Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 8 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Ahmed İbni Hanbel'den Hadis Yazan Bilgin / Muaz Özyiğit
MesajGönderilme zamanı: 29.06.10, 11:22 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 21.03.09, 22:54
Mesajlar: 35
Korsan Hadis Rivayeti

Muaz Özyiğit

Modern bilim ve teknolojinin putlaştırıldığı günümüzde, ilimlerin kıymetlerine göre değerlendirilmesinde yarar var. Vahy ile ilgilenen Kur'an, hadis ilimleri, fıkıh gibi ilimler bilginin en yüksek derecesi ile uğraşırlar. İnsan tarafından bozulmamış, saf vahyi bilgiye sahip olmamız bizi ümmet olarak diğer ümmetlerden ayrıcalıklı kılmaktadır. Bugün müslümanlardan başka kimin dünya hayatini tanzim edeceği bilgiden, ahiretle ilgili gaybi bilgilerden sağlıklı olarak nasibi vardır? Bu bilgiyi inceleyen, bize ulaştıran ilim dallarından daha şerefli ilim dalı var mıdır?

Bu en önemli ilimlerle uğrasan selef-i salihin âlimleri de bizler için sair ilimlerde esi olmayan değerlerdir. Ulemamız bizim göz bebeğimiz, medar-i iftiharımızdır. Tarihin karanlıkları içinden binbir zorlukla, o ümmi Rasul’ün vahy meşalesini bize taşıyan o muhteşem insanların herbirinin hayati bir destan gibidir. Yalnızca onların hayatlarını, ilim yolundaki müthiş menkıbelerini çocuklarımıza anlatsak, bu bile onların İslam’ın şanlı geçmişinden gurur duymaları için yeter.

Peki o güzel insanlardan, peygamber varislerinden kaçını biliyoruz? Aşağı yukarı bildiklerimiz, mezhep imamları, Gazali, Buhari (rahmetullahi aleyhim ecmain) gibi en çok bir kaç on taneyi geçmez. Halbuki pek bilinmeyen yüzlercesinin ismi tarih sayfaları arasında tanınmayı beklemektedir. İşte onlardan az bilinen bir muhteşem âlim-Bakiyy ibni Mahled-in hayret verici kıssası [1]:

Zehebi'nin "Siyer-i a'lam-in-nubela" sinda, Uleymi'nin "el-Menhec il-ahmed fi teracimi ashabı imam-i Ahmed" ve İbn-i ebi Ya'la'nin "İhtisarun-nablusi litabakatil-hanabile" de varid olduğu üzere:

Bakiyy ibni Mahled: Ebu Abdirrahman Bakiyy ibni Mahled el-Endelusi, hafız, doğum: H.201, vefat: H.276, rahimehullah. Yirmi yaşlarındayken Bağdad’a yürüyerek, İmam Ahmed b. Hanbel'den hadis almak için yolculuk yaptı.

Kendisinden rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:

Alıntı:
Bağdad'a yaklaştığımda Ahmed b. Hanbel'in uğramış olduğu mihneti [2], ondan ders almanın yasaklanmış olduğunu duyunca çok üzüldüm. Bir hana yerleşir yerleşmez Cami'ul Kebir'e gelip ilim halkalarına katılmak ve ders dinlemek istedim. Asil bir ilim meclisine geldim. Orada bir zat ravilerin zayıflığından veya kuvvetliliğinden bahsediyordu. Yanımdakilerden birine kim bu dedim. Bu Yahya b. Main'dir dedi. Bir boşluk görür görmez ona yaklaştım ve dedim ki:

- Ya Eba Zekeriyya, Allah sana rahmet etsin, ben vatanından uzak bir garibim. Soru sormak istiyorum. Beni de nazar-i itibara al!

- Sor dedi.

Bunun üzerine karsılaştığım bazı hadisçileri sordum. Bazılarını cerh, bazılarını da ta'dil etti. Sorumun sonunda Hişam b. Ammar'ı sordum. Çünkü ondan çok hadis almıştım. Dedi ki:

- Ebu'l-velid Hişam b. Ammar: Namaz ehli, Şam’lı, sika, hatta sikadan da öte. Elbisesinin içinde kibir olsaydı, yahut kibirli gibi gözükseydi bu, ona fazileti ve hayrı yüzünden zarar vermezdi.

Meclisdeki diğerleri sabırsızlandılar:

- Yeter, Allah sana rahmet eylesin. Bırak biraz da başkaları sorsun.

Hemen ayaküstü dedim ki:

- Bir kişiyi daha soracağım: Ahmed b. Hanbel?

Yahya b. Main tuhaf tuhaf baktı ve dedi ki:

- Bizim gibisi mi Ahmed b. Hanbel hakkında konuşacak? O, müslümanların imamı, hayırlısı ve faziletlisidir.

Sonra dışarı çıktım. Ahmed b. Hanbel'in evini sordum. Evini bulunca kapısını çaldım. Kapıyı açıp çıktı ve bana yabancılayarak baktı. Dedim ki:

- Ya Eba Abdillah, ben ülkesinden uzak bir garibim. Buralara ilk gelişim. Ben hadis talebesi ve toplayıcısıyım. Seyahatimin tek sebebi sana gelmek idi. Dedi ki:

- Avluya gir, kimse görmesin. Memleketin neresi?

- Uzak batı.

- Afrika’mı?

- Ondan da uzak: Endülüs

- Gerçekten vatanın uzak. Benim için senin gibi birisine yardımcı olmaktan daha sevimli bir şey yoktur. Vallahi şu sıralarda bir bela ile imtihan olunuyorum. Herhalde duymuşsundur.

- Evet dedim. Senin ülkene yaklaşmışken haber bana yolda erişti. Ya Eba Abdillah, benim buraya ilk gelişim. Ben sizin yanınızda yabancı sayılırım. Eğer bana izin verirsen her gün sana dilenci kıyafeti ile gelirim. Kapında istekte bulunurum. Sen buraya çıkarsın. Günde bir hadis dahi rivayet etsen yeter.

- Olur dedi. Yalnız bir şartla: Halkalarda, hadisçilerin yanında görülmeyeceksin.

- Tamam dedim.

Artik elime bir ağaç parçası alıyor, başıma bir bez sarıyor, kağıt ve kalemimi yen içinde saklayıp, kapısına gelerek sesleniyordum: "Bir sadaka! Allah size rahmet eylesin." Dışarı çıkıp kapıyı kapatıyor, bana 2-3 veya daha çok hadis rivayet ediyordu. Böylece 300 kadar hadis aldım. Ona baskı yapan sultan ölünceye kadar böyle devam ettim. Sonra sünnet mezhebi üzere olan biri yerine geçti. Ahmed b. Hanbel üstün gelmişti. İsmi yücelmiş, insanların gözünde büyümüş, imamlığı âli olmuştu. İnsanlar uzak yerlerden ona geliyorlardı. Benim sebatımı takdir ediyordu. Halkasına geldiğimde bana yer açtı ve kendisine yakın oturttu. Oradaki hadisçilere söyle dedi: İşte "ilim talebesi" unvanı buna yakışır. Sonra olanları anlattı. Münavele usulü ile hadis rivayet etti. Bana okuyordu. Sonra ben ona okuyordum.

Sonradan iyileştiğim bir hastalığa yakalandım. Beni dersinde görmeyince soruşturmuş. Hasta olduğum söylenmiş. Hemen yanındakilerle beni ziyaret etmek için kalkmış. Ben de altımda bir keçe (yatak yerine), üstümde (örtü olarak) elbisem, başucumda kitaplarım kiraladığım yerde yatıyordum. Birden otel çalkalandı. Söyle dediklerini duyuyordum: İşte bakın, müslümanların imamı bu tarafa geliyor! Hemen otel sahibi bana geldi: Ya Eba Abdirrahman, müslümanların imamı Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel seni ziyarete geliyor!

Odaya girdi. Başucuma oturdu. Yanındakiler odayı doldurdu, sığmadılar. Hatta bir kısmı ayakta, ellerinde kalemleri bekleşiyorlardı. Dedi ki: Ya Eba Abdirrahman Allah’ın sevabı ile sevin. İnsan sağlığında hiç hastalanmayacakmış, hastalığında da hiç iyileşmeyecekmiş sanır. Allah sana afiyet versin. Şifa veren eli ile seni meshetsin.

Baktım ki kalemler dediklerini yazıyor. Sonra çıktı. Arkasından hancılar geldiler. Sevap umarak, din namına bana hizmet ve lütufta bulunuyorlardı. Birisi yatak getirdi. Bir diğeri yorgan ve bazı iyi yiyecekler getirdi. Salih Zat'ın ziyareti üzerine bana kendi ailemden daha iyi muamele ettiler.


Bakiyy b. Mahled H.276 da Endülüs'de vefat etti. Allah rahmet eylesin.

--------------------------------------------------------------------------------
[1] Safahat min sabr-il-ulema, Abdulfettah Ebu Gudde, s. 55 den itibaren çevrildi.
[2] Ahmed b. Hanbel'in Kuran’ın mahluk olup olmadığı konusunda o zamanki Abbasi hükümetinden görmüş olduğu baskı ve eziyetler kasdediliyor.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 8 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye