Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Aynı yüzyılda yaşayan üç farklı Şeyhül-İslam
MesajGönderilme zamanı: 06.04.10, 11:06 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 16:59
Mesajlar: 308
Aynı yüzyılda yaşayan üç farklı Şeyhül-İslam

16.yy'da Osmanlı'nın dinamik ilim hayatının üç önemli şeyhülislamı, o döneme farklı bir açıdan bakılmasını da sağlıyor


05 Nisan 2010

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

16. yüzyıl Osmanlı’nın dini hayatında da bir zirve dönemidir. Şeyhülislamlar Osmanlı’ya has dindarlık biçiminin oluşmasına önemli katkılar sunmuşlardır. Dini düşüncenin şekillenmesinde de Kanuni ve sonrasında yaşamış üç önemli şeyhülislamın etkisinin olduğu görülmektedir.

Bu şeyhülislamlardan ilki Çivizade namıyla bilinen Muhyiddin Mehmed Efendi’dir. Muğla’da doğan Muhyiddin Mehmet Efendi, önce doğduğu yerde medrese tahsil görmüş, babasının vefatı üzerine amcası tarafından himaye görerek eğitim için İstanbul’a gönderilmiştir. Bursa, Edirne ve Çorlu medreselerinde baş müderrislik yapmış, son görevi çorlu’dayken medresenin kurucusu Mısır valisi Ahmet Paşa’nın devlete isyan etmesi üzerine bir hainin medresesinde baş müderris olmaktansa bir camide imam olurum diyerek görevini bırakarak İstanbul’a dönmüştür. Önce küçük medreselerde ders vermeye başlayan Muhyiddin Mehmet Efendi’nin tefsir, hadis, fıkıh ilimlerine vukufiyeti Sahn-ı Seman medreselerinin baş müderrisliğine getirilmesini sağlamış yazdığı et Telvin adında bir eserden sonra Mısır kadılığına tayin edilmiştir. Kadılığı sırasında yaptığı bir çok imar işiyle halkın teveccühünü kazanmış, Kanuni Sultan Süleyman tarafından şeyhülislamlığa 1539 yılında getirilmiştir.

Üç yıl görevde kaldığı dönemde padişahın yaptıklarını eleştirmekten çekinmemiş, fakat Mevlana ve Muhyiddin Arabi’yi sert bir şekilde eleştirmesi diğer ulemanın tepkisine neden olmuştur. Çivizade’nin mest üzerine mesh yapılamayacağına dair fetva vermesi Rumeli Kazaskeri Ebu Suud Efendi’nin divana götürmesine yol açmış, padişahın da bulunduğu bir mecliste o zamana kadar ulemanın oy birliği ile verdikleri “rey” e aykırı fetvası ulemanın tartışmasını sağlamıştı. Kanuni’nin “bu fetvayı neden verdin” diye sorusuna “Hanefi mezhebinde açık bir delil bulunmadığı, fetvanın Şafii mezhebine göre verildiğini” söylemiş, Ebu Suud'un başını çektiği ulema bu görüşe karşı çıkarak eski müftülerin mesh yapılacağı konusunda ittifak ettiklerini padişahın huzurunda beyan etmişlerdi. Kanuni bu tartşmadan sonra Çivizade’yi azlederek yerine Ebu Suud Efendi’yi tayin etmişti.

Çivizade’den sonra göreve gelen Ebu Suud Efendi daha itidalli davranarak ulemanın devlet üzerindeki etkisinin yükselmesine neden olmuştur. Tasavvuf ve tarikat karşıtlığı ile bilinen Birgivi Mehmet Efendi’nin para ile Kuran okunamayacağı gibi görüşlerinin vakıfları etkileyebileceğini düşünerek karşı çıkmış, yayılmasına izin vermemiştir.

II. Beyazıt’ın hocası şeyh Muhyiddin Yasvi’nin oğlu olan Ebu Suud Efendi Çorum’un İskilip ilçesinde doğmuş, Şeyhülislam İbn Kemal’in himayesinde eğitimini tamamlamıştır. Bursa, İstanbul kadılığı ve Rumeli kazaskerliği yaptıktan sonra şeyhülislamlık görevine getirilmiştir.

Ebu Suud’un görevi sırasında İstanbul’un Tahtakale semtinde ilk kahvehane açılmış, daha sonraları yenileri eklenerek İlim adamları ve askerlerin vakit geçirdikleri mekanlar haline gelmiştir. Kahvenin dini açıdan haram olup olmadığı tartışması çıkmış bu tartışmalara haram olduğu fetvasını vererek son noktayı koymuştur.

Bazı tarihçiler Ebu Suud Efendi’nin böyle bir fetvasının olmadığını ileri sürseler de İstanbul’a kahve getiren gemileri deldirerek denize döktürmesi kahve içilmesine karşı olduğunu göstermektedir. İranlıların kahve ticaretinde söz sahibi olmaları ve Osmanlı’nın o yıllarda İran’la savaş içerisinde olmasının bu kahve yasağı ile bir ilgisi var mı bilinmez ama Ebu Suud’dan sonra şeyhülislam olan Bostanzade Mehmet Efendi'nin kahve içmenin haram olmadığı hatta faydaları olduğu şeklindeki manzum fetvası Londra’daki British Museum’da bulunmaktadır.

Bostancızade Mehmed Efendi aslen Tire’li olup Kanuni döneminin önemli kazaskerlerinden Bostan Mustafa Efendi’nin oğludur. Müderrislik, kadılık ve kazaskerlik görevlerinde bulunduktan sonra şeyhülislamlığa getirilmiştir. Şair Baki ile aralarında geçen bir tartışmadan dolayı görevinden azledilmiş, bir süre sonra tekrar görevine iade edilmiştir. Osmanlı’da ilk resmi kandil kutlama geleneğini başlatan Bostancızade, mübarek gecelerde minarelerde kandil yaktırmıştır.

Arapça ve Türkçe şirler yazan Bostancızade fetvalarını manzum şeklinde yazması ile tanınmıştır. Kahve hakkında verdiği fetvasına “faydalarını zikredelim icmalen” şeklinde başlayıp şu şekilde devam etmiştir:

Evvela balgamı izale eder
Eridip mahveder komaz asla
Gasyan ile kayye manidir
Nef’i var ağza dahi, der hükema

16. yüzyılın üç farklı şeyhülislamında Osmanlı din bürokrasisini temsil ettiğini, Cumhuriyet döneminin din adamı tiplemesinden çok öte renkli kimlikler ifşa ettikleri görülmektedir. Dini yapılanmanın iddia edildiği gibi yeknesaklıktan çok uzak olduğu anlaşılmaktadır.

http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=110263


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye