Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Zerreden Kur’an’a…
MesajGönderilme zamanı: 30.05.09, 20:06 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 253
Zerreden Kur’an’a…

Mustafa Özcan

29 Mayıs 2009


Ebu'l Hasan en Nedevi'nin tanımıyla İslam ilim ile din, din ile dünya arasındaki ikilemi ve ayrımı reddeder ve bunu şizofreni olarak kabul eder. İbni Rüşd akıl ile vahyi ikiz bir kaynak olarak mütalaa eder ve değerlendirir. Bazıları bu ikizlik durumunu birbirinden müstakil ve bağımsız olma hali olarak mütalaa eder ve değerlendirir. Ebu'l Hasan Nedevi bu anlayışı da yerer ve şizofreni olarak niteler. Oysaki alanları veya konumları yer yer farklı olmasına rağmen iki saha geçişli ve birbiriyle derinden alakalıdır. Bütünü anlamak için tasnife ihtiyaç vardır. Lakin bu tasnif tezat değildir. Kategorize etmek sadece eşyayı tanımlamak içindir. Yoksa aralarında ideolojik bir ayrım kurmak ve gözetmek için değil. Mısırlı kimyacı Ahmet Zewail, İbni Rüşd'den mülhem çarpık anlayışın günümüzdeki temsilcilerinden birisidir.

Obama'nın iki Mısırlı danışmanından birisi olan Ahmed Zewail bir konuşmasında İslam ulemasının ilmi ve bilimsel konularda fetva vermemesini istemiş ve bu istek Ezher alimleri tarafından geri çevrilmişti. O bu sözüyle din ile ilmin sahasını ayırmak istemiştir. Esasında bu istek bakış açısındaki bulanıklığa işaret ediyor. Bu bulanıklığın kaynağı da Ebu'l Hasan en Nedevi'nin tarif ettiği şizofreniden doğuyor. Bu kimseler kainata bir bütün olarak bakamıyorlar. Belki Ahmet Zewail'in demesi gereken şuydu: İhtisas ehli olmayan ihtisası olmayan konularda fetva vermesin. Zaten fıkıh kitaplarında da mesela hastalık halinde oruç tutamayacak kimsenin tabibi-i hazıktan fetva alması öğütlenir. Tabib-i hazık ihtisas ehli doktordur. Pekala, bazı ilmi fetvalarda Ahmet Zwail'in işaret ettiği mahzurlar yaşanmıyor mu? Elbette. Lakin burada sonucu sebepler ile karıştırmamak lazımdır. Sözgelimi, Vahidüddin Han, Kazihan adlı Hanefi fetva kitabındaki bir meseleye temas eder. O da şudur: Döneminde havada uçacağını söyleyen bir kimsenin yemininde hınıs olup olmayacağıdır.

Vahidüddin Han, o dönemde havada uçulmayacağına göre fetva veren alimin bugünkü gelişmeler ışığında hatalı olduğunu ve dolayısıyla bu bağlamda zamanın değişimi ile fetvanın değişebileceğini söyler. Aslında burada zamanın değişiminden kasıt yeni veriler ve bilgilerdir. Bilgiler yenilendikçe eski ve arkaik bilgilere dayalı hükümler, fetvalar da geçersiz olacaktır. Bu fetvada olduğu gibi ilmi nazariyelerde de böyledir. Sözgelimi geçmişte sadece Kilise değil aynı zamanda felsefe veya bilim de dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu.

Dolayısıyla ilim ile din arasında çok yönlü ilişkiler var. Lakin bu ilim ile dinin Allah ile münasebeti aynıdır. Kaynak aynı olduğundan ilim dini, din de ilmi nakz ve tekzip etmez. Bu husustaki çelişkiler ve zıtlaşmalar, ters düşmeler gerçekten değil algıdan kaynaklanmaktadır. Ve bu zıtlaşma, afakta veya hariçte değil, zihindedir. Dolayısıyla bu zıtlık zihni bir problemdir.

Son sıralarda İran bilimsel sahalarda yaptığı çalışmalarla da kendisinden söz ettiriyor. Newsweek dergisi (Quarks and the Koran Iran's very Islamic embrace of science By Maziar Bahari | Newsweek Web Exclusive May 23, 2009 | Updated: 4:08 p.m. ET May 23, 2009) bu bağlamda İran'daki bilimsel çalışmaları mercek altına almış. Bu hususta görüşlerine baş vurulan kimselerden birisi Manchester Üniversitesi çıkışlı Mohammad Ali Shomali Kum'da kök hücre geliştirilmesi ve genom haritası üzerinde çalışıyor. İlmin bütün branşlarının yanında nükleer teknolojiyle de ilgilendiklerini ifade ediyor. Klonlama ve nükleer konularda dinin vazettiği ahlaki kriterleri ve sınırlamaları esas aldıklarını ve bu hususta sınırı aşmadıklarını teyit ediyor. Bu bağlamda, Dini Rehber Ali Hameney'in bir fetvasına gönderme yapıyor. Fetvada Ali Hamaney, nükleer silahların üretilmesi ve kullanılmasının dinen yasak olduğunu söylüyor. Bu hususta pratikte farklı gelişmelerin olmasının ise Hamaney'in itibarını ortadan kaldıracağını ve bundan böyle kimsenin kendisine güvenmeyeceğini söylüyor. Bu araştırmaların yapıldığı yer Kum. Şah döneminde 200 bini geçmeyen bir nüfusa sahip olan Kum şuanda bir milyon nüfusu devirmiş durumda. Bu nüfusun en az 50 bini mollalardan oluşuyor. Bu şehri dinen cazibe odağı yapan hususlardan birisi de İmam Rıza'nın kız kardeşi Masume'nin burada medfun olmasıdır. İnsanlar akın akın burayı ziyarete geliyorlar. Shomali'nin merkezi eski şehirle yeni şehrin kesiştiği noktada yer alıyor. Kadınların buraya girmesi zinhar yasak. Ziyaretçiler de kendilerinden istendiği şekilde merkeze girmeden önce ayakkabılarını çıkarmak mecburiyetindeler. Burası Ayetullah Misbah Yezdi ve Keyhan gazetesi ile birlikte anılıyor. Dolayısıyla reformcu adayların desteklenmediği bir mekan. Newsweek muhabiri, buradaki hoca veya mollalardan bir kısmının en azından muhafazakar Hıristiyan ve Yahudiler gibi din ile ilmin uyumlu olduğu görüşene pek iltifat etmediğini söylüyor. Ya da başka bir ifadeyle, dini verilerin ilmi verilere göre uyarlanması anlayışına karşı çıkıyorlar. Sözgelimi mollalar evrimi reddediyorlar ve yaratılışı ve akıllı tasarımı kabul ediyorlar. Lakin Shomali'nin bakış açısı biraz daha farklı veya diğerlerinkinden geniş. Bio etik noktasında ve sperm ve embriyo bağışı, klonlama ve kiralık annelik hususlarında yaklaşımı pek ötekilere benzemiyor. Sözgelimi, Katoliklere göre insan hayatı ilkah ve döllenme ile birlikte kutsiyet devresine giriyor ve dokunulması yasak. Oysa ki, İslami anlayışa göre, 120 gün içinde ruhun bedenle buluşmasıyla birlikte cenin ve canlılık devresi başlıyor. Bu da bu zaman zarfında kök hücre araştırmalarına imkan veriyor. Her dinden ilim ile din arasında uyumu reddeden kesimlerin ve din adamlarının varlığı biliniyor. Shomali ve arkadaşları ise bunlardan değil. Onların karşılaştıkları zorluk ise bilim ile dinin uyumuna Şiiliğin büyük düşünürlerini ikna ederek İran'ı bilim alanında dünyanın en büyükleriyle ve her alanda boy ölçtürmek ve yarıştırmak. Bugün Hamaney'den ayrı olarak İran'da 10 kadar merci-i taklit var. Bunlar 'octogenarians' yani '80'likler' olarak anılıyorlar. Bunlar hayatlarını medreselerde geçiriyorlar. Başları da modern ilimlerle pek hoş değil. İranlı genç din adamlarından Taha Merghati din adamları nezdinde dil ile ilim ilişkisi noktasında şunları söylüyor :" Modern konsept onlara göre yanlışı temsil ediyor. Onlar bu konsepti yanlış değerlendiriyorlar ve tabii olarak buna da karşı çıkıyorlar…" Merghati'nin son araştırma konularından birisi de kiralık annenin çocuğu ve hakları. Dini Rehber Hamaney İran'ın bilimsel açıdan gelişmesi gerektiğini kabul ediyor. 20 yıl önce bir doğum kliniği olarak faaliyete geçen Rooyan Enstitüsü bugün kök hücre geliştirme ve klonlama alanında bir dizi faaliyet yürütüyor. Bu alanda Batı'nın en iyileriyle yarışıyor. Hamaney bu enstitüye arsa tahsis etmiş ve bağışta bulunmuş. Dini merciler burayı ahlaki yönden denetliyorlar. Hamaney klonlama ve embriyonik kök hücre araştırmalarının Allah'ın işine ve iradesine müdahale olduğu yönündeki muhafazakar anlayışa, görüşlere katılmıyor. Lakin bitkilerin ve hayvanların genlerinin değiştirilmesine ve insan klonlamaya veya organ nakline karşı çıkıyor. Bunların Allah'ın iradesine müdahale olduğunu düşünüyor.

Rooyan Enstitüsünün Dekanı Dr. Hamid Gurabi, bu ilmi ile şer'i konuların kesiştiği noktada ulemaya müracaat ediyor. Bununla birlikte bu hususlarda kendilerini rahat hissediyorlar. İsfehan'daki labovatuvarlarında bir oğlak klonlamayı başarmışlar. Lakin insan klonlamaya karşı çıkıyor lakin genleriyle oynanmış ineklerden elde edilecek sütlerin ise bazı hastalara iyi gelebileceğini düşünüyor. Klonlama konusunda yazan Hasan Eslami bazı hesapta olmayan sonuçların korkuttuğunu da ifade etmeden edemiyor. Bu hususta Marry Shelley'nin Frankenstein ve Aldous Hutley'nin In Brave New World gibi tiplemelere veya hesapta olmayan yaratıklara gönderme yapıyor.

Bu ilmi hususlarda Batı İran'a ambargo uyguluyor. İran da bazı araştırmaları elinin yordamıyla yapıyor ve sıfırdan başlıyor. Gurabi, İran'ı bilimsel gelişmelerin dışında tutmak için Batı'da geniş kapsamlı bir komplo uygulandığını düşünüyor. Batı'nın nükleer alanda olduğu gibi her alanda bir tekelistan peşinde koştuğunu savunuyor.

Shomali, Rönesanstan önce İslam aleminin bilimde öncü olduğunu ve bilim adamlarının aynı zamanda hocalardan oluştuğunu hatırlatıyor. Lakin 15'inci yüzyılda Gutenberg devrimi akabinde de 19'uncu yüzyılda sanayi devrimini kaçıran ve ıskalayan İran, 21'inci yüzyılı da ıskalamak istemiyor. Kum'dakiler bunun önünde ne Kur'an ne de Sünnet kaynaklı bir engelin bulunmadığını ve önlerinin sonuna kadar açık olduğunu düşünüyorlar.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye