Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: TECEDDÜD ALEMINDE DURUMUMUZ
MesajGönderilme zamanı: 21.03.09, 23:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 21.03.09, 22:54
Mesajlar: 35
TECEDDÜD ALEMINDE DURUMUMUZ

Muaz Özyiğit

"Teceddüd Aleminde" ünvanli, Ibnurrahmi Ali Tayyar imzali yazi Osmanli'nin son döneminde müslüman aydinlarin o günlerdeki durumumuz karsisinda neler hissettiklerine dair ip uçlari vermektedir.

Müellif istihsanen ictihad kapisinin kapali oldugunu eger böyle giderse vaciben kapanacagini söylemekle aslinda kendisi de bir ictihad yapmis oluyor! Ayrica bu fikrine gerekçe olarak ahlaki düsüsü, alimlerde takva ve ihlasin azligini gösteriyor.

Bir kere ictihad kapisi diye bir kapi var midir? Varsa öyle arada bir kapanip açilabilir mi? Halbuki Islam var oldugu müddetçe ictihad da var olacaktir. Ictihadi kaldirmak için Islami pratik hayatta ortadan kaldirmak gerekir. Mesela eger bir kisi evde ibadetini yapiyorsa, disarida ise küffardan bir farki yoksa gerçekten ictihada fazla bir ihtiyaci yoktur. Ama eger Islami hayata hakim kilalim, bugüne kadar olan tahribata karsi Islami bir alternatif getirelim diyorsak, sonra da ictihad müessesesi istihsanen durdurulsun diyorsak bu bir çeliski olur.

Gerçi müellifin alimlerde yüksek ahlak ve ihlas aramasinda haklilik payi vardir. Nitekim rivayet edilir ki A'mes Ibrahim En-nehai'ye bir ara söyle der:

-- Duydun mu filan mahallede büyük bir alim varmis? Ibrahim su cevabi verir: -- Ya A'mes, gerçek alim gece kaim [gece namaz kilan], gündüz saim [oruç tutan] olandir!

Mamafih takva ve ihlas ictihadin teknik sartlarindan degil kemalinin sartlarindandir. Eger fasik bir alim bozuk bir görüs ortaya atsa, o görüsün butlanini [batil olmasini] o zati fisk ile suçlayarak gösteremezsiniz. Ilmi yollardan, Kur'an ve sünnete uygun olup olmadigi yönünden tenkit edebilirsiniz.

Öte yandan ictihadi men etmekten maksad, fasik kimselerin tavizkarane bir sekilde idarecilerin veya bazi insanlarin hevasina göre keyfi ictihadlar yapmalarini engellemek idi ise, maalesef bunun da bir ise yaramadigi günümüzde iyice anlasilmistir. Siz istediginiz kadar ictihad kapisini kapatin. Bir takim zevat "siparise" göre fetva verip duruyor zaten. Diger bir deyisle bu alisveris mide bulandirici bir arz talep iliskisine dönüsmüstür bile.

Müellife göre selef ulemasi bütün meseleleri çözmüs, bize bir sey kalmamistir. Maalesef bu zat ümmetin önünde duran yeni bir çok meselelerden habersiz görünüyor. Teknolojik, ekonomik, siyasi ve toplumsal degisiklikler müslüman cografyada geçmis asirlardan çok farkli durumlar meydana getirmistir.

Bu noktada Imam-i Azam Ebu Hanife (r. aleyh) in büyük dehasini hatirlamadan geçemiyecegiz:

Ögrencisi Ebu Mukatil Ebu Hanifeye sorar: -- ... bazilari "Bu yeni meselelere dalmayin. Peygamberin ashabi bu konularla ugrasmamislardi. Onlarin yaptiklari size yeter" diyorlar. Bu ise beni üzüyor. Söyledikleri suyu bol bir nehirde sig yeri bilmediginden bogulmak üzere olan bir adama "yerinde sebat et, sig yer arama" demeye benziyor. Alim (Ebu Hanife) dedi ki: -- Onlarin bazi hatalarini gördügünü ve aleylerinde hüccet getirdigini görmekteyim. Ama, "ashabin ugrastiklari konular sana yeter" dendiginde, sen onlara de ki: Onlarin yerinde olsaydim tabii ki onlarin ugrastiklari konular bana yeterdi, benim karsilastigim durum onlarin karsilastiklari gibi degil. Bugün bizi kötüleyip, kanimizi helal sayanlarla imtihan olunuyoruz. Hangimizin dogru hangimizin yanlis oldugunu bilmeden kalamayiz... [1]

Iste burada o büyük imamin muhtesem tavri tezahür ediyor. Dikkat edilirse ögrencinin sikayetçi oldugu kimselerin tavri, aynen "ictihad kapisi kapalidir, eskiler her isi çözmüslerdir" diyenlerin tavrina benzemektedir. Imam-i Azam ise yeni sosyal problemlerin, düsünce akimlarinin farkindadir ve rabbani bir alim olarak sözde selefi bir kabugun içinde kendini gerçeklerden izole etmek yerine onlarin üstüne gitmeyi, Kur'an ve sünnetin isiginda gerçek ilmi tavri koymayi tercih etmistir.

Iste bugün de ümmet çarpici ve çok süratli degisimlerle, yeni problemlerle karsi karsiyadir. Bugün bir Ebu Hanife ayarinda alim çikarmak imkansizdir diye itiraz edilebilir. Ama bu, bizim mesuliyetimizi eksiltmez. Evet, belki bir Imam-i Azam'a hiç yetisemeyecegiz. Nitekim o, peygamberin hayirli dedigi bir neslin alimidir. Fakat Islam yeryüzünde var oldukça ümmetin de kaliteli ilim adamlari yetistirmesi mesuliyeti vardir.

Ama yine de maalesef kendimizi kendi kurdugumuz dar zihni kaliplara hapsetmekteyiz. Bir taraf ictihad kapisi kapalidir derken, mezhepleri geçmiste dondururken, günümüz selefileri de mezhepleri birakip, ibadetleri nasil yapacagimizi tekrar Kuran ve sünnetten çikarma iddiasindadirlar. Bu tavir gerçekten komiktir. Müslümanlarin önündeki problemleri birakip mezheplerin ibadetlere dair hatalarini kesfetmektedirler(!) Maalesef iste bu iki asiri zit uç arasinda gerçek problemler ihmal edilmektedir. Halbuki su noktayi iyi anlamak gerekir: Mezhebler ibadet konularinda ihtilaf ve ittifaklari ile ümmetin yasantisinda iyice yerlesmislerdir. Asirlar boyunca Allah ümmete, mezheplerin ictihadlarina uygun olarak ibadetlerini yapmayi nasip etmistir. Mezheplerin gözden kaçirdigi, ibadete dair sünnetleri kesfetmek çok büyük ve içi bos bir iddiadir. Üstelik itikad ve ibadetle ilgili konular zamanla degismez. Eger müellif eskilerin yaptiklari bize yeter derken bu konulari kastetmisse haklidir. Tekrar tekrar bu ihtilafli küçük detaylari gündeme getirmek ve sürekli bunlari isleyip, en "sünnete uygun olani"ni iddia etmek günümüz selefilerinin sigligini, ve asil meselelerden bihaber olduklarini gösterir. Burada dogru olan tavir bizce, ihtilaf ve ittifaklari ile yerlesmis olan mezheblerin mensuplarinin ibadetlerine devam etmesi, farkliliklar üzerinde kafa yorarak vakit kaybetmemesidir. Önemli olan dört mezhep mensuplarinin ve selefilik iddiasinda bulunanlarin birbirlerini tenkit etmemeleri, birbirlerinin mezhebine saygi göstermeleri ve birbirleri arkasinda namaz kilmaya devam etmeleridir. Namaz, bu dinin en büyük ameli siaridir. Onda tefrika, mazeret kabul etmez bir hata olur. Allah rahmet eylesin eskilerden bir hoca efendi söyle derdi:

"Bir mezheb mensubu, hayatinda hiç olmazsa bir kere olsun öbür mezheblere göre de namaz kilmalidir. Çünkü peygamber aleyhisselam öyle de kilmistir!"

Aslinda durumumuz o kadar karamsarliga sebep olmasin. Bugünkü ortam, ümmetin küffara çok üstün oldugu asirlara kiyasla, batilla mücadelede yeniden kelimetullahi yüceltmek için yanip tutusan ruhlar için, ilim asiklari için çok heyecan verici bir firsattir.

Evet, bu din bu devirde de rabbani alimler yetistirmeye, hakkin ugrunda daha nice destanlar yazmaya kadirdir... o


--------------------------------------------------------------------------------
[1] El-Alim vel-muteallim, tahkik: Muhammed Zahid El-Kevseri, 1368, Matbaat-ul-Envar, Kahire, s: 9-10


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye