Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 'Türkiye'deki Sabataycılar hiçbir yere gitmiyor!'
MesajGönderilme zamanı: 29.06.09, 14:45 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 24.02.09, 22:15
Mesajlar: 28
'Türkiye'deki Sabataycılar hiçbir yere gitmiyor!'

Türkiye'deki 60 bin Sabataycının İsrail'e gideceği haberinin yankısı üzerine farklı tepkiler gelmeye devam ediyor.


İsrail'de yayınlanan Makor Rishon gazetesinin Türkiye'deki Sabataycılar ile görüşerek yaptığı bir haber, Fransız ve Türk gazetelerinde de yankı buldu. '60 bin Sabataycının sıkıntıları nedeniyle İsrail'e göç etmek istediğini' iddia eden bu haber üzerine, Akşam gazetesi Harvard'da konuyla ilgili doktora yapan ve 'Sabatay Sevi ve Sabataycılar / Mitler ve Gerçekler' isimli kitabın yazarı, ABD'deki Brandeis Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Şişman'la konuştuk.

Sabataycıların göç etmek istediği haberi doğru mu?

Geçtiğimiz günlerde bu haberi Sabah Gazetesi'nde görünce hayrete düştüm. İsrail'deki Makor Rishon gazetesine dayandırılan haberde, İsrail'den bir grubun Türkiye'ye gelerek burada Sabatay kökenli cemaatin lideriyle görüştüğünü ve 'Biz İsrail'e göç etmek istiyoruz' yanıtı alındığını anlatıyordu. Bunun üzerine haberin yayınlandığı gazeteyi buldum. Makor Rishon'un haberi bir Fransız gazetesinde yayınlanmıştı, Sabah da oradan almış. Fransız gazete, haberi kısmen tahrif ederek Sabataycı bir liderle görüştüklerini eklemiş, Sabah'taki 'Erdinç Ergenç-Nevzat Çiçek' imzalı habere bir de toplu halde göç etmek istedikleri eklenmiş ve bu Sabataycı kökenden gelen insanların hepsinin bir isteğiymiş gibi verilmiş.

Haberin asıl sahibi Makor Rishon Gazetesi'ni takip edebildiniz mi?

Makor Rishon, bu haberlerden bir hafta sonra Türkiye'deki habere bir tekzip yayınlayarak haberin yanlış ve tehlikeli bir şekilde aktarıldığını yazdı. Ancak bu tekzip Türkiye'de yayınlanmadı. Bu gelişmeler en basit ifade ile bir tahriftir ve gazetecilik ahlakına aykırı bir durumdur. Konu hakkında zaten inanılmaz bir bilgi kirliliği var. Bu tür haberler birçok insanı zan altında bırakıyor.

SABATAY KÖKENLİLER RAHATSIZ

Bu habere Sabataycıların tepkisi nasıl oldu?

Göç isteğinin bu kökenden gelen insanların tamamına yayılması onları çok rahatsız etti. Bu huzursuzluğun ve rahatsızlığın sebebi en nihayetinde, Türkiye'de son yıllardaki gelişmeler ve bu süreç içinde azınlık gruplara ve özellikle Sabatayist kökenli insanlara karşı takınılan menfi tavır ve suçlamalardır. Mesela, bu haberden sonra internet blog'larında yazılan ve 'defolup gitsinler' türünden yorumlar bunun bir göstergesi. Azınlıkların kendilerini özgür hissetmediği durumlarda demokrasinin varlığından söz edilebilir mi? Geçen günlerde yayınlanan Prof. Yılmaz Esmer hocanın araştırması bunun başka bir delili. Orada toplumun büyük bir bölümünün; Yahudi, Hıristiyan, içki içen vs. kimseler ile komşuluk yapmak istemediğini görüyoruz. Ya da yine aynı günlerde yayınlanan Prof. Füsun Üstünel ve Doç. Dr. Birol Caymaz'ın 'Seçkinler ve Sosyal Mesafe' adlı araştırmasının bulgularında, tahammülsüzlüğün sınırlarını görmek mümkün.

Bu tahammülsüzlüğün kaynağı nedir sizce?

Farklılıkları kabul edememek, bize kısmen Osmanlı'nın hiyerarşik toplum yapısından, kısmen de Cumhuriyet kültür ve ideolojisinin herkesi aynılaştırma ihtirasından kalan bir miras. Osmanlı'da azınlıklar ikinci sınıftı, Cumhuriyet ise herkesi aynılaştırarak tek tip vatandaş yapmak istedi. Dolayısıyla gücü ele geçirince ya 'diğerlerini' kendimizden daha aşağı konumda tutmak istiyoruz ya da onları kendimize benzetmek istiyoruz.

Kendilerini hep gizli tutmaya çalışan Sabatayistlerin bu tutumunun ardında da bu tavır mı yatıyor? Bu grup, neden bu kadar rahatsız?

Sabatayistler, kendilerine has cemaatsel özellikleriyle yüzlerce yıldır içinde yaşadıkları topluma bir şekilde hizmet ediyorlar. Ancak bitmek tükenmek bilmeyen suçlamalar ve sıklıkla ayyuka çıkan anti-Sabatayist iddialar neticesinde kendilerini toplumdan dışlanmış hissediyorlar ve bundan büyük rahatsızlık duyuyorlar. Tabii ki bu rahatsızlık sonucunda bütün Sabatayist kökenliler aynı tavrı alacak diye bir kaide yok. Özellikle eski kuşağın büyük kısmının statükonun devamından yana olduğu anlaşılıyor. Ancak, İstanbul ve İzmir'de küçük bir grubun, 'artık bu böyle olmuyor, bundan bir çıkış lazım' dedikleri anlaşılıyor.

Öyleyse haberdeki gibi bir göç düşünülmüş olabilir mi, bunun sonuçları ne olur sizce?

Çözümlerin arasında yurtdışına gitmek, Yahudiliğe dönmek ve İsrail'e göç etmek de var; ki tarihte benzeri birkaç bireysel vaka olmuş zaten. İsrail'de ve bir hafta önce Amerika'da çıkan gazete haberlerine göre, bu tür bir gelişmenin yaşandığını görmek mümkün. Küçük çaplı da olsa, bu teşebbüsün tarihsel ve dini bir olaya tekabül edeceği açıktır. Bu olayın yaratacağı içsel gerilimleri tahmin etmek zor olmasa gerek. Böyle bir olayın aleni ve kitlesel bir şekilde gelişmesi Türkiye'deki Sabatayist kökenden gelenlerin hepsini ve Yahudi Cemaati'ni zor durumda bırakacağı gibi İsrail-Türkiye arasında kriz dahi çıkarabilir.

İsrail ile Sabatay kökenden gelen insanlar arasında nasıl bir bağlantı var?

İsrail'in için konunun iki boyutu var. Birincisi dini, diğeri ise demografik. İsrail, küçük bir ülke olmasına rağmen çok farklı düşünce ve çıkar gruplarının olduğu bir yer. 80'e yakın ülkeden gelmiş Yahudi halkları, ortak bir kültür yaratmak için uğraşıyor. Dindarlar ve sekülerler arasındaki mücadele Türkiye'de olduğundan çok daha şiddetli. Seküler olanların temel sorunlarından biri, düşük olan ülke nüfusunu artırmak. Dindar olanların da benzeri bir kaygısı var. Mesela bazı dindar kesimler, mitolojik bir inanç olan Yahudilerin 'kayıp 10 kabile'sini bulmak istiyor. Yine diğer bir dini kesim tarih boyunca zorla başka dinlere geçirilmiş ya da bir şekilde dinini unutmuş Yahudileri tekrar Yahudiliğe kazanmak istiyor. Çünkü Yahudi teolojisinde bir Yahudi başka dine geçse de hala Yahudi'dir ama 'kötü bir Yahudi'dir. Bazı hahamlar dünyanın birçok yerindeki kayıp Yahudileri bulup tekrar Tanrı'nın seçilmiş dinine geri kazanmak istiyorlar.

Bunun yaşanmış örnekleri var mı?

Afrika'dan Hindistan'a, Avrupa'dan Latin Amerika'ya kadar bu durumda olan pek çok kişi ve grup bulundu. İsrail'in Türkiye'deki Sabatayistlere olan ilgisini bu büyük resim içinde anlamak gerekir. Bu çerçevede Sabataycılıkla ilgilenen bir grup eskiden beri var. İsrail'in 2. Cumhurbaşkanı Ben-Zvi bunlardan biri. İsrail gazetesinin haberini hazırlayan Haham E. Birnbaum'un da böyle bir fikre mensup olduğu anlaşılıyor. Ancak İsrail'de Yahudi tarihi ve mistisizmi uzmanı arkadaşım Boaz Huss'a sorduğumda hem Makor Rishon'un hem de Birnbaum'un biraz marjinal olduğunu, bu haberlerin genelde İsrail'de heyecan uyandırmadığını söyledi.

Türkiye'de özellikle Cumhuriyet'in kuruluşu döneminde iddia edildiği kadar etkinler mi

400 yıldır kentsoylu bir yaşam süren, dolayısıyla ortalamanın üzerinde bir eğitim ve refah düzeyine sahip bu kesim, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren önemli konumları işgal etti. Son 30 yılda bu durum değişmeye başladı. Kökleri 17. yüzyıla dayanan Sabataycılık, zaman içinde farklılaştı.

Sabataycılar günümüzde nasıl bir topluluk?

Hemşerilik duygusuyla birbirinden kısmen haberdar olan, başta İstanbul ve İzmir'de olmak üzere 60-70 bin kadar Sabatay kökenli bulunuyor. Bu insanların çok büyük bir kısmı sekülerleşip eski gelenek ve görenekleriyle irtibatını kesmiş ve bir kısmı tamamen unutmuştur. Dolayısı ile birbirlerini tanımayan binlerce insan da var. Ancak daha ziyade Karakaşiler ve tek tük de diğer gruplardan geldiği söylenen küçük bir grubun gelenekleriyle bağlarını kesmediği, inanç ve ritüellerini devam ettirdiği biliniyor. Nüfuslarının 4 bin kişi civarında olduğu tahmin ediliyor. 'Ergenekon' belgelerinde de benzeri rakamların geçmesinin beni ayrıca şaşırttığını da söylemeliyim. İsrail gazetesine konu edilen kimseler de bu küçük grubun içinden olan insanlardır. O yüzden bu konunun genele teşmil edilmesi yanlış ve haksız bir durumdur. Sekülerleşmiş dediğimiz kesim bu konuları konuşmak dahi istemez.

NÜFUZLARINI KAYBETTİLER

Bugün de elit tabaka içindeler mi?

Türkiye'nin yaşadığı büyük bir toplumsal dönüşüm var. Sabatayist kökenli insanların da aralarında bulunduğu eski elitler ya da moda tabirle 'Beyaz Türkler'in bir kısmı, zenginliklerini ve nüfuzlarını yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Mesela; Bezmenler, 100 yıllık Yeni Asır Gazetesi'ni bile kaybeden Dinç Bilgin veyahut trajik bir afette hayatını kaybeden Kemer Country'nin sahibi Esat Edin son büyük zenginlerden. Dayanışmacı yapıyı sürdürebilecek zenginler yok. Ortada ekonomik bir sıkıntı var ancak bu kendi başına anlaşılabilecek bir mesele değil. Türkiye'nin büyük resmine bakıp toplumsal değişimi anlamak gerekir. 'İbn Haldunyan' bir şekilde ifade edersek, tembellik ve refah içinde rehavete kapılmış eski elitler ve zenginler güçlerini yitirirken, çalışkan ve motivasyonu yüksek yeni zenginler yeni kimlikleri ve hayat tarzları ile ortaya çıkmaya başladı. Doğal olarak da bir süre sonra eskiler kendilerini bir getto içinde sıkışmış 'azınlık' olarak hissediyor. Yine moda tabir ile söylersek 'Nişantaşı-Etiler-Bebek üçgeni' gettolaşmaya başladı. Sabatay kökenli insanların pek çoğu da bu gettoların içinde.

Peki, bu yaşanan dönüşüm siyasal İslam'ın etkinlik kazanmasına paralel mi gelişiyor?

Bu dönüşüm geçen aylarda yine AKŞAM Pazar'da Özlem Madi ile yapılan bir röportajda da ifade edildiği gibi, sembolik anlamda Rumeli kökenli insanların kurduğu Cumhuriyet değerleri ile Anadolu kökenli insanların arzuladıkları Cumhuriyet değerleri arasındaki bir mücadele. Bunun entelektüel ve siyasi kökenleri Cumhuriyet'in ilk yıllardan itibaren gizli bir şekilde vardı, ancak çok partili dönemle açığa çıkmaya başladı. 80'lerde Özal yıllarında evrimleşip 90'larda yerel iktidarlar, daha sonra da 2000'li yıllarda muhafazakar ve neo-İslamcı iktidarla en üst düzeye çıktı. Son 50-60 yılda Anadolu; çeşitli parti, cemaat, tarikat ve gruplarca dini, siyasi ve ticari düzeyde örgütlendi ve bunun sonucu olarak da galip geliyor. Son kertede daha bilinçli, örgütlü ve çalışkan olan baskın gelecek.

Amaçları seküler bir ulus devlet kurmaktı

'SABATAYİSTLERİN yaşadığı en büyük kırılmalardan biri 19. yüzyıldan itibaren etkisi altında kaldıkları aydınlanmacı fikirler, ikincisi Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Yunanistan ile yapılan nüfus mübadelesi. Sabatay kökenliler zaman içinde 3 alt gruba (Yakubi, Karakaş ve Kapancı) bölündü. 20. yy'da sekülerleşip dini bağlarını kopardıklarını görüyoruz. Osmanlı'nın son döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında, büyük şehirlerde önemli roller oynamışlar. Ticarette, bürokraside akademide, gazetecilikte ve eğitimde aktifler. Selanik'ten gelirken Feyziye ve Terakki Mektepleri, Yeni Asır Gazetesi gibi birçok kurumlarını da beraberlerinde getirmişler. Jön Türkler ve İttihat Terakki'nin diğer elitleri ile birlikte devrimci bir ruh ile Osmanlı toplumunu ve erken Cumhuriyet toplumunu seküler ve kozmopolit bir toplum haline getirmek için gayret etmişlerdir. Çünkü hem bir kısım Türk entelijansiyasının hem de Sabatayist kökenli insanların çoğunun en büyük amaçlarından biri, İslam'ın kamusal alan dışında olduğu seküler bir ulus devlet yaratabilmekti. Böylelikle hem Ortodoks İslam geleneğinin hem de Sabatayist geleneğin baskısından kurtulabileceklerdi.

Kaybeden taraftalar

Sabatayistlerin tasfiyesinde iktidarların kendi zenginlerini yaratma girişimlerinin payı var mı?

Türkiye'de her iktidar kendi zenginini yaratır. Ancak iktidar zenginleriyle birlikte, bir de bilgi çağının ortaya çıkardığı internet gibi yeni zenginleşme yolları var. Sanayi ve ticaret dışında iş yapmayan geleneksel zenginler; ki buna Sabatay kökenliler de dahildir, modern çağın gerekliliklerini yerine getirmedikleri için de geri kaldılar.

Şu anda konumlarını yitirmiş mi hissediyorlar?

Yaşanan süreç, bu kesimde bir hayal kırıklığı ve çaresizlik psikolojisi yarattı. En derinde bir 'kaybediyor olmak' hissi söz konusu. Sınıf mücadelelerinde herkesin karlı çıktığı 'kazan-kazan' senaryosu gerçekleşmiyor her zaman. Yani yeni bir sınıf ortaya çıkarken eski sınıf bir şeyler kaybeder. Bir gecede gerçekleşen bir şey değil tabii ki. Devrim olmadığı sürece bu tür sınıfsal değişimler bir-iki kuşak sürer. Eski sınıftan gelişmelere ayak uydurabilenler evrimleşerek bir sonraki safhaya geçer, ayak uyduramayanlar yok olur.

Kaynak: Akşam


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye