Fakat görmek olayı ayrıdır. Mehdi(a.s.)’yi de Mesih (a.s.)’i de insanlar yakın bir zamanda görecek inşaAllah.
ADNAN OKTAR'IN ÇAY TV VE MARAŞ AKSU TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (26 Kasım 2009)
http://tr.harunyahya.tv/videoDetail/Lan ... KASIM_2009)