Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 10 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 28.12.08, 14:11 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Kırk yaşıma girmem vesilesiyle bir kardeşim maille yollamış,çok hoşuma gitti paylaşmak istedim;

Dua, kulun Rabbine çağrısı, O’na yakarması, O’nunla konuşması, O’na içini dökmesi, O’nu yardıma çağırması, O’ndan yardım dilemesi, O’na muhtaç olduğunun itirafı, O’nun erişilmez güç ve kudret sahibi olduğunun şuuruyla O’nun her şeye yeteceğinin teslimidir. Dua, aracısız olarak Yüce Rab ile iletişim kurmak, O’nunla söyleşmektir.

Dua, Rab ile kul arasında kurulan bir nevi canlı bağlantıdır. Aracısız olarak kulun Rabbisine içini döküşü, sızlanışı ve yakarışıdır. Dua Rabb’e çağrı, ya da Rabb’i yardıma çağrıdır. Dua kulluğun en kestirme yoludur. Rabbena (=Rabbimiz), Allâhhümme (=Allâhım) sözleriyle başlayan dua, kulun Rabbisi ile diyalogudur. Kulun Rabb’ini hatırlamasıdır, O’nu zikridir. Bunun için dualara ezkâr(=zikirler) denmiştir. Yine dua, kulun Rabbisine sığınmasıdır.

Kur’ân-ı Kerîm, Fatiha duasıyla başlar ve Felak-Nâs dualarıyla sona erer. Dua ile başlayıp dua ile sona eren kitabımızda, duanın gereğini ve önemini bildiren âyetler vardır. Yine Kur’ân, pek çok dua örneği ile doludur. Yüce Allah (c.c.), kendisinden nasıl isteneceği hakkında bilgi vermek için pek çok peygamber ve salih kulunun yaptıkları duaları bize anlatır. Bu dualar kabul olmuş, anlamlı ve özlü dualardır.
Dua, hayatımızı kuşatan/kuşatması gereken bir gerçektir. Tıpkı Kitabımızın dua ile başlayıp dua ile sona erdiği gibi, insan da doğumundan ölümüne kadarki süreçte dua ile hep iç içedir. Anne-babamız “Allah’ın emri ve Peygamberin kavliyle” diyerek girdiler dünya evine.. Besmeleyle yoğruldu hamurumuz. Ve sonra biz dünyaya geldik. Daha doğar doğmaz kulaklarımıza ezan/kamet okundu dua niyetiyle.

Geldiğimiz bu dünya sınav salonunda Yüce Yaratıcı’nın bizim için uygun görüp belirlediği bir süre ömür süreceğiz. Sınav süresi sona erince ayrılacağız dünyadan. Ardımızdan yine dua niyetiyle namaz kılınacak ve dualar edilecek.

Önemli olan ise bu iki dua demetinin arasını, diğer dua demetleriyle süsleyip, hayatı bir güzel dua buketine dönüştürebilmektir.

Duadan en ileri düzeyde sonuç alabilmek için, dua şuurunun oluşması gerekir. Bunun için de kimden, neyi, ne zaman ve nasıl isteyeceğimiz son derece önemlidir. Bu bilincin oluşması için öncelikle bir dua örgüsü olan Kur’ân’ı çokça okumak, sonra da ağzı dualı bir insan olan Peygamberimizi tanımak gerekir. Kısaca Yüce Allah’ın ve Hz. Peygamber’in bizlere sunduğu dua örneklerinden faydalanmak gerekir. Kırk Yaş Duası

İşte Kitabımızın bize sunduğu dua örneklerinden birisi de insanın özellikle kırk yaşına basınca yapması gereken şu duadır:

Biz insana, anne ve babasına güzel muamele etmesini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımış ve nice güçlüklerle doğurmuştur. Çocuğun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet insan, gücünü kuvvetini bulup daha sonra kırk yaşına girince, “Ya Rabbî!” der. “Gerek bana, gerek anneme babama lütfettiğin nimetlerine şükür yoluna beni sevket. Senin razı olacağın makbul ve güzel iş yapmaya beni yönelt ve bana salih, dine bağlı, makbul nesil nasib eyle! Rabbim! Senin kapına döndüm, ben sana teslim olanlardanım.” Işte Biz, onların yaptıkları en güzel işlerini, taatlerini kabul edip, günahlarını affedeceğiz. Bunlar cennetlikler arasındadırlar. Bu, onlara söz verilen gerçek bir vaaddir.
Fakat bir de öyleleri var ki, kendisini imana dâvet eden anne ve babasına: “Öf be! Yetti artık! Benden önce nice nesiller ölüp de geri dönmediği hâlde, siz beni mezarımdan dirilip çıkarılmakla mı korkutuyorsunuz! derken, onlar: Allah’a sığınıp yalvararak oğullarına: “Yazık ediyorsun kendine! derler, imana gel, Allah’ın vâdi elbette gerçektir.” O ise yine de: “Bu âhiret inancı eskilerin masallarından başka bir şey değildir” diye diretir. Işte onlar, kendilerinden önce insanlardan ve cinlerden gelmiş geçmiş topluluklar içinde, haklarında azap hükmü kesinleşmiş olanlardır. Çünkü onlar hüsrana uğramış kimselerdir.

Herkesin, yaptığı işlere göre dereceleri vardır. Sonuçta Allah onlara işlerinin karşılığını tam tamına ödeyecek, onlar asla haksızlığa mâruz kalmayacaklardır. (Ahkâf/46: 15-19)

Âyetlerde iki evlâat tipinin karşılaştırılması yapılmaktadır. Bunlardan biri hayırlı, diğeri ise hayırsız evlâttır. Önce nimetlere şükreden, kendine, anne-babasına ve nesline dua eden, tevbe eden Müslüman evlât tiplemesi yapılarak, insanlar ona yönlendirilmekte, ardından da hayata gelmesine sebep olan anne-babası ile bile iyi geçinemeyen, onları incitip üzen, Diriliş/Hesap Günü’nü imkânsız gören ve Allah’ın uyarılarına “eskilerin masalları” diyen kötü ve hayırsız evlât portresi çizilerek, böyle olmama konusunda insan uyarılmaktadır.

Âyette geçen ve özellikle kırk yaşında okunması tavsiye edilen, âlimlerin, bilhassa çocuğu haylaz ve yaramaz olan anne-babalara çokça okumayı tavsiye ettikleri bu (Kurtubî, el-Câmi’, 16:194) duanın metni şöyledir:
وَوَصَّيْنَا الإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلاَثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ


Kırk Yaşın Önemi

Kırk yaş, sinn-i kemal, yani olgunluk yaşıdır. Insan, kırkına basınca maddî ve manevî, aklî ve bedenî birikim ve donanıma sahip olarak kemale erer. Peygamberimiz başta olmak üzere pek çok peygambere peygamberlik vazifesi kırk yaşında verilmiştir. Pek çok ilim adamı, kırk yaşından sonra eser yazmaya başlamıştır. Dua ille de kırk yaşa gelince yapılacak diye bir şey yok, ama kırk yaşa özellikle vurgu yapılmıştır. Zaten âyette rüşd çağında da bu duanın yapılması gereği vurgulanmıştır. Rüşd çağının, 13, 18, 25, 33 yahut 40 yaş olabileceği konusunda görüşler vardır (Razî, Tefsir, 28:16).

Kırk yaş, ortalama insan ömrünün ortasıdır. Insan, bu çağda geçmişindeki birikimlerinden hareketle geleceğe dönük hazırlıklara daha yoğun bir biçimde yönelir. Bazılarında bu çağdaki bu sorgulama ve kararsızlık çeşitli bunalımlara sebep olabilmektedir. Bu yüzden kırk yaş sendromu, kırkından sonra azma literatürümüzde meşhurdur.

İnsan, genellikle kırk yaşına basınca çocukları yetişmiş olur ve acısı tatlısıyla anne baba olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başlar.

Kırk sayısının daha başka özel sebepleri de olabilir. Nitekim kültürde kırk rakamına çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Kur’ân’da kırk sayısı üç yerde, biri Hz. Musa’nın Tûr’da geçirdiği kırk gece ile ilgili olarak (Bakara, 2/51); ikincisi, Israiloğullarının kırk yıl çölde perişan bir hâlde dolaşması anlatılırken (Maide, 5/26); bir yerde ise yazımızın konusu olan dua ile ilgili olarak (Neml, 27/19) geçer.

Duadaki Mesajlar

Rabbimiz, hem bizi dua etmeye yönlendiriyor hem de bize dua öğretiyor. O’nun öğrettiği dualar, son derece anlamlı, kapsamlı ve yerli yerince kelime ve cümlelerden oluşmuştur. Ilâhî kaynaklı dualar kabul edilmeye lâyık ve en yakın dualardır. Bu yüzden onlardan çokça yararlanılmalıdır. Zaten aynı dua, Kur’ân’da az bir farkla Hz. Süleyman’ın duası olarak da bizlere sunulur (Neml/27: 19).

Duada önce, Yüce Allah’ın üzerimizdeki nimetleri hatırlanıyor, o nimetlere gereği gibi şükretme imkânı isteniyor. “Senin nimetin” denilerek nimetin gerçek sahibine dikkat çekiliyor. Gerçek şükür, nimetin nimet olduğunu bilmek, nimetin asıl sahibini tanımak, nimeti asıl sahibinin ölçüleri doğrultusunda kullanmak, nimet sahibine dilimizle teşekkür etmek, nimetin elimizden alınıvereceğini düşünmek, lâyıkıyla şükredebilmek için Yüce Allah’tan yardım istemekle olur.

İkinci olarak duada, anne-babamıza bahşedilen nimetler hatırlanıyor ve onlara da lâyıkıyla şükredebilme arzusu dile getiriliyor. Anne babamız da nimetlerin en büyüğü, evlât olarak biz de onlar için büyük nimetleriz. Bu nimetlere şükredebilmek için ise, anne babanın kıymeti bilinmeli, onların haklarına riayet edilmeli, onlara öf bile denmemeli, her bakımdan onlara kol kanat germeli, onlara yaraşır evlât olmalı ve nihayet onlara dua etmeli.

Üçüncü olarak, Cenab-ı Allah’ın hoşnut olacağı salih amel işleyebilme konusunda O’nun yardımı isteniyor. Her zaman ve her yerde salih davranışların insanı olmak son derece önemlidir. Salih amel, hem kişinin kendisine, hem de başkalarına yararı olan ve Yüce Allah’ın razı ve hoşnut olacağı tüm davranışlardır. Allah’ın ve kulların haklarına riayet edilerek yapılan tüm davranışlar bu kavramın içerisine girer. Salih davranış, sulh ve ıslah merkezli her harekettir. Onunla kişi hem kendini, hem de başkalarını ıslaha çalışır. Toplumda salih davranışların yaygınlaşması, iç barışın, esenliğin, ıslahın yaygınlaşması demektir.

Dördüncü olarak, “bana salih, dine bağlı, makbul nesil nasib eyle; zürriyetimi benim için ıslah eyle” isteği geliyor. Çoluk çocuğumuzun iyi olması için yapılması gerekenleri yaptıktan sonra dua etmeli. Neslimizin salihlerden olması önemli, ama onların salihliğinden bizim de yararlanmamız daha da önemli ve güzel. Nice dindar evlâtlar vardır, anne babalarına hayrı yok, onlara dargındır. Yahut anne baba, çocuğu doğru yola gelmeden, salih davranışlarınadamı olmadan dünyadan göç etmiştir. Duada, “evlatlarımız salih olsun, onların bu güzelliklerinin bilhassa ahirette bize de yararı olsun”, deniyor.

Beşinci olarak tevbe geliyor. Tevbe, kulun Allah’a dönmesi, günahı bırakıp O’na itaata yönelmesi, günahı için O’ndan af dilemesidir. Kişi, insan olması hasebiyle her zaman olduğu gibi, anne-baba olurken, çocuklarını yetiştirirken de yapması gerekenleri yapmamış, yahut eksik yapmış olabilir. Işte tüm bu eksikliklerden dolayı tevbe. Işlediğim günahlarımın affı için tevbe, işleme ihtimali olan günahlara düşmeme konusunda Allah’ın yardımı için tevbe.

Son olarak Müslüman olduğumuzu teyit ve te’kid ediyoruz. O’na teslim olduğumuzu, her şeyimizle O’nun olduğumuzu ilan ediyoruz. Zira Müslüman yaşamak kadar, Müslüman olarak dünyadan göç etmek de önemlidir. Onun için “canımı iyiler safında Müslüman olarak al, beni salihlerin arasına kat!” diye duada bulunmalı, bu duaları dilimizden hiç eksik etmemeliyiz.

Sonraki âyetlerde ise hayırsız evlât ve onun özellikleri anlatılıyor.. Bu âyette hayırlı evlât portresi çizildi, ardından hayırsız evlât profili çiziliyor. Karşılaştırmalı olarak iki tip sunularak, hayırlı evlât olmaya yönlendiriliyor. Sonuçta her insan, birilerinin evlâdıdır. Buna göre her evlât iyi olsa, herkes iyi olacaktır. Toplumun iyi olması, evlâtların iyi olmasına bağlıdır.

O hâlde Rabbimizin bize sunduğu bu anlamlı duayı kuşanalım, onu dilimizden ve gönlümüzden hiç düşürmeyelim...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 28.12.08, 17:02 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Kur'anda özellikle vurgulanan belki de tek yaş. "ERBAİN"dir ; KIRK yani...

Ahkaf suresinin bu ayetlerini çok iyi anlamağa çalışmalı... (Ahkâf/46: 15-19)

Bir sohbette bu ayete işaret ile "kırk yaşından aşmış birisi"ni bir yöne sevketmeğe çalışmanın çok zor olduğunu buyurmuşlardı... Bu KIRK yaşın insan ömründe bir dönüm noktası oldugunu ikaz ederek... Kem de Kur'an'ın altını çizdiği bir dönüm noktası...

O yüzden yaşı kırka gelmemiş olanlar önlerindeki süreye bakarak ellerini çabuk tutsunlar; yaşı kırka gelmiş de geçmiş olanlar ise kara-kara düşünsünler " N'olacak bu işin sonu..." diye..

:)

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 28.12.08, 17:14 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
kırk yaşına mekkede girmek nasip oldu mevlam sonumuzu hayreyleye inşaallah. :)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 01.01.09, 15:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Allah razı olun. Yaşınız hayır olsun inşallah.

Dün hesaplamıştım. Hicri olarak 40 Sene 8 Ay geçmiş tevellüdümüzden...

Miladi olarak ise 39 Sene 5 Ay çıkıyor hesap. Asıl olarak hangisini alacağız acaba? :mrgreen:


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 01.01.09, 16:18 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
tüh sevindiydim kırk yaşıma mekkede girdim diye. hicri olarak mı hesaplıyacaktık ki.

sizinde kırk yaşınız hayırlı olsun Ruhan kardeşim.gerçi (39,5 muşunuz daha herhalde).


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 01.01.09, 16:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
Yesevi Hz. 63 yaşına erdiğinde yeraltında inzivaya çekildi şeklindeki tesbit üzerine bu konuyu konuşmuştuk bir zamanlar...

Divan-ı Hikmet'te pek çok tekrarlanan " 63'de yeraltına girdim ben işte" sözü şimdi kullanılan ve bir yılı 365 gün 6 saat sayan miladi takvim gereği 61 yaş olmaktadır.

Rasulullahın vefat yaşı da hep 63 diye verilir. Oysa 61 yaştır buna göre... Zaten vefat yılı olan 632'den doğum yılı 571 çıkarıldığında da 632-571=61 çıkar ki hayret etmişimdir... ( Bir hayret de miladi 63 yıl yaşayıp vefat eden bazı mürşidlerin yeryüzünde Rasulullah kadar yaşatıldığına dair efsaneleri ve bundan da bir keramet inşa etme gayretleridir. Oysa çok iyi biliyorum ki tarihte bazı ULU mürşidler 63 yıl yaşamış bazıları daha uzun bazıları daha kısa... Kısa yaşayanlara bir örnek: Hz. Pîr Nureddin Cerrahi -Q- 47 yıl gibi zahiren kısa batınen uzun bir ömür sürmüş... )

Evrendeki gezegenlerin dönüş ve seyrleri hakkındaki Sünnetullah ezelden ebede değişmeyeceğine göre yılı 365 gün saymak daha sahih görünmektedir Allahu alem...

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 19:38 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Alıntı:


Evrendeki gezegenlerin dönüş ve seyrleri hakkındaki Sünnetullah ezelden ebede değişmeyeceğine göre yılı 365 gün saymak daha sahih görünmektedir Allahu alem...


Tam neticeyi çıkaramadım...

Hicriyi mi esas alalım?

Miladiyi mi?


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 23:35 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
milad-hicret kıyaslaması yanlış olur... (Başka tartışmalara kapı açar.)

Kameri AY Yılı - Şemsi GÜNEŞ yılı diye kurulmalı formul..

Sure-i Yasin'de gezegenlerin belirli bir yörüngede dönüşüne işaret vardır ; sure-i Rahman'da ise bu dönüşlerin birer hesaba bağlı olduğuna...

Güneş yılının devri ile oluşan CARİ yıl, sünnetullaha muvafık... Hesabdaki şaşmazlık açısından ; hesab da mükemmel olmalı...

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 04.01.09, 01:53 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
:P

Hmmm... O zaman 40 yaşımıza biraz daha var. Ömrümüz vefa eder ise. Allah itaat ve hayır üzere eylesin nefsimi ve cümlemizi...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Kur’ân’da 40 Yaş Duası
MesajGönderilme zamanı: 16.01.09, 22:14 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 21.12.08, 12:25
Mesajlar: 641
dua yazdı:
kırk yaşına mekkede girmek nasip oldu mevlam sonumuzu hayreyleye inşaallah. :)


KIRK yaş için Pirimiz Hz. Türkistan Yesevi -Q- bakın ne demiş:

Alıntı:

Kul Hoca Ahmed, kırka girdin nefsini kır;
Burada ağlayıp âhirette ol tertemiz
İman postu şeriattir, aslı tarikat
Tarikata giren Hakk'tan pay aldı dostlar.


_________________
"Bismillah dep beyan eyley hikmet aytıp
Taliblerge dürr ü gevher saçdım mena..."


Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî [ Qaddesallahu Teala Sırrahul-Azîz ]


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 10 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye