Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 6 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Yetmişüç Fırka Hadisi / Dr. Kadir Gömbeyaz
MesajGönderilme zamanı: 13.12.10, 00:29 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 13.04.10, 08:42
Mesajlar: 47
73 Fırka Hadisinin Mezhepler Tarihi Kaynaklarında Fırkaların Tasnifine Etkisi

Dr. Kadir GÖMBEYAZ
kgombeyaz@hotmail.com

U. Ü. İlâhiyat Fakültesi


U. Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi
Cilt: 14, Sayı: 2, 2005 s.147-160


Özet
Bu makale, Yahudîler’in 71, Hıristiyanlar’ın 72, Müslümanlar’ın 73 fırkaya ayrılacağını ve bu fırkalardan yalnızca birinin kurtulup, diğerlerinin Cehennem’e gideceğini haber veren “73 fırka hadisi”nin zihinde uyandırdığı bir takım problemleri ele almakta; bunun yanında hadisin, mezhepler tarihi eserlerinin gerek biçim gerekse de muhtevası ile yazarlarının zihniyetleri üzerindeki etkilerini irdelerken, bu eserlerin yazarlarının söz konusu hadis karşısındaki tavırlarını gruplandırarak incelemektedir.

Anahtar Kelimeler: 73 Fırka, Makâlât Geleneği, Fırka-i Nâciye

Giriş
İslâm ümmetinin 73 fırkaya ayrılacağını, bunlardan yalnızca
birinin kurtulacağını beyan eden ve 73 fırka hadisi olarak meşhur
olan hadis, İslâm düşünce tarihinde bir mezhep müntesibinin, İslâm
toplumu içerisindeki diğer mezhebe bakışını belirleyen ve onlarla
gireceği ilişkiyi şekillendiren bir etkiye sahip olmuştur.
Farklı rivayet şekilleri bulunmakla birlikte,1 bu hadisin en
meşhur rivayet şekli şöyledir:
“Yahudîler 71 fırkaya ayrıldılar. Birisi Cennet’te, 70’i
Cehennem’dedir. Hıristiyanlar 72 fırkaya bölündüler. 71’i
Cehennem’de, birisi Cennet’tedir. Muhammed’in nefsi kudret
elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şüphesiz benim ümmetim
de 73 fırkaya ayrılacaktır. Birisi Cennet’te, 72’si Cehennem’de
olacaktır. Denildi ki: Ey Allah’ın Resulü! Onlar kimlerdir?
1 Mevlüt Özler, 73 fırka ile ilgili hadisleri, farklı rivayet şekillerini dikkate alarak
4 gruba ayırır:
1. Ümmetin sadece kaç fırkaya ayrılacağını haber veren rivayetler (Tirmizî,
Ebû Dâvûd, İbn Mâce, Nîsâbûrî, Beyhakî, İbn Hibbân), 2. Bir fırkanın
Cennette, diğerlerinin Nârda olacağını ifade eden rivayetler (Dârimî, Ahmed b.
Hanbel), 3. Cennette olacak fırkanın belirleyici kimliğini açıklayan rivayetler
(Ebû Dâvûd, İbn Mâce, Tirmizî, Ahmed b. Hanbel, Nîsâbûrî), 4. Tüm fırkaların
Cennette, sadece birinin Nârda olacağını bildiren rivayetler (Aclûnî, Suyûtî,
Aliyyü’l-Kârî’, İbn Arrâk). Bu rivayetler için bkz. Özler, Mevlüt, İslâm
Düşüncesinde 73 Fırka Kavramı, Nûn Yay. İstanbul 1996, ss. 21-28.
Ahmet Keleş ise, 73 fırka hadislerini 5 grupta değerlendirir. Buna göre, 1.
Ümmetin çeşitli fırkalara ayrılacağını haber veren rivayetler, 2. Hangi fırkanın
Cennetlik veya cehennemlik olduğunu bildiren rivayetler, 3. Cennete girecek
fırkayı tavsif eden rivayetler, 4. Cehenneme girecek fırkayı bildiren rivayetler,
5. Cemaate tabi olmayı ifade eden rivayetler. Ayrıntıları için bkz. Keleş,
Ahmet, “73 Fırka Hadisi Üzerine Bir İnceleme”, Marife (Ehl-i Sünnet Özel
Sayısı), yıl: 5, sy. 3, Konya, Kış 2005, ss. 25-45.
73 fırka hadisiyle ilgili rivayet şekillerinin hiçbiri, Buhârî, Müslim ve Nesâî’de
yer almamaktadır.
73 Fırka hadislerinin çeşitli versiyonları ve râvi incelemeleri hususunda daha
ayrıntılı bilgi için bkz. Aclûnî, İsmail b. Muhammed, Keşfü’l-Hafâ, Dâru
İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, I-II, 3. bsk., Beyrut 1351-2/1932, I/149-151; Eren,
Abdullah, İftirak Hadislerinin Tahric, Tahkik ve Yorumu, (basılmamış yüksek
lisans tezi), (dan. Akif Köten), UÜSBE, Bursa 1998; Ayrıca bkz. Dalkıran,
Sayın, “Yetmişüç Fırka Hadisi ve Düşündürdükleri”, EKEV Akademi Dergisi, c.
1, sy. 1, Ankara, Kasım 1997, ss. 97-116.
149
Buyurdu ki: Cemaattir.”2
Diğer bir rivayette de kurtuluşa eren fırka, “Benim ve
ashabımın üzerinde bulunduğu yolda olanlar” şeklinde ifade edilir.3
Hadis üzerinde düşünüldüğünde, zihinde bir takım sorular
uyanmaktadır. Mesela, bu hadisteki 73 sayısı ne anlam ifade
etmektedir? Hakikate tekabül eden bir sayıya mı işaret etmekte
yoksa çokluktan kinâye olarak mı kullanılmaktadır? Ayrıca bu sayı
ana fırkaların sayısı mıdır? Eğer böyleyse hiçbir müellif, ana
fırkaların sayısını 10-12’den yukarı çıkaramamıştır. Tâli kollarıyla
birlikte ana fırkalar kastedilmişse, bu takdirde 73 sayısı rahatlıkla
aşılabilir. Öte yandan fırka kabul edilmenin kriteri ne olacaktır ve bu
73 fırkanın kimliğini kim ve nasıl tespit edecektir? Şayet 73 sayısı
çokluktan kinâye olarak kullanılmış ise, bu durumda Yahudilerin
71, Hıristiyanların 72, Müslümanların 73 fırkaya ayrılmaları ne
anlama gelmektedir?
Yahudiler 71, Hıristiyanlar 72 fırkaya ayrılmış iken, İslâm
fırkalarının 73 ve dolayısıyla onlardan bir fazla oluşunun sebebi
hususunda,4 Hz. Peygamber’in bununla, İslâmiyet’in Yahudilik ve
Hıristiyanlık’a nispetle daha çok meziyetlere sahip olduğunu ifade
etmek5 ve üç din arasında bir mukayesede bulunup nispet tesis
etmek istediği,6 bu fazlalığın İslâm Dini’nin özelliği ve Müslümanlara
tanınmış olan düşünce hürriyetinde aranması gerektiği dile
getirilmiştir.7 Ancak kurtuluşa eren fırkanın bir tane olup geriye
kalanların hepsinin cehennemlik olmasını, İslâm’ın tanıdığı düşünce
hürriyeti ile açıklamak pek tutarlı görünmemektedir. Şayet bu,
2 İbn Mâce, Fiten, 17.
3 Tirmizî, Îmân, 18.
4 Watt, 73 Fırka hadisinin önemine ve problematik karakterine ilk dikkat
çekenin Ignaz Goldziher olduğunu belirtir. (Watt, W. Montgomery, The
Formative Period of Islamic Thought, Oneworld Publication, England 2002, s.
2).
5 Goldziher, İslâm’ı yüceltmek için Yahudiliğin 71 ve Hıristiyanlığın 72’sine
karşın İslâm’ın 73 hasleti (virtue) olduğunu bildiren bir hadisin
bulunduğunu, ancak yanlış anlaşıldığını, hadisteki 73 hasletin 73 fırkaya
dönüştürülerek bu yanlışın tek tek 73 fırka sıralayan bir anlayışa zemin
hazırladığını söyler. (Goldziher, Ignaz, Introduction to Islamic Theology and
Law, (çev. Andras and Ruth Hamori), Princeton Univ. Press, Princeton 1981,
s. 167). Watt, Goldziher’in, bu hadisin Hz. Peygamber’in “iman 70 küsur
şubeye sahiptir” şeklinde söylediği başka bir hadisten çıkarılmış olduğunu
ileri sürdüğünü belirterek, bu iddiasında onu haklı bulmaktadır. (The
Formative Period, s. 2).
6 Topaloğlu, Bekir, Kelam İlmi Giriş, Damla Yayınevi, İlaveli 5. Baskı, İstanbul
1996, s. 164.
7 Fığlalı, Ethem Ruhi, “Çevirenin Önsözü”, Mezhepler Arasındaki Farklar (el-
Fark beyne’l-fırak), TDV Yay., Ankara 1991, s. XXV.
150
düşünce hürriyetinin sonucu ise, neden bu fikir sahiplerinden
sadece bir tanesi Cennet’e gitmeyi hak edip diğerleri Cehennem’e
gitmektedir.8 Nitekim Watt da, “Kendi dinî grubunun meziyetleri ile
övünen bir Müslüman anlaşılabilir ama mezheplerin çokluğu hiç de
övünülecek bir şey değildir. Yetmiş üç fırka hakkındaki bu hadis, nasıl
olup da Müslümanlar arasında kabul edilegelmiştir? Belki de aşırı
derecede mutaassıp bir grup, diğer yetmiş iki fırka Cehennem’e
giderken kendilerinin kurtuluşa eren fırkaya mensup olduklarını iddia
etmekle mutlu olmuştur” diyerek bu hususa dikkat çekmektedir.9
Nitekim bu hadis, kendisini hadiste bildirilen fırka-i nâciye olarak
gören fırka müntesipleri tarafından haklılıklarını meşrulaştırma ve
kendisi dışındaki diğer fırkaları da cehennemlik ve Ehl-i Bid‘at olarak
damgalayarak marjinalleştirme vasıtası olarak kullanılmıştır.10
Ümmetin 73 fırkaya ayrılıp 72’sinin Cehennem’e, sadece
birinin Cennet’e gideceğine dair rivayetler ile ‘Kaderiyye’nin ümmetin
mecûsîleri’11 olduğu, ‘Hâricîlerin okun yaydan çıktığı gibi dinden
çıktıkları’12 şeklindeki Hz. Peygamber’e nispet edilen rivayetler, ortaya
“tekfir” problemini çıkarmıştır.13 Zira, Hz. Peygamber’in bu derece
yerdiği ve Cehennem’e gideceğini haber verdiği bu fırkaların
müntesiplerinin iman noktasındaki durumları ne olacaktır? Bu
noktada, Şehristânî’nin (548/1153) belirttiği gibi, ehl-i ehvânın tekfiri
meselesinde, fıkıh usulcüleri arasında ihtilaf bulunmakta, mezhepte
aşırı ve mutaassıp olan kişiler, muhaliflerini küfre ve dalâlete nispet
ederken, müsâmahakâr olanlar ise arayı bulmaya çalışmakta ve
tekfire başvurmamaktadır.14 Mesela, Eş‘arî, Hz. Peygamber’in
vefatından sonra ortaya çıkan birbirlerine muhalif fırkaları dışlamak
yerine, ‘İslâm’ın onları birleştirdiğini ve topladığını’ söyleyerek,15 İslâm
dairesi içerisinde kabul etmeyi tercih eder.
8 Keleş, agm, s. 43.
9 Watt, The Formative Period, s. 2.
10 Okumuş, Ejder, “‘Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in Bir Meşrûiyet Aracı Olarak İcat
ve İstihdamı”, Marife (Ehl-i Sünnet Özel Sayısı), ss. 56-58.
11 Ebû Dâvûd, Süne, 17; İbn Mâce, Mukaddime, 10.
12 Buhârî, Fezâilu’l-Kur‘an, 36, Menâkıb, 25, Edeb, 95, İstitâbe, 5, Tevhid, 23;
Müslim, Zekat, 47; Tirmizî, Fiten, 22; Ebû Dâvûd, Sünne, 31; Nesâî, Tahrim,
26, Zekat, 79; İbn Mâce, Mukaddime, 12.
13 Tekfir meselesi, doğuracağı sonuçlar itibariyle hassas bir konudur. Bunun
sınırları âlimden âlime değişse de herkes, tekfirin işletilebileceği durumların
olduğu kanaatindedir. Yerinde tekfirin lüzumu ile yersiz tekfirin tehlike ve
zararları hakkında bkz. Kılavuz, A. Saim, İman Küfür Sınırı, Marifet Yay., 5.
bsk., İstanbul 1996, s. 235-239, 245-252.
14 Şehristânî, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdilkerim, el-Milel ve’n-nihal, (thk.
Emîr Ali Mehnâ - Ali Hasan Fâ’ûr), Dâru’l-Ma‘rife, I-II, Beyrut 1416/1996,
I/240.
15 Eş‘arî, Ebu’l-Hasen Ali b. İsmâil, Makâlâtu’l-İslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn,
(thk. Hellmut Ritter), Franz Steiner Verlag, Wiesbaden 1980, s. 2.
151
Tekfirin hem dünyaya hem ahirete yönelik ciddî sonuçlar
doğurduğuna dikkat çeken Gazzâlî,16 tekfir mekanizmasının ancak
Peygamber’in getirdiklerini tekzip şartıyla işletilebileceğini,17 Lâ ilâhe
illallah esasına samimi bir şekilde bağlı kaldıkları ve bu esasla
tenakuz teşkil eden bir durumda bulunmadıkları müddetçe, yolları
ne kadar farklı olursa olsun, Ehl-i İslâm’a dil uzatmaktan ve
mezhepleri tekfir etmekten sakınılması gerektiğini vurgulamaktadır.
18 O, Faysalu’t-tefrika’da, 73 fırka hadisinin “Ümmetim
yetmiş küsur fırkaya ayrılacaktır. Zındıklar hariç hepsi Cennetliktir”
şeklindeki rivayeti kullanmayı tercih etmektedir. Ancak o, diğer
meşhur rivayetin de farkındadır ve bu iki rivayet şeklini telif etmeye
girişir. Ona göre, iki hadis şöyle uzlaştırılabilir: Onlardan bir fırka
vardır ki, kesinlikle cehennemliktir ve onların kurtuluş imkânları
yoktur. Bunlar zındıklardır. Diğer bir fırka vardır ki, onlar hesaba
çekilmeksizin, Cehennem’e hiç uğramadan doğruca Cennet’e gidecek
ve böylece tam anlamıyla kurtulacaklardır. Bu iki fırka arasında
kalanlar ya hesaba çekilecek, ya hesap sonrası şefâate uğrayacak, ya
da cezası kadar Cehennem’de kalacaktır. Yani, her hâlükârda tam
anlamıyla kurtulamayacak, durumları sallantıda olacaktır.19 Böylece
iki hadis uzlaştırılmış olmaktadır.
Eş‘arî ve Gazzâlî kadar müsâmahakâr görülmeyen Bağdâdî,
‘sapık fırkalar’ başlığı altında incelediği 72 fırka mensuplarının, bazı
bakımlardan İslâm ümmetinden sayılırken, bazı bakımlardan da
onlardan sayılmayacağını söyler. Ona göre, bu fırkalara mensup
kişiler, Müslüman mezarlığına gömülme, Müslümanlarla savaştıkları
takdirde fey ve ganimetten pay alma ve mescitte namaz kılmalarına
engel olunmama bakımından İslâm ümmetinden sayılırken, arkalarında
namaza durulmaması ve cenaze namazlarının kılınmaması,
kestiklerinin helâl olmaması, kendileriyle Sünnî bir kadının veya
erkeğin evlenmesinin helâl olmaması gibi hükümlerde İslâm
ümmetinden sayılmazlar.20
73 fırkadan yalnızca birinin kurtulacağı tarzındaki rivâyetin,
dinî meselelere yaklaşımı şekillendirdiğine dair en güzel örnek,
Makdisî’nin Ahsenü’t-tekâsîm’inde geçmektedir. O, her içtihat edenin
içtihadında isabetli olup olmadığı hususunda bazı fırkaların
görüşlerini verdiği bir yerde, Kerrâmiyye’den bir tâife ile Mürcie’den
16 Gazzâlî, Ebu Hâmid Muhammed b. Muhammed, el-İktisâd fi’l-i‘tikâd, Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1403/1983, s. 155.
17 Gazzâlî, Faysalu’t-tefrika, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1406/1986, s. 120.
18 Gazzâlî, Faysalu’t-tefrika, s. 134; el-İktisâd, s. 157.
19 Gazzâlî, Faysalu’t-tefrika, s. 145.
20 Bağdâdî, Abdülkâhir b. Tâhir b. Muhammed, el-Fark beyne’l-fırak, (thk.
Muhammed Muhyiddin Abdülhamid), Mektebetü Dâri’t-Türâs, Kahire tsz., s.
14.
152
bir grubun her müçtehidin ister usul (akâid) ister fürû’da (fıkıh)
olsun yaptığı içtihadında isabetli olup, bundan ancak Zenâdıka’nın
hariç bulunduğu görüşünde olduğunu ve bu görüşleri için, Hz.
Peygamber’in ‘Ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır. 72’si Cennet’te, birisi
Cehennem’de olacaktır’ şeklindeki hadisini delil getirdiklerini söyler.
Öte yandan diğer fırkaların, içtihatta isabet edenin yalnızca hakka
muvafakat eden kişi olup, bunun da tek fırka olduğunu söyleyerek,
bunun için de ‘72’sinin Cehennem’de sadece birisinin Cennet’te’
olduğuna dair diğer rivayeti delil getirdiklerini belirtir.21
Mezhepler Tarihi Müelliflerinin 73 Fırka Hadisine Bakışı
73 Fırka hadisi, İslâm ümmeti içerisinde ortaya çıkan itikâdî
mezhepleri tasnif etmek, onları tanıtmak ve genellikle de
yanlışlıklarını göstermek (reddiye) amacıyla kaleme alınan makâlât
türü eserlerin, özellikle tertibinde, müelliflerce esas alınmıştır. Bu
hadis, makâlât yazarlarının, eserlerini yazış amacını, fırka sayısını,
fırkalara bakışı ile onlara yaklaşım üslûbunu ve hatta zihniyetini
şekillendirmiştir. Birçok makâlât yazarı, bu hadisteki 73 sayısının
reel karşılığının var olduğunu gösterebilmek için eserlerini kaleme
almış, kendi mezheplerini Cennet’e gidecek kurtulmuş fırka olarak
tayin edip helak olacak diğer fırkaların sayısını 72’ye tamamlama
çabasıyla değişik usullere başvurmuşlardır. Bu durum da, makâlât
yazarlarını oldukça zor durumda bırakmış ve çoğunluğu mezheplerin
sayısını bu rakamda dondurmak için aşırı gayretlere düşmüşler ve
dolayısıyla bir takım tenâkuzlardan kurtulamamışlardır.22 Ayrıca bu
müellifler, 73 fırkayı kendi zamanlarına kadar olan süreçte
aramışlar, kendilerinden sonraki zamanlarda da yeni fırkaların
ortaya çıkabileceği ihtimalini hesaba katmamışlardır.
73 fırka hadisinin sahih kabul edilmesi, makâlât yazarının
diğer fırkalara bakışını ve zihniyetini şekillendirmiştir.23 Makâlât
21 Makdisî, Muhammed b. Ahmed el-Beşşârî, Ahsenü’t-tekâsîm fi ma’rifeti’lekâlîm,
(thk. M. J. De Goeje), 2. bsk., Brill, Leiden 1906, s. 39. Makdisî, ikinci
rivayetin daha meşhur, ancak birinci rivayetin isnad yönünden daha sahih
olduğunu söyler, fakat herhangi bir isnad zikretmez.
22 73 fırka hadisinin ortaya çıkardığı problemler hakkında bkz. Watt, The
Formative Period, ss. 3-5; Fığlalı, “Çevirenin Önsözü”, ss. XXIII-XXV;
Çağımızda İtikâdî İslâm Mezhepleri, İzmir İlahiyat Vakfı Yayınları, 12. Baskı,
İzmir 2004, s. 12; Kutlu, Sönmez, “İslâm Mezhebleri Tarihinde Usûl
Mes’elesi”, İslâmî İlimlerde Metodoloji (Usûl) Mes’elesi Tartışmalı İlmî İhtisas
Toplantıları, Ensar Neşriyat, I-II, İstanbul 2005, I/408-411; Büyükkara,
Mehmet Ali, “Bir Bilim Dalı Olarak İslâm Mezhebleri Tarihi İle İlgili
Metodolojik Problemler”, age, I/451-453.
23 Bu noktada, bu hadisin mi zihniyeti şekillendirdiği, yoksa hâl-i hazırdaki
zihniyetin mi bu hadisi ürettiği hususu tartışılabilir.
153
geleneği üzerine önemli araştırmaları bulunan Keith Lewinstein’e
göre, bu hadis, geleneğe, dinî tarihe şematik bir tarzda yaklaşıma yol
açmış, makâlât yazarlarının İslâmî doktrini statik, değişmez ve
herhangi bir tarihî değişmeden yoksun olarak algılayışlarını desteklemiştir.
24 Ayrıca, Câbirî’ye göre, makâlât yazarı, kendi zamanında
diğer fırkalarla giriştiği tartışmalardan yola çıkarak, önceki fırkaları
değerlendirmekte; böylece, zamanının ölçülerini geçmişe dayatarak
‘ideolojik ve epistemolojik bir emperyalizm’ uygulamaktadır. Bunun
yanında, bu eserlerde, fırkalara, daha doğuşlarından itibaren fırka
olarak bakıldığı ve görüşlerinin gerisindeki siyâsî içerikler ihmal
edildiği için zaman ve gelişim ortadan kaldırılarak, okuyucu
epistemolojik açıdan ‘tarih dışı’na itilmektedir.25
Genel olarak makâlât yazarlarının 73 fırka hadisi karşısında üç
farklı tavır sergiledikleri söylenebilir: 73 fırka hadisini sahih
sayanlar, sahih görmeyenler ve hadise yer vermeyenler.
I- 73 Fırka Hadisini Sahih Sayanlar
Söz konusu hadisin sahih olduğunu kabul eden makâlât
yazarları çoğunluktadır. İlgili hadisi esas alan müellif, kendi
mezhebini, kurtuluşa eren fırka tayin etmiş; böylece kurtuluşa eren
fırkanın kimliği, yazardan yazara değişmiştir. Mesela, fırka-i nâciye,
Ebu’l-Hüseyin el-Malatî, Abdülkâhir el-Bağdâdî, Ebu’l-Muzaffer elİsferâyînî,
Şehristânî, Fahreddin Râzî, Seksekî, Adududdin el-Îcî gibi
Sünnî müelliflere göre, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’tir.26 İsmâilî âlim
Ebû Hâtim er-Râzî’ye göre de fırka-i nâciye, Ehl-i Sünnet ve’l-
Cemaat’tir, ancak bu terim, “Resulullah’ın Sünneti’ne sarılmış, ondan
sonra ortaya çıkan bid’atçilerin bid’atlerini terk etmiş ve toplayıcı,
hidâyet rehberi bir imâmın etrafında birleşmiş cemaat ehli ile birlikte
bulunanlar”27 anlamına gelmektedir. Bir başka İsmâilî müellif Ebû
24 Lewinstein, Keith, Studies in Islamic Heresiography: The Khawarij in Two Firaq
Tradition, (basılmamış doktora tezi), Princeton University, 1989, s. 4.
25 Câbirî, Muhammed Âbid, İslâm’da Siyasal Akıl, (çev. Vecdi Akyüz), Kitabevi
Yay., İstanbul 1997, s. 588.
26 Bu müellifler arasında da, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ten kastedilen, aynı şey
değildir. Bağdâdî, Ehl-i Sünnet’i sekiz grup halinde tasnif ederken (Bağdâdî,
el-Fark, s. 313-318); Îcî, fırka-i nâciye’yi, Eş’arîyye ve Selef hadis âlimleri
şeklinde belirlemekte (Îcî, Adududdin, Abdurrahman b. Ahmed, el-Mevâkıf fi
ilmi’l-kelâm, Mektebetü’l-Mütenebbi, Kahire, tsz., s. 429; Seksekî ise, Ashab-ı
Hadis’i ve Hanbelîleri, Ehl-i Sünnet olarak görmektedir (Seksekî, Abbas b.
Mansûr, el-Burhân fî ma’rifeti akâidi ehli’l-edyân, (thk. Halil Ahmed İbrahim),
Dâru’t-Türâsi’l-Arabî, Kahire 1400/1980, s. 20).
27 Râzî, Ebu Hâtim Ahmed b. Hamdan, Kitâbu’z-Zîne, (thk. Abdullah Sellûm
Sâmerrâî), (el-Gulüv ve’l-fıraku’l-gâliyye fi’l-hadâreti’l-İslâmiyye içinde, s. 225-
312), Dâru Vâsıt, Kahire 1982, s. 252
154
Temmâm el-Harizmî’ye göre, fırka-i nâciye, Ehl-i Bâtın,28 yani
İsmâiliyye; İbnü’l-Murtazâ’ya göre Zeydiyye;29 Ebû Abdillah el-
Kalhâtî’ye göre, İbâdiyye’30dir.
Mu‘tezile’nin önemli simâlarından Kâdı Abdülcebbâr, fırka-i
nâciyeyi Mu‘tezile olarak yorumlamaya ve bunu delillendirmeye
girişir. Ona göre, 73 fırka hadislerinde kurtuluşa ereceği söylenen
“el-Cemâ‘a”, büyük çoğunluğu değil, sayıları az da olsa hakka isabet
edenleri ifade etmektedir. Zira Allah, Kur’ân’da birçok âyette azınlığı
överken, çoğunluğu zemmetmiştir. Ona göre, gerçekten Sünnet’e ve
Cemaat’e sarılanlar, Mu‘tezile’dir.31 Ayrıca o, 73 fırka hadisinin kendi
mezhebini destekler mahiyetteki başka bir rivayet şeklini de
nakletmektedir. Buna göre,
“Süfyân es-Sevrî, İbnü’z-Zübeyr’den, o, Câbir b. Abdillah’tan, o
da Hz. Peygamber’den (s.a.v.) şöyle rivayet etmiştir: ‘Ümmetim
yetmiş küsur fırkaya ayrılacaktır. Onların en iyisi (eberruhâ) ve
en takvâlısı (etkâhâ), i‘tizâl eden gruptur (el-Fietü’l-Mu‘tezile)’. Bu
hadisi rivayet ettikten sonra Süfyan es-Sevrî, ashabına ‘Bu isim
ile isimlenin. Çünkü siz dalâletten i‘tizâl ettiniz’ demiş; bunun
akabinde ashabı ona, ‘Amr b. ‘Ubeyd ve ashabı bu isimle
isimlenmiştir’ deyince, bundan sonra bu hadisten hiç söz
etmemiş, bilakis ‘onlardan tek bir fırka kurtuluşa ermiştir’
demeye başlamıştır.”32
73 fırka hadisini sahih kabul edenler, hadiste geçen 73 sayısının
hakikat mi, yoksa mecaz mı ifade ettiği konusunda ayrılırlar:
a- Rivayetteki 73 Sayısının Hakikate Tekabül Ettiğini Düşünenler
Bu grupta olan müelliflere göre, hadiste geçen 73 sayısı
hakikate tekabül etmektedir. Yani, Hz. Peygamber’in beyan ettiği gibi
ümmet 73 fırkaya ayrılmıştır. Buna göre müellif, kendi mezhebini
kurtuluşa eren fırka olarak kabul ettikten sonra geriye helâk olacak
72 fırkayı belirlemek kalmıştır. Ancak burada müellifin aşmak
zorunda olduğu bir engel daha vardır. O da, ana fırkaların sayısının
28 Ebu Temmâm, Bâbu’ş-Şeytân, (thk. Wilfred Madelung - Paul E. Walker), (An
Ismāilī Heresiography: The ‘Bāb al-Shaytān’ from Abu Tammām’s Kitāb al-
Shajara içinde), Brill, Leiden 1998, s. 8.
29 İbnü’l-Murtazâ, Ahmed b. Yahya, Kitabu’l-Milel ve’n-nihal, (thk. Muhammed
Cevâd Meşkûr), Dâru’l-Fikr, Beyrut 1399/1979, s. 29, 36.
30 Kalhâtî, Ebu Abdillah Muhammed b. Saîd el-Ezdî, el-Keşf ve’l-beyân, (thk.
Seyyide İsmail Kâşif), I-II, Umman 1980, II/471.
31 Kâdı Abdülcebbâr, Fazlü'l-i'tizâl ve tabakâtü'l-Mu‘tezile ve mübâyenetühüm li
sâiri'l-muhalifîn, (thk. Fuad Seyyid), (Fazlu’l-i‘tizâl ve tabakâtu’l-Mu‘tezile
içinde), Tunus 1974, s. 186.
32 Kâdı Abdülcebbâr, age, s. 166.
155
72’nin çok altında kalmasıdır. Bu zorluk, alt kollarıyla birlikte
fırkaları 72’ye tamamlama gayretiyle çözülmeye çalışılmıştır. Tabii ki
bu durum, sun‘î fırka ayrımlarına, yeni fırkalar üretilmesine sebep
olmuştur.
Her yazar kendi çağına kadar ortaya çıkan fırkaları 73’e
ayırmakta, daha sonra gelen yazar, öncekiyle arasındaki zaman
diliminde ortaya çıkan yeni fırkaları zikretmek için öncekinin saydığı
bazı fırkaları ortadan kaldırmak veya birbiri içinde ele almak
durumunda kalmaktadır.33 Mesela, Bağdâdî, kendi zamanında, Re’y
şehrinde Neccâriyye’nin 10’dan fazla fırka olduğunu, ancak onların
3’e ircâ edilebileceğini söylemektedir.34 Zira, aksi takdirde 73 sayısı
aşılmış olacaktır.
Hadisteki 73 sayısını hakikat kabul eden makâlât yazarları,
fırkaların sayısını 73’e tamamlamak için farklı tasnifler
geliştirmişlerdir. Berbehârî (329/941), Âcurrî (360/970), İbn Batta
(387/997) ve Seksekî (683/1284) gibi müellifler, fırka-i nâciyenin
dışındaki ana fırkaların 4’e, onların da kendi içinde 18 kola
ayrıldığını söyleyerek, 4x18 formülüyle 72 sayısına ulaşmışlardır.35
Bunun dışında, Ebu Mutî‘ en-Nesefî (318/930) ve İbnü’l-Cevzî
(597/1200) gibi müellifler ile daha ziyade Hanefî kimliği ile ön plana
çıkmış Keşşî (V/XI. yy), Irakî (VI/XII. yy), İbn Kemâl Paşazâde
(940/1534), Birgivî (981/1573) gibi bazı yazarlar da fırka-i nâciye
dışındaki ana fırkaları altıya, onları da kendi içinde 12’ye ayırarak 72
sayısına 6x12 formülüyle ulaşmışlardır.36 İsmâilî müellif Ebu
Temmâm (IV/X. yy), fırka-i nâciye olan Ehl-i Bâtın’ın dışında tespit
ettiği 11 fırkayı, 3 ana ihtilaf konusu altında 24’er kola ayırarak
tasnif etmekte, 72 sayısına 3x24 formülüyle ulaşmaktadır. Bu tür
kalıpları kullanmamakla birlikte 73 sayısına farklı şekilde ulaşan
33 Câbirî, age, ss. 587-588.
34 Bağdâdî, el-Fark, s. 25.
35 Çoğunlukla Hanbelî müelliflerin tercih ettiği bu fırka tasnifine göre, fırka-i
nâciye olan Ashabu’l-Hadis dışında kalan helak olacak fırkalar Ravâfız-
Havâric-Kaderiyye-Mürcie şeklinde 4 ana fırkadan oluşmaktadır ve bunların
her biri 18 kola ayrılmaktadır. Genelde bu alt kollar müelliflerce zikredilmez.
Bu tasnif, Âcurrî tarafından Yusuf b. Esbat’a (192/807) dayandırılmıştır
(Âcurrî, Ebu Bekr Muhammed b. Hüseyin b. Abdillah el-Bağdâdî, eş-Şerîa,
(thk. Muhammed Hâmid el-Fakıy), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut
1403/1983, s. 15). Watt, tasnifin Abdullah b. Mübarek’e (181/797) isnad
edildiğini belirtirken (Watt, The Formative Period, s. 58); Lewinstein, Yusuf b.
Esbat, Abdullah b. Mübarek ve Ebu Hâtim Muhammed b. İdris er-Râzî’yi
(277/890) adres olarak gösterir (Lewinstein, Keith, “Notes on Eastern Hanafite
Heresiography”, Journal of the American Oriental Society, vol. 114, issue 4
(Oct.-Dec. 1994), s. 584, 9 nolu dipnot).
36 Birgivî, 6x12 şeklindeki fırka tasnifini Ebu Hanîfe’ye dayandırmaktadır. bkz.
Birgivî, Muhammed b. Pir Ali, Tuhfetü’l-müsterşidîn fî beyâni mezâhibi fırakı’lmüslimîn,
(nşr. Avni İlhan), DEİFD, VI (1989), s. 200.
156
yazarlar da vardır. Mesela, Malatî (377/987), fırkaları Zenâdika (5),
Cehmiyye (8), Kaderiyye (7), Mürcie (12), Râfıza (15) ve Harûriyye (25)
şeklinde ele almak suretiyle 72’yi bulmaktadır. Münâvî (1031/1622),
73 fırka hadisiyle ilgili yaptığı açıklamada, fırkaların tasnifi
hususunda 6x12 şeklindeki tasnif ile Ravâfız (20), Havâric (20),
Kaderiyye (20), Mürcie (7), Neccâriyye (1), Dırâriyye (1), Cehmiyye (1),
Kerrâmiyye (3) tarzındaki tasnifin de yapıldığını söylemektedir.37
73 Fırka hadisini zikrederek fırkaların sayısının hadisteki 73
rakamına ulaşacağını beyân eden ilk müellif -tespit edebildiğimiz
kadarıyla- Nâşî el-Ekber (293/906)’dir.38
b- Rivayetteki 73 Sayısını Mecaz Kabul Edenler
Bazı müellifler, hadiste geçen 73 sayısının hakikat ifade
etmediği ve Arap dilinde 7, 70, 700 sayıları hakkında cârî olduğu
üzere, kesretten kinâye olduğunu söylemektedir. İbnü’l-Cevzî
eserinde, bazı âlimlere isnad ettiği 6x12 şeklindeki fırka tasnifini
kendisi de tercih etmekle birlikte, ana fırkaların ayrıldıkları kolların
sayıları ile bu kolların tümünün görüşlerinin ihâta olunamayacak
kadar çok olduğunu söylemektedir.39
Bu konuda görüşlerinden bahsedilmesi gereken bir başka
makâlât yazarı da, Fahreddin Râzî (606/1210)dir. Râzî, İ‘tikâdâtu
fırakı’l-müslimîn ve’l-müşrikîn adlı eserinde fırkaların tasnifini
yaptıktan sonra bir soru-cevap kurgusuyla yetmiş üç fırka hadisiyle
ilgili görüşünü şöyle serdeder:
“Sual: ‘Saydığın bu tâifeler yetmiş üçten fazladır. Halbuki
Resûlullah daha fazla olacağını haber vermemiştir, o halde bu
hadisi ne şekilde anlamak gerekir?’ denirse, buna verilecek
cevap: “Burada Hz. Peygamber’in kastı büyük fırkaların
anılması olabilir. Nitekim, bizim saydığımız fırkalar büyük
fırkalar da değildir” şeklinde olur.
37 Münâvî, Muhammed Abdurrauf, Feyzü’l-kadîr şerhu’l-câmi’i’s-sağîr, Dâru’l-
Ma‘rife, I-VI, 2. bsk., Beyrut 1391/1972, II/20.
38 Nâşî el-Ekber, Mesâilu’l-imâme ve muktetafât mine’l-kitâbi’l-evsat fi’l-makâlât,
(nşr. Josef van Ess), Franz Steiner Verlag, Beyrut 1971, s. 20. Wilfred
Madelung, Mesâilu’l-imâme” unvanıyla anılan Usûlu’n-nihal adlı eserin, Ca‘fer
b. Harb’in (236/850) Kitâbu’l-Usûl’ü olduğunu iddia ederek, metinden
hareketle bu iddiasını temellendirecek bazı deliller getirir. (Madelung, Wilfred,
“Frühe Mu‘tazilitische Häresiographie: das Kitab al-Usul des Ğa‘far b. Harb”,
Der Islam, LVII, 1980, ss. 220-236). Eserin müellifi kim olursa olsun, eser
tam haliyle elimize ulaşmadığı için 73 rakamına ne şekilde ulaştığı tespit
edilememektedir.
39 İbnü’l-Cevzî, Cemâlüddin Ebu’l-Ferec, Telbîsu İblîs, Müessesetü’l-Kütübi’s-
Sekâfiyye, 2 bsk., Beyrut 1413/1992, s. 19.
157
Ayrıca O, onların daha az olmayacak şekilde yetmiş üç fırka
olacağını haber vermiştir. Daha fazla olmasının (hadisin
anlamına) bir zararı yoktur. Kaldı ki, bu özet eser de meşhur
fırkalardan pek çoğunu zikretmediği halde (73 sayısını
aşmışken) nasıl böyle olmasın? Şayet onları ayrıntılı olarak
zikretseydik, saydıklarımızdan kat kat fazlası olabilirdi.
Haddizatında İmamiyye’nin yetmiş üç fırka olması gibi Râfızî
fırkalarından herhangi bir tanesinde bile bu kadar fırka
bulunabilir.”40
Görüldüğü üzere Râzî, yetmiş üç fırka konusunda iki yaklaşım
sunuyor: İlki, hadisteki fırkadan kastolunanın büyük fırkalar
olabileceğidir. Ancak bizzat Râzî, ana fırkaları, -risalede zikretmediği
Ehl-i Sünnet’i de dahil edersek- dokuz olarak saymaktadır. Diğer
mezhepler tarihi kitaplarında da büyük fırkaların adedinin on
sayısını pek aşmadığı görülür. Böylece yetmiş üç sayısının büyük
fırkaları ifade edemeyeceği ortaya çıkmış olur. İkinci olarak Râzî,
yetmiş üç sayısının alt sınır olabileceğini öne sürmektedir. Yani Hz.
Peygamber, fırkaların sayısının en az 73 olacağını, bundan az
olamayacağını, ama fazla olabileceğini haber vermiştir. Ancak
hadisin metninin gerçekten bu anlamı verip vermediği tartışmaya
açıktır.
73 sayısıyla ilgili farklı bir anlayışa sahip olan Devvânî’ye
(908/1502) göre, 73 sayısı ana fırkalara hamledildiğinde bunların
sayısının az oluşu, alt kollarına teşmil edildiğinde de fazla oluşu gibi
bir düşünceye kapılmanın dayanağı ve gereği yoktur. 73 sayısı,
fırkalar arasındaki ihtilaflı hususlara hamledilebilir veyahut da
herhangi bir zamanda fırkaların bu sayıya ulaşmış olduğu
düşünülebilir.41
II- 73 Fırka Hadisini Sahih Görmeyenler
İbn Hazm (456/1064), kâfir hükmünün kime verileceği ile ilgili
bir konuda bazı kişilerin itikatta muhalif görüşler serdedenlere de
kâfir deneceğini söylediğini ve bunların dayanak olarak ‘Kaderiyye ve
Mürcie, bu ümmetin mecûsîleridir’ ve ‘Bu ümmet 70 küsur fırkaya
ayrılacak, hepsi Cehennem’e girecek, biri Cennet’e girecektir’
şeklindeki hadisleri zikrettiklerini aktardıktan sonra, bu iki hadisin
40 Râzî, Fahreddin, İ‘tikâdâtu fırakı’l-müslimîn ve’l-müşrikîn, (thk. Muhammed
Mu‘tasım Billah el-Bağdâdî), Dârü’l- Kitâbi’l-Arabî, Beyrut 1986, ss. 101-102.
41 Devvânî, Ebu Abdillah Celâlüddin Muhammed b. Es’ad, Şerhu’l-Akâidi’l-
Adudiyye (Celâl), Saîd Efendi Matbaası, İstanbul 1291, ss. 8-9.
158
isnad bakımından sahih olmadığını, böyle olunca da, haber-i vâhidi
delil kabul edenler için bile hüccet olamayacağını söylemektedir.42
Nitekim İbn Hazm da İslâm mezhepleri tarihiyle ilgili önemli bilgi ve
değerlendirmelerinin bulunduğu el-Fasl adlı eserinde, fırkaları 73
sayısına göre tasnif etme şeklinde bir yola başvurmamıştır.
Meşhur hadis münekkidi İbnü’l-Vezîr el-Yemânî (840/1436) de,
‘Ümmetim 70 küsur fırkaya ayrılacaktır. Tek bir fırka hariç, onların
hepsi Cehennem’dedir’ şeklindeki rivayetin senedinde bir nâsıbînin43
bulunmasından dolayı sahih olmadığını; İbn Mâce’nin rivayetinde de
sıhhat şartlarından herhangi birisi bulunmadığını, bu sebeple de
Buhârî ve Müslim’in hadisi tahric etmediklerini belirtir. Tirmizî’nin
sahih olarak kabul ettiği rivayet şeklinde ise, ‘tek bir fırka hariç, hepsi
cehennemdedir’ ilavesinin bulunmadığının altını çizer.44 Ayrıca o,
bunun fasid bir ilave olup sahih bir temeli olmadığını ve mülhidlerin
hilelerinden biri olup olmadığından emin olunamayacağını, nitekim
İbn Hazm’ın da rivayetteki bu ziyadeyi mevzu saydığını belirtir.45
42 İbn Hazm, Ebu Muhammed Ali b. Ahmed, el-Fasl fi’l-milel ve’l-ehvâ ve’n-nihal,
Dâru’l-Ma’rife, I-V (3 cilt halinde), Beyrut 1975, III/247-248.
43 Nâsıbî kavramı genel olarak Şîîlerce, Allah ve Resûlü tarafından tayin edilen
Hz. Ali’nin hilâfetini kabul etmeyip onun yerine hevâlarıyla kendilerine halife
nasbeden (bkz. Râzî, Ebû Hâtim, Zîne, ss. 256-257) veya Hz. Ali’ye düşmanlık
nasbeden (İbn Manzûr, Lisânu’l-‘arab, Dâru Sâdır, I-XV, 3. bsk., Beyrut
1414/1994, I/762; Meşkûr, Muhammed Cevâd, Mevsûatü’l-fırakı’l-İslâmiyye,
(Arapçaya çev. Ali Haşim), Mecmeu’l-Buhûsi’l-İslâmiyye, Beyrut 1415/1995,
s. 513; el-Emîn, Şerîf Yahyâ, Mu’cemu’l-fırakı’l-İslâmiyye, Dâru’l-Advâ’, Beyrut
1406/1986, s. 243) anlamında zaman zaman Şîa dışındaki tüm itikâdî
grupları kuşatacak biçimde genişletilirken, ekseriyetle Hz. Ali düşmanlığı
yapan kişiler için kullanılmıştır. Nitekim buradaki anlamı da budur. Zira
bahsi geçen Ebu Dâvûd’daki rivayetin (Ebu Dâvûd, Sünne 1) senedindeki
Ezher b. Abdillah’ın Hz. Ali’ye dil uzatan bir nâsıbî olduğu söylenmiştir
(Zehebî, Ebu Abdillah Muhammed b. Osman, Mîzânu’l-i‘tidâl fî nakdi’r-ricâl,
(thk. Ali Muhammed el-Bicâvî), Dâru’l-Ma‘rife, I-IV, Beyrut 1382/1963,
I/173).
44 İbnü’l-Vezîr, Muhammed b. İbrahim el-Yemânî, el-Avâsım ve’l-kavâsım fi’zzebbi
an sünneti Ebi’l-Kâsım, (thk. Şuayb el-Arnaût), Müessesetü’r-Risâle, 2.
bsk., Beyrut 1412/1992, III/170.
45 İbnü’l-Vezîr, age, I/186, III/172. İbnü’l-Vezîr, İbn Hazm’ın, ‘tek bir fırka hariç,
hepsi Cehennemdedir’ şeklinde ilavesi olan hadislerin sahih olmadığı
görüşünde olduğu kanaatindedir. Ancak İbn Hazm’ın ifadelerinde bu
konudaki rivayetlerin hepsini mi yoksa sadece İbnü’l-Vezîr’in işâret ettiği
ilâvesi bulunan rivâyetleri mi isnad yönünden sağlam bulmadığı ve dolayısıyla
delil olarak kullanılamayacağını söylediği net değildir. Zira o, eserinde hadisi
isnad zinciri vermeden ve metnini de sadece mefhum olarak zikretmiştir. Krş.
İbn Hazm, el-Fasl, III/247-8. Mevlüt Özler, siyak ve sibakına bakıldığında ve
ifadeler bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde İbn Hazm’ın bu konudaki
tüm rivayetleri kastettiğinin anlaşıldığı görüşündedir. (Özler, age, s. 32).
159
III- 73 Fırka Hadisini Dikkate Almayanlar
Bazı makâlât yazarları, 73 fırka hadisinden hiç bahsetmemekte
ve fırka tasnifinde 73 sayısına ulaşma gayreti de göstermemektedir.
Bunların başında Eş‘arî (324/936) gelmektedir. Eş‘arî, Makâlâtu’lİslâmiyyîn’de
73 fırka ile ilgili hadislere dair olumlu veya olumsuz bir
yorum yapmamakta, bu hadisten hiç bahsetmemektedir. O, fırkaları
10’a ayırır; tâli kollarıyla birlikte zikrettiği fırkaların sayısı 73’ü
fazlasıyla aşmaktadır.46 Buradan hareketle Eş‘arî’nin 73 fırka
hadisinden haberdar olmadığı varsayılabilir. Diğer taraftan, bu
hadisin, Eş‘arî’nin hürmet ettiği ve tâbî olduğunu ilân ettiği47 Ahmed
b. Hanbel’in Müsned’inde geçiyor48 olması ve Hanbelîler’in Bağdad’da
en etkin olduğu devirlerde, Eş‘arî’nin burada yaşaması gibi sebeplere
binâen, Eş‘arî’nin bu hadisi duymuş olabileceği, ancak onu sahih
veya bağlayıcı olarak görmediği veyahut da mezheplerle ilgili
anlatımlarda belirleyici bir bilgi kaynağı olarak kabul etmediği
düşünülebilir.
Meşhur Zeydî müellif Neşvânü’l-Himyerî (573/1178) de dinler
ve mezhepler hakkında önemli bilgileri ihtiva eden ve özellikle İslâm
mezhepleri konusunda Ebu’l-Kâsım el-Ka‘bî’den faydalandığı el-
Hûru’l-‘în adlı eserinde 73 fırka hadisinden söz etmemekte ve fırka
tasnifinde 73 sayısını gözetmemektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
73 fırka hadisi, hiç şüphesiz, hem makâlât türü eserlerin biçim
ve muhtevasını, hem de bu eserlerin yazarlarının zihniyetini
şekillendirici bir etkiye sahip olmuştur. Özellikle IV/X. asır ve
sonrasında, itikâdî fırkaları tasnif etmeye girişen müellifler, çok azı
hariç, bu hadise kayıtsız kalamamış, hatta çoğunluğu bu hadisi,
tasniflerine biçim veren bir mihenk taşı olarak kabul etmiştir.
Böylece makâlât eserleri, İslâm ümmeti içerisinde bilfiil varolan
itikâdî görüş ve oluşumları tespit etmek yerine, 73 fırkayı tek tek
sıralayan ve bunlardan biri dışında -ki o, tartışmasız müellifin
müntesibi olduğu mezheptir- diğerlerinin doğru yoldan ne kadar
uzakta olduğunu gösterme amacıyla yazılan eserler haline gelmiştir.
73 fırkayı tespit etme çabası, bu fırkaların gerçekten var olup
olmadığı araştırmasının önüne geçmiş ve müellifi, 73 sayısını
46 krş. Eş‘arî, Makâlâtu’l-İslâmiyyîn.
47 Eş‘arî, el-İbâne an usûli’d-diyâne, el-Câmiatu’l-İslâmiyye, Medine 1975, s. 8.
48 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, el-Mektebetü’l-İslâmî, I-VI, Beyrut, tsz., II/332,
III/120, 145, IV/202.
160
tutturabilmek için hayali mezhepler üretme, çeşitli kelâmî
tartışmalardaki görüş farklılıklarını başlı başına birer mezhep olarak
görme gibi zorlama faaliyetlere sürüklemiştir. Ayrıca tek bir fırkanın
kurtuluşa erip diğerlerinin cehennemlik olduğunu bildiren bu
hadisten hareketle geliştirilen anlayış, müellifin kendi mezhebini
hakikatin tam merkezinde görerek yüceltmesine, diğer fırkaları da
küçük görmesine ve dışlamasına sebep olmuştur. Bu perspektife
göre, diğer mezhepler İslâm düşüncesinin zenginlikleri ve İslâm’ın
düşünce özgürlüğüne verdiği önemin tezahürleri değil, gerçek İslâm
düşüncesinin dışında kalan sapkın oluşumlardır. Bunun yanında
cennetlik veya cehennemlik olmak, dinin her bir ferde yüklediği
sorumlulukların yerine getirilip getirilmemesiyle alakalı bir durum
olacağı yerde, birtakım spekülatif mahiyetteki kelâmî tartışmalar
neticesinde oluşmuş fırkalara indirgenmekte ve yalnızca bir mezhebe
müntesip olup olmamayla ölçülür hale gelmektedir. Müellifin
kurtuluşa eren fırka olarak belirlediği mezhebin müntesipleri, bu
intisapları sebebiyle kurtuluşa ererken; diğer 72 bid‘at fırka
müntesipleri, her ne kadar dinî sorumluluklarını yerine getirseler de,
yine bu intisapları sebebiyle cehennemlik olmaktadır. Böylece kendi
mezhebi dışındaki mezhep müntesiplerinin dindar ve salih bir
mümin olabileceği tasavvur edilememektedir. Kişi, hissiyatı ve
davranışlarıyla değil, yalnızca tabi olduğu görüşlere göre değer
kazanmaktadır. Bütün bunların yanında, insan bu hadis ölçeğinde
geliştirdiği bir takım izahlarla, kimin Cennetlik, kimin cehennemlik
olacağına dair hüküm verme yetkisini kendinde görmektedir.
Sonuç olarak, 73 fırka hadisi, İslâm ümmeti içerisinde ortaya
çıkan itikâdî oluşumların tespit ve tayininde uygun bir mihenk
olmasa gerektir. Bunun yerine itikâdî mezhepleri tespit ve tasnif
etmeyi amaçlayan bir araştırmacı, gözlem, tecrübe ve araştırmaları
neticesinde ulaştığı verileri muhakemesiyle işleyerek vakıaya mutabık,
izah edilebilir ve kendi içinde tutarlı tespitler ortaya koymalıdır.

______________
Abstract

The Influence of the 73 Sects Hadith on the Classification
of Theological Sects in Islamic Heresiographical Literature
This article deals with the questions that would be arisen in
one’s mind about the implication of the “73 sects hadith” which
states that Muslims will be separated into 73 sects, when Jews
had 71, and Christians had 72 sects and that only one of them
will be saved whereas the others will go to the Hell. It examines,
too, the influence of the hadith on Islamic heresiographical works
as to both their content and form, and on thinking of writers of
these works. In addition, the attitudes of these writers towards
the hadith is described by placing them in categories.
Key Words : 73 Sects, Islamic Heresiography, Saved Sect

http://academia.edu.documents.s3.amazon ... hadisi.PDF


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Yetmişüç Fırka Hadisi / Dr. Kadir Gömbeyaz
MesajGönderilme zamanı: 13.12.10, 11:17 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 06.07.10, 17:50
Mesajlar: 280
Dr. Kadir GÖMBEYAZ Efendinin yukarıdaki yazısından anlaşılacağı üzere, bu sapık-bozuk firkalarla ilgili pek detaylı bir çalışma ve bilgi edinme zahmetine katlanmadan kendi aklıyla çok tuhaf bir şeyler ifade etmeye çalışmış ! Akademik bir insana bu tür ucube yazılar hiç yakışmamaktadır ! Biz kendisine bu konuda yardımcı olalım ve bu konu hakkında bilgi edinebileceği kaynaklardan söz edelim. Birincisi Abdulkari'l-Geylânî (k.s.) Hz.lerinin GUNYETUT-TALİBÎN adlı eserini kendisine tavsiye ederiz. İkinci olarak da muteber bir ehl-i sünnet alimi olan Şehristani Hz.kerinin EL-MİLEL VEN-NİHÂL adlı eseri bu konu için biçilmiş kaftandır. Ayrıca M.Z.KOTKU (k.s.) Hz.lerinin EHİ SÜNNET AKAİDİ adlı eseri de kendisini tuhaf düşüncelerden kurtarıp yeter derecede bilgi sahibi olmasını sağlayacaktır.
Allah kolaylıklar versin!


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 6 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye