Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Mustafa Özcan: Şia'nın Güncellenmiş MEHDİ Tasavvuru
MesajGönderilme zamanı: 08.12.09, 21:50 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 16:59
Mesajlar: 308
Mustafa Özcan: Şia'nın Güncellenmiş MEHDİ Tasavvurunu çok güzel özetlemiş:

***

‘Sen şimdi zuhur çağında bulunuyorsun’

Mustafa Özcan

Vakit

2009-12-08

İslâm dünyası Mehdi’yi, Hıristiyanlık dünyası da Mesih’i; hem bekliyor hem de tartışıyor. En azından Reagan ve küçük (oğul) Bush dönemlerinde bu mesele yoğun olarak tartışıldı. Jerry Falwell'le yakın ilişkileri olan Başkan Reagan, bir keresinde ona, "Jerry, sık sık hızla Armagedon'a doğru ilerlediğimizi hissediyorum" demiş, 1980'deki seçim kampanyası sırasında da Evanjelik lider Jim Baker'la yaptığı sohbet sırasında, "Armagedon'u görecek olan nesil, bizim neslimizdir" kehanetinde bulunmuştu. Bu inançlarını Yahudilerle de paylaşıyordu; 1983 Kasımında AIPAC'in yöneticilerinden Tom Dine'a telefon etmiş, ona Armagedon'la ilgili olarak inandıklarını anlatmış, Eski Ahit'te hikayeleri anlatılan İbranilerin, bugünkü İsrail'le özdeş olduğunu söylemişti.

Türkiye’de de Mehdi hususunda tartışmaların hatta atışmaların ardı arkası kesilmiyor. Hatta İmam Rabbani’nin ‘Mehdi hicri asırların ilk çeyreğinde gelir ve üçüncü bin asrın müceddidi olur’ şeklindeki yorumlarından yola çıkan kimi zevat, Mehdi’nin çıkması için daha 600 yıl beklemek gerektiğini söylerken bekleme müddetini daha aza indirenler de var. En azından artık 1400’lü hicri yılların çeyreğinin geride kaldığını söyleyerek zuhuru gelecek asra talik ediyorlar.

Lakin İmam Rabbani yerine bu hususta Mehdi’nin çıkışıyla alakalı Suyuti’nin Risaletü’l keşf li’tecavüzi hazihi’l ümmeti el elf risalesinden ve benzerlerinden yola çıkanlar da artık kıyametin eli kulağında olduğunu ve dolayısıyla Mehdi’nin zuhurunun yakın olduğunu söylüyorlar.

Özellikle Ahmedinejad’dan sonra İran ve Irak gibi Şii dünyası da bu tartışmaların içine gömüldü. Şii müelliflerden Faris Fakih 2006 yılında ve özellikle de Hizbullah’ın zaferinden sonra kaleme almış olduğu ‘Ente’l an fi asri’z zuhur’ kitabıyla sadece Şii dünyasını değil Sünni dünyasını da çaprazlama olarak tartışmaların içine çekmiş oldu.

Zira Sünniler Mehdi’nin zuhur alametleri arasında sayılan Hizbullah’a mümasil veya eşdeğer olarak Filistin’deki Sünni mukavemet hareketlerinin niye göz ardı edildiğini soruyorlar. Buna mukabil, Şia ulemasından da kitaba yönelik ciddi eleştiriler var.

¥

Kezebe’l Müneccimun yani astrologlar veya yıldız falcıları isabet etseler de yalan söylerler anlayışı doğrultusunda Şia’da da kezebe’l muvakkitun (vakit tayin edenler yalancıdırlar) şeklinde bir ifade var.

Bundan dolayı, Mehdi’nin zuhuruyla alakalı değerlendirmelerde cezm yani kesin bir dil kullanmaktan kaçınıyorlar. Bundan dolayı Sistani’ye bağlı Mehdi Araştırmaları Merkezi, Sen şimdi zuhur asrındasın kitabına yönelik bir reddiye kaleme almış ve kitabı sarı sayfalı gazetelere benzetmiştir.

Bu tartışmalardan şunu da öğreniyoruz ki, Şia’da kıyamet alametleri küçük veya büyük şeklinde tasnif edilmiyor. Yani alametler tek tip kabul ediliyor. Lakin, sen şimdi zuhur asrında bulunuyorsun, kitabı, alametleri intibak üzerinden şahıslarla tam güncelliyor. Sistani merciiyyeti katılmasa bile Faris Fakih meseleyi güncelleyerek doğrusu sansasyonel uçlarda dolaşıyor.

Sözgelimi, saymış olduğu 18 alamet arasında geriye tek kalan Mehdi ve Süfyani’nin zuhuru.

Müellife göre, zuhur çağının büyük alametlerinin birincisi İsrail’in kuruluşu.

İkincisi Kum’dan bir adamın çıkması (Humeyni’ye intibak ettiğini söylüyor).

Üçüncüsü, zuhur öncesi büyük bir askeri güç hazırlanması.

Bu hususta Aynu’ş Şems’te bir doktora hazırlayan (Velayet-i fakih doktrini ve İran’daki tatbikatı) Şema Timurtaş, İran’ın Mehdi’nin zuhuruna hazırlık olarak büyük bir askeri güç hazırladığını ve nükleer silah edinmenin haram olduğuna dair fetvalara rağmen nükleer programla bizzat Hameney’in ilgilendiğini yazıyor (http://www.assabeel.net/ar/default.aspx?xyz). Dördüncü alamet, Mehdi devletine mukaddime ve zemin olarak İran’da İslâm cumhuriyetinin kurulması.

¥

Ayetullah Hamaney, Sözcüsü Ali Saidi aracılığıyla İslâm alemini Mehdi’nin zuhuruna hazırlanmaya çağırmıştı.

El Arabiya Televizyonu’na göre, Ali Saidi, “Türkiye, Irak, Lübnan, Pakistan ve Afganistan, güçlerini birleştirip el Mehdi-el-Muntazar’ın dönüşü ve kökten değişikliklere hazırlıklı olmalı” diyor. Ali Saidi akabinde sözlerini şöyle bağlıyor, “Dürüst kuvvetlerimizi, Mehdi’nin gelişini engellemeye çalışmaya kalkabilecek ABD ve İsrail gibi ülkelere karşı eğitmeliyiz. İran silahlı kuvvetleri, Hamaney’e bağlıdır ve Mehdi’nin emirlerini yerine getirecektir...”

Şii versiyonuna göre Mehdi’nin, 1141 yıl önce ortadan kaybolan 12. İmam olduğuna inanılıyor. Samarra’dan gözlerden kaybolan Mehdi’nin, İran’ın Kum kentinde ortaya çıkacağına da inanılıyor.

Faris Fakih’e göre, beşinci alamet siyah sarıklıların yani Haşimilerin çıkarak Mehdi’ye müzaharet etmeleridir.

Altıncısı, Beytü’l Makdis önlerinde taife-i mansura olarak Hizbullah’ın ortaya çıkması ve İsrail’e geçit vermemesi.

Yedincisi, Irak’ın işgali. Nefsüzzekiyye yani Muhammed Bakır el Hekim’in öldürülmesi. İlmin bayraktarlığının Necef’ten Kum’a geçmesi. Süfyani’den önce Şeysbani olarak Nasibi inancından Zerkavi’nin ortaya çıkması. Irak’ta İran’a bağlı bir İslâmi idarenin ortaya çıkması. Son Hicaz Kralı Abdullah’ın ölümü ve Suud kraliyetinin dağılması.

On üçüncüsü, Semavi ve arzi felaketlerin çıkması.

On dördüncüsü kuyruklu yıldızın dünya yörüngesine girmesi.

On beşincisi, Horasani’nin yani Hamaney’in velayet bayrağını Mehdi’ye teslimi.

On altıncısı, Ahmedinejad’ın şahsında Şuayb Bin Salih’in zuhuru.

On yedincisi, Yemani’nin zuhuru; ki kimilerine göre bu rol Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a intibak ediyor.

On sekizincisi Mehdi’nin zuhuru ve Kudüs’ün geri alınması İsrail’in zevali ve dünya hakimiyetinin kurulması.

Fakih, Süfyani’nin, Şam’da zuhur edeceğini darbeyle başa geçeceğini ileri sürüyor.

Elbette Sünni kaynaklarda da Mehdi’nin görevleri arasında Mescid-i Aksa’nın geri alınması da sayılıyor. Mehdi, Mescid-i Aksa’nın fatihi olacaktır (Ez Zikra, Halid Abdulhalim Mütevelli,s: 240).

Faris Fakih, Süfyani’nin Şam’da çıkacağını söylemesine mukabil Sünni kaynaklar Mehdi ve İsa’nın mücadelelerinin de Şam eksenli olacağını söylüyorlar.

Deccal’ın ise daha ziyade Filistin (İsrail) merkezli olacağı da ifade edilmektedir.

Elbette meseleler müteşabihat zümresindendir ve meselenin tam anlaşılması olayların netleşmesine bağlıdır.



***

Rivayet edilmiş edilmiş hadis-i şerifler gösteriyor ki, Mehdi inancı Ehl-i Sünnet'e Şia'dan girmiş değildir. Mehdi hakkında hadis-i şerifler eskiden beri vardır. Hattâ, o hadis-i şeriflerden dolayı Şia'da Mehdi inancı kuvvetlenmiştir. Yâni, Şia'nın içindeki Mehdi inancı birdenbire çıkmış değil ki... Ondaki inanç da yine, Peygamber Efendimiz'in mevcut olan hadislerinin bir çeşit yorumlanmasından çıkmıştır.

Şia'nın Mehdi inancı yanlıştır. yanlışlığı akılla, mantıkla, nakille, her şeyle sabittir. Meselâ, bugün İran'da hakim olan Caferî mezhebinin mensubu, hâl-i hazırda idareci olanlarla görüştük. Ülkelerine resmen vazifeli olarak gitmiştik. Onlar davet etmişti, biz de üniversiteden görevlendirilip gitmiştik. Ordaki şahıslarla konuştuk. Bize kitaplarını verdiler, Mehdi inancı vs. hakkında... Onların mehdi inancı şudur: "Oniki imamın onikincisi olan El-İmam Muhammed el-Mehdî şu anda saklıdır.Yaşıyor, aradan binyüz küsur sene geçmiş, hâlâ sağ, saklı, çıkacak!" diye inanıyorlar. Bu inanç yanlıştır.

Ama, ahir zamanda Peygamber Efendimiz'in soyundan, adı Peygamber Efendimiz'in adı gibi, babasının adı Peygamber Efendimiz'in babasının adı gibi olan bir mübarek şahıs çıkıp müslümanları birleştirecek ve yeryüzü zulüm ve cevr ile dolmuş iken, o zulmü cevri izâle eyleyip adaletle hükmedecek!.. Ehl-i Sünnet'in inancı budur.

Şia'nın inancı mantık dışıdır. Onikinci imamı bekliyorlar. Biz karayoluyla seyahat ederken, Bağdat'ın kuzeyinde Samerra şehrine gittik. Orda uzaktan böyle pırıl pırıl, altın kubbesi ve altın kaplı minareleriyle görülen Hasan-ı Askerî Hazretleri'nin camisiymiş. Minarelerinin ucunda, bizim kurşun dötktüğümüz yerlere altın dökmüşler. Ziyarete gittik, gezdik. Muhteşem bir abide... Hakîkaten zenginlik dökülüyor her tarafından, pırıl pırıl parlıyor... Kristaller, aynalar, altınlar, gümüşler, ltınlar, gümüşler, kıymetli taşlar... Gözlerim kamaştı.

Bizim padişahların saraylarını düşündüm. İstanbul'daki en lüks gördüğümüz, bildiğimiz şeyleri düşündüm; onların yanında sıfır kalır.

Mekke-i Mükerreme'yi düşündüm, Peygamber Efendimiz'in Türbe-i Saâdet'ini düşündüm. Suudları biraz büyük binalar yaptılar, vantilatörler filân taktılar ama, ondan önceki hallerini düşündüm, gayet sade idi.

Oraları böyle altına, gümüşe, mücevhere garkedilmiş yâni... Gezdik. Millet alt katlara doğru gidiyor. Biz de alt kata kalabalıkla beraber gittik şöyle... Gittik gittik, merdivenlerden indik, bir yere geldik. Koridor gibi küçük bir oda... Dipte şişman, göbekli, sarıklı bir adam oturuyor. Köşede de mazgal deliği gibi bir yarık var...

Dedik:

"--Ne var burda, millet niye buraya kadar geldi?"

"--Muhammed Mehdi burdan gitti aşağıya!.." diyorlar.

O delikten gitmiş aşağıya, yine o delikten çıkacakmış. Sübhânallah dedik, döndük, çıktık geldik.

İnançları akılla, mantıkla, din ilimleri ile, sahih rivayetlerle uyuşacak tarzda değil... Bekliyorlar ki, gelsin... Hâlâ sağ, hâlâ gelecek... İnançları öyle... Nasıl yerleştirmişlerse yâni, bir aslı esası yok...
Prof. Dr M. Es'ad Coşan


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye